Yukarı Çık




291   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   293 


           
Korsan amiral konusu Audrey’nin ilgisini çekmişti, "Adı ne? Şu anki unvanı? Backlund’da bununla ilgili hiç haber olmadı."
Alger hafifçe başını salladı.
"Kendisi bir kadın ve geçmişte ünlü bir korsandı. Hastalık Getiren Tracy’i duymuşsunuzdur, değil mi?"
"Hayır, bu konular hakkında pek bir fikrim yok." Audrey başını iki yana salladı.
Benim de... Masanın başında, onur koltuğunda oturan Klein da içinden Audrey’e katıldı.
Alger birkaç saniye sessiz kaldıktan sonra cevap verdi, "Özetlemek gerekirse, geçen ay Qilangos’un mürettebatını kontrolüne aldı. Korsan amiral olacak kadar güçlü olduğunu eylemleriyle kanıtladı. Qilangos’un gemisinin adını Kara Ölüm olarak değiştirdi ve kendisine Tuğamiral Hastalık Getiren adını taktı.
Geçmişte bağımsız hareket ediyordu, lanetler, kara alevler ve buz konusunda uzmanlaşmış biri. Düşmanları çeşitli türde ani hastalıklardan muzdarip olurdu. Şu anda, hangi yolu takip ettiğini kimse bilmiyor, ancak kesinlikle Dizi 5 seviyesinde."
Audrey anlatılanları zevkle dinledi. Sonra da gözlerini kırpıştırarak merakla sordu, "Bay Asılan Adam, dört korsan kraldan ve diğer altı korsan amiralden de bahsedebilir misiniz? Yalnızca isimlerini ve unvanlarını duydum, hangi Beyonder güçlerine sahip olduklarını bilmiyorum."
Alger, bakışlarını etrafında gezdirdiğinde Güneş ve Dünya’nın da dikkatle dinlediğini fark etti. Hafifçe başını sallayarak cevap verdi, "Tabii, sorun değil.
    En güçlü korsan kral, Beş Denizin Kralı Nast. Soyunun Dördüncü Dönem’in Solomon İmparatorluğu’na dayandığını iddia ediyor. Kendisi yalnızca Yüksek Dizi bir Beyonder değil, aynı zamanda da imparatorluğun bir kalıntısı olan korkunç hayalet gemi ’Kara İmparator’a sahip. ’Düzeni’ kullanmada son derece usta. Düşmanını, kendisinin en iyi olduğu alanda çatışmaya çekebilir ve büyüleyici etkiler yaratabilir...
Aynı zamanda da dünyanın en yaşlı korsanı. Söylentiye göre yüz yaşından büyük ve Roselle çağından beri Beş Denizde aktif olarak varlığını sürdürüyor. Tam olarak kaç yaşında olduğunu kimse bilmiyor.
Tabii diğer korsan krallara kıyasla, onun hakkında çok fazla bilgi var. Şafak’ın sahibine gelirsek, onun hakkında bildiğimiz tek şey güzel bir kadın olduğu. Bir zamanlar Büyücü olan bu kadın şimdi bir yarı tanrı. Kendisine ’Gizem Kraliçesi’ diyor."
….
Dört kralı tanıtmayı bitiren Alger altı korsan amirale geçti.
"Siyah Lale’nin sahibi Ludwell, bir zamanlar Nast için çalışıyordu. Sonrasında bağımsızlığını ilan etti ve kendisine ’Cehennem Amirali’ diyor. Söylentiye göre, Kutsal Piskoposluk’la bazı bağlantılar kurmuş. Kendisi güçlü bir medyum ve ruh dünyasındaki her türlü yaratığı kontrol edebiliyor. Korkunç ve tuhaf biri. Antik çağların ’Ölüm’ünden kalan bir yüzüğe sahip olduğu söyleniyor.
Yıldızların Amirali Cattleya, bir zamanlar Gizem Kraliçesi’nin takipçisiydi, ancak uzun zaman önce birbirlerinden ayrıldılar. Söylentilere göre, Cattleya bir gizli örgüte katılarak Gizem Kraliçesi’ni öfkelendirdiğinden araları açılmış. Ve bildiğim kadarıyla, bu gizli örgüt, Musa Münzevi Düzeni."
Musa Münzevi Düzeni... Gizemli Gözetçi yolu... Gizli Bilge... Klein’ın aklına aniden Neil’ın kontrolü kaybedişi ve Düşük Dizi Beyonderların kulaklarına fısıldayarak onları yoldan çıkarak şeytani tanrı geldi.
İlk kez kitaplarda değil de gerçek hayatta Musa Münzevi Düzeni’ne dair bir şeyler duyuyordu.
Ondaki ani ilgiyi fark etmemiş olan Alger, insan olmadığından şüphelenilen Kan Senor Amiral’den; yarı deniz canavarları soyundan gelen Tuğamiral Derin Deniz Uluyan Constantine’den; Tuğamiral Buz Dağı Edwina Edwards’dan ve Tuğamiral Alacakaranlık Bulatov Ioan’dan da bahsederek anlatısını tamamladı.
"Paylaştığınız için çok teşekkür ederim. Denize özlem duymaya başladım doğrusu," dedi Audrey içten bir şekilde. "Ne zaman gerçek anlamda seyahat edebileceğimi bilmiyorum."
"Hayır, Bayan Adalet, bunlar kesinlikle hayal ettiğiniz kadar hoş şeyler değil. Bana göre, kan, kaos, cinayet, arzu ve dehşetin korkunç bir birleşimi," dedi Alger sakince.
Audrey başını salladı.
"Yakın zamanda Backlund’da arka arkaya 11 cinayet gerçekleşti, ancak içlerinden birinin seri katil tarafından işlenmediği, cinayeti bir taklitçinin işlediği kanıtlandı. Kurbanların hepsi eskiden seks işçiliği yapan, şimdi ise normal mesleklerle uğraşan kadınlar. Katil karınlarını açıp tüm iç organlarını çıkarıyor."
"Bunun şeytani bir ritüelle ilgisi var gibi görünüyor. Kan Kutsallaştırma Mezhebi’nden biri mi yaptı?" Alger şaşkındı.
"Bilmiyorum. Katil henüz bulunmadı." Audrey bir dedektif olmak, Susie ile birlikte korkunç katilleri yakalamak için can atıyordu.
O anda aniden Derrick araya girdi, "Ben bu tarz ritüelleri biliyorum."
Biliyor mu? Doğru. Felaketten önce, özellikle de İkinci Çağ’da, şeytanlar gerçek dünyada dolaşıyor, burada yaşıyorlardı. Hem devlerin hem de ejderhaların ortak düşmanı onlardı. Gümüş Şehir’in bu konu hakkında kayıtlara sahip olması normal... Onların tarihi tahrif edilmemiş, nesiller boyunca boşluk da yok... Klein düşünceli bir şekilde Güneş’e baktı, heyecanla konuşmaya devam etmesini bekliyordu.
"Bu konuda bir şeyler biliyor musun?" Diye sordu Audrey neşeyle.
Derrick başını salladı.
"Şeytan Çalışmalarımızda bahsediliyor. Oldukça eski. Şeytanlar bunu ilerlemelerini desteklemek için bir ritüel olarak kullanıyorlar, genellikle Dizi 6’dan Dizi 5’e geçerken."
"Bu, şeytanı memnun etmek için değil, şeytanın ilerlemelerine yardım etmesini sağlamak için yapılan bir tören mi yani?" Audrey şok olmuştu.
Derrick son derece ciddi bir tavırla cevap verdi, "Doğru. Cehennem yolunun Dizi 6 iksirinin ismi Şeytan. Irkın ismi de buradan geliyor."
Cehennem yolu mu? Felaketten önce, Şeytan yoluna Cehennem yolu deniyordu ve Şeytan yalnızca Dizi 6’nın ismiydi... Acaba... Dizi 0 iksirinin adı Cehennem olabilir mi? Klein, Güneş’in ne kadar değerli bir üye olduğunu bir kez daha anlamıştı.
Pek çok bilgi ve gizem tarih nehrinde kaybolmuştu ancak Gümüş Nehir bunlara hala sahipti!
"Demek öyle..." Audrey hafifçe başını salladı. "Bay Güneş, ritüelin tam detaylarına hakim misiniz?"
Derrick başını salladı, "Minimum koşul 13, maksimum ise 49. En yüksek sayıya ne kadar yaklaşılırsa ilerleme şansı da o kadar artıyor.
İki cinayet arasında en az üç gün olmalı. Aksi halde kontrol kaybı riski ortaya çıkıyor, ancak aynı zamanda bu süre dokuz günü aşamaz. Bu, ritüelin sıfırlanmasına neden olur.
Her cinayetten ve her kısmi ritüelden sonra, Şeytan kurbanın organlarını yer. Bu noktadan sonra, vahşi ve kana susamış bir hal alır, o arzusunu bir kez daha tatmin edene kadar önüne çıkan herkese zarar vermek ister."
"Bu gerçekten çok korkunç..." Audrey ürperdi, bu anlatılanları hayal etmeye bile dayanamıyordu.
Klein, kalın gri sis tabakasının ardında arkasına yaslanmış sessizce dinliyordu.
Seri katil konusu kapandıktan sonra Audrey bakışlarını Alger’e çevirdi.
"Bay Asılan Adam, merak ettiğim bir şey var.
Birkaç Beyonder toplantısına katıldım ve çok az insanın iksir formülü sattığını fark ettim. Formül satan biri olsa bile, işlemin tamamlanması çok zorlu oluyor. Bunun sebebi nedir?"
Alger kıkırdadı, "Çünkü iksir formüllerinin sahtesini yapmak çok kolay ve Beyonder toplantılarının çoğu gizli ve pek de bağlayıcı değil. Bu nedenle kimse hayatını riske atmak istemiyor. Bunun için de iki set Beyonder malzemesi hazırlayıp hayvanlar üzerinde iksiri denemek lazım. Ama kimin bunu karşılayacak maddi gücü var ki?"
"..." Bu sözler Audrey’nin suçluluk hissetmesine sebep olmuştu.
"Dahası, konu yalnızca ekstra maliyet değil. Hayvanların kontrolü kaybetme riski insanlarınkinden daha fazla. Deneyler sırasında hayvandan zarar görmemek adına, koruma amaçlı birkaç Beyonder da tutmak gerekiyor. Bu nedenle, toplantılarda formüller satılmaya çalışılsa bile çoğu Beyonder almaktan çekiniyor."
"..." Audrey’nin suçluluk duygusu giderek kuvvetleniyordu.
Onun bu halini fark etmemiş olan Alger bir kez daha devam etti, "Bu nedenle, toplantıya ev sahipliği yapan, ya da toplantıya katılanlardan biri formülün gerçekliğini doğrulayacak bir yeteneğe sahip değilse, bir formül alışverişinin tamamlanması oldukça zor."
Eh, Yaşlı Beyefendi Bilgelik Gözü bunu yapabiliyor... Bay A bir Çoban, yani o da yapabiliyor olmalı... Klein belli belirsiz başını salladı.
O anda Audrey’nin aklına bir fikir gelmişti, "Yemin edilse olmaz mı?"
"Sayın Hanımefendi, yeraltı toplantılarından bahsediyoruz. Yedi ortodoks tanrısından biri adına yemin etmenin uygun olduğunu mu düşünüyorsunuz? Bu yeminle çözülebilecek bir şey değil. En azından bir ritüel gerekir." Dedi Alger gülerek. "Gizli Bilge ve Gerçek Yaratıcı gibi şeytani tanrılar, iblisler ya da gizemli varlıklara gelince, gerçekten ’O’nların inananı olmayan kim ’O’nların adına yemin etmeye cüret edebilir ki? Bu intihardan farksız değil mi?"
Alger duraklayıp iç çekti.
    "Ayrıca, rol yapma yöntemini bilmeyenler için iksirler kolayca kontrol kaybına yol açabilir. Dahası, ilgili malzemeleri bulmak da zor, hepsi oldukça pahalı. Bu nedenle, yedi kilise bu alışverişlerin resmi olarak tanınmasına izin vermediği sürece, bırakın ilerlemeden bahsetmeyi, iksir formüllerinin yayılmasını fiilen kontrol etmelerine bile gerek yok."
"Demek öyle..." Kafasındaki büyük bir soru işaretinden kurtulmuş olan Audrey kendi kendine mırıldandı.
Çok mantıklı aslında... Klein da aniden aydınlanmıştı.
Yedi ortodoks tanrısı? Derrick bu tanrıların hangileri olduğunu sormayı gerçekten çok istiyordu, ancak bu isteğini bastırmayı seçti.
Bir an düşündükten sonra şöyle dedi, "Gümüş Şehir yakın zamanla karanlık derinliklerine bir keşif gezisi düzenledi, yarı yıkık bir tapınak bulduk. İçeride, bir hacın üstüne baş aşağı asılmış çıplak adam putu vardı. Putun üstü kan lekeleriyle doluydu.
Bunun hangi tanrı olduğunu biliyor musunuz?"
Bu... Bu Gerçek Yaratıcı! Tanrıların Terk Edilmiş Ülkesi’nde Gerçek Yaratıcı’nın tapınağı var! Güneş’in anlattıklarına göre, Gerçek Yaratıcı ancak felaketten sonra var olmuş olmalı; aksi halde Gümüş Şehir’in onu tanımaması imkansız! Klein Palyaço yeteneklerini kullanarak şaşkınlığını gizlemeyi, yüz ifadelerini kontrol etmeyi başarmıştı.
Adalet, Asılan Adam ve Dünya ise aralarında bakışıyorlardı, birkaç saniye sonra hepsi aynı anda cevap verdi, "Bilmiyoruz."
Onlar konuşmayı bitirdiğinde Bay Aptal derin sesiyle cevap verdi, "Düşmüş Yaratıcı."

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


291   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   293