「O zaman lütfen burada bekle Andou-kun. Ben gidip içecek bir şeyler alacağım. 」 「Oh tamam.」 [color=#0000ff][size=3]Asakura-san odasından çıkarken böyle dedi.[/size][/color] [color=#0000ff][size=3]…Ya da daha doğrusu, neden birdenbire bana itirafta bulunan kızın evindeyim…?[/size][/color] [Hayır, cidden, neden Asakura-san’ın evindeyim!?] [color=#0000ff][size=3]Bekle bekle bekle… böyle bir zamanda, sakinleşmek için asal sayıları sayalım. 1,2,3……Asal sayı nedir? Hayır konu bu değil![/size][/color] [color=#0000ff][size=3]Her şeyden önce, Asakura-san mutfakta bir şeyler hazırlarken başıma gelenleri hatırlamama izin verin.[/size][/color] [color=#0000ff][size=3]Eğer doğru hatırlıyorsam-[/size][/color] [color=#0000ff][size=3]Asakura-san’a hafif bir roman hediye ettiğimde, bana itiraf etti.[/size][/color] [color=#0000ff][size=3]O an, ’N-ne diyorsun? Anlamıyorum’ diye düşündüm. Ne olduğunu anlamadım……[/size][/color] [color=#0000ff][size=3]Belki delireceğimi düşündüm……[/size][/color] [color=#0000ff][size=3]Belki çok uzun zamandır yalnız olduğum için, ya da belki benim bakire yanılgılarım yüzünden, ama kesinlikle bu tür özensiz şeyler değil. Bundan daha korkunç bir şeyin bir kısmını tattım……[/size][/color] [color=#0000ff][size=3]Hmm, hatırladığım durum bile belirsiz……Yani, bundan sonra Asakura-san da—[/size][/color] 『……Fue! Ben-ben-ben-ben, ben az önce--bekle! Yanlış! Az önce doğru söylemedim, ya da daha doğrusu yeterince pratiğim olmadı……Off! Herşeyi batırdım!!] 『A, Asakura-san……başka bir deyişle, bu bir hata mıydı? Sorun değil! Ben-ben, bu nedenle olmaz, ben yalnızlığı seviyorum. Herhangi bir garip yanlış anlamalar sorun değil. Ö-öncelikle, Asakura-san’ın benim gibi yalnız birini sevmesi imkansız! Peki o zaman! Önce ben gideceğim—』 [Be—bekle lütfen, bekle!] “……Evet?“ 『Andou-kun……hemen evime gel. Sorun değil, evim buralarda……o halde, orada konuşsak nasıl olur??』 —Sonra, aynen böyle, Asakura-san beni odasına götürdü. ……Eh, cidden itiraf mı ediliyordum!? 「Seni beklettim.」 Bunun üzerine Asakura-san elinde iki meyve suyuyla odaya döndü. Meyve suyu bardağını bir 『bang!』 sesj ile önüme koydu ve sonra bana bakarak şöyle dedi: 「Peki, konuşmaya ne dersin…」 Bu farklı. Bu oda bir itirafın tatlı atmosferine sahip değil. Burada öldürüleceğimden eminim. [color=#0000ff][size=3]Yüzündeki o korkunç ifade beni böyle düşünmeye sevk etti.[/size][/color]
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.