O dehşet içinde titreyerek ‘‘Burada neler oluyor!?’’ dedi.
Clatter- (Yere düşme sesi)
Taşıdığı bandaj ve tıbbi malzeme tepsisi elinden kayarak yüksek sesle yere çarptı.
Luna sarayından ciddi bir durumla ayrılan Sezh hakkında endişelenmişti bu yüzden genç prensesin peşine düşmeden önce biraz ilaç hazırlamaya karar vermişti. Sezh’in sarayından buraya kadar olan yolu onu aramak için geldi.
Sadece Sezh’in yaralarını tedavi etmek için bekleyen leydi bunun yerine daha çok bir karmaşa ile karşılaşmıştı.
Şaşkındı.
Luna gördüğü sahneye hala inanamıyordu. Normalde barış ortamına sahip olan Batı kütüphanesinde böylesine çirkin bir kavga oluyordu. Sadece bu da değildi. Prens Raytan da Prens Bern’in boğazından tutuyor orada başka insan yokmuş gibi onu dövüyordu.
Prens Bern büyük ihtimalle tahtın sonraki varisiydi.
Tahtın favori adaylarından olan Bern’in arkasında iyi ve geniş bir destek vardı. Annesi Yulia, aristokrasi ve saray siyaseti üzerinde muazzam bir etkiye sahipti ve imparator tarafından da çok beğenilirdi. Bu nedenlerden dolayı kimse gelecekteki imparatorun gözünde değerini kaybetmek istemiyordu. Bunun bir sonucu olarak ona kalbinin istediği tüm kötü suçları yapmasına izin veriliyordu.
Sadece Luna başlarına yeni geldiği için Raytan’ın Bern’e olan öfkesinin neden bu kadar acımasızca olduğunu anlayamadı ve onu en şaşırtan şey prenses Sezh’di. Bu minik prenses normalde bir çığlık sesiyle bile titrerdi. Şimdi ise aynı kız, insanları kuduz bir köpek gibi ısırıyordu.
‘‘Prenses Sezh!’’ Luna acele ederek Sezh’in kolunu tutarken haykırdı.
Luna’nın müdahalesi yüzünden köpek dövüşü durmuştu.
Tabi ki beklemekte olan bayanı pek umursamayan Raytan, onun yerine Bern’in suratına tokat atmakla meşguldü.
‘‘Ne yapıyordunuz, sizi işe yaramaz oru*pu çocukları?!’’ diye Lili tekrardan çığlık attı ‘‘Onu çoktan durdurmuş olmalıydınız!’’
Raytan’ın kırmızı gözleri her zamankinden daha yoğun parlayarak öfke ve nefretle doluydu. Önündeki korkmuş üvey kardeşler kalabalığına tehlikeli bir şekilde baktı. Vücudundan yayılan tehditkar aura, savaşın bir kez daha başlamak üzere olduğu konusunda onları uyarıyordu.
‘‘Pre-prensesler, prensler!’’ Luna’nın sesi titreyerek ‘‘Lütfen durun! Bu kadarı yeterli!’’ dedi.
Neler olduğu ya da bunların nasıl başladığı hakkında kesinlikle hiçbir fikri yoktu ama tekrar patlak vermeden önce kavgaya bir son verme ihtiyacı hissetmişti.
"Lütfen ..." diye devam etti, "Geri dönün ve yaralarınız için tedavi isteyin, Majesteleri. Size yalvarıyorum."
Luna’nın bakışı yerde yatan Bern’e gitti. Grubun liderinin Bern olduğunu bilecek kadar dedikodu duymuştu. Yani, durumu hızlı bir şekilde çözmek istiyorsa, önce onu odadan çıkarması gerekiyordu. Luna dikkatlice uzandı ve ona yardım etmeye çalıştı.
Zavallı Luna'ya konuşmasını bitirme şansı bile verilmemişti. Bunun yerine aniden kendini yere düşerken bulmuştu. Bern, kadının yardım etme girişimlerini görmezden gelmiş ve onu kabaca uzaklaştırmadan önce tek başına ayağa kalkmıştı.
"…"
Bern, Raytan'a elinden geldiğince düşmanlıkla parlarken, yerinde sabit durdu. Raytan ona kaybetmeyi reddetti ve bakışlarını aynı vahşilikte geri verdi. İki prens birbirine şiddetle kaşlarını çatarken, odadaki gerilim elle tutulur bir şekilde yükseldi. Sezh, Raytan'ın arkasında durmak için koştu ve davranışlarını taklit ederek Bern'e hançerleri dikti.
Hiçbir şey yapmadık. Bunu başlatan sizlerdiniz!
Sonunda Bern arkasını döndü.
"Si*tir et bu sığ p*çleri," diye mırıldandı.
Kütüphaneden çıkarken, "pis p*çler", "dilenci görünümlü şeyler" ve "b*ktan şeyler" gibi sözlerle konuşmaya devam ediyordu. Arada nefesi de kesiliyordu. Lilian da dahil olmak üzere kölelerinin geri kalanı onu yakından takip ederek gittiler.
Elbette, Lili sadece huzur içinde gitmemişti. Tüm zaman boyunca, Bern'in yaptığı gibi tükürdü ve onlara küfretti. Onlar gider gitmez Batı Kütüphanesi'nde sadece Raytan, Sezh ve Luna kaldı.
‘‘Pre-prenses… Neler oluyor…?’’
Diğer kraliyet çocukları ayrıldıktan ve güvenli bir şekilde yalnız kaldıktan sonra Luna, Sezh'i kollarına aldı ve minik kızı göğsüne yakın tuttu. İkinci bir endişe ve korku dalgası Luna’nın titreyen bedenini alt etmişti.
Sezh zaten daha sabah Yerena’nın gazabına uğramıştı ve sonrasında çok kötü bir durumdaydı. Luna o anda Yerena’nın öfkesinin ve Sezh’in durumunun gördüklerinden en kötüsü olduğunu düşünmüştü. Ama şimdi, Sezh’in durumu öncekinden daha yürek burkucuydu- gerçekten Luna’nın şimdiye kadar gördüğü hiçbir şeye benzemiyordu.
Sezh’in saçları, karışık bir saman yığını gibi kabaydı ve ezilmişti. Elbisesi o kadar çok yerde yırtılmıştı ki, genç kızın yüzünün ne kadar şiş ve kirli hale geldiğinden bahsetmiyordu bile, giysiden çok bir paçavra demetine benziyordu.
Burun kanamaları henüz durmamıştı ve burun deliklerine gelişigüzel bir şekilde doldurulmuş olan aşırı doymuş kumaştan kan damlıyordu. Geçici burun tamponu kırmızı ve mavi boya sıçramış gibi renkli hale gelmişti.
Başım dönüyor ... Yakında bayılacakmışım gibi hissediyorum. Bu kavga inanılmaz derecede kaotikti. Daha önceden onlarla düzgün konuşamadığıma inanamıyorum.
Sezh düşüncelerinde kaybolurken, Luna ona sıkıntı içinde baktı ve uygun bir kelime bulmakta zorlandı.
"Ah, ah, ah," tutarsız bir şekilde endişelenip zar zor herhangi bir ses çıkarabiliyordu. Sezh için endişesi, aklını çoktan kaybetmesine yol açmıştı.
‘‘Luna ben iyiyim. Gerçekten iyiyim’’
Sezh onu bekleyen leydiyi rahatlatmaya çalışıyordu ama sözleri ikna etmeye yakın bile değildi.
Sezh Raytan'a döndü ve ona baktı. Sezh tam bir karmaşa olabilirdi ama Raytan da pek iyi görünmüyordu. Elbette Sezh ondan çok daha kötü durumdaydı ve bunu söylemeye bile gerek yoktu. Bern ona defalarca yumruk atmış olsa da, Raytan'ın yüzü en azından güzel görünüyordu. Giysileri darmadağınıktı ve vücudu pürüzlü görünüyordu, ama sadece eli kanıyordu. Bunun dışında iyi görünüyordu.
Tüm saldırılarından kaçınmış olmalısın değil mi? Gerçekten iyi dövüşüyor olmalısın.
Sezh, yine gereksiz şeyler düşündüğünü fark etti.
Aniden gözleri buluştu. Raytan ona ifadesiz bir ifadeyle baktı. O da aynısını yaptı.
Bu başka bir durum olsaydı, onunla göz teması kurmaktan kaçınırdı ama şimdi değil.
Onun neredeyse ölümüne Bern’i dövdüğünü gördüm ve bu beni korkutmadı. Hayır, hadi ondan korkmamaya çalışalım çünkü biz artık yoldaştık.
Sezh, düşüncelerinin ortasında farkına bile varmadan gülmeye başladı. Raytan sanki ona bir şey söylemek istiyormuş gibi ağzını hafifçe açtı. Ama o anda Luna, Sezh'i kendi tarafına çekti.
*****************************************
Herkese merhaba, yeni bölüm geldi ve bir duyurum var. Şu anda pek vaktim olmadığından The Villainess is a Marionette novelini çevirmek isteyen birisi varsa ban özelden ulaşabilir. Umarım bana birisi ulaşır, dört gözle bekliyorum…. İyi okumalar…
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.