-BRAWLER HUGGY- huggy bundan çok sıkılmıştı.artık bu kaosdan başka birşey olmayan fabrikada yalnız bir başına kalmaktan bıkmıştı.duyduğu tüm suçluluk onun özgürlük isteğini gitgide arttırıyordu. o artık bu cehennemden kurtulup biran önce özgürlüğüne kavuşmak istiyordu.canına tak etmişti fakat nasıl kurtulacağını bilmiyordu.ama bir gün...öyle bir gün ki her zamanki gibi bir gündü(şüpheli).huggy yine bekliyordu ve kimse oralara gelmiyordu.ama bir anda fabrikadaki uzun yılların paslandırmış ve aşındırmış olduğu kapılar büyük bir gürültü ile açıldı.huggy şaşırdı ve gelenin kim olduğunu görmek için bekledi.sadece bir vahşi hayvanda olabilirdi çünkü bu fabrikanın etrafıda terk edilmiş bir bölgeydi. gelen bir insandı.ama bu "sadece" bir insan değildi,o oldukça vahşi ve korkunç bir aura yayan gencin tekiydi.huggy auranın baskısı ile hareket edemez oldu.player geçip gitti ve huggy onu izlemeye başlar,belki o huggy nin çıkış anahtarı olabilirdi.huggy onu sonuna kadar takip etti ve onun neler yaptığını izledi.aurası cidden ezicidir.bu huggy i ürkütüyordu ama o bunu önemsemedi.birden huggy birşey farketti.genç"grabpack"denen bir alet taşıyordu ki bu alet çok güçlüydü.huggy de gizlice bir adet grabpack aldı ve yoluna devam etti.genc’in peşinden gider iken havalandırma gibi bir yolda gitti.onu uzunca takip etti ve en son havalandırmadan çıktı.dışarıda ışık vardı!huggy ilerledi. havalandırmadan çıkınca ise bunun bir tuzak olduğunu öğrendi ama artık çok geçti.çocuk onu tahta bir kutu ile vurarak onu metrelerce aşağıya sarsıntılı bir şekilde yolladı. ama huggy şanslıydı.grabpack ile bir boruyu yakaladı ve hafif yaralar ile kurtulmayı başardı.artık anladı ki çocuk onu kurtarmayacak,oda mecburen kendisi devam edecekti. ama huggy yinede takip etmekte kararlıydı.o,genc i biraz daha takip etti.ve bir süre sonra etraftaki her oyuncağı parçalamaya başladığını ve bundan zevk aldığını gördü. genç onu kurtaramazdı.daha doğrusu "kurtarmazdı".huggy yoluna devam etmekte kararlıydı.yolda onun yaralarını avantaja çevirip huggy i yemek isteyen birsürü oyuncak oldu.ama huggy onlardan sürekli kaçtı ve kurtuldu.onlara zarar vermek istemiyordu ama artık bu onu dinlenemez hale getirmişti.o her duraksadığında ve gardını düşürdüğünde tüm oyuncaklar saldırıya geçiyordu ve onun boş anını yakaladıkları gibi onu bitirebilirlerdi.huggy bu cehennemden bir an önce kurtulmak istiyordu.ama bu çocuk için sorun değildi.çünkü o zaten oyuncakları parçalarken zorlanmıyor ve haz alıyordu.bu yüzden ona yaklaşan oyuncak sayısı azdı.onda bir çizik bile yoktu.huggy artık onu takip etmeyi bıraktı.o artık tekdi. huggy olanlara anlam vermekte güçlük çekiyordu.onun burada ne işi vardı ve huggy ne yepmalıydı?bu vahşet yancısı varlık onun sonu olabilirdi,bu yüzden dikkatli olmalıydı. huggy tam ümidi kesmişken birşeyler gördü.bu parlak birşeydi.bu bir taçtı!huggy taca yaklaştı ve dikkatlice baktı.evet bu..bir taçtı!onu aldı ama sadece bir süs olarak grab pack’e taktı.biraz yürüdü ve ağaç görünümlü bir oyuncakla karşılaştı.oyuncak tacı görünce çıldırdı.dallarını deli gibi uzattı ve huggy e okkalı bir tokatı çaktı ve ağaçtan şöyle bir ses geldi: "aptal!o oyuncak değil!!!!’’huggy şaşırdı ama ses kutusu olmadığı için konuşamadı.sadece başını sallamakla yetindi.ağaç cidden sinirliydi. huggy ne yapmıştıki?huggy düşünürken ağaç devam etti:’’anlaşılan aptalsın.o taç 7 ölümcül günahın gücünü içeren taçlardan öfke!ona saygısızlık etme yoksa seni gebertirim.’’huggy anlamamıştı.sadece bu hikayeyi daha önce nereden duyduğu hakkında düşünüyordu.umursamadı ve tacı taktı sonra ise bir enerji patlaması ile huggy yere çakıldı.basınçdan ayakta duramadı.sonra etki bitince yavaşça ayağa kalktı.huggy’nin etrafında muazzam bir aura vardı.bu onun aurasımıydı?ağaç güldü:"hahahahhahaahaha!bu kadar güçlü olmanı beklemiyordum evlat!sen artık öfke tacının taşıyıcısısın!"bu adamın derdi neydi?huggy sadece"aptal"dedi.ne?o az önce konuşmuşmuydu?ağaç bozuntuya vermeden:"ilk söz için pekte iyi değil gibi,ne dersin?"huggy şoktaydı. o 10 küsür yıldır konuşamazken apta- pardon sihirli bir taç ile onlarca yıllık dili çözülmüştü.o artık konuşabiliyordu.bunu kutlamak istedi ama kaçmayı daha çok istiyordu.bu yüzden kutlamayı sonraya erteledi.o artık bir günah taşıyıcısıydı.sonra birden aklına dank etti:bu olay deneylerde kullanılmadan önce kendisine anlatılan bir masalda vardı!masala göre taçlar kişiye fiziksel özellikler ve daha önemlisi büyüler veriyordu!huggy ilk olarak bunları sordu:"acaba bu taçlar ile ilgili söylentiler doğrumu?"ağaç cevapladı:"tabikide gerçek!hatta taçların gerçek özellikleri yanında az bile kalır."huggy heyecanlandı ve güçlerini test etmeye karar verdi.o ilk olarak bir duvarı yumruklamayı denedi.o bir bez bebek olmalıydı ama bir bez bebek duvar delemez değil mi?ağaç etkilendi:"vay be evlat,bu harikaydı!kendini gücünü geliştirmeye adarsan bu lanetli yerden kaçabilirsin."huggy sırıttı ama birden birşey farketti:o huggy nin kaçmak istediğini nereden biliyordu?ağaca sordu:"sen bunu nereden biliyorsun?"ağaç güldü"çünkü ben heryerdeyim!"huggy anlamadı ağaç somurtarak açıkladı: sen aptalsın!potansiyeli olan bir aptal!ben heryerdeyim çünkü bu gördüğün sadece bir köküm!kamera gibi düşün ve ben şuan gizli bahçede bulunuyorum."huggy coşkuyla onayladı ve ondan öğretmeni olmasını istedi"neden beni kaçmam için eğitmiyorsun?" ağaç cevap verdi:"salak şey!ben seni eğitemem!sen kendini eğiteceksin."huggy yutkundu.ağaca sordu: peki bu tacın başka neleri var?"ağaç coşkuyla:"hiç sormayacaksın sandım be!bu taç sana belli büyüleri mümkün kılıyor,biliyorsundur zaten.o büyülerin kişini aurasına göre şekillendiğini duymuştum.o player bir taç elde ederse o kesin burayı yıkar!hahahahahahha"ağaç konudan sapmıştı.huggy seslendi"öhöm öhöm!"ağaç birden kendine geldi ve devam etti: işte birde taçların alansal deformasyonları var.bu kişilik ve potansiyele bağlı oluşan çok güçlü bir yetenektir ve aura ile çalışır."huggy heyecanla"yani bir portal ile yeni bir evren açmak gibimi?!"der. ağaç çökmüş vaziyette:"zamane gençleri...bir haltada düzgün örnek verin."diyince huggy bozulur ama belli etmemeye çalışır."tamam anladım be!başka neyi var bunun?" ağaç düşünür ve birden irkilir.yüzünü ekşiterek:"birde kişi kendini kontrol edemez."huggy’nin gözü seyirir:"ne dedin sen?"ağaç korku ile"hehehe,unuttum,üzgünü-"huggy ağaca yumruklar atmaya başlar.deliye dönmüştür.birden duraksar:"ben ne yapıyorum?ben şiddet karşıtı olduğumu sanıyordum."ağaç param parça şekilde:"birde bu var.kişi taçlardan birini takarsa o taç şahısın kişiliğini etkiler ve tacın günahına çevirirağaç susar.huggy bekler.bekler.bekler.bekler.bekler...ağaç hareket etmez.huggy daha büyük bir suçluluk duygusu duymaya başlar.artık kaçmak gelmez içinden.huggy bir zeminideler ve oradaki topağa ağacı gömer.biraz dua ettikten sonra yola çıkar.birden aklına gelir.ağaç"player"denen bir kişiden bahsetmişti,peki o player kimdi?huggy bunları boşveripyoluna devam eder.huggy biliyordurki taçlar fabrikanın derinlerinde,aynı zamanda orada daha tehlikeli rakipler var.bu onu gitmek ve gitmemek arasında bırakır.giderse,özgür olabilir.ama aynı zamanda aşağısı daha ölümcüldür.kalırsa ise hiç kurtulma olasılığı yoktur.bariyeri kırmak için tüm taçlar yok olmalıdır. huggy karar verir:"bunu benden başka kimse yapamaz!"huggy emin adımlarla yola koyulur.özgürlüğün yoluna.huggy,öfke tacını eline alarak çok uzun ve harabe olan koridorlarda ilerliyordu.Oyuncak fabrikasının devasa kapıları,metalik yankılarla açıldığında,Huggy derin bir nefes aldı.Karşısında eski bir üretim alanı belirdi.Paslanmış makinalar ve yer yer yırtılmış bantlarla çevrili bu alan, zamanında bir hayalin inşa edildiği yerdi. Ancak şimdi, burası sanki sadece boş bir umut mezarlığıydı.Huggy, devasa üretim alanının ortasında durdu ve etrafını dikkatlice inceledi. Duvarların bir kısmı yıkılmış, içlerinden kök salmış yabani bitkiler sarkıyordu. Havanın ağır ve nemli kokusu, uzun zamandır buradan hiçbir canlının geçmediğini fısıldar gibiydi. Ama Huggy, yalnız olmadığını hissetti. Her şey bir anda keskin bir sessizliğe büründü. Ne makinaların paslı dişlilerinin yankısı ne de uzaktaki rüzgarın uğultusu duyuluyordu.Huggy’nin kulaklarında yalnızca kendi adımlarının yankısı kalmıştı, ta ki... bir tıkırtı sesi duyana kadar.Yavaşça başını çevirdi. Üretim bandının sonundaki gölgelerin arasında bir şey hareket etti. Huggy, dikkatlice yaklaştı.Paslanmış bantların üzerindeki oyuncak parçaları dağınık bir şekilde etrafa saçılmıştı; kopmuş kollar, çatlamış plastik yüzler ve ezilmiş dişliler... Fakat gölgeler arasında bir parça dikkatini çekti. Bandın ucunda.Huggy, bandın ucuna doğru dikkatlice yürüdü. Gölgelere her adımında daha fazla yaklaşırken, havanın soğuduğunu hissetti. Derin bir nefes aldı;bu soğuk yalnızca fiziksel bir sıcaklık kaybı değildi. Havanın içindeki ağırlık, sanki görünmez bir şeyin varlığını hissettiriyordu.Gölgeler, hareket ediyor gibi görünüyordu. Fakat bir göz yanılması mıydı, yoksa gerçekten bir şeyler mi hareket ediyordu, Huggy emin olamıyordu. Derin bir sessizlik içinde bandın ucunda durdu. Önünde bir yığın toz, pas ve eski bezler vardı, ama hiçbir şey... sıradan görünmüyordu. Bir an için ortamın doğallığını sorguladı. Fabrika hep böyleydi, değil mi? Yoksa zamanla burası da Huggy’nin zihnini bulandırmaya mı başlamıştı?O sırada, ince bir esinti yüzüne çarptı. Esintinin geldiği yön, fabrikanın karanlık bir köşesine açılan dar bir geçitti. Huggy,geçitin önünde durdu ve içine doğru baktı. Hava, orada daha ağır ve boğucuydu. Geçitin içinde hiçbir ışık yoktu, ama yine de Huggy’nin sanki bir şeyin orada olduğunu hissetmesini engelleyemeyen bir enerji yayıyordu.Bir an duraksadı, geri mi dönseydi? Ancak, kafasının içinde yankılanan o küçük fısıltıyı tekrar duydu:"Durma."Sanki ses dışarıdan değil, Huggy’nin içinden geliyordu. Taç mı konuşuyordu,yoksa Huggy’nin kendi bilinci ona oyun mu oynuyordu? Bu sorunun cevabını bulmadan geçitin içine doğru bir adım attı. Ayakları, eski metal bir zemine bastığında, hafif bir gıcırdama sesi duyuldu. Ses, Huggy’nin kalp atışlarıyla birleşerek daha da yoğun bir gerginlik oluşturdu. Geçit ilerledikçe daha da daralmaya başlıyor, Huggy’yi hem fiziksel hem de zihinsel olarak sıkıştırıyordu.Sonunda, Huggy kendini başka bir odanın girişinde buldu. Bu oda, diğerlerinden farklıydı. Burası daha küçük, daha karanlık ve daha sessizdi.orada birşeyler vardı ama karanlıktan anlaşılmıyordu.Arkasındaki karanlık geçitten bir kez daha soğuk bir esinti geçti. Huggy, yavaşça arkasına döndü ve geçtiği dar yolun tamamen kaybolduğunu fark etti. Artık geri dönmek bir seçenek değildi.Huggy, arkasındaki geçidin kaybolmuş olduğunu fark ettiğinde, kalbinde bir boşluk hissetti. Geriye dönmek, artık hiçbir anlam ifade etmiyordu. Her şey, hem ona hem de bulunduğu yere yabancıydı.Yavaşça, adımlarını karanlık odaya doğru attı. Bu oda, bir zamanlar işlevsel olan, ama şimdi kaybolmuş bir tarihin kalıntılarını taşıyan bir yer gibiydi. Odanın havası, daha önce hiç hissetmediği bir şekilde boğucuydu.Burası, sadece fiziksel bir alan değil, bir tür baskı,sanki geçmişin hatıralarının sıkıştığı bir tuzak gibiydi. Diğer odaların aksine burada hiçbir şey yerinde durmuyordu.Etrafta sesler yoktu, ama bir an için bir çığlık duyduğunu düşündü.belkide duydu.Hafif bir yankı gibi, hemen ardından kaybolan bir uğultu. Ancak sesin kaynağına dair hiçbir iz bulamadı. Sadece derin bir boşluk vardı. O boşluğun içinde, bir şeyin var olduğuna dair bir duygu yoğunlaşıyordu.Huggy, karanlıkta bir gölge hareketi fark etti. İrkilerek başını çevirdi, ancak yine de hiçbir şey gözükmüyordu. O anda, bir başka ses daha duydu, bu sefer çok daha yakın.“Beni bulduğunda… ne yapacaksın?”Sözler, neredeyse fısıldar gibi ama aynı zamanda odanın içinde her yeri sararcasına yankılandı. Huggy’nin kalbi hızla atmaya başladı. Sesin kaynağı, her taraftan gelebiliyormuş gibi hissediliyordu. Ama ne yazık ki bir iz yoktu.Huggy,arkasındaki geçidin kaybolmuş olduğunu fark ettiğinde, kalbinde bir boşluk hissetti. Geriye dönmek, artık hiçbir anlam ifade etmiyordu. Her şey, hem ona hem de bulunduğu yere yabancıydı. Şimdi, yalnızca ilerlemek vardı. Yavaşça, adımlarını karanlık odaya doğru attı. Bu oda, bir zamanlar işlevsel olan, ama şimdi kaybolmuş bir tarihin kalıntılarını taşıyan bir yer gibiydi.Odanın havası, daha önce hiç hissetmediği bir şekilde boğucuydu. Burası, sadece fiziksel bir alan değil, bir tür baskı, sanki geçmişin hatıralarının sıkıştığı bir tuzak gibiydi. Diğer odaların aksine burada hiçbir şey yerinde durmuyordu. Duvarların üzerindeki paslı metal panellerin arasındaki boşluklar, zamanla kaybolmuş eski yazıları ve sembolleri saklıyordu. Huggy, her bir sembole göz attı. Birkaçının anlamını çıkarabilse de, çoğu kararmış, silinmişti.Etrafta sesler yoktu, ama bir an için bir çığlık duyduğunu düşündü. Hafif bir yankı gibi, hemen ardından kaybolan bir uğultu. Ancak sesin kaynağına dair hiçbir iz bulamadı. Sadece derin bir boşluk vardı -1.bölüm son-
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar
*Not: Yorum Yazmadan Önce;
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.