Yukarı Çık




9   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   11 

           
“Violet hanım maalesef çocuk sahibi olamazsınız” dedi yaşlı adam elindeki rapora bakarak.
Gözlüğünü yavaşça düzeltti ve karşısında oturan çiftin hayal kırıklığına uğramış yüzlerini seyretti.
Kadının elleri titriyordu. Gözyaşlarını gizlemek için elleriyle yüzünü kapadı. Genç kadın en sevdiği oyuncağını kaybetmiş bir çocuk gibi hıçkırarak ağlıyordu. Kocası kadının omuzlarını kavradı ve ona sıkıca sarıldı.
“Her şey yoluna girecek hayatım, sakinleş.”
Adam karısının çocuklara olan düşkünlüğünü çok iyi biliyordu. Yeterli olmayacağını bilmesine rağmen onu sakinleştirmek için elinden geleni yaptı.
“Bir çocuk evlat edinebilirsiniz.”
Doktorun gür sesi odadaki sessizliği bozdu.
Kadın ellerini yüzünden çekti ve kocasına baktı. Kocası bu bakışı biliyordu. Karısının gözlerinde ufak da olsa bir umut parıltısı vardı. Onu böyle görmek yüreğini sızlatsa da o ufak umut parıltısına tutunarak karısına şefkatle gülümsedi.
Amy Daisy’ nin ölümünden beri gerçeklik algısını tamamen yitirmişti. Sesler duyuyordu. Amy’i delirten sesler. Çığlıklar. Geceleri uyuyamıyordu ve gözlerini ne zaman kapasa Daisy’ nin yerde yatan cansız bedeni ile yüzleşiyordu. Daisy yerden kalkıyor ve ona doğru yaklaşıyordu boğazından kanlar akarken delirmişçesine kahkahalar atıyor ve “Beni sen öldürdün!” diyordu.
Amy’ nin psikiyatristi ona yüksek dozda ilaçlar vermek zorunda kalıyordu ve Amy bu ilaçların etkisiyle bir ölüden farksızdı. Uyuduğu bazı gecelerde ise sıçrayarak uyanıyor ve bedeninin titremesini durduramıyordu. Daisy’ nin ölümü yetimhanedeki herkesi etkilemişti. Blake ve arkadaşları artık Amy’e zorbalık yapmıyordu.
Bir çift yetimhanenin demir kapısından geniş bahçeye girdi. Kadın yorgun görünüyordu adam ise kadını neşelendirmeye çalışıyor ona bakarken sürekli gülümsüyordu. Çift yetimhane binasına girdiler.
Amy girişte bekliyordu ve her zamanki ölü gözlerini çifte dikmişti.
“Merhaba.”
Kadının zarif sesi Amy’ nin midesini bulandırmıştı. Gözlerini kadına sabitledi ve ifadesiz suratıyla bakmaya devam etti.
“Imm, şey müdürün odasını bize gösterebilir misin?” dedi kadın aynı zarif ses tonuyla.
Amy yavaşça başını salladı. Onları merdivenlerden çıkardı ve müdürün kapısının önünde durdu.
“Teşekkür ederiz, tatlım.”
Adam kapıyı yavaşça çaldı ve ses gelmeyince açtı. Karısının geçmesi için yana kaydı ve kadın aynı yorgun ifadeyle içeri girdi.
“Ah, merhabalar.” dedi yaşlı müdür, dalgın bir şekilde elindeki kâğıtlara bakıyordu.
“Odamı bulabildiğinize sevindim.” diyerek ekledi. Elindeki kâğıtları bıraktı ve çifte samimi bir şekilde gülümsedi.
Amy hala kapının önünde bekliyordu ve kapı aralığından donuk bir şekilde içeriyi seyrediyordu.
Kadın Amy’ nin hala orada dikildiğini fark etti ve Amy’i işaret ederek “Şu tatlı kız bize yardım etti.” dedi.
Müdür kapıda Amy’ nin dikildiğini görünce yüzündeki gülümseme soldu ve suratında karışık bir ifade belirdi.
Kadın bunu fark etti ve “İyi misiniz?” diye sordu.
Müdür dalgın bir şekilde başını salladı ve Amy’e dönerek “Amy artık beklemene gerek yok.” dedi.
Amy aynı boş bakışlarla baktıktan sonra merdivenlerden aşağı indi.
“Amy mi, O kızın nesi var? Çok üzgün görünüyor.” dedi kadın.
Müdür çifte uzunca baktı ve Amy’ nin hikâyesini anlattı.
Kadın gözyaşlarını silerken kapı çalındı ve Amy içeri girdi. Aynı itaatkâr ifadeyle müdüre bakıyordu.
“Amy, seni evlat edinmek isteyen bir çift var.”
“Merhaba Amy ben Violet tanıştığımıza memnun oldum.”
“Ben de Andre, tanıştığımıza memnun oldum.”
Amy çifte bakıp başını yavaşça salladı.
“Birkaç evrakı hallettikten sonra Amy’i eve götürebilirsiniz.”
“Anlamıyorum… Ama biliyorum eğer beni evlat edinirlerse onlarda yakında ölecek, ben lanetliyim.” diye geçirdi içinden Amy.
“Bu odayı senin için düzenleyeceğiz ne dersin Amy?” dedi kadın küçük odanın içinde gezinirken.
“Bu arada bize anne ve baba diye seslenebilirsin. Alışman zor biliyorum, kendini zorlama tatlım.”
“Anne ve baba mı?” Onlara nasıl sesleneceği konusu Amy’ nin umurunda değildi. Sadece denileni yapacaktı çünkü artık kendi başına karar alabileceğini sanmıyordu.
“Olur, anne.” dedi sessizce.
Kadın bu kadar hızlı bir cevap beklemediği için şaşırmıştı ve ona bakarak gülümsedi.
Amy’ nin odası düzenlenmediği için geceyi bir koltukta geçirmek zorunda kaldı.
Amy’ nin başı zonkluyordu. Sesler yükseliyor ve Amy’ nin zihnini ele geçiriyordu.
“İlaçlarım…” diye inledi. Sesi o kadar cılız çıkmıştı ki sesli mi söylemişti? Başını tutarak koltukta doğruldu. Kaç saattir koltukta dönüp duruyordu. Çığlıklar artınca Amy’ nin vücudu ani bir acı dalgasıyla titredi. Kendini ayağa kalkmaya zorladı ve mutfağa yöneldi. Annesi- anne demek içten gelmiyordu ama buna alışabilirdi-ilaçlarını mutfaktaki bir rafa koymuştu. Amy mutfağa girdi.

“Ulaşamıyorum.” Boyunun bir hayli üstündeki rafa uzanmak için parmak ucunda duruyordu.

“Neden bu kadar yükseğe koydular ki!”
Bir anda tüm sesler kesildi. Amy sessizliği hiç bu kadar sevmemişti. Ardından yumuşak ve cılız bir ses duyuldu.
“Amy.”
Amy bu sesi tanıyordu. Unutmasının imkânı yoktu. Onun ölümüne sebep olmuşken nasıl unutabilirdi?
Amy sese gitmek istemiyordu. Kendini sakinleştirmeye çalışarak banyoya yöneldi. Yüzünü yıkayınca belki her şey son bulurdu belki bu aptal rüyadan uyanırdı. Tabi bir rüyaysa…

Ellerini soğuk suya daldırdı ve yüzünü yavaşça yıkadı. Aynadaki görüntüsüne baktı. Öylesine halsiz görünüyordu ki bu Amy miydi?

O sırada Amy’ nin gözüne bir şey çarptı, bir makas. Makasa uzandı, neden bu makası almayı bu kadar arzuluyordu? Keskin makas ellerindeyken yüzünü aynaya döndü.
Kan. Saçlarında kan vardı. “Daisy’ nin kanı…” dedi sessizce. Aynadaki Amy o günkü Amy’di Daisy’ yi kurtaramayan Amy. Onun ölümünü izleyen Amy. Katilin ellerindeki kanın-Daisy’ nin kanının- saçlarına bulaşmasına izin veren Amy.
“Kes.”
Yine aynı cılız ses.
“Kes Amy, saçlarını kes.”
Amy makası uzun saçlarına daldırdı ve kesti. Kulaklarına kadar kısacık kesti. Yamuk kesmeyi umursamıyordu sadece aynadaki kanlı saçlardan kurtulmak istiyordu.
“Yeter Amy, buraya gel.”
Bu ses nereden geliyordu. Balkon?
“Yanıma gel Amy, seni bekliyorum.”
Amy balkona çıktı. Ay hilal şeklini almış karanlığa bürünmüş geceyi aydınlatmaya yetmiyordu.
Daisy balkon demirlerinin üzerinde oturuyordu. Kızıl saçları ve yeşil gözleri nefretle parlıyordu.

“Daisy…” dedi Amy gözyaşları yanaklarını ıslatırken.

“Amy, neden? Beni neden öldürdün!”
“Daisy ben öldürmedim, ben seni korumak istedim.”
“Beni sen öldürdün Amy!”
“Hayır!”
“Yaşamayı hak etmiyorsun Amy, ben ölürken sen nasıl yaşayabilirsin?”
“Ben öldürmedim Daisy, ben seni sevmiştim.”
“Sen bana yalan söyledin Amy, beni koruyacağına söz verdin.”
“Özür dilerim. Be-Ben…”
“Amy beni neden öldürdün?”
“Be-ben öldürme-”
“Sen öldürdün Amy.”
“Ben öldür-” duraksadı.” Ben öldürdüm?”
“Evet Amy, beni sen öldürdün.” Daisy balkon demirlerinin üzerine çıkmış ayakta duruyordu.
“Seni ben öldürdüm.” Amy bağırıyordu. Elleriyle başını tutuyor ve “Seni ben öldürdüm.” diye bağırıyordu.

O sırada Violet Amy’ nin bağrışlarına uyanmış balkon kapısından Amy’e bakıyordu. Uykulu bir sesle “Amy, neler oluyor neden uyanıksın? Saçların…” dedi.

Daisy ellerini iki yana açarak kendini aşağı bıraktı.
“Beni kurtar Amy…”
Amy Daisy’i yakalamak için balkon demirlerinden aşağı sarktı ve artık yere düşüyordu. Her şey bir anda olmuştu bütün bedeni acıyla yanarken bir çığlık duymuştu.
Bilinci kapanmadan önce fısıldadı.

“Daisy…”


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


9   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   11 


468x60


DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.