"Bir grup alim ve bilim adamı bilimin getirdiği şevkle hayran kalırken gücü elinde tutmak ve bilime hizmet etmek için en fanatik dindar oldular"
Nefes verdi. Daralıyordu ve fena halde de bunalıyordu. Sanki bir labirentteydi ve ne yapsa çıkmaz sokağa giriyordu.
Dış yardım olmadan hareket edemeyecek kısıtlı bir durumdaydı ve sonunda gözbebekleri hafifçe küçüldü.
Elindeki ufak kağıt, ufak bir adresle ’karargahı’ belirtiyordu. Üçüncü çocuğun eline bir hiçmişcesine tutuşturduğu ’çöp’ parçası. Heinz. Üçüncü çocuk. Tekerlekli sandalyede hayatını idame ettiriyor ve bu sözde varislik yarısından ’bedensel kusuru’ nedeniyle doğuştan eleniyordu. Söylentilere göre annesi ona çocuk yaştayken, varis sınavına girmeyip hayatta kalsın diye ayağı tutmayacak zehirler içiriyordu.
Heinz, bedendel sakat olarak anılsa bile ondan daha kıymetliydi çünkü o parlak zekası bu sinsi yılan ailesinin isteyebileceği en iyi şeydir. Bedensel olarak onlara bağımlı ol. Ve itaat et. Sinsi olmayan ama zeki olan bir zihin ne demektir ? Fikir üretir ama uygulamaya koyamaz. Belki de ürettiği fikirleri keskinlestirecek özel dokunuşlara sahip olmadığı anlamına geliyordu. Ama her iki şekilde de Engerek ailesinin ’zehri’ yani zehirli düşünceleri bu fikirler için yeter de artardı bile. Basitçe bir insanın gelişimini teşfik edecek karşılıklı yardımlaşma (Destek) fonlarını örnek alalım. Fakir bir ailenin çocuklarına sponsor olmak iyi bir ün elde etmekle kalmıyor, yıkanabilecek basit bir beyin, itaatkar bir ruh eğitimi ve sana ölene kadar çalışacak bir köle kazandırıyordu.
Halbuki olması gereken şey parayı vermek ve okumasını teşfik etmek iken, sonuç itibariyle tamamiyle ailrye bağımlı köleler yaratılıyordu.
Ailenin insan iş gücünün çoğunu oluşturan ve önemli destek olan bu tür birliklerle ilgilenen kişi Heinz idi.
"Ve eğer bu ’eğitilen köpekleri’ sahibini ısırması için yetiştirseydik.." şüphesiz Engerek ailesini yıkmazdı lakin büyük bir bela demekti. Böylece zaman da kazanabilirdi.
"Lakin Heinz böyle bir aptalca hareket yapmazdı" Engerek ailesi asla bir gücü tek bir kişinin eline verecek kadar aptal olmadı. Güç dengesini çok iyi anlıyordu. Bu politikası sayesinde liderlik burada bile 3’e ayrılıyor. Heinz bundan sorumlu olsa dahi diğer iki kişi rakip takımdan seçildi. Yani özünde üçü de birbiriyle husumetliydi.
"Böylece birbirlerinin açıklarını arayacaklar ve hiçbiri hata yapmaya cesaret edemeyecek"
Ateş ve su gibi birbiriyle inatlaşan üç kişi bu şekilde ’oyalanırken’ üstleri de kolayca kontrolü sağlayacaktı.
Engerek ailesi.
İçten içe çürümüş güç mücadelesini böyle devam ettiriyordu.
Gözleri yavaşça tekrar kağıda takıldı.
"Karargah"
Yeraltı borsası.
Büyücülerin, simyacıların, dindar ya da her türlü bu garip olayların yasa dışı ticaretinin gerçekleştiği en kritik yerlerden biriydi.
Ve Heinz, üçüncü çocuğun bana verdiği adres. Hakkında sadece efsane gibi söylentileri duyacağım o yere dair bir ipucu veriyordu.
Anlaşılan o ki.
Üçüncü çocuk ona fazladan bir yatırım yapma karar veriyordu.
Ve eylemleri de hedefinin büyüklüğüyle doğru orantılıydı.
***
Karanlık bir sokağın dibinde yerde dilenci olarak oturan bir genç var. Daha doğrusu genç kız. Kafası tamamen kazıtılmış, dazlak bir model ile orada oturuyordu.
Üzerinde hasırdan birkaç yelek haricinde hiçbir mal varlığı olmayan biri gibi gözüküyordu. Gözlerini hep kapalı tuttu ve uyuklar gibi duvara yaslandı.
Yere bağdaş kurmuş oturuyordu.
***
Hayat bir yarıştır ve dizginler güçlülerin elleridedir. Güçün maddi ölçümü olan zenginlikse zenginlere mahsustur.
Her mevkinin kendi adeti vardır ve adettendir ki asıl görünüm zenginliğin ayrılmaz bir parçasıdır. Zenginlik beraberinde asaleti getirir ve nihayetinde çekilen dikkat ile gerekli ’bazı’ işer yerine getirilemez.
Zenginlerin dünyası ayrıdır ve gereken işleri kendi düşük mevkisinin adeti olarak astları yerine getirecektir. Elbette otomatikmen bu bazı işlere asaletin bulunduğu yerde barınamayan ’pis işler’ de dahildir.
Uzatmaya gerek yok, para, şeref ve asalet yoksunu olan o taraf ve boğazına kadar pisliğe batmış olan, pis işleri yerine getiren taraf ben oluyorum.
Her ne kadar küçümsense de, aslında hiç de kolay olmamakla birlikte başa bela, işin ucuna canınızı koyduğunuz kumara kadar varıyordu mevzu. Hal böyle olunca, zaten boka batmış olan kimse dışında bu paranın süslü cazibesine tatlı zehrine kanmazdı.
Nerde çokluk orda bokluk. Evet bu benim sözüm, mottom hatta.
Ateş ne kadar canlı, parlak, güzel olursa olsun yakar, yıkar geçer. Güzelliğine aldanan güveler kül olmaya mahkumdur.
Nerede kalmıştık..? Hah! Diyorduk ki, boğazına kadar pisliğe batmış kimse bu cazibeye kapılmaz. Kapılan kimseler da sonucun getirdiği aşağılanmayı umursamaz.
Pisliği temizemek için pislik kullanmak! Ne kadar yaratıcı!
Sonuçta öyle bir durumdasındır ki hal işin içinden çıkılmaz bir vaziyet alır. Kapitalist patronun tepene oturdu mu da! İşler tam bir çıkmaza ulaşır. Bu bir paradoks olur, pislikle yikanarak temizlenme sorunsalidir. Sonuçta bataklıkta cirpinmaktan farksızdır. Acgozluuk ve daha iyilerini isteme gerçeği de işin tuzu biberidir.
İste, size kısa sürede kendi ve çevremdeki kisilerin hayatını özetlemiş bulunmaktayım. Sıçtık sıvadık meselesiyse özetidir bunun.
Biz kim miyiz ?
Ne isterseniz diyin, komplocu, entrikacı, soyguncu, suikastçı...
Elalemin tüm pis işlerini biz yaparız. Bilgi isterseniz var, yoksa elde etmesini biliriz. Kanalizasyon işçilerinden çok boka batarız, resmen çıplak vücutla bokta yuvaranırız.
Hey, hemen küçümsemeyin kolay iş değildir. Uyku ilaçlarına ve psikoglara zamanında çok para gider, sonra bırakır ve parayı yerine sigaraya yatırmaya başlarsınız. Zaten kim psikologa gidip de aşağılamayıp çıkmak ister ? Onlar normal insanlar içindir, topum düzenini sağlamak için. Bizler düzen bozucu taraf olarak hiç anlasamadigimizi soylemememize gerek bile yoktur.
Yanii, şerefimiz yoktu ve onu satın alacak paraya sahip değildik.
Ne kadar acı cektigin önemli değildi, çığlıklarını kimse duymayacaktı. Ağlamaksa manasızdı, görenler gülüp geçecekti.
Sanki işler daha karmaşık olamazmış gibi bir de karargah girmişti hayatımıza. Bu, büyük alışverişlerin döndüğü bir yerdi. Yeterli, karşılığını ödeyebildiğin sürece her şey alabileceğin bir yerdi.
Normal dünyada aşırı zor durumda kalanlar böbreğini satmak gibi durumlara başvurabiliyorsa, benzer bir durum da yeraltı için, karargah icin geçerlidir.
Tek farklılık, burada verebilecek ve alabileceğinin sınırı olmamasıdır. Ödeme farklı şekillerde yapılabilir ve çoğunlukla değiş tokuş şeklindedir. Kimisi uzun ömürlerini yatırır bu bahse, kimisi güzel bedenlerini. Hayir bu mecazi bir söz değildi. Ödenen bedel gerçekten de kişinin yaşam yıllarıydı. Daha fazla yaşamak isteyenler alıcılarıydı. Kimisi kendi bedenlerini satardı, çirkinlerinden memnuniyetsiz ruhlar kılıf olarak kullandığı bedenleri bu güzel kişilerin bedenleriyle degistirirler karşılığında ise başka bir büyük şey feda ederler.
Karargah’a çekilmem uzun sürmemişti.
***
Tanrıya yemin ederim bir süre önce normal bir kız iken nasıl bu hale geldim ben de anlam veremiyorum.
Duvara yaslanırken derin bir iç çekmeye devam ettim.
Ellerimi kaldırarak kel kafamı okşadım ve nihayetinde bugün de -her zamanki gibi- müşterinin gelmeyeceğini anladım.
Eğer bir müşteri gelirse tamamen kazıklamam gerekiyordu aksi halde borçlarımdan kurtulmanın hiçbir yolu da yoktu!
Gözlerimi yavaşça kıstım. Buraya gelen bir çocuk.. belli ki yolunu kaybetmişti.
Başımı eğdim, yine de önümde gölgesi durdu.
Yavaşça başımı kaldırdım.
Bir an nedensizce nefesim durgunlaştı-
Çocuğun o ruhsuz gözleri, sanki açgözlü bir şekilde benim bedenimden ruhumu emiyordu.
"Karargah?"
Toy çıkması gereken ses tonu kısıktı. Kimliğini bile gizlemeden gelen çocuk,
... karargahı ne bilsin?
Elini uzattı.
Yavaşça avuçlarını açtı.
-Gözbebeklerim küçüldü ve o kısacık anda nefesim kesildi-
-Devam Edecek-
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.