Bu işi de hallettikten sonra, hangi stratejiyi izleyeceğimizi kararlaştırmak için öğle yemeğinde sınıfta toplandık.
Horikita’nın katılmaya olan gönülsüzlüğü Kushida’nın ikna edici gözyaşları karşısında yetersiz kalmıştı. Her ne kadar olayın baş faili olan Sudou pek umursamadığını, toplantıda kendinden taviz verip anlaşmaya karşı çıkmayacağını söylese bile, aldığı her eleştiri kolayca onun kontrolden çıkmasına neden olabilirdi. Bize her an ayak bağı olabileceğini düşünürken sessizliğimi korudum. “Yarın Sudou’nun masumiyetini gerçekten de kanıtlayabilecek miyiz?” “Elbette. Tuzağa düşürüldüğüm apaçık belli, bu da benim kesinlikle masum olduğumu gösteriyor.. öyle değil mi?” Sudou bunları dediği gibi herkes Horikita’ya baktı. Ne diyeceğini merak ediyorlardı. Horikita ya verecek cevabı olmadığından, ya da tartışmayı sinir bozucu bulduğundan olsa gerek; sessizce ekmeğini yemekle yetindi. “Pişt, Horikita. Ne düşünüyorsun?” Odadaki havayı koklamaktan açıkça yoksun olan Sudou, Horikita’nın dibine kadar sokuldu. “Şu pis suratını bana bu kadar yaklaştırma.” “P-pis değil ki.” Sudou afallamıştı. Belki de bu beklenmedik darbe karşısında rencide olmuştu? “Yardım edebileceğimi sanmıyorum, yine de bu kadar kolayca masumiyetinin kanıtlanabileceğine olan inancın oldukça şaşırtıcı. Lehine bazı kanıtlar elde etmiş olsak bile, hala çok dezavantajlı bir konumdasın.” “Ama masum olduğumu söyleyen bir tanık var, ve şu bana bulaşan herifler eskiden bildiğin serseriymiş. Bunlar yeterli olmalı, öyle değil mi? O serseriler yeterli olmalı.” Eksik olduğu yönleri görmekten tamamiyle aciz olan Sudou, küstahça bacak bacak üstüne attı ve kendine güveni tam bir şekilde başını salladı. “Hey, bekle bir saniye! Hala okuyordum onu ben! Geri ver!” “Bence almamda bir sakınca yoktur, yarısını da ben ödedim sonuçta. Öyle değil mi? Veririm sonra.” Ike’yle Yamauchi, haftalık bir manga dergisi uğruna didiştiler. Sanırım biz burda önemli şeyleri görüşürken onlar sessizce manga okumakla meşguldü. Tamı tamına sıfır puanla dolaşmaktan duydukları acı ve ağlamaklı halleri düşünüldüğünde, her hafta yeni bir dergi alabilmeleri oldukça şaşırtıcıydı. “Ha?” Ike – Yamauchi gösterisi olup biterken, yanı başımda oturan Kushida derin düşüncelere dalmış gibiydi.
“Belki de…” diye mırıldandı.
“Bir şey olmadı ya?” diye sordum.
“Ah, yok bir şey. Dalmışım öyle, bir şey düşünüyordum da.”
Nereye varmak istediğini anlamasam da,
Kushida telefonunu çıkardı ve bir şeye bakınmaya başladı.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.