Eh, benim ihtiyacım kalmadı ama Susie’ye verebilir ya da diğer Beyonder malzemeleriyle takas edebilirim. Susie’nin iksiri için başka malzemeler de gerekiyor... Bazı şeyleri ona bıraksam daha iyi olacak, onun yapması benim yapmamdan daha kolay... Her ’ünlü dedektifin’ iyi bir asistana ihtiyacı vardır. A-ha! Audrey kısa süre içinde kararını vermişti. Onun için bu, artık pek de önem verdiği bir şey değildi. Telgrafı bırakırken neşesi solmaya, endişeleri gün yüzüne çıkmaya başladı. Bay Aptal’a Gizli Düzen’le ilgili bilgi vermem gerekiyor, Intis büyükelçisinin öldürülmesi görevi ve Aptal’ın hayranının talebi de var... Sonunda borç içinde yüzmenin ne demek olduğunu biliyorum... Audrey, daha fazla erteleyemeyiz! Hadi başlayalım! Audrey sessizce yumruklarını sıktı. Hemen kağıt ve kalem aramaya başladı, Vikont Glaint’a mektup yazıp en kısa sürede Xio ve Fors’la görüşme ayarlamasını isteyecekti. Devretmesi gereken bir görev vardı. Dolma kalemi mürekkebe batırıp bileğini havaya kaldırdı, o anda donup kalmıştı. Çok kritik bir sorunu vardı, Intis büyükelçisi Bakerland hakkında çok bir şey bilmiyordu. Bu tür durumlarda, görevin zorluğunu yanlış değerlendirmek çok kolaydı ve eğer görev yanlış kişilere verilirse, başarısız olma ihtimali çok yüksekti. Asıl endişesi sürekli artan maliyet de değildi; Aptal’ın onu ödüllendireceğine ve daha fazla yardım edeceğine inanıyordu. Kısa bir an düşündükten sonra başını çevirip hizmetlisi Annie’ye baktı, "Kontes Jaria’ya davetini kabul ettiğimi ve yarın akşamki baloya katılacağımı söyle." Jaria, Kont Wolfe’un eşiydi ve yarın gece vereceği davete Loen Krallığı’ndaki tüm büyükelçileri davet etmişti, yani Bakerland Jean Madan da orada olacaktı. Audrey başta hasta olduğu bahanesini öne sürerek daveti reddetmeyi planlamıştı, ancak şu anda fikri değişmişti. Büyükelçi Bakerland’i gözlemleyip yeterli bilgi topladıktan sonra Xio ve Fors’la buluşabilirdi! O anda, hep hayalini kurduğu gibi büyük bir komplonun baş kahramanlarından biri olduğunu fark etti, kalbi heyecan içinde çırpınıyordu! ... Rorsted Takımadaları’nın ilk yerleşim yeri, Cömertlik Şehri, Bayam. Alger Wilson, gerçekliğe döner dönmez Intis Cumhuriyeti’nde şatafatlı kabul edilen kıyafetlerini giyip otelin arka kapısından çıktı. Birkaç sokak geçtikten sonra, bahçesi ya da çimlik alanı olmayan bir evin önünde durup beyaz bir maske taktı. Kapıya üç kez sertçe, iki kez de yumuşak bir şekilde vurdu, vuruşların arasında önce iki uzun boşluk, sonra da iki kısa boşluk bırakmıştı. Yaklaşık on saniye sonra kapı gıcırdayarak açıldı. Korsan bandı takmış olan bir adam aralıktan başını uzatıp hızlıca etrafı kolaçan etti. Sonrasında hızlı adımlarla kenara çekidi, "İçeri gel." Alger hiçbir şey söylemeden aceleyle içeri girdi. Gıcıırt! Kapı yeniden kapanmıştı. ... Minsk Sokağı’ndaki evinde olan Klein perdelerini açıp masasının başına geçti. Asılan Adam’ın Gizli Düzen’le ilgili anlattıkları, hedefinin Intis Cumhuriyeti’yle bağlantıları olabileceğini anlamasını sağlamıştı. Aynı zamanda aklına, Asılan Adam’ın Antigonus ailesinden bahsederken kullandığı kelimeler gelmişti - ’tuhaf’ ve ’korkunç.’ Dün gece odama girip notu okuyan ve bana mesaj vermek için notun yönünü değiştiren Beyonder gerçekten de tuhaftı... Antigonus ailesinin kontrolünde olan Beyonder yolu, Gizli Düzen’in de sahip olduğu Kahin yolu. Bu ikisi eşit tutulabilir... Yani, dün geceki Beyonder’ın, yarı zamanlı olarak Intis Cumhuriyeti casusluğu yapan bir Gizli Düzen üyesi olduğu varsayılabilir değil mi? Ya da, belki de Gizli Düzen’in üyesi değildir, ilgili iksirleri ve formülleri elde etmek için Intis Cumhuriyeti ile Gizli Düzen arasındaki bağlantıyı kullanan biridir? Klein, düşüncelerinin doğal bir şekilde akmasına izin vererek tüm varsayımlarını gözden geçirmeye başlamıştı. Bu, tuhaf kıl kurdu odama girdiğinde Palyaço sezgilerimin neden tetiklenmediğini açıklar. Benimle aynı yolu takip eden, benden daha Yüksek Dizide olan bir Beyonderın güçleri... Tabii bunun sebebi kurdun bana karşı somut bir tehdit oluşturmaması da olabilir... Benzer şekilde, kurdun tam da benim o notu yazdığım gece odama girmesi de bu şekilde açıklanabilir. Dahası, hiçbir yere bakmadan doğrudan masaya gitmiş... Karşımdaki kişinin Kahin yeteneklerine sahip olması, her şeye mantıklı bir açıklama getiriyor... Pek çok farklı açıdan bakıp değerlendirmesini kuvvetlendiren Klein, tahminlerinin gerçeğe çok yakın olduğuna inanıyordu. Söz konusu kişi, Kahin yolunun kaçıncı Dizisinde acaba? İksir ismini öğrenebilsem... Bir kıl kurdunu kontrol edebildiğine göre, belki de başka bir sirk mesleği, Hayvan Terbiyecisi olabilir? Klein gülümseyerek başını iki yana salladı. Belki de bir sonraki iksirimi ondan elde edebilirim... Önceki kehanetimden aldığım vahyin gerçek anlamı bu mu acaba? Backlund gerçekten de Umut Şehri... Şu anda Klein, bir sonraki adımının ne olacağını düşünmeye başlamıştı. Kendisini olası tehlikelerden korumak için, Tarot Kulübü’ne Intis büyükelçisini öldürme görevi vermişti. Şüphelerden kaçınması gerekiyordu, ancak bunu nasıl yapacağını bilmiyordu. Artık Ian Wright’ın yeri öğrenildiğinden, büyükelçinin yakın gelecekte kendisinden intikam almaya vakit ayırmayacağından emindi. Belli ki, bahsettiği o çok önemli nesneyi bulmak her şeyden daha önemliydi. Yani, o nesne bulunana kadar güvende olacağım. Beyonder koruma tutmak için acele etmeme gerek yok... Hmm, intikam için bir adım atacak olsa bile, şu anda benim peşimden Yüksek Dizi bir Beyonder göndermesi olası değil. Hem ekonomik olmuyor, hem de gerekli değil; sonuçta Backlund onun misafir olduğu bir yer... En büyük olasılık, kıl kurdunu gönderen Beyonderı yeniden evime göndermesi olabilir. O Beyonder da en az Dizi 7 seviyesinde olmalı, hatta belki Dizi 6 ya da 5. Yeterli güce sahip ve duruma hakim... Vakti geldiğinde, onun standartlarına uygun bir koruma tutmam gerekiyor... Umarım büyükelçi bundan daha önce benim hakkımda bir emir vermez... Klein, penceresinden sonunda dağılan sise baktı. Yine de bu gece Cesur Yürekler Barı’na gitmeye karar vermişti. Bu kararı vermesinin sebebi esas olarak, uygun bir koruma bulabilmek için Kaspars aracılığıyla diğer Beyonderlarla iletişime geçebilmekti. Ayrıca, Meursault’un Beyonder özelliğini satarak biraz para kazanabilir ve gücünü yükseltecek mistik bir nesne satan birini bulabilirdi. Bu, asla modası geçmeyecek bir plandı. Böylece Klein, planını kesinleştirmiş olmanın rahatlığıyla bir süre gazete okudu. Gökyüzü karardığında da kalkıp kendisine domatesli öküz kuyruğu çorbası hazırladı. Karnını doyurduktan sonra yatak odasına çıkıp perdelerini çekti. Kendisine yaptığı çağrıya cevap vererek ruh beden durumuna girip Azik’in bakır düdüğünü, Meursault’un Beyonder özelliğini, tılsımlarını ve tarot kartlarını gerçek dünyaya getirdi, geride yalnızca kanlı sözleşme gibi birkaç şey kalmıştı. Bütün bunları halledip gerekli malzemeleri kuşandıktan sonra, Klein’ın gücü yeniden zirveye ulaşmıştı, kendini yeniden mistisizm uzmanı gibi hissetmeye başladı. Kısa süre içinde de yakalarını kaldırıp şapkasını ve bastonunu alarak evden ayrıldı. ... Demir Kapı Sokağı’ndaki Cesur Yürekler Barı’nın içinde. Klein bir bardak bira aldıktan sonra kart odasında Kaspars’ı buldu. İçeride keyifli bir şekilde kart oynayan Kaspars’ın hayatı oldukça keyifli görünüyordu. Bu sahne Klein’a, geçen sefer buraya geldiğinde gördüğü kart oynayan canlı cesetleri anımsatmıştı. Azik’in bakır düdüğünü yanında getirmeme kararının çok yerinde olduğunu düşünüyordu. Bay Azik’in bakır düdüğünü getirmiş olsam Maric’in zombileri aniden ayaklanıp bana saldırmaya kalkardı sanırım... Acaba Maric ne düşünürdü... O sırada Kaspars’la göz göze gelen Klein ona bir baş işareti yaparak dışarı çağırdı. Kaspars kartlarını kapatıp ayağa kalktı. Ağır adımlarla kapıya yaklaşıp kısık sesle şöyle dedi, "Maric kadar olmasa da güçlü insanların olduğu bir yere götüreceğim seni. Tabii anlaşmaya varabilir misiniz bilemem. Ancak, önden uyarmalıyım, onları öfkelendirmemelisin, yoksa yarın güneşi göremeyebilirsin. Gerçi Backlund’da Eylül ayından sonra güneşi görmek pek kolay değil ama." "Bir ödeme yapmam gerekiyor mu?" Diye sordu Klein samimi bir tonda. Kaspars memnun bir şekilde başını salladı. "İki pound." Bu paraya dükkandan silah alınır... Fiyat üç pounddan fazla olsa bile pazarlıkla iki pounda düşürülebilir... Klein düşüncelerini kendine saklayarak cebinden çıkardığı parayı Kaspars’a verdi. Kaspars kart arkadaşlarına dönüp bir el işaretiyle gideceğini belirtti. Böylece birlikte barın mutfağından çıkıp ara sokaklardan geçerek karanlık bir eve geldiler. Kaspars, yarım bir demir maske çıkarıp gülerek Klein’a verdi. "İki poundluk ücreti buna sayabilirsin." İki poundla bundan çok daha fazlasını alabilirim... Klein demir maskeyi takıp tanınmamak için saçlarını dağıttı. Onun hazır olduğunu gören Kaspars kapıyı ritmik bir şekilde çaldı. Yaklaşık yedi sekiz saniye sonra, kapının üstündeki küçük tahta aniden açıldı, kapının arkasında bir çift kahverengi göz vardı. Uzun bir incelemenin ardından kapı yavaşça açıldı. Yüzünde Klein’daki gibi demir bir maske olan adam ona başlıklı bir pelerin uzattı. O sırada başını Kaspars’a çevirip kısık sesle şöyle dedi, "Bir dahaki sefere önceden haber ver. Yoksa, biliyorsun!" Klein ve Kaspars, adamın rehberliğinde bir oturma odasından geçip birinci kattaki aktivite odasına alındı. Kahve sehpasında bir mum yanıyordu, ortam oldukça loştu. Sehpanın etrafındaki sandalye ve kanepelerde yaklaşık on kişi vardı. Hepsinin üstünde başlıklı pelerinler, yüzlerinde de demir maskeler vardı. Klein da köşede bir sandalye bulup sessizce oturdu. Bu sırada tombul bir adam bir şeylerden şikayet ediyordu, "Son zamanlarda, kanalizasyonda vahşi hayvanlar dolaşıyor, yetiştirdiğim bitkilerin neredeyse hepsini mahvetmişler. Çok da akıllılar, zehirli olanlara dokunmamışlar bile. Onları temizlememe yardım edebilecek birini arıyorum. Biliyorum, bu benim uzmanlık alanım değil. Ben yalnızca ilaç yapar, hastalıkları tedavi ederim."
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.