4 gümüş 4000 bronz ediyor ve Modern zamana göre bu bir aylık giderlerle neredeyse aynıydı. Off.. ne kadar bağlanmıştı o garip dünyaya öyle?
Karşılaştırma yapmaya bile başladı.
Şimdi tıpkı o modernlilerin dediği gibi, tarih öncesi çağlarda hissediyordu kendini. Ama ne yapabilirdi burası kendi dünyası.
Yavaşça sesin ve coşkunun olduğu yere yaklaştı.
Müzayede salonundan dışarı gelen seslerdi bunlar. Tabii ki de büyük ve görkemli değildi. Modern zamanlardaki gökdelenleri özledi...
Önce çevresine bakındı. Bir süs eşyası satan tezgah solunda bulunuyordu. Biraz ötede sağında ise bir çadır vardı.
Önce çadıra ilerledi. Içeri girip çıkan insanlar vardı. Bazıları demir prangalı. Gördüğü sahne ile gözleri büyüdü. Hayvanların kalmayacağı pislik bir ortam ve burada debelenen insanlar.
Köle ticareti.
Bunu unutmuştu.
Gelişmemiş ülkelerde köleler yaygındır. Gelişmiş yerlerde ise hizmetçiler vardır lâkin ikisi gök ve yer kadar ayrı şeyler. Köleler mal olarak görülür ve sahibi canını dahi alabilir...
Önceki yasalara göre köleler insan sayılmıyordu. Bunu bilmiyordu ve gözden kaçırdı. Geri döner dönmez yasalar üzerindeki düzenlemelerine başlamalı. Modern zamandaki yasalar direk burada uygulanamaz.
Yavaşça çadırdan çıktı ve müzayedeye ilerledi.
Sandalyede otururken bile bu konuyu düşünüyordu. İş sıkıntısı çok fazla ve kölelere hak tanınması isleri daha da zorlaştırır ama nüfuz azalmasına da müsaade edemeyeceği gibi aşırı değişiklik halkın ayaklanmasına da sebep olabilir. Değişikliklere ufak ufak başlanmalı.
Nasıl halk soylu olabilecekse aynı şekilde köleler de vatandaş olabilmeli. Elbette yapılacak ilk şey köleleri de aynı yasaya tabi tutmak. Öldürülen bir köle için sahibi de cezalandırılmalı.
Sırf buna karıştığı için huzursuzluk yayılabilir krallıkta ama kimin umrunda ? Imparator olan oydu ve halk ona itaat etmek zorundaydı.
Ne zaman halk bu batıl inanç ve geri kültürden kurtulursa, o zaman onunla tartışacak seviyeye gelirler. Ama şuanda susmak ve otoriteye boyun eğmek zorundalar. Ne kadar iyilikleri için olursa olsun, bu baskı hoş değil lâkin başlangıç için bu inatçı halka yapabileceği tek şey.
"Vee- sıradaki gerçekten özek bir köle!" Bağırış dikkatini sahneye çekmesine sebep oldu.
"Bir çocuk olabilir ama hala bakire! Ayrıca bu cinsiyetten bağımsız güzellikte yüze bakarak erkek olmasını umursamayacaksınız bile!"
Gözleri kararıyordu. Baskı bu kafadaki millete azdı bile...
Duygularını bastırdı. Bundan sonra mantıklı karar verecekse bir daha her sinirlendiğinde birini doğrayamazdı. Tıpkı yazara kamyonetle çarpması gibi.
Ama yasalar yayınlandığında ibretlik olsun diye karşı çıkanı idam edecek. Derin nefes alarak gözlerini indirecekti ki söylenen söz nedeniyle gözlerini tekrar kaldırarak bahsedilen çocuğa çevirdi!
"Ayrıca bu insan olmamakla birlikte hehe" iğrenç bir gülümseme ile "ejderha soyundan gelme bir yılan. Biliyorsunuz efsaneye göre ejderhalar ve yılanlar akraba"
"Zehirli bir tür olan Veran."
Dalgalı uzun siyah saçlar yere salındı.
Minik bir beden, iri yeşil gözler ve sivri keskin dişler. Görünüşü abartılacak kadar vardı...
"Büyüyünce iyi bir yardımcı olacak. Başlangıç fiyatı 10 gümüş!"
Sahne kaynıyordu. Bugünün hazinesi, son özel eşyası buydu!!
"11 gümüş!"
"12 gümüş 400 bronz!
"13"
"..."
"Sakin ol haa...s*keyim!"
Kendine hakim olamadan sahnede belirmiş çocuğu korumaya almıştı bile.
Kucağıma aldığı çocukla oradakilere keskin bakışlar atıyordu, suratı gerildi, yüzü soluklaştı. Belli ki kan kaslarına pompalanıyordu ciddi kavga adına. Gözleri her zamankinden daha keskin.
"Sen de kimsin! Parasını ödemeden-" Adam sinirle yaklaştığında ne olduğunu anlayamadan yere yığıldı. Kafası gövdesinden ayrılarak sahneye yuvarlandı.
Kılıcı tutan adam mırıldanıyordu. Kimse kahkahası dışında bir şey duymadı ama kucağındaki çocuk açıkça duymuştu. "Benim krallığımda para mı ödeyecekmişim?" Sesi alaylaylıydı.
Kan damlayan kılıcını savurdu, üzerindeki kanı kınına geri koydu. Salon çoktan koatikleşmiş kaçışan insanlarla doluydu.
Siyah bir duman sardı etrafına, sessizce bedeni oradan kayboldu.
Ajin pişmandı, duygularına hakim olamadı ve bu kişiye kötü bir sahne yaşattı. Korktu mu ? Hatırladığı kadarıyla oldukça ürkekti. Buna rağmen niye ona yapıştığını anlayamıyordu.
"Saçı siyah değildi bu çocuğun"
Demek yumurtanın bulunmamasının sebebi buydu. Çoktan bulundu ve o çoktan doğmuştu.
Tekrar karşılaştık ha...
Senin için döndüm. Ben yokken... Koktun mu ?
Sana kötü davrandılar mı? İstersen tüm krallığı başlarına yıkarım.
Üzgünüm.
Özür dilerim.
Hatalıyım.
Benim hatamdı.
Sana değer vermedim. Seni üzdüm, seni ağlattım, sana eziyet çektirdim ve seni ölüme yolladım.
Ama senin için geri döndüm.
Pişmanım ve hatamı telafi edeceğim.
Lütfen bunun için bana müsaade et.
Seni özledim.
Yeşil iri gözler bana bakıyordu.
Gözlerinin altı çoktan kızarmış ve hıçkırmaya başlamıştı. Aniden sarılması beni şok etti.
Belki de onu kurtardığımdan bu bir çocuğun kurtarıcısına olan güveniydi.
Ama minik bedenin kollarımda titremesi rahatsız edici olduğu kadar öfkemi de körükleyiciydiydi.
Ağlaması, feryadı öylesine rahatsız edici ve ağır ki...
O burada acı çektiği için bir an bu krallığı yıkmanın az geldiğini hissettim.
-Devam Edecek-
Bu sefer diğer kurgulara nazaran erkek karakterle daha erken tanıştırdım ha ha...
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.