Seni Seviyorsam Bundan Sanane - Türkçe Çevrimiçi Oku
Yukarı Çık




11   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   13 


           
https://img.wattpad.com/story_parts/1242666362/images/16fe1f2c7e9e02de334304900662.jpg



Başım zonkluyordu.

Gözlerimi araladığımda önümde iri 2 göz beynimin içine girmişçesine yakındı.

İrkildim. Ve yattığım yerden doğruldum.

Kolumu tuttu ve "Hey,hey sakin ol.Ben sadece şifacıyım." dedi rahatlatacı bir sesle.

Biraz daha uzaklaşınca onu tam manasıyla gördüm. İki küçük topuz yapmış yeşil saçlı, yuvarlak yüze ve kocaman ela gözlere sahip çilli bir kız. Üzerinde beyaz önlükleriyle gerçek bir şifacıya benziyordu.

Aniden yine yaklaştı ve beni incelemeye başladı.

Kızın hareketleri çok garipti biraz sıyırmış gibi. Gerçi ben de normal sayılmam.

"Böylesine bir güzelliği daha önceden gördüğümü hatırlamıyorum. Nerden geldiniz?"
diye sordu burnumun dibinde.

Kafamı geriye çektim ve telaşlanmaya başladım.

Şuan gerçek bedenimdeyim ve buraya ait değilim. Hem de karşı krallığın ordusunda!!

Korktuğumu anlayıp "Ama sen böyle yapınca kendimi kötü adam gibi hissediyorum. Aslında tatlı olduğumu söylerler. Neden böyle oldu ki şimdi.." kendi kendine konuşmaya devam ederken etrafa baktım.

Bir çadırdayım, yaralıların getirildiği bir çadır olabilir. Etrafta ilaç şişeleri ve sargı bezleri var.

"Hey Anya, bir yaralı var. Bu salak fazladan yemek çalmaya çalışırken yakalanmış." kirli ses çadırın dışından geliyordu.
Anya demek ki o kızın adı.

"Ne?!, sana kaç defa diyeceğim hastalarıma hakaret etme. Bir saniye bekle burada başka bir hastam var." dedi.

"Aah ben gitmeliyim, teşekkür ederim." dedim ve ortamdan sıyrılmaya çalıştım.

Sonra iki elimden tuttu ve "Bir ihtiyacın olursa gel ve dikkatli ol bu güzelliğin ordudaki askerler için fazla." dedi ve kıkırdadı.

Utandım ve pelerinle yüzümü kapatıp dışarıya çıktım.

"Yürüsene aptal, tedavi olmak istemiyor musun?" dedi yüzümü saklamakla meşgul olduğumdan göremediğim adam.

"Bırak onu gidebilirsin!!" Anya bir cadoloz gibi bağırıyordu.

Çadırdan uzaklaştığımda etrafta gezen bir sürü insan olduğundan bir sakat gibi ilerliyordum.

Birileri çarpıyor birileri bana küfrediyordu.

Nereye gittiğimi bilmiyordum sadece burdan ayrılmak istiyorum.

Sonra kafamı bir büyük bir çadıra çarptım.

İçeriden sesler geliyordu. Tam gitmeye yeltenicekken konuşmaları ilgimi cezbetti.

"Adamlar epey hazırlıklı. Bölük bölük geliyorlar. Dük’ün ordusu ve Soyluların ordusu en önde. Eğer bir taktik uygulamazsak biteriz." dedi ürkek bir ses.

"SEN KİM OLUYORSUN LAN?! NERDEN BİTİYORMUŞUZ-"

"Hey hey sakin ol, adam sadece gördüklerini anlatıyor." Bu ses oldukça tanıdıktı.

Evet bu ormandan beni buraya getiren peri!!

"Ormanda kovaladığın şerefsize noldu prenses? Kafasını getirdin mi?" dedi o kaba kişi.

Prenses??

Şuan ne yapıyorum? Bunlar bizim ordunun hakkında konuşuyor değil mi? Önemli birileri olmalı ve eğer böyle yakalansaydı-

Omzumda bir el hissettim. Beni hızlıca kendine çekti ve ağzımı kapadı.

Pelerinim gözlerimin yarısını örterken suratını görmeye çalıştığım kişi beni sıkıca kavramıştı.

Çırpındım,kalp atışım hızlandı ve kaçmak istedim.

Çok korkuyordum. Kendimi bu duruma düşürdüğüm için içimden sayıyordum.

Ayak sesleri*

Deminki konuşan sesler dışarıya çıktı ve uzaklaştı.

"Shhh! Kıpırdama. Yakalansaydın lord anında seni öldürürdü."

Ağzımı kapayan ellerinin arasından verdiğim hınç dolu nefesle gözüme düşen kumaş haraket etti ve suratını gördüm.

"Hmhmhmmmhmmhmm" konuşuyordum ama sesim doğru düzgün çıkmıyordu.

Gittiklerinden emin olduktan sonra ellerini çekti ve bana baktı.

"SİZZ! NE İŞİNİZ VAR BURDA?" dedim istemsizce çıkan yüksek bir volümle.

Sonra işaret parmağını dudağına götürüp sus işareti yaptı çevreye bakıp

"Sizi tanıyor muyum?" dedi.

Kırmızı saçlar ve mavi gözleriyle o karşımdaydı işte dükün baş yardımcısı Seth!!

Burada ne işi var? Karşı birliğin ordusunda nasıl gezebilir. Beni tanımadı değil mi?

Doğru! Bu bedenimle beni görmedi ki!!

Onu tanımıyormuş gibi yapmam gerekiyordu.

"H-hayır bayım. Sizi birisiyle karıştırdım." dedim.

Belki de gizli bir görevdeydi. Yoksa ajanlık mı yapıyordu. Bu onun neden burda olduğunu açıklar.

"Sadece burdan geçiyordum, sizi görünce lordun çıkışa yaklaştığını fark ettim ve refleksle çektim. Umarım sizi incitmemişimdir." dedi.

Saygıyla konuşuyordu ve hala şaşkınlıkla ona bakıyordum. Yüzümü tekrar kapadım.

"Sağ olun!" dedim ve koşarak uzaklaştım.

Kesinlikle geri dönmeliyim. Savaşın bu kadar erken başlayacağını tahmin edemezdim.

İyi de yolu bilmiyorum. Sonra aklımdan bir isim geçti. Anya! Onunla konuşabilirim.

Çadırın kapısı açıktı ve Anya ilaç şişelerinde bir şeyler karıştırıyordu.

Çılgın bir bilim insanına benziyor!

Geldiğimi fark etmedi öksürüyor gibi yaptım.

"Güzel öksürüğün taze geliyor. Ciğerlerin için gelmiş olamazsın değil mi-? "
Kafasını kaldırdı ve gülümsedi.
"Bu kadar erken döneceğini bilmiyordum. Ee nasılsın bakalım. Bir yerin mi acıyor?" dedi ilgili bir şekilde.

"Ah, hayır aslında burda tanıdığım tek sen varsın. Bana yardım edeceğini söylemiştin." dedim ve masum bakışlarlar ona baktım.

"Elbette!! Neye ihtiyacın var? Senin gibi güzel bir kıza yardım etmek istiyorum!" şen şakrak olması beni güldürüyordu.

"Şey aslında burdan kaçmak istiyorum."diye kulağına fısıldadım.

Büyük gözlerini yine açtı ve ağlamaya başladı.

Hıkhık*

"Heh? Neden ağlıyorsun? Yanlış bir şey mi dedim?"
"H-hayır s-seni kaçırdılar değil mi? Buraya istemeden geldin. Bir arkadaşım da böyle demişti ve ben ona yardım edemedim. Sonra o kendi canına..." ağlarken bir yandan konuşuyordu.

Arkasında büyük bir olay olduğunu anlayıp onun için üzüldüm ve sarıldım. Belime dolandı.

"M-merak etme. Kaçmanda yardımcı olacağım o yüzden.." sözünü tamamlanmasına izin vermedim ve ona daha sıkı sarıldım.

Onu kandırmış sayılmazdım. Kaçırıldım ve buraya getirildim. İstemeden oldu yani aghh-

Yine de kendimi bir pislik gibi hissediyorum. Bana yardım etmesi için doğruyu söylemekten çekindim.

"Aslında tam olarak öyle değil ama benzer ve burdan çıkmak istiyorum. Ormandan öylece gitsem kaybolurum." dedim.

Sonra ani haraketlerinden birini yaparak ayağa kalktı çantaları karıştırdı ve bir kağıt çıkardı.

"Harita! Bunu al ve yanında biraz yemek ve ilaç vereceğim."

Aman Allahım! Bu kız benim hayatımı kurtarmış sayılır. Benim de bir haritam vardı ama kaldığım bölgede bırakmıştım. Şimdi geri dönebilirim.

"Teşekkür ederiim teşekkür ederim. Sana çok minnatarım. Bunun karşılığını vermek istiyorum ama hiç bir şeyim yok." dedim ve heyecanlanarak gülümsedim.

...

Anya her şeyi hazırlamıştı onla veda edip yola koyuldum. Harita çok açık ve netti. Bizimkine benzediği için yolu hatırladım. Nerde olduğumu buldum ve gideceğim alana doğru hızla ilerledim.

Koşuyordum koşuyordum ve sonunda nefes almak için biraz mola verip su içiyordum. Sonra tekrar.

Eski hayatımda da iyi koşardım, hala hızlıyım. Erkek bedenimle ise bu çok daha fazlasıydı.

Kan ter içinde çadırlarımızın bulunduğu alandan ateş ışığını gördüm ve gözlerim doldu.

Bu seferki mutluluk gözyaşlarıydı...

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


11   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   13 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.