"Gerçeklik, normalite ve mantık sistemleri insanların bilinçlerinin ortak kabulü sonucudur. İnsanların bilgi kısıtlılığı göz önüne alınırsa bu "gerçek"ler ve "doğru"lar belirsizdir."
Blog'lara yazacak konu bulmak zor. Konuyu bir yerinden tutup olayı anime veya mangaya bağlamaya çalışıyorum. Yoksa bir manga bloğunda ne işi olsun.
Varlık, var olmak, varolum... Dünya belki kimi iddialara söz konusu olan ortak akıl "gaia" değil fakat dünya kesinlikle ortak bir bilincin ürünü. Hepimiz aynı gerçekliğin içinde yaşıyoruz, kabul ettiğimiz gerçeklikte birbirlerimizi canlandırarak ortak bilince dahil ediyoruz. Kısacası birbirimizi "var" ediyoruz. Ki insanın yaşamının amacı da budur biraz, bu ortak bilince katılıp katkı sağlamak. İnsan varlığını sağlayabilmek için diğer insanlara muhtaçtır. Belki "Tanrı" olarak kabul edilen ilahi varlığın da amacı buydu: İnsanları kendinin varlığını kabul etmesi için yaratmak, var olmak. Bir şeyin var ya da yok olduğunu ne belirler ki? Kabuller. Biz kabuller hariç yalnız kendi varlığımızdan eminizdir (Descartes meselesi, düşünüyorum o halde...)
Şimdi bir bağlantı noktası: Noragami adlı anime/mangadaki Tanrıların var oluşu. Sabit Tanrılar, başıboş Tanrılar (Yato)... Var oluş ise insanlara ve insanların onların varlıklarına inanmalarına bağlı. Bu inanç devam ettiği sürece yaşayacaklar. Aslında ilginç bir biçimde bu kabul Tanrıları esir haline getiriyor. İnsanlara hizmet etmek zorundalar, unutulmadan kalmak ve varlıklarını korumak. Zaten az bir miktar güce sahip olan Tanrılar (ki doğruyu bile bilmezler onlar, Senkilerin varlığı) göründüğü kadar güçlü değildir.
İnsan da olabildiğince çabasına devam edip kendini yaşatır. Sosyal ilişkiler kurar, kitap yazar, resim çizer, konuşur... Bunları öylesine de yapmaz, varlığını anlamlı kılıp ortak bilinci geliştirmeye çalışır. Kendini ve düşüncelerini ifade eder. Diğer insanları yalnızlıktan çekip kurtarmaya ve var etmeye çalışır.
Peki var olma çabasını ne kadar ve nasıl sürdürebilir? Yalnızlıktan kaçılır mı? İnsan bu ortak bilince katkı yapmak zorunda hissetse de yalnızca kendi varlığından emin olduğu için yapayalnızdır. Hep durum böyledir. Bir insanın kendini tamamiyle aktarabilmesi çok zordur. Her zaman kısıtlayıcılar vardır. Telepatinin önemi işte. Mesela şu an size havada bulutlar arasında uçan kuşlar desem; ne havamız aynı hava, ne bulutumuz aynı bulut, ne kuşumuz aynı kuş. Böyle işte.
Bağlantı noktası: Serial Experiment Lain. Anime hakkında sürprizbozan veremeyeceğim için hiçbir şey yazmıyorum. Fakat finali ve geneli itibariyle konuyla alakasını görebilirsiniz. Tavsiye ederim.
Bu konu basit bir konu değildir. Varoluşçuluk bağlamına bakarsanız ve metinler okursanız benim, cahil ve plansızca anlattığım konunun değer ve kapsamını anlayabilirsiniz.
Teşekkürler, iyi günler.
Kamil/Birket :(
Sarsak zihnin döküntüleri |
Jin-Roh(namıöteki Kurt Tugayı) anime incelemesi, SPOİLER'lı |
Reddediyorum |
Hazır aklıma gelmişken |
Fazlaca temiz konu hatları/Doz |
sam lidıl sıtaf |
Bülten - One Piece, Cowboy Bebop, falan ve fıstık |
İç Sıkıcı: Rurouni Kenshin'in mangakası ve eser-üretici (+18) |
Blog Yazımı Hakkında İpuçları |
GTO bitiyor ve diğer şeyler |