"beni tatlı atıştırmalar ile şişmanlatmayı mı planlıyorsun?"
"Cürret edemem Shizune-sama"
"O zaman neden böyle güzel atıştırmalıklar getirip duruyorsun. Daha fazla yiyemem"
Aric yanaklarını hamster gibi şişirmiş olmasına rağmen hala elindeki küçük keki ağzına sokmaya çalışan kıza çaresizce gülümsedi. Shizune adlı küçük kız abileri kendisini şımartmadığı sürece asla bu kadar serbest bir şekilde tatlı yiyemezdi normal şartlarda.
"Shizune-sama, vakit neredeyse geldi. Hem bu kadar atıştırmalık yediğinizi anneniz öğrenirse kötü olur"
Küçük kız annesinden bahsedildiğini duyunca tek seferde ağzındakileri yutup zarif bir şekilde ağzını silmek için beyaz mendil kullandı.
Aslında annesi kötü birisi veya acımasız birisi değildi ama küçük kız gelecekte annesi ile aynı seviyede bir güzellik olmak istediğini her fırsatta söylüyordu.
"Sanırım zaman geldi. Hadi gidip şu fakirlerin yaptığı kutlamaya katılalım, hızlıca eve gitmek istiyorum"
"Lütfen daha zarif olun bayan Shizune , onlar fakir değil halk"
"Evet evet işte ondan"
Aric bulaşıkları toplamaktan sorumlu olan yardımcısının öfkeden kızardığını görünce bu küçük kızın ve yanındaki yaşlı adamın aynı derecede zehirli bir dile sahip olduğunu anladı.
Az önceye kadar ilk bakışta çok sevimli gözüken kızın ağzından böyle zehirli kelimelerin dökülmesi Aric için şaşırtıcı değildi çünkü kont’un kızının zehirli kişiliği hakkındaki dedikoduları kont’un emri altındaki her asil zaten duymuştu.
Bir çok soylunun kont’un kızını takdir etmesinin sebebi de bu davranıştı. Normalde soylular düşündükleri şeyleri söylemeyip karşısındaki kişinin duymasını istediği şeyleri söylerlerdi ki buda düşük seviye soylular ile yüksek seviye soylular arasındaki farkın açılmasına sebep oluyordu.
Shizune gibi ağzına gelen herşeyi söylemeyi huy edinmiş bir kız yüksek seviyeli soylulara hiç benzemiyordu ama herkes bu durumdan memnundu. Hiç değilse düşük sınıf soyluların farkında olmadan Shizune’yi gücendirmesi pek mümkün değildi, Shizune bir şeyden hoşlanmadığı zaman bunu açıkça belirtmekten çekinmezdi çünkü.
Tabi Shizune gerçekten de sıradan insanları küçümseyen bir kız değildi o sadece fakir veya halk kelimesinin bir hakaret olduğunu anlamayacak kadar kötü yetiştirilmişti.
Normal şartlarda yüksek seviyeli bir soylu ailesinde Shizune gibi düşünmeden konuşan birinin olmasına izin verilmez. ama kont Karl’ın en küçük kızına düşkünlüğü dilden dile aktarılmıştı. Kont karl’ın bir kızı ve dört oğlu olmasıda bu duruma büyük katkı sağlıyordu.
Aric, Shizune ve yaşlı kahyanın odadan çıktığını görünce onların peşinden koşmadan önce yardımcısının kafasına sert bir tokat attı.
---------
"Lütfen önemsiz yan karakter bir ve önemsiz yan karakter iki sahneye gelsin"
Sunucunun çağrısını kalabalığın alkış sesleri takip etti ve sahneye benimle aynı yaşlardaki iki çocuk ellerinde tahta kılıçlar ile çıktı.
Sunucunun ikinci çağrısı ile çocuklar üç maçlık bir düelloya başladılar. Düelloda tek bir kural vardı, bu kural da kılıcının rakibine temas etmesiydi. Sadece bir temas ve kaybettin.
Düello devam ederken bir çok insan ellerindeki patlamış mısır benzeri atıştırmalık yiyordu ama koku duygum ile anladığım kadarıyla bu atıştırmalıklar şekerli bir şeydi. Belki de bu atıştırmalıkların her yıl bu zamanda pişirilip dağıtılması bir tür gelenekti.
Kafamı biraz daha çevirip eskiden bilinmeyen bir kahramanın heykelinin olduğu ama şimdi bir tür VIP izleyici bölümüne dönüştürülmüş kısma baktım. Kahraman heykelinin bronz görünüşlü bir tahta oyma olması şaşırtıcıydı ama daha şaşırtıcı olan şey bu VIP bölümünün baş koltuğunda oturan pembe saçlı kızdı. Benim bakışlarımı gören kız hemen elini kaldırıp bana gülümseyerek el sallamaya başladı.
işte o zaman ilk kez iyiliğin yolunda yürümek istediğime pişman oldum.
Önemli bir soylunun kızı olduğunu öğrendiğim bu kız bana bakarak el sallayınca doğal olarak kalabalığın dikkati de bana doğru döndü. Kendimi saklamak için savaşmak için sırada bekleyen diğer çocukların arkasına saklansam bile artık çok geçti.
İçten içe bu kızı ölüme terk etmediğim için kendi kendime küfretmeye başladım. Küçük bir kıza iyilik yaptığım için bu kadar pişman olacağımı birisi daha önce bana söyleseydi, muhtemelen sadece ona bakıp gülümserdim ve aptallarla tartışmanın bir anlamı olmadığını söylerdim.
Belkide iyilik ve kötülük ile ilgili aldığım görevin sonundaki notun bahsettiği pişmanlık budur diye düşündüm.
Bu sırada yaşlı kahya gözlerini kısıp, kendini saklamaya çalışan olağanüstü üstü yakışıklı küçük çocuğa baktı.
"Genç hanım, o çocuğu nereden tanıdığınızı sorabilir miyim?"
Shizune kafasını kaldırıp hayal kırıklığına uğradım diyen bir yüz ifadesi ile babasının en güvendiği astına baktı.
Yaşlı butler küçük kızın cevap vermesini beklerken kendi dilini ısırdı çünkü onun gözünde efendisinin kızının şu anki surat ifadesi dayanılmayacak kadar sevimliydi. Yaşlı butler bir hata yapıp efendisinin kızının başını okşamamak için kendini zorluklarla durdurdu.
"Sana bahsettiğim kılıç ustası Yuto o işte. Madem bu kadar yakınlardaydı neden şimdiye kadar onu bulamadın. Yoksa gerçekten onu aramıyormuydun?"
Yaşlı kahya bir kaç saniye boyunca hiç bir tepki vermeden durduktan sonra gözleri ışık saçarak saklanmaya çalışan çocuğa tekrar baktı.
Bu sefer bakmadan önce ceketinin ön cebinde altın bir zincir ile asılı olan lorgnonu sağ gözünün önüne koydu.
Yaşlı kahya meydana tekrar baktığında her insanın bedeninin farklı bir seviyede parlaklığa sahip olduğunu gördü, tabi bazı insanlar bunun istisnasıydı mesela izleyicilerin arasındaki bazı şövalyeler. Onlar kılıç ustalığı yolunda yürüdüğü için onların bedenindeki enerjiler farklı renklere bürünmüş ve bedenlerine daha yapışık haldeydi. Yaşlı butler kafasını biraz daha çevirdiğinde kızın bahsettiği oğlanı gördü ve bir anlığına kendi gözlerinden şüphe etti
Oğlanın bedenindeki enerji deneyimli bir büyücü gibi damarlar halinde belli bir eksende oğlanın bedeninde dolaşıyordu ama daha şaşırtıcı olan bir şey daha vardı; oğlanın bedenini çevreleyen yarı saydam ve oldukça toy bir kılıç enerjisi. Yaşlı kahya gördüklerinin saçmalık olduğunu düşünerek gözündeki büyülü eşyayı bir kaç kez çıkarıp taktı ama gördükleri değişmedi.
Sonuç olarak da yaşlı kahya gözündeki lorgnonu tekrar cebine koymadan önce avcunda ezip kırdı ve yaklaşık 100 altına aldığı bu büyülü eşyanın bozuk olduğunu düşündü. Yaşlı kahya kılıç alanını serbest bırakarak gözlerini kapattı ve oğlanı hisleri ile taradı. Oğlan gerçektende bu kadar küçük olmasına rağmen kılıç ustalığının toy enerjisini taşıyordu.
Yaşlı kahyanın gördüğü şeylere inanmamasının makul bir sebebi vardı; bu dünyada hiç bir zaman hem büyü hem de kılıç ustalığına sahip bir varlık ortaya çıkmamıştı çünkü kılıç ustalığı yoluna girdiğin zaman mana denen enerji seni terkederdi. Tabi bir başka sebepte yaşlı kahyanın bu büyülü eşyayı kara borsadan kısa zaman önce almış olmasıydı.
Aslında aynı anda hem kılıç enerjisi hemde büyü gücü barındırmanın bir yolu vardı ama yaşlı kahya gözlüğün bozuk olduğu konusunda büyük bir önyargıya sahip olduğu için bu ihtimali görmezden geldi.
"Ne muhteşem bir kılıç enerjisi. Böyle bir dahi yüzyılda bir ortaya çıkar üstelik bu yaşta kılıç ustalığı ile beş haydutu parçalara ayırabiliyor. Genç hanımım, itiraf etmeliyim ki gerçekten iyi gözleriniz var. Ne yapıp edip onu ailemizin bir parçası haline getirmemiz gerekiyor"
"Ha..ha..ha tabiki iyi gözlerim var sonuça ben Ironblood ailesinin en zeki kızıyım Ha..Ha...Ha"
"Genç hanımımızdan beklendiği gibi... Bay Aric Blackwood, bu çocuğun kim olduğunu sorabilirmiyim"
Siyah saçlı çocuk bunun gibi küçük bir kasabada oldukça dikkat çekiciydi ve kasaba yöneticisi olarak Aric ismindeki adam da bu çocuğu tanıyordu ama emin olmak için yanındaki astlarına sordu
Soruyu duyan iki şövalyeden birisi tesadüf eseri Yuto’nun babası ile aynı karakolda görevli olan bir korumaydı ve lorda Yuto’nun geçmişinden bahsetti.
"Anlaşılan sıradan bir aileden gelen bir çocuk. Genç hanımım izniniz olursa eğer, onunla konuşmadan önce düelloyu izleyebilir miyim?"
"İzin veriyorum. Ama baştan uyarayım onun gücüyle buna bir düello denemez bile"
Yuto kendisini izleyip konuşan VIP lerin arasında babasının bir arkadaşını görünce artık kaçmak için çok geç olduğunu anladı ve önündeki çocuğun arkasına saklanmayı bırakıp ortaya çıktı.
Anlaşılan bugün Yuto’nun şanslı günü değildi...
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.