ELİZA BÖLÜM 38 – BİRİNİN ARZULARINA DOĞRU Ergnade bizi odalarımıza götürdü ve çıkarken dikkatle kapıyı kapattığı anda Claudia heyecanını artık daha fazla kontrol edemedi ve yatağın üstüne zıpladı. “Wah!?” Claudia’nın ani, garip hareketiyle Cyril köyünden iki kadın da ürktü. Onlar için fazla aniydi. Claudia yüzünü çarşaflara gömdü, etrafta yuvarlandı ve çarşafları kırıştırdı. Dur, yatağımı dağıtacaksın…… “Ahh…… Şövalye olmak çok onurlu ve güzel!” Yüzü hala yatağa gömülüyken Claudia böyle bir yorum yaptı. Hayrete düşmüş ve şaşakalmıştım, Claudia’ya tuhaf duygularla baktım sadece. Şövalye olma fikrini gerçekten çok fazla seviyor. “…… Siz ikiniz, görünüşe göre bu odanın sağındaki oda bu gecelik sizin olacak bu yüzden lütfen orada kalın.” “E, evet.” İki kadın hayrete mi düşmüş yoksa donup kalmış mı bilmiyordum ama onlara odalarına gitmelerini emrettim ve Claudia ile yalnız kaldığımda derince iç çektim. “Claudia-dono, mızrağın düşecek.” “Ne!?” Aklı başına gelmiş gibi görünen Claudia Kafasını kaldırdı. En sevdiği mızrağının yere düştüğünü gördüğünde aynı anda onu hayrete düşmüş bir şekilde izleyen beni de gördü ve nasıl davrandığını fark ederek yataktan kalktı[url=file:///C:/Users/Lenovo/OneDrive/Masa%C3%BCst%C3%BC/Novelria/1%20I%20Reincarnated%20as%20a%20Noble%20Girl%20Villainess%20But%20Why%20Did%20It%20Turn%20Out%20This%20Way/Yay%C4%B1nlananlar/B%C3%B6l%C3%BCm%2038.docx#_edn1][i][/url]. “Ü, üzgünüm.” “Lütfen çarşafları güzelce düzelt.” Pencerenin önündeki masanın önünde duran sandalyeye otururken yorulduğumdan tekrar iç çektim ve gerindim. Beklendiği gibi, buraya gelmek için altı yaşındaki bedenimle üç gün boyunca at sürünce her yerim ağrıyor. Çarşafları düzelttiğinden emin olmak için Claudia’ya bakış atıp pencereden dışarıya baktım. Savunma amaçlı pencerelerde demir çubuklar vardı. Camın diğer tarafında ulusal sınır olarak kabul edilen kale surlarını görebiliyordum. Temelde bu kaleyle aynı şekilde yapılmışlardı ve uzun sur duvarlarında şu anda kapanmış kapı vardı. Surun diğer tarafında Densel Dükalığı vardı. Burası ülkemizi koruyan ön saflardı, kendim görünce ben de gerginlik hissettim. Her an bir şey olabilir, tam kendimi zindeleştirirken – “Hayıııır, neden ben hizmetçilerin yaptığı gibi güzel ve düz yapamıyorum!?” Aniden, Claudia’nın aptalca sesi düşüncelerimi böldü. Kendimi desteklediğim kollarımdaki güç gidince masaya çökmeye engel olamadım. Görünüşe göre Claudia iyi gitmediğinden yatak çarşaflarıyla cebelleşiyordu, hüsrana uğramıştı. Çarşafları yırtmadan önce aceleyle onu durdurdum ve iyi olduğunu söyledim. Claudia galeyana gelmiş ve durumdan memnun olmamış gibi görünüyordu, bana döndü ve ciddiyetle konuştu. “Erin-dono, lütfen burada kalıp sizi korumama izin verin.” “Eliza olacak. Hayır.” “Üzgünüm, tekrar yanlış söyledim…… O ikisinin hizmetçilerimiz olduğunu söylemenin iyi bir fikir olduğunu düşünüyorum. Ama onlara eşlik etmek için burada olmazsam bu sırada Eliza-dono kime işlerini bırakacak?” Gerçek bir şövalye irtibata geçtiğinden mi merak ediyorum, her zamankinden daha ısrarcıydı. Ancak o köpek yavrusu gözleriyle bana yalvarsa bile işe yaramaz. Claudia kediye benzeyen mavi gözleriyle bana baktığında duygularıyla beni etkilemeye çalıştı. “Tabii ki işleri askerlere bırakabilir ve kendime bakabilirim. Claudia-dono, sen bana Rolenstor ailesinin emanet ettiği misafirsin. Gerçekten böyle tehlikeli bir yerde olmamalısın. O iki kadın için de aynısı geçerli. Burada kalmaları tehlikeli olacağından Claudia-dono’dan rica ediyorum.” “…… Pes ediyorum. Anladım, üzgünüm. Çok bencildim.” Claudia’nın başı aşağı düşmüştü ve öylece gidip yatağa uzandı. Onu böyle sessiz görmek çok nadir olduğundan sessiz oluşu benim için iyi olmasına rağmen ona soru sormama engel olamadım. “Claudia-dono, neden şövalye olma fikrine bu kadar bayılıyorsun?” Bahar gibi aniden geri zıpladı. Çiçek açıyormuş gibi yüzünde gülümseme belirdi ve bana parıldayan gözlerle bakıyordu. Ondaki büyük değişimle zihnimde kendime erken mi konuştum diye sordum. “Sorduğun için teşekkürler, söyleme izin ver!” ……Ve benim cevabım, gerçekten çok aceleciydim. Aslında birazcık utanmış davranan Claudia erken çocukluk döneminde dövüş sanatları ve askeri sanatlar dışında herhangi bir şeyde hiç yeteneği olmadığını ve son derece yetenekli abisi tarafından onaylanmak istemesini anlatmaya başladı. Savaştaki hüneri gerçekten güçlüydü bu yüzden yetenekleriyle Arxian toplumunda yer edinebilirdi. Derslerde berbattı ve miras alma ihtimali olmayan bir kız olarak bölge yönetimi öğrenmeye nitelikli değildi ama askeri sanatlar açısından erkeklerle eşit muamele gördü. Claudia gururla ailesinin hep eğer dikiş yapmaya vaktin varsa bunun yerine mızrak becerilerini sağlamlaştırabilirsin dediğini söyledi, Arxian kızının böylesi yüksek savaş becerilerine sahip olması kısmen alışılmadık olsa da bu onun ailesinde normal kabul ediliyordu. Muhtemelen Claudia’nın kızsı herhangi bir şeye olan ilgisizliğinden ve öz güven eksikliğinden endişelenmiş olan abisi ona inanılmaz bir şövalye olma yeteneği olduğunu söylemiş gibi görünüyor. Görünüşe göre küçük kız kardeşi mızrakta ondan daha iyi olduğu için Claudia’ya karşı soğuk davranıyormuş ama sonunda gururunu yutup onu cesaretlendirmeyi başarmış. Kendi çapında ilginç bir hikâyeydi, sessizce dinledim ve sadece dikkatimi verdiğimi bilmesi için ara sıra cevap verdim. “Abim şu anda müthiş bir şövalye! Ona çok hayranım!” Claudia’nın gözleri âşık bir hanım gibi yıldızlarla doluydu, sadece rüyası savaş alanına koşup şövalye olmaktı. Umut ve rüyaları taşan onun önünde sadece hafifçe iç çekebilirdim. “Bir düşününce Eliza-dono, senin hiç yok mu?” “Ne yok mu?” Claudia’nın neşeli yüzü bana beklentiyle baktı ve bana hiç içeriği olmayan bir soru sordu. Bu sefer ismimi yanlış anlamadı, ne kadar nadir. “Hedeflediğin bir şey var mı?” “Şu anda iyi bir alan lordu olmayı hedefliyorum.” Demek istediğim bu değil……Mmm.” Görünüşe göre bu duymak istediği cevap değildi, düşünürken kaşlarını çattı. “Bu, um…… Ne olmak istediğinden ziyade, kesinlikle olman gerektiği bir şey var mı?” “?” Claudia söylenecek doğru sözü bulmak için elinden geleni yapıyor gibiydi ama üst üste iki kez istediği cevabı alamayınca Claudia başını kavrayıp söylemenin bir yolunu bulmak için mırıldanmaya başladı. “Um um um…… Uh, mesela Eliza-dono ne yapmak istiyor?” “Ne yapmak…… Şu anda yeni vatandaşların yeni köylerine mümkün olduğunca çabuk alışmalarına yardım etmek istiyorum. Ondan sonra kilisenin alana geri dönmesini istiyorum……” “Bu alan lordu olarak işinin parçası değil mi?” “Evet, bu doğru.” “Ama bu benim kastettiğim şey değil……” Uuu, mırıltısı sızlanmaya dönüştü. Yüzü ellerinin arasında aptal bir ifadeyle inildeyip sızlandı, güzel olmasına rağmen görüntüsünü bozarken gülünç görünüyordu. Önümde rezil biri var gibi hissettirdiğinden bakışlarımı uzaklaştırdım ve pencereden dışarı baktım. “…… Alanınla ilgili olan şeyler dışında Eliza-dono’nun yapmak istediği bir şey yok mu?” Bir süre sonra Claudia sonunda söyleyecek bir şey düşünmeyi başardı. Alanımla ilgisi olmayan bir şey………? Mmm, kafamda yapmak istediğim şeylerin üzerinden bir bir geçerken hepsinin alan lordu ya da asil olmakla ilgili olduğunu gördüm. Kendim için hiçbir şey yapmak istemediğimden bencillik eksikliğim yüzünden kendime hayranlık duymaya başladığım düzeydeydi. Sonunda Kamil’in suratı aniden aklıma geldi ama hemen kafamı sallayarak ondan kurtuldum. “Hiçbir şey yok.” “Hiçbir şey yok?” Claudia bana cidden yüzünde kuşkulu bir ifadeyle bakıyordu. Birisiyle evlenmek istemek oldukça sıradan sayılırdı ve insanların yapmak istediği onca şeyin arasından şövalye olmayı bu kadar isteyen birisi için beni anlaması biraz zor olabilir. “…… Hiçbir arzun yok mu?” “Bunun da çok doğru olduğunu düşünmüyorum.” “Şövalye olmayı hedeflesem de aynı zamanda karnım patlayana kadar haşlanmış yumurta yemek istiyorum ya da canavarların yaptığı gibi büyü kullanabilmek istiyorum, şövalye olmamla alakasız birçok dileğim var. Gerçekten senin hiç yok mu?” Belirli bir şey düşünmeye çalıştım ama yine de bir şey bulamadım. Başımı salladım ve Claudia kafasını kaşıdı. “Hmm, düşündüğüm gibi, hiç arzun yok.” Bu sefer reddetmedim, sadece omuzumu silktim. Tamamen bencil olmadığım gerçekti, bunu çok iyi biliyordum. Benimde dileğim var. - Affedilmek istiyorum. Birisi, herhangi birisi, bir şekilde, hak etmesem bile, affedilemez miyim, her zaman bunu diliyorum. Arzusu olmamak, bu tabii ki imkânsız. Sonraki Bölüm: Earl Einsbark
[hr] [url=file:///C:/Users/Lenovo/OneDrive/Masa%C3%BCst%C3%BC/Novelria/1%20I%20Reincarnated%20as%20a%20Noble%20Girl%20Villainess%20But%20Why%20Did%20It%20Turn%20Out%20This%20Way/Yay%C4%B1nlananlar/B%C3%B6l%C3%BCm%2038.docx#_ednref1][i][/url]Böyle uzun ve karmaşık cümleleri düzgün bir şekilde çevirebildiğim her seferinde kendimi alkışlayasım geliyor resmen (●>ω<●)
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.