Boukyaku Tantei Series - Türkçe Çevrimiçi Oku
Yukarı Çık




1   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   3 


           
Gizem romanı severlerin dünyasında, şaka olmaktan çıkıp klişeleşmiş bir söz vardır: 

''Sana yan gözle bakan bir katil ile yola çıkmak, yüzüne gülümseyen bir dedektif ile yola çıkmaktan binkat daha iyidir.''

Nerede olursanız olun, kendinizi karmakarışık davaların ortasında bulduğunuzu bir düşünün. Sonra da mide bulandırıcı davalara uğraşmış muhteşem bir dedektif ile hepsinin üstesinden geldiğinizi düşünün. 

Gözlerini kapatın ve hayal edin.

Durmaksızın, berbat olay üstüne berbat olaya denk gelen bir insan ile seyehat ettiğinizi düşleyin. Hayattaki tek vasfı, kendisini iğrenç hadiselerin ortasında bulmak olan bir insan ile. Birlikte gezebileceğiniz en kötü yol arkadaşı olan o insan ile.

Heh, o insan benim işte.

Üstüne üstlük,

Ben, o muhteşem dedektif de değilim. Ben Kakushidate Yakusuke'yim. Tüm o iğrenç suçların ve mide bulandırıcı davaların sebebi olarak görülen varlığım. Her daim ''suçlu kesin bu!'' denilen, çete başı baskısı vurulan ve de perdenin ardında gizlenen hain olarak bilinen birisiyim. Siz de ilkokuldayken sınıfta herhangi bir şey kalbolduğunda, herkes direkt belirli bir çocuğu suçlar mıydı? Kanıta dair hiçbir şey olmamasına rağmen direkt o çocuk suçlanırdı hani? O çocuk hep bendim. Peki o çocuk, kız ya da erkek fark etmez, o şekilde büyürse ne olur diye hiç düşündünüz mü? Bu sorunun cevabını bizzat ben, yaşayıp öğrendim. 

Bu aslında hiç de övünülecek bir şey değil ama ben küçükken başıma binbir türlü bela gelirdi. Her türlü olayın sorumlusu ben olurdum, baş kötü düşman ilan edilirdim. Ardından da layıkıyla cezalandırıldım.

Açık konuşmak gerekirse her bir tanesi benim aklımdan bile geçmeyecek kadar saçma olaylardı. Durmadan yalan yanlış suçlanırdım. Tabii ki de görüp görebileceğiniz en cana yakın ve erdemli insan benim demiyorum ama hayatım boyunca benim veya ailemin yüzünü kızartacak bir eylemde bulunmadığıma eminim. Yani hafızamda öyle bir şey yok. Yine de ne olursa olsun, her seferinde suçlanan kişi direkt ben olurdum.

Öğrencilik hayatımdan beri bu iş böyleydi ama toplum içine karıştıktan sonra sorun çıkarmaya başladı. İş bulmakta zorlanıyordum ve de hala zorlanıyorum. Bir olayın sorumlusu tutulup işten çıkarılmak yine iyiydi. Bir keresinde şirket çalışanlarının büyük bir kısmı kayıplara karışmıştı ve dolayısıyla şirket de battı. Çok şaşıracaksınız ama o sefer de ben suçlanmıştım.  

Ne kadar doğru bilmiyorum ama şirket olayından beri polisin beni izlediğine dair birkaç duyum almıştım. Şirketin topladığı vergilerin hepsi bir adam da mı toplanmış, sonra o adam da kaybolmuş mu neymiş. Öyle bir şeyler. İyi de ben bu durumda benim suçum ne ki?

Cüsseme göre çok utangaç biri olduğum için insanlar benden şüpheleniyormuş. Tamam da 190cm olmayı benim istediğimi kim söyledi? Hem, bu devasa bedenin içindeki karakterden memnun muyum sanıyorsunuz? Önemli bir iş adamı olsam, hayatım tehlikede olsa ve bir olay çıksa hiç sıkıntı değil, o zaman durumu kabullenebilirim. Çünkü o zaman, gerçekten suçlu ben olurum. Fakat ben, yan karakter teriminin vücut bulmuş haliyim. Öyle bir olay gerçekleşmesinin mümkünatı yok.

Ne meşhur bir dedektif ne aranan bir kanun kaçağı ne de büyük bir iş adamıyım. Sadece bir yan karakterim.

Gizem romanı şartlarında benim adım, baştaki ''Karakter Listesi''ne bile giremez. Ben sadece, baş karakterin rastgele bir yerde şans eseri denk geldiği karakterlerden biriyim. Benim gibi birinden şüphelenmek, zaman kaybından başka bir şey değildir. Diyelim ki suçlu benim, işte o zaman o yazarın başı çok ağrır. Çünkü benim gibi bir yan karakteri suçlu yaptığı için davayı çözümlemek imkansız hale gelir. 

Fakat eğer o karakter ''şans eseri'' bin defa ana karaktere denk gelirse ben dahil herkes o karakterde bir şeyler olduğunu kestirir. Bu arada bin defa diyerek hiç de abartmıyorum, gerçekten bin defa denk gelinebiliniyor. Kendimden biliyorum. 

Bundan dolayı ben, daha da kolay şüphelenilen biri haline geliyorum. Yanımdaki her insan bana daha çok bakmaya başlıyor. Böylece ben daha çok utangaçlaşıyorum. Utangaçlığım, olayları uçurumdan aşağı sürüklüyor.

Olaylar etrafımda döndükçe herkes benden şüpheleniyor. Herkes benden şüphelendikçe ben içime kapanmaya başlıyorum. Ben içime kapandıkça insanlar benden daha da çok şüpheleniyor.

İğrenç bir döngü.

Biliyorum, sadece pes etmeliyim, zaten hiç yıldızı parlayan birisi olmadım. Bu, insan ilişkilerinin her şey demek olduğu ve birbirine güven olmadan hiçbir şeyin olmayacağı, çağda beni bekleyen geleceğim, zulüm dolu.

Ne kadar böyle olsam da hayat benim hayatım, çöpe atamam. En azından sağlıklı kalmaya çalışıp hayatımı sürdürmeliyim.

Hayatımı sürdürme şeklim ise: Dedektif tutmak. 

Acıl yardım hattı gibi kullandığım dedektifler listesi... Herhangi bir şey olursa diye telefonuma sığdırdığım dedektifler listesine güvenim sonsuz. Hem zaten gerçek hayat, gizem romanlarındaki hayattan çok farklı. Kimse davadan davaya koşturmuyor, istediğim dedektife istediğim zaman ulaşabiliyorum. 

Tamamen arz talep meselesi. Ben onların daimi müşterisiyim. Yine söylüyorum ki bu hiç de övünülecek bir şey değil.

Emii Laboratuvarı'nın kaybolan verilerine gelecek olursak üzerimdeki şüpheyi kaldırmak için bir dediktife ihtiyacım vardı. Ben de o yüzden, Okitegami Dedektiflik Bürosu'nun başı olan, Okitegami Kyouko-san'ı aradım. 

Bildiğim yetenekli dedektifler arasında başı çeken kesinlikle Kyouko-san... Aslında belki de en iyi o değil ama en ünlüsü olduğu... Yok. Vazgeçtim, en ünlüsü de değil. Her devraldığı davayı çözüyor ya da devasa bir dedektiflik bürosunda çalışıyor da diyemem. (Okitegami Dedektiflik Bürosu, sadece kendisinin çalıştığı bir büro.) Ama eğer yanlış anlaşılmayacaksam, Kyouka-san, garip ama kesinlikle ilginç birisidir diyebilirim. Kendisini asla kullandırtmayacak birisi olduğu da çok belli zaten. 

Olayların gidişatını ele alırsak Kyouko-san, bu iş için biçilmiş kaftandı. 

Neden Kyouka-san'ı aramayı seçmiştim? Çünkü ona Eli çabuk dedektif diyorlardı. Ama ''Eli çabuk'' onu tanımlamak için yeterli bir sıfat değildi.

Okitegami Kyouko.

Namıdiğer Unutkan Dedektif. 




çeviren: jeolius
herhangi bir sorunuz olursa: chixythesecond

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


1   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   3 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.