Yukarı Çık




51   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   53 


           
Redaktör: Jeun, kansoku.sha | Düzenleyen: Dwt.exe


 
https://monomanga.com/wp-content/uploads/2022/11/titlepage800.png


Bölüm 52: 11. Kısım

Kâhinler Gecesi – III

Derin bir uykudaydım. Uzun zamandır beklediğim iyi bir gece uykusuydu bu.
[Derin uykunun etkisi zihinsel gücü tamamen geri kazandırdı.]
[Bazı özel becerileriniz güncellendi.]
Saatime baktım ve öğleden sonra 4 olduğunu gördüm.
Dün gece Dongmyo İstasyonu ve çevresindeki alanları işgal edince, birikmiş yorgunluk üzerime iyice yerleşti.
[Mevcut Ele Geçirilmiş İstasyonlar: Chungmuro (Ana Üs), Myeongdong, Dongdaemun Tarih ve Kültür Parkı, Dongdaemun, Dongmyo, Sindang İstasyonu, Cheonggu İstasyonu, Yaksu İstasyonu, Sinseol-dong İstasyonu]
Dongmyo Grubu’nu yendiğim için artık dokuz istasyonum vardı. Şimdi sadece bir taneye daha ihtiyacım vardı ve sonrasında Kral Yolu senaryosu sona erecekti.
Başlangıç senaryolarının temel hedeflerinden biri olan Öldürmeyen Kral’a ulaşmama çok az kalmıştı.
Dışarı çıktığımda Jung Heewon ve Lee Hyunsung beni bekliyordu.
“Biz hazırız. Ne zaman gideceğiz?”
“Bir dakika bekleyin lütfen.”
Bana doğru gelen adamlara doğru baktım.
“İyi uyudunuz mu?”
Dün gece, Dongmyo’nun tüm üyelerinin grubuma katılmasına karar verdim. Önümdeki iki adam da bu kararın sonucuydu.
Jung Minseob beni selamladı ve ağzını açtı.
“…Beni öldürme lütfen.”
“Beni de, beni de. Hık!”
Aslında Lee Sungkook ve Jung Minseob’u öldürmeyi planlamıştım ama fikrimi değiştirdim. Ben Kâhinleri tamamen yok edene kadar işe yarayacaklardır bu ikisi.
Onları Chungmuro Grubu’na dahil ettim ve bayrağın rengini ‘kahverengi’ olarak değiştirdim.
Kahverengi bayrak sayesinde grup üyelerinin eylemlerini kısıtlamak mümkün hale geldi.
[Temsilci hakkını kullandınız.]
[Grup üyeleri Lee Sungkook ve Jung Minseob’un davranışlarına kısıtlamalar getirildi.]
Lee Sungkook ve Jung Minseob’un ifadeleri ortaya çıkan sistem mesajları karşısında değişti.
“Bir, şu andan itibaren kimliğimi başkalarına söyleyemezsiniz.”
“Elbette, elbette!”
“İki, benim emirlerime kayıtsız şartsız boyun eğmek zorundasınız ve benim iznim olmadan bireysel hareket edemezsiniz.”
“…Tabii ki.”
[Grup üyeleri Lee Sungkook ve Jung Minseob sınırlılıklarını kabul etmeye istekli.]
[Bu kısıtlama bir ‘yaşam’ kısıtlamasıdır.]
[Grup üyeleri Lee Sungkook ve Jung Minseob, kısıtlamaları ihlal ederlerse öleceklerdir.]
Başımı sallayıp konuştum.
“Peki… tamam. Kararımın ne zaman değişeceğini bilmiyorum ama herkes çok çalışsın. Sizi izlerken karar vereceğim.”
İkisi de yutkundu ve komik suratlar yaptılar. Ne düşündüklerini bilmiyordum. Her halükarda, Yoo Joonghyuk’a yapışamazlardı, bu yüzden bana yapışmak daha iyiydi.
“Bu arada, Temsilci-nim. Size nasıl hitap edelim…?”
“Şimdiki gibi. Ama diğer Kâhinlerin önünde Yoo Joonghyuk diye seslenin. Ah, Jung Minseob.”
“Evet.”
“Kaçağın Maskesini ver bana.”
Jung Minseob istemeye istemeye de olsa verdi. Her neyse, Kâhinler Gecesi’ne gitmek istiyorsam Yoo Joonghyukmuşum gibi davranmam gerekiyordu. Bu ‘maske’ beklenmedik bir durum için önleyici tedbir olacaktı.
Bir süre sonra yüzümdeki kaslar tuhaf bir şekilde hareket etti ve görünüşüm değişmeye başladı. Biraz garip hissettim ama kısa sürede alıştım.
“Ha, asıl Yoo Joonghyuk’un yüzü.”
“Çok yakışıklı… Vahiy yanlış değilmiş.”
Bu piçler.
Bağırmak istedim ama ağzımı kapattım. Böyle bir şey için öfkelenmeme gerek yoktu.
Bu bana, her ihtimale karşı bu adamların ayrıntılarını bilmenin daha iyi olacağını hatırlattı.
“Jung Minseob, niteliklerin neler…”
O anda kafamın içinde bir sistem mesajı yanıp söndü.
[Bu kişinin bilgileri güncellenmiştir.]
…Ne?
Karakter Listesini bir kez daha test olarak kullanmaya çalıştım.
[Karakter Listesi]
İsim: Jung Minseob
Yaş: 25
Sponsor: Lanetli Gladyatör
Nitelikler: Işık Projeksiyonu (Nadir), İnecek 1089. Kişi (Sıradan)
Özel Beceriler: Kılıç Eğitimi Sv. 2, Güçlü Darbe Sv. 2, Çılgınlık Sv. 3, Hafıza Geliştirme Sv. 5]…
Stigma: Kinini Öde Sv. 1
Genel İstatistikler: Dayanıklılık Sv. 18, Güç Sv. 16, Çeviklik Sv. 12, Büyü Gücü Sv. 10.
Genel Değerlendirme: İyi kapsamlı becerilere ve niteliklere sahip bir enkarnasyon. Sponsoru biraz güçsüz ama savaşçı olarak yeteneği kayda değer. Biraz daha sabırlı olabilseydi 12 havariden biri olabilirdi. Çok pişmanlık duyuyor.
…Karakter Listesinin güncellenmesi ne anlama geliyordu?
Daha dün nitelik penceresini göremediğim biri, bir anda karaktere dönüştü.
O bir Kâhindi. Başka bir deyişle, romanın dışında bir karakter. Neden aniden karaktere dönüşmüştü peki?
“Oh, niteliklerim…”
“Gerek yok.”
“Tabii.”
Lee Sungkook’un niteliklerini de doğruladım.
Neyse ki, nitelikleri aynıydı. Hipnozcu ve İnen 9. Kişi… İkincisi çöptü ama ilki oldukça iyi bir nitelikti.
“Bana telefon verin.”
“Tabii! Buyurun.”
İçlerinden birinin telefonunu aldım ve sohbet odasına bağlandım.
Ah… İnternet yoktu. Dün bağlantı kesilmişti…
[Karakter ‘Han Donghoon’ akıllı telefonunuzda ‘Geniş Alan İnternet Sv. 5’ kullandı.]
[Cihazın interneti artık kullanılabilir.]
Düşündüğüm an internet bağlandı. Han Donghoon’un bulunduğu çadıra doğru baktım. Telefona mesaj geldiğini gösteren bir titreşim yayıldı.
-Bir kereliğine sana güveneceğim.
Belki de dün gece olanlardan sonra Han Donghoon’la ilgili bir şeyler değişmiştir. Bu konuda gerçekten endişeliydim, o yüzden sevindim.
Han Donghoon’a bir cevap gönderdim.
-Teşekkür ederim.
Er ya da geç onunla konuşma fırsatım olacaktı. Lee Sungkook’un telefonunda bir kez daha Kâhinler sohbet odasını açtım.
[Sohbet Odası]
[Katılımcı listesi: No. 9, 15 Ölmek İstiyorum, 124 Vazgeçtim, No. 763, 887. İnen, No. 645… toplam 36 kişi.]
İsimlerindeki numaralara bakıp kim olduklarına dair fikir edindim. Ama bir şey garipti.
“…36 kişi mi?”
Jung Minseob soruma cevap verdi.
“Odadaki tüm Kâhinler okumayı erken bıraktı. Hiç havari yok.”
Anlıyorum.
“Bu arada, Temsilci-nim. Dün söylememiş miydiniz? ‘Sonuna kadar okumalıydınız’ diye… Vahiy Kitabı’nın tamamını mı biliyorsunuz yoksa?”
Heyecanla bekleyen Jung Minseob’a baktım ve güldüm.
Biliyor musun, kelimesi kelimesine.
“Yoo Joonghyuk’unkinin yerine benim sözümü dinlediğinize pişman olmayacaksınız.”
 
[hr]
Bir süre sonra, çevredeki çatışma alanlarından kaçınarak Anguk İstasyonu’na doğru yola çıktık.
Çünkü Kâhinler Gecesi’nin düzenlenmesi planlanmıştı.
Lee Sungkook’un telefonundan bu adamları gözetledim.

No. 519: Gerçek mi bu? Yoo Joonghyuk bu akşam buraya geliyor şeyi?
67 numara: Hiç şüphe yok. No. 9 ve No. 1089 dün söyledi.
887. İnen: 9’uncu yeni geldi ama 1089. dediyse inanabilirim…
124 Vazgeçtim: Bu sefer hepimizin peşimizde olacaklar.
887. İnen: No. 124, Seul’desin sen ㅋㅋ O pislikler nasıl peşine düşebilir?
124 Vazgeçtim: Ah, tabii ki ben hariç hepinizin. Yerel bölge sakinleri, zafer ^ ^ v
887 İnen: Regresör olmak isterdim ya… O zamanlar romanı bitirseydim… Hayır, bari sadece 50’ye kadar okusaydım… O havarileri kıskanıyorum…
15 Ölmek istiyorum: Ama 50 bölümden fazla okuyan insanların anormal olduğunu düşünmüyor musunuz? Nasıl 50’den fazla okuduklarını anlayamıyorum. ㅋㅋㅋ
124 Vazgeçtim: Gerçek psikopatlar ㅋㅋㅋㅋ

Beklendiği gibi, anonimliğin arkasına saklanan insanlar gerçeği ortaya çıkaracaktı. Takma adlarından önceki sayı, muhtemelen kaçıncı indikleriydi.

No. 888: Ama bu romanın txt versiyonu olmadığından emin misiniz?
No. 124: Birkaç gün önce internette aradım ve gerçekten hiçbir şey kalmamıştı… Ahh… Txt’si olmayan bir roman… (gözyaşları)
No. 763: Sizde kopyası olsa bile, öyle sahtekarca bir şeyi paylaşmazdınız. Eğer gerçekten ruhumu satabilseydim, noveli satın alırdım.

Hayatta Kalmanın Yolları’nı okumaya çalışma fikri ortaya çıktı. Heriflere bak, zamanında benimle birlikte okumalıydılar. Şimdi önlerindeki günlerde ne var bilmiyorlardı.
“Geldik.”
Tam “Ne ara?” diyecektim ki karşımda Anguk İstasyonu’nun peronunu gördüm. Bizden önce gelen Kâhinler de görülebiliyordu.
Ama garip bir şey vardı.
“Burayı kimse işgal etmedi mi?”
“Evet, bu Kâhinler arasında verilmiş bir sözdür. İşgal altındaki bir istasyonda buluşmak tehlikeli olabilir. Bir nevi DMZ gibi.”
Sonra bir Kâhin yaklaştı ve el salladı.
“Hey, No. 1089!”
“Oh, bu No. 763 abi.”
Jung Minseob da el sallayarak karşılık verdi.
“İyi misin? Suratın bembeyaz olmuş?”
“Güzel tespit. Tiran Kral bana cehennemi yaşatıyor da.”
“Sana Dobong tarafına doğru ilerlememeni söylemiştim. Neden dinlemedin ki…”
No. 763 bana doğru baktı ve yüzü aniden sertleşti.
“Yoksa… o…?”
Jung Minseob başını salladı.
No. 763’ün gözlerinde şaşkınlık vardı.
“Onur duydum. Yoo Joonghyuk-nim!”
Bu kargaşa etrafa dağılmış olan Kâhinlerin teker teker toplanmasına neden oldu.
“Bu…?”
Kâhinler birlikte koştular ve önüme geçtiler. Birkaç kadın Kâhin de vardı.
“Hayal ettiğimden daha iyi görünüyor! Ben 998 numara!”
“Sizinle tanışmak harika, Yoo Joonghyuk-nim! 1055 numarayım ben!”
Bu… Kendimi gerçek bir kral gibi hissettim. Parlayan gözleri belirgin şekilde onayımı kazanmak istiyordu. Aslında Yoo Joonghyuk olmadığımı anladıklarında nasıl görüneceklerini merak ediyordum.
Çoğu dikkat etmeye değmezdi. Geleceğe dair bilgileri ve yetenekleri zayıftı.
Yine de bazı öne çıkan insanlar vardı.
“İkinci gerilemede Şeytan Kral Asmodeus’a karşı savaştığınızda çok etkileyiciydi.”
Hoh?
“Vahiy Kitabı’nda kısaca bahsedilmişti… Yoo Joonghyuk-nim ile tanıştıktan sonra bunu bir de sizden dinlemek isterim.”
Hayatta Kalma Yolları, Yoo Joonghyuk’un ‘üçüncü’ regresyonu ile başlıyor ve ikinci regresyondaki tüm hikayeler hatırlama olarak ele alınıyordu.
Yine de bu adam Asmodeus’u biliyor muydu? Sonuna kadar okumadığı halde neden bu kadar etkilendi?
“Kimsin sen?”
“1168 numarayım.”
O zaman neredeyse 50. bölüme kadar okumuş. Belki de orada bulunanlar arasında en çok okuyan oydu.
No. 1168 bana “Affedersiniz, Yoo Joonghyuk-nim, şu an bu üçüncü seferiniz mi?” diye sordu.
“Evet öyle.”
“Ah, beklendiği gibi…”
Bazı Kâhinlerin ifadeleri karardı.
Evet, biliyordum.
Hayatta Kalma Yolları sonsuz bir döngüydü, bu yüzden Yoo Joonghyuk’un gerilemelerinin başında olduğunu keşfedenler oldukça hayal kırıklığına uğrayacaktı.
Bu pislikler, Yoo Joonghyuk’un sadece başlangıçtaki sevimli tarafını gördüler… Sonuç olarak, sonuna kadar okumayanlar tatmin olmadı.
Sonra arkamda bir kargaşa oldu.
“Lee Hyunsung-nim!”
“Çelik Kılıç Lee Hyunsung?”
Lee Hyunsung etrafı insanlarla çevriliyken kızardı.
“Ne yapıyorsunuz? Ben Çelik değilim… O şey değilim!”
“Vay canına, tıpkı gerçek vahiy gibi. Şu pazulara bak!”
“Ohhh! Çok sıkı!”
Lee Hyunsung yakışıklı bir yüze sahipti ve kadın Kâhinler arasında oldukça popülerdi. O sırada, yoldan geçen bir Kâhin Jung Heewon’a ilgi gösterdi.
“Affedersiniz, acaba… Siz Deniz Amirali Lee Jihye misiniz?”
“Hayır.”
“O zaman sen…”
“Ben Jung Heewon. Ne oldu?”
“Ah, anlıyorum.”
Hayal kırıklığına uğramış Kâhin Jung Heewon’un yanından Lee Hyunsung’a doğru ilerledi. Jung Heewon duruma baktı ve Grup Sohbetinde benimle konuştu.
-Neden kimse benimle ilgilenmiyor?
-Gelecekte ünlenmiyorsun da ondan.
-Tsk.
-Bundan sonra iyi iş çıkar.
Sefil Jung Heewon’a sırtımı döndüm. Kâhinler Gecesi’ne gelmemin bir sebebi vardı. Böyle konuşarak zaman kaybedemezdim.
“Silah nerede?”
“Ha?”
“Sakladığınız silah. Önce onu kontrol edeceğim.”
“Ah, işte burada.”
763. Kâhin heyecanla platformun ortasına doğru ilerledi ve bir şeyi örten bezi kaldırdı. Ortada büyük bir taş vardı.
Tiyatronun çatısında meteor yağmurunu gördüğüm anı hatırladım. Hayır, dur bir dakika.
“Bu bir meteor mu?”
“Haha, doğru. Şu an bilmiyor olabilirsiniz Yoo Joonghyuk-nim ama… Vahiy Kitabı’na göre, güçlü bir silah içeriyordu.”
“Silah mı?”
“Evet! Öyle. Belki de üst düzey yıldız kalıntısı gibi bir silahtır.”
“Meteoritin kuluçka zamanına ihtiyacı olduğundan şimdi kullanılamaz olması gerekmez mi?”
“Haha, büyü gücü sağlayacak bir rotasyonumuz var. En geç bu gece yumurtadan çıkacak. Birkaç gündür üzerinde çalışıyoruz…”
Bu gururlu piç kurusuna baktıkça içim daha da soğudu.
Kırmızı bir desen. Saçmalıktı. Bu şeyi en az dördüncü regresyona kadar okuyanların biliyor olması lazımdı?
“Size bu bilgiyi hangi piç verdi?”
“Ha?”
“Meteoru size getiren kişi.”
“Oh, o… No. 1124, ilk o söyledi…”
No. 1124 mü? Okumayı erkenden bırakan bir kişi bu bilgiyi biliyor muydu?
“Nerede o?”
Jung Minseob etrafına bakındı ve mırıldandı.
“Uh… Sanırım henüz gelmedi.”
Bilgiyi veren ortalıkta yoktu. Ağzımı açmadan önce bir an düşündüm.
“Buradan çıkmamız gerek.”
Bu bir tuzaktı.
“Ha?”
“Hemen şimdi.”
Hayatta Kalma Yolları gerçeğe dönüştüğünden ve Yoo Joonghyuk ile ilk tanıştığımdan beri ilk kez soğuk terler döküyordum.
Bu bir silah mıydı? Kim böyle düşünecek kadar aptaldı ki…
Etrafımda bana saf gözlerle bakan Kâhinlere göz gezdirdim. Sonrasındaysa platform titremeye başladı.
Kukukung…!
Titreyen ‘meteora’ baktım ve geri çekildim. Buraya Kâhinleri süpürmek için gelmiştim ama süpürülen ben olmuştum.
“Bu da ne?”
Jung Minseob aptalca bir ses çıkardı.
Lanet olsun. Daha dördüncü senaryo bitmemişken beşinci senaryonun ‘felaketi’ ortaya çıkmak üzereydi.
Jung Heewon ve Lee Hyunsung’a doğru bağırdım.
“Kaçın!”
İşte bu yüzden sonuna kadar okumayanlara güvenemiyordum. Erken bırakan bu lanet insanlar yüzünden bugün her şey ters gitti.
 


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


51   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   53