Yapayalnız ayakta duran ve muhtemelen eskiden bir binanın parçası olan bir duvarın arkasında bu beş haydutun arasında geçen konuşmaları dinleyince onların sadece 5 kişilik bir grup olduğundan emin olmuş oldum. Artık birden bire ortaya çıkacak başka haydutların davranışlarını hesaplamam gerekmediği için saldırı, daha doğrusu kurtarma operasyonuna başlamaya hazırlandım.
Onlara direk saldırmak isteyerek belki de biraz pervasız davranıyordum, sonuçta insanları kaçırmaktan çekinmeyen bir grup hayduttu onlar. Hepsinin bellerinde asılı olan kılıçlara bakıp onları büyü ile kolayca ezebileceğimi düşünmek aptalcaydı belkide ama yapacak bir şey yok, ben buyum. Kavga etmek konusunda kendime güveniyorum hem de bu işin ucunda teleport yeteneği var.
Her ihtimale karşı haydutların bir araya gelip bir altın kesesindeki altınları bölüştüğü ana kadar bekledim. Pembe saçlı küçük kız eli ayağı bağlı bir şekilde harabelerdeki bir duvarın köşesine bırakılmıştı. Haydutların hepsinin küçük bir alanda bir araya geldiğini görünce de oynama sırasının bana geldiğini anladım
Yüksek seviye güçlü bir büyü kullanarak 5 haydutu birden öldürmek üzereyken aklıma henüz 4 yaşında olduğum ve kimsenin bilmediği bir sırra sahip olduğum geldi.
Tabi ki de bu sır benim dört yaşındayken güçlü bir büyücü olmamdı.
Her ne kadar 5 haydutu tek büyü ile öldürebileceğimi düşünüyor olsam da köşede gizlice ellerini çözüp kurtulmaya çalış küçük kızın büyü kullandığımı görmesini istemiyordum. Bu sebeple de bir süre orada durup haydutların kızın davranışını fark edip kızı tekrar bayıltmalarını bekledim ama beklentim hiç bir sonuç alamadı.
Zaman geçtikçe beklemekten sıkılıp alternatif bir plan yapmaya çalıştım çünkü hâlâ yapmam gereken şeyler vardı, her ne kadar önemsiz olsalar da...
Haydutları yenmek için geçmişte elde ettiğim altı yıldızlı kılıç tekniğini kullanmak aklıma gelen tek alternatif çözüm oldu sonuç olarak.
Bu kılıç tekniğini ilk kez elde ettikten bir kaç gün sonra, hem de spor yapmış olurum diyerek biraz çalışmıştım, daha doğrusu ilk bir kaç sayfada yazan temel kılıç savurma hareketlerini tekrarlamıştım.
Sadece bu kadarcık kılıç ustalığıma güvenerek haydutlara saldırmak muhtemelen intihar etmekten farksız olurdu. Bu yüzden de onları zayıflatacak yüksek seviye bir lanetli alan büyüsünü gizlice aktive ettim.
Büyülü çember gizleme büyüsü ile desteklenmiş siyah renkteki büyülü çember ayaklarımın altını merkez alarak harabelerin tamamını kaplayacak şekilde konumlandı.
Depolama alanımdan bulabildiğim tek bezi kullanarak gözlerimi açıkta bırakacak şekilde yüzümü örttüm ve yavaş adımlarla bütün arkadaşlarını kaybetmiş olmasına rağmen tek başına ayakta duran adeta yalnızlığın evrensel sembolü olmak isteyen duvarın arkasından çıktım.
Bir grup haydut tarafından kaçırılmış küçük bir kızın, korku içerisindeyken maskeli bir çocuğun gözlerini detaylı bir şekilde hatırlaması mümkün değildi. Muhtemelen...
[ Tebrikler yeni bir yan göreviniz var
Görev içeriği : insan kaçakcılarını yen
Görev ödülü : 20 çeşit orta seviye kutsal büyü
Görev cezası : haydutların eline düşüp bir süre işkence gördükten sonra köle olarak satılmak (sistem tavsiyesidir, eğlenceli zaman geçirmek için birebir)
Not : haydutlar sana kıyasla güçlü olsalar bile onları şu anki hallerinde kolayca yenebilirsin. Muhtemelen... ]
Heh , sikik sistem efendinle dalga mı geçiyorsun?
[ Efendim, görevleri ben belirlemiyorum ve notları da ben yazmıyorum. Ben sadece size yardımcı olmak isteyen birisiyim ]
Şaka yapıyorum, şaka.
Sisteme sataştıktan sonra sinirlerimin gevşediğini hissettim ve daha fazla oyalanmadan operasyona başladım.
"Yare yare, bir kaç tane çöp parçasının çocukları kaçırmaya cürret edebiliyor olması ne kadar inanılmaz. Ahh ahh benim zamanımda böylemiydi , gençlik bitmiş yav!"
Kimliğimi saklamak için kullandığım abartılı ifadelerin ne kadar utanç verici olduğunu düşünürken haydutların lideri gibi gözüken adamın sözlerini duyunca gerçek utancın ne olduğunu anladım.
"Hoy çocuk, kahramancılık oynamak istediğini biliyorum ama bizler kraliyet ajanlarıyız ve bu çocuk da düşman ülkenin prensesi. Savaşı engellemek için bu kızı kaçırmak zorunda kaldık. Şimdi geri dön ve hiçbir şey görmemiş gibi yap. Ayriyeten gerçek bir haydut grubu ile karşılaşacak olursan hiç değilse eline bir kılıç almalısın"
Haydut liderinin bu kadar bariz bir şekilde yalan söylerken takındığı tavrı görmek dünyanın ne kadar büyük olduğunu hatırlamamı sağladı.
Muhtemelen bu dünyanın en utanmaz adamı olmak, hiç bir zaman ulaşamıyacağım bir konumdu ama adam bir konuda haklıydı, gerçekten de depolama alanımdan kılıç almamıştım çünkü depolama alanımda sadece kendi yaptığım tahta kılıç vardı.
Gerçi pek de önemli olduğu söylenemez önceki hayatımda zaten birçok sokak kavgası deneyimim olmuştu, hatta televizyondan izleye izleye rakibin bıçağını çalma tekniklerinide öğrenmiştim. Onları yeniceğime dair olan güvenim haydutların şehir içerisinde giderken koştukları hıza dayanıyordu.
"Siz haydutlar zaten yeterince kılıca sahip görünüyorsunuz. Neden yanımda gereksiz ağırlık taşıma zahmetine gireyim ki?"
"Anlaşılan hala bizim bir grup haydut olduğumuzu düşünüyorsun... Hufff , bir gün bu krallığın onuru için elimi masumların kanına bulamak zorunda kalacağımı hiç düşünmemiştim. Burada yapabileceğimiz bir şey yok..."
Kendisini Napolyon sanan haydut liderinin sırtına güneşi alıp kılıcı yere dayadıktan sonra üzgün üzgün ağaçların tepesine baktığını görünce sinirden dişlerimi gıcırdatmaya başladım.
Haydut liderine tam küfür edeceğim sırada şans eseri pembe saçlı küçük kız ağzındaki büyülü kumaştan kurtuldu ve bana bağırdı
"Benim adım Shizune Vi Ironblood! Ben Ironblood ailesinin en küçük kızıyım. Sana yalan söylüyorlar! Eğer beni kurtarırsan babam seni ödüllendirir köylü çocuk. Hemen git ve Alberto’yu bulup ona yerimi söyle!"
Kız sadece birkaç saniye içerisinde o kadar fazla şey söylemişti ki bir anlığına kafam allak bullak oldu ve elde ettiğim bilgileri işlemeye çalıştım. Kızı kafa karışıklığı ile izlemeye devam ederken bir haydutun gizlice bana yaklaştığını hissettim ama farketmemiş gibi yaptım.
Bir insan en büyük zayıflığını, başarılı olduğunu düşündüğü zaman ortaya çıkarır.
Haydut yeterince yanıma yaklaşınca önceki hayatımda sokaklarda bir çok kez denemiş olduğum bıçak çalma hareketini yaptım.
Birden bire sol ayağımın üstüne eğilip kendi etrafımda dönerken sağ ayağımın topuğu ile haydutun ayaklarını tekmeledim. Haydut ani hareketime tepki veremeyerek dengesini kaybetti ve yere düştü.
Hızlıca haydutun üzerine çıkıp yumruğum ile suratına sert bir şekilde vurdum ve bayılınca elindeki kılıcı aldım. Sokak usulü kılıç çalma tekniği tam versiyon böylece tamamlanmış oldu.
Kılıcı elime alır almaz daha önceden hissetmediğim bir his bütün bedenime yayıldı, o kitapta yazan temel kılıç savurma hareketlerinin aslında hiç de temel olmadığını bir saniyede anladım.
Arkadaşlarını tek darbe ile yere serdiğimi gören diğer haydutlar beni daha fazla ciddiye almaya başladılar.
Bir sonraki haydut, haydut liderinin emriyle üzerime doğru kılıç tutarak yürümeye başlayınca, sanki deneyimli bir kılıç ustasıymış gibi üzerime yürüyen haydutun vücudundaki yüzlerce zayıf nokta gözlerime çarptı.
------- bir kaç saniye önce
Yuto’nun uzaysal depolama alanındaki çimlerin arasında unutulmuş bir şekilde yatan gizemli bir kitap, Yuto eline kılıç aldığı anda havaya yükseldi ve ilk bir kaç sayfası ışık moleküllerine dönüşerek Yuto’nun depolama alanının merkezine uçup havada kayboldu.
Havada süzülen kitap yere düşerken kitabın kapağındaki yazılar kısa bir anlığına parladı
- KILIÇ İMPARATORUNUN GÖRÜNMEZ KILIÇ USTALIĞI -
-------
Alanın dışındaki Yuto da bu sırada farkında olmadığı bir değişim geçirmişti. Yuto farkında olmadan daha keskin ve soğuk bakışlar ile rakibine bakarken pozisyonunu istemsizce değiştirip güneşi tam olarak arkasına almıştı.
Küçük bir çocuğu döveceğini düşünen haydut, Yuto’daki değişimi fark etmeden saldırıya geçti. Yuto içine dolup taşan sakinliğin tadını çıkarırken yavaşça ileri doğru bir adım attı ve kılıcını hafifce ama hızlaca salladı.
Yuto’nun salladığı kılıç güneş ışığı ile öyle bir açı ile buluştuki haydutun gözlerinde Yuto’nun tuttuğu kılıç sadece sapı olup gövdesi yokmuş gibi gözüktü.
Haydutun planı karşısındaki çocuk ile kılıçlarının ilk çarpışmasında fiziksel üstünlüğünü kullanarak çocuğu geri savurmak ve hızlıca kendisini toparlayıp silahsız kalmış çocuğun başını kesmekti.
Haydut aptal gibi gözüksede yapılabilecek en iyi hamleyi yapmak için kesin ve mantıklı bir plan yapmıştı, üstelik rakibini küçümsememişti bile ama gel gör ki; kader, acımasız bir rakiptir.
Haydut’un görüş alanı kendi kılıcının üst yarısı ile birlikte yer çekimine kapılırken, haydut bir gerçeğin farkına vardı: bu hikaye hayatlarını tehlikeye atarak zengin olma hayallerini gerçekleştirmeye çalışan 12 arkadaşın hikayesi değildi...
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.