Chu Lian göz ucuyla, Madam Rong’un kıdemli hizmetçilerinden birinin çay demlemek için malzemeleri getirmeye gittiğini gördü. Chu Lian, romanda baba evini ziyaretinde oradaki hanımlara sencha çayı demlemedeki yeteneğini nasıl gösterdiğini hatırladı. Bir şey düşünmeye vakti olmadan Madam Rong neşeli bir şekilde konuştu: “Altıncı Kardeş uzun zamandır sencha demlemedeki yeteneğini duyuyoruz. Merak ediyorum da bugün onun tadına bakma onuruna erişebilir miyiz?” Chu Lian’ın siyah gözleri seğirdi. “Sadece elimden geleni yapıp kardeşlerimin zayıf çay demleme yeteneğime gülmemesini umabilirim.” Evlenmemiş hanımların Chu Lian’la yarışmasının hiçbir anlamı yoktu, bu küçük bir gruptu ve Chu Lian çoktan evden ayrılmıştı. Bu yüzden hanımlar Chu Lian’a biraz saygı gösterecek kadar akıllıydı, en azından şimdilik... Mutsuz Beşinci Hanım Leydi Su dışında herkes Chu Lian’ın Jing’an Hanesi’ndeki hayatıyla ilgili sorular soruyordu. Ama Xiyan hanımına arkadan servis yaparken biraz endişeliydi. Altıncı Hanım artık sencha içmek istemediğini söylemişti. Bunun bugünkü demlemesinde sorun olup olmayacağını merak etti. Chu Lian sakin kaldı ve yüzündeki nazik, etkileyici ifadesini koruyarak endişesini belli etmedi. Bunu görünce Xiyan da hanımının yeteneklerine güvendiğini düşünerek yavaş yavaş sakinleşti. Biraz ilerde Chu Lian’ın haberi olmadan onu aç gözlerle izleyen feminen görünüşlü bir adam vardı. Madam Rong’un kıdemli hizmetçisi hızlı çalıştı, birkaç dakika içinde çoktan çay demlemek için gerekli aletleri hazırlamış ve hepsini birer birer taş masaya koymuştu. Su kaynatmak için lazım olan çaydanlık Beşinci Hanım’ın yanındaydı bu yüzden Madam Rong, Leydi Su’dan küçük bakır çaydanlığı Chu Lian’a uzatmasını rica etti. Beşinci Hanım zaten Chu Lian’a bir sorun yaratmak için bekliyordu. Chu Lian çaydanlığı almak için uzandığında düzgünce tutmasını beklemeden bir anda bıraktı. Normalde Chu Lian güvenli bir şekilde yakalayabilirdi ama o anda sencha demleme yeteneğini göstermekten nasıl kurtulacağını düşünüyordu bu yüzden akışına bıraktı ve yakalayamamış gibi davrandı. Çaydanlığın sıcak yüzeyi Chu Lian’ın elinin arkasına sürterek kırmızı bir iz bıraktı. Şokla inledi ve eline baktı. Bakır çaydanlık yüksek bir sesle yere çarptı ve sıcak su her yere saçılarak kibar hanımların çığlık atmasına sebep oldu. Kısa bir sürede ortama kaos hakim olmuştu. Beşinci Hanım da ne olduğunu görmüştü. İçinde Chu Lian’a sorun çıkardığı için mutlu olsa da aynı zamanda Chu Lian’ın yaralanması yüzünden kendisine de sorun çıkarmış olabileceğinden korkuyordu. Dudağını ısırdı ve düşüncesizce davrandığı için kendini suçladı. Xiyan büyük bir şok yaşamıştı, hızla Chu Lian’a uzandı ve elini kendine doğru çekerek giysisinin uzun kollarını katladı. Üçüncü Genç Hanım’ının beyaz elinin arkasında şeftali çiçeği yaprakları kadar büyük kırmızı yanıkları görünce Xiyan’ın gözleri sulandı. “Üçüncü Genç Madam acıyor mu? Lütfen bu hizmetçinin üzerine hemen biraz tıbbi merhem sürmesine izin verin!” Çaydanlığı engellemek için giysisinin uzun kolunu kullanmış olsa da küçük yanık hala oldukça ciddiydi. Ama acıya dayanabilirdi. Chu Lian elini geri çekti ve Xiyan’a gülümsedi ve gözlerini kullanarak hizmetçiyi sakinleştirdi. Ama Madam Rong, Chu Lian’ın elindeki yanık izlerini görünce Leydi Su’nun çizgiyi aştığını düşündü. Leydi Su’ya baktı ve Chu Lian’ın elini kendine doğru çekti. “Neyse ki çok ciddi değil. Hemen buradaki avluna dön ve merhem sür. Burası Anxiang Avlusu’ndan çok da uzak değil. Madam Rong’un Anxiang Avlusu’ndan bahsettiğini duyunca iç çekti. Sonuçta yazarın orijinal hikayede yazdığı buydu. Ne kadar kaçınmaya çalışırsa çalışsın görünüşe göre onu bu yola çeken tuhaf bir güç vardı. Leydi Su başını eğerek bir açıklama uydurmaya cesaret edemedi. Chu Lian da kendini umutsuz hissetmekten alıkoyamadı. Birinin başı onun yüzünden derde girmişti ama bu gerekliydi. Sencha demlemekten kurtulmak için ortama uyum sağlamalıydı! Leydi Su, Chu Lian’ı aşağılamak istemiş olsa da Chu Lian da onu kendi bencil sebepleri için kullanıyordu. İçinde biraz suçlu hissederek konuştu: “En büyük eltim lütfen beşinci kardeşe sinirlenmeyin. Dikkatsiz olduğum için çaydanlığı düşürdüm, beşinci kardeşin suçu yok.” Leydi Su ona mesafeli bir şekilde baktı, gözlerindeki anlam açıktı: Benim adıma konuşmana ihtiyacım yok, yapmacık kadın. Chu Lian açıklamaya devam etmemeye karar verdi. Bunun yerine arkasını döndü ve Madam Rong’un kıdemli hizmetçilerinden birini Anxiang Avlusu’na doğru takip etti. Anxiang Avlusu, Ying Hanesi’ndeyken Chu Lian’ın kaldığı avluydu. Chu Ailesi’nden çok ilgi görmemiş olsa da sonuçta evin yasal kızlarındandı. Yasal eşlerden doğan ve metreslerden doğan kızlar arasında farklar vardı. Ying Hanesi’nde yasal kızlar diğer kardeşleriyle aynı avluya sıkışmak zorunda değildi. Chu Lian ayrıldıktan hemen sonra Madam Rong ikinci daldan bazı hanımların ifadelerinin biraz durgun olduğunu fark etti. Chu Lian görüş açısından çıkınca Madam Rong’un ifadesi ciddi bir hal aldı ve soğukça sordu: “Bu sefer sorun ne? Evli altıncı kardeşinizden basit bir ziyaret. Neden her şey düzgün ilerleyemiyor?!” Madam Rong ana daldan ilk oğlun karısıydı. Genelde doğu kanadında kalırdı ve nadiren Ying Hanesi’nin içinde başka bir yeri ziyaret ederdi bu yüzden batı kanadındaki son olaylardan haberi yoktu. Madam Rong’un ifadesinin gittikçe karardığını gören hanımlardan biri hızla cevapladı: “En büyük elti, sekizinci kardeş dün Anxiang Avlusu’na taşındı.” “Ne?!” Sekizinci Hanım Leydi Yuan, İkinci Efendi’nin ikinci karısından doğan kızıydı. Chu Lian’dan üç yaş küçüktü. Daha demin konuşan kişiyse üçüncü dalın yasal kızı olan, dokuzuncu hanım Leydi Fu’ydu. Madam Rong bir baş ağrısının yaklaştığını hissetti. Chu Lian daha yeni evlenip ayrılmıştı ve sadece üç gün sonra baba evine ziyaretinde avlusu çoktan başka birisi tarafından alınmıştı. Bu başka bir hanıma olsaydı o da mutsuz olurdu! Büyükbaba altıncı kardeşin üstünden Jing’an Hanesi’yle iyi ilişkiler kurmak istiyordu ve altıncı kardeş daha gelir gelmez birçok sorun çıkmıştı. Gelecekte Chu Ailesi’ne yardım etmeyi aklından bile geçirir miydi? ”Seni, seni Küçük Yuan! Ne kadar düşüncesizsin!” Leydi Yuan herhangi bir hatayı kabul etmeyi reddetti ve çenesini kaldırarak Madam Rong’a sert bir şekilde çıkıştı: “Çoktan evlendi ve artık bizden biri değil! Neden Anxiang Avlusu’na taşınamayayım ki? Ben de babamın yasal kızlarından biriyim! Annem de onayladı!” Madam Rong’un yüzü öfkeden kıpkırmızı oldu. Manşetlerini savurdu ve Chu Lian’ın arkasından gitti. Bunu gören Beşinci Hanım Chu Lian’a biraz acımaya başladı. Ama Chu Lian’ın yakışıklı ve ilgili bir kocası olduğunu düşününce beşinci hanım onun acınmayı biraz bile hak etmediğini düşündü. Yanında Xiyan’ın desteğiyle yürüyen Chu Lian, romandaki olayları hatırladı. Babasının evine dönmesiyle ‘Chu Lian’ avlusunu çoktan başkasının aldığını öğreniyordu. İncinmiş ve öfkeli bir şekilde hizmetçilerini arkada bırakıp kafasını toplamak için iç avludaki küçük bambu ormanına gidiyordu. Xiao Bajian’la böyle karşılaşıyordu! Chu Lian, Anxiang Avlusu’na doğru yavaş yavaş yürüdü. Yolun kenarındaki etkileyici manzaranın tadını çıkaracak bir ruh halinde değildi. Göz bebeklerinin içi soğuktu, artık o beyni ölü, kadın ana karakter değildi. Xiao Bajian vahşi bir azimle doluydu, dünyadaki son erkek olsa da böyle bir adamla ilgilenmezdi! Ama Chu Lian Anxiang Avlusu’na doğru giderken çoktan bir takipçisi olduğunu farkında değildi. He Sanglang da dış avludan ayrılmış ve arkasından yavaşça onu takip ediyor ve her hareketini yakından izliyordu.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.