Theo'nun boynundaki çürüğü iyileştirmek için çok erken olduğunu düşündü ve bunu ilk kez birlikte banyo yaptıklarında yapmayı düşündü.
Başını okşarken Theo hafifçe hareket etmeye ve gözlerini açmaya başladı.
"Hnn..."
Helvi'nin yüzüne baktı, hâlâ tam olarak uyanmamıştı.
Helvi onun sevimli yüzüne bakarken başını okşamaya devam etti ve Theo nihayet tamamen uyandığında Helvi'yi kendisine bu kadar yakın görünce yüzü biraz kızardı ve gözlerini kaçırdı.
"Günaydın Helvi."
"Evet, günaydın Theo."
Theo utancından başını çevirdi ama hemen başını tekrar Helvi'ye çevirdi ve sağ yanağına hafif bir öpücük kondurdu.
Helvi onun hâlâ utanıyor olmasını çok sevimli bulduğu için yanağına kondurduğu öpücüğe karşılık verdi.
Ve sonra dudakları buluştu.
Bu onların sabah selamlaşmasıydı.
İlk kez birlikte yatmalarının üzerinden üç gün geçmişti ve iki geceyi birlikte geçirmişlerdi.
Belki de bunu bir kez yapmak çekingenliklerini gideriyordu, çünkü birinci ya da ikinci seferden sonra bitmeyecekti.
Helvi'nin dayanma gücü kelimenin tam anlamıyla sonsuzdu ama Theo şaşırtıcı bir şekilde buna ayak uydurabiliyordu.
Daha önce cinsel arzusu yok denecek kadar azdı ama bir kez farkına vardığında, oldukça güçlü olduğu açıktı.
Yine de bütün gece devam edemezlerdi ve erken uyanmak zorunda kalacaklardı, bu yüzden birkaç kez sonra durdular ve uyudular, ancak bu birkaç kez hala normal kabul edilenden daha fazlaydı.
Helvi'nin uykuya ihtiyacı yoktu ama sırf Theo'nun yanında uyumanın keyfini yaşamak için her seferinde gözlerini kapatıp rüya âlemine dalıyordu.
Sabah selamlaşmalarından sonra kalktılar.
Theo, Helvi'yi çıplak görmeye hâlâ alışamamıştı ve hâlâ utanıyordu.
Bakmamaya çalışarak hızla giyindi ve kahvaltı yapmak için odadan çıktı.
Helvi bir saniye içinde giyinebilirdi ama Theo'nun sevimli tepkisinin tadını çıkarabilmek için bilerek acele etmedi.
Oturma odasında ona katıldı ve birlikte kahvaltı hazırlamaya başladılar.
Theo, gece yaptığı yoğun egzersizden sonra beslenmeye ihtiyaç duyduğu için çok şey hazırladı.
Öğle yemeğini de hazırladıkları için biraz zaman alacaktı ama ikisi de bu durumdan hiç hoşnut görünmüyordu.
O gün Theo'nun kahvaltıdan, Helvi'nin de öğle yemeğinden sorumlu olmasına karar verdiler.
Helvi hayatı boyunca neredeyse hiç yemek pişirmemişti, çünkü yemek yemeye ihtiyacı yoktu ama Theo'yla birlikte yemek pişirip yemek denkleme eklenince bu durum değişti.
"Kahvaltıyı bitirdim."
"Öğle yemeğini de neredeyse bitirdim. Lütfen gidip masaya oturun ve bekleyin." "Evet."
Theo ikisi için de kahvaltı hazırladı ve Helvi'yi bekledi.
Helvi kahvaltıya göz attı ve her zamanki gibi lezzetli göründüğünü düşündü.
Theo'nun yemekleriyle boy ölçüşemeyeceğini bilse de, yine de onun tadını çıkarmasını istiyordu.
Yemek pişirirken, Theo'nun insanların yemeklerini beğenmesini izlerken neden her zaman bu kadar mutlu göründüğünü anladı.
Yaklaşık on dakika sonra işi bitmişti ve Theo'ya katılarak ikisinin de kahvaltıya başlamasını sağladı.
"Hadi yiyelim."
İkisi de başlamadan önce ellerini çırptı.[Ç/N= Böyle yazıyordu ben de anlamadım.]
"Evet, her zamanki gibi lezzetli."
"Teşekkür ederim."
Theo parlak bir gülümsemeyle Helvi'ye teşekkür etti. İlk başta Helvi'nin yemeklerine iltifat etmesinden utanmıştı ama artık o kadar da utanmıyordu. Ancak Helvi onun mutlu gülümsemesini ilk gördüğü andaki kadar sevimli buluyordu.
Helvi gibi bir şeytanın yemek yemeye ya da uyumaya ihtiyacı yoktu ama Theo'yla birlikte olduğunda her ikisini de çok değerli buluyordu.
Bu mutluluğu içlerine sindirirken, bir kez daha paralı asker loncasına doğru yol aldılar.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.