Herhangi bir işi tamamlamak için kullanılacak uygun bir Alet vardı.
Bir Çivi için Çekiç gerekirdi.
Yazı Yazmak için Kalem ve Kağıt gerekirdi.
İş, başka şekillerde de tamamlanabilirdi ama doğru Alet... Her zaman işi son derece kolaylaştırırdı.
Yaşlı Adam Eudemus... Çok Renkli bir Kalb’i delip, geçerken, korkunç derecede Şık Altın Sözcüğ’ün içinde eridi ve üç Cisim sorununa doğru bir şekilde cevap verebilecek bir Alet’e rastladığını hissetmişti, ama çok ağırdı!
Çok büyüktü!
Ve O’nu kaldırmasına bile imkân yoktu.
Çok yakın ama bir o kadar da uzaktı.
"Çark’ın Dokumalar’ı acımasızdır, Noah Osmont."
Yaşlı Adam Eudemus, Sözler’i tam karşısındaki tek Varoluş’ doğru mırıldanırken, yarı yarıya Altın Sözcüğ’ün içinde erimişti.
Etrafı’nı çok fazla Gizem sararken, buna bugün bile anlamadığı Varoluş’da dahildi.
Ve Noah... Dokumalar’ını dikkatle incelerken, sırayla Yaşlı Adam Eudemus’a baktı, üzerinde Hâyâl’i bir Göz açıldı ve bir hamle yapmaya hazırlanırken, her şeye baktı!
Nefes aldığında, hava neredeyse O’nunkime rakip olabilecek Saflık’ta ve karmaşıklık’ta olan korkunç Alevler’le doluydu.
Neredeyse.
Sözcüğ’ün kendisi ağır görünüyordu ve yeterince yaklaşan herkesi yok etmeye değil, Arındırmaya ve Dokumalar’ı yemeye muktedirdi.
Yaşlı Adam Eudemus’un Yarı’sı zaten bu Altın Sözcüğ’ün bir Parçası’ydı.
Ve bir de delip, geçtiği Kalp vardı.
Şişlenmiş bir Organ’a benziyordu ama yine de içinden geçen Sözcğk ile Rezonans ve Simbiyoz durumuna girmesine neden olan bilinmeyen bir Reaksiyon gerçekleştiği için canlı ve iyi durumda kalmıştı.
Yaşlı Adam Eudemus’un neredeyse eridiğini gördüğünde, Varoluş’un yanık Koku’su Noah’ı geri götürmüştü, Gözler’i bir parça Acıma ile parlamıştı, çünkü Dolanıklıklar’ından bu Yaşlı Adam’ın Dokumalar’ının zaten geri dönüşü olmayan bir şekilde çöktüğünü görmüştü.
"Elinden geldiğince dayan."
Hayatı boyunca Cevaplar arayan Adam’a doğru konuşmuştu - Alevler’i Sözcük ile temas ettiğinde, Vücudun’dan geriye Kalanlar’ı kaplamak için Beyaz-Altın Alevler Patla’dı; çevredeki Kaynayan Alevler daha da vahşi hale gelirken, kükreyen bir Parlama oldu!
Noah, delinmiş Kalb’in içinden geçerken, Sözcüğ’ün en dibine doğru süzüldü ve Megalos’un Kıvrımlar’ıyla çevrelenmiş gibi görünen bu Alan’ın Dokumalar’ının, Gerçek Koparma’ya ulaştığında, vardığı yerle nasıl benzer düşünceler barındırdığını fark etmişti.
Megalos ile içinde hareket etmenin bile zor olduğu ve o Ağır Karanlık Alan arasındaki bir Kavşak gibi göründüğü için bunca zaman maskeli ve gizli kalmasının nedeni buydu!
Figür’ü Hız’la büyümeye başlarken, Sözcüğ’ün tabanına, Kalb’in hemen önüne geldi.
Şu anda, devasa Sözcük’le kıyasla bir Kum Tane’si büyüklüğündeydi ve Figür’ü yavaş yavaş bir Dünya Boyutu’nu aşacak şekilde büyümüştü.
Sözcük ile aynı Boyut’ta görünene kadar Gözler’i kararlılıkla doldu, El’i Beyaz-Altın Parlaklığı’yla Alev aldı ve Akkor Alevler saçan Sözcüğ’ün tabanını Kavrama’ya Niyetlen’di!
O, bunu yaparken, Canlı Mavi-Altın Alevler’le çevrili Mysara Figür’ü yanında belirdi ve etraflarında dönen Karmaşık Fırtınalar’ın ortasında bağırdı.
"Efendim, hiç bu kadar Büyüğü’nü görmemiştim! Bu yüzden mi bu Megalos’un içindeydiniz? Karmaşıklığ’ı Özgür ve Evcilleşmemiş gibi görünüyor ve bu Karmaşıklık Seviyesi’yle şu anki Siz’e bile zarar verebilir! Yardım edeyim mi?"
Kadın’ın Sözler’i kükreyen Alevler arasında Güçlük’le yankılanırken, Noah, sadece başını O’na doğru salladı ve Alevler içinde Yanan El’i yere inip, delinmiş Kalb’in hemen altındaki Sözcüğ’ün tabanını kavradı!
BZZT!
Yakındaki tüm Dokumalar titredi.
Beyaz-Altın Alevler devasa Parlaklık Perdeler’i gibi etrafa yükselirken, Tam’ın uzaktaki Figür’ü, herhangi bir sıradan Öncü veya Varoluş’u Koparan Varoluş burada yok olacağı için çabalayarak, uzaklaşmıştı!
Tam, çoğunlukla görmezden gelinmiş gibi görünüyordu.
Yaşlı Adam Eudemus ise... Çoktan neredeyse yok olmuştu.
Mysara, Köken Şarkı Söyleyen’in önlerindeki devasa Sözcüğ’ü kavrayışını izlerken, Kalbi’nin Şok ve Şaşkınlık dalgalarıyla çarpmasına engel olamamıştı çünkü Bu Kadar büyük bir Parça’sı neden burada olsun ki? O ve pek çok Şarkı Söyleyenler frekanslar boyunca uzanan Hayalet İz’i Parçalar’ını ve hatta Çark’ın Çekirdek İzler’ini biliyordu ama böyle bir şeyi daha önce hiç görmemişti!
Ve böyle bir şeyi kontrol etmeye çalışmak için Dokumalar’ı bile yeterli görünmüyordu.
Ve yine de.
Şarkı Söyleyen Köken’in Bu Versiyonu’nun biraz zayıf da, olsa Eşsiz Dokumalar’ı hiç tereddüt etmeden Sözcüğ’ü yakaladı ve Alev Sütunlar’ı çevredeki gibi ağır bir şekilde yükseldi; Sadece Sıcaklık bile Mysara’nın boğulduğunu hissetmesine neden oldu.
Ve o... Güçlü bir Büyük Kaynak Karmaşıklığı’ydı!
Merak ederken, Köken Şarkı Söyleyen’in büyütülmüş Figürü’ne baktı.
Şu anda O’nun yerinde olmak nasıl bir duyguydu?
HUUM!
Yakındaki Dokumalar titredi.
Noah’ın Sözcüğ’ü Kavramaya çalışan El’i, Kavranamayacak bir Nesne tarafından haşlanıyormuş gibi hissetmişti ve yine de O’nun Gerçek Koparılmış Şarkı Söyleyen Varoluş Alev’i, tüm Sözcüğ’ü çılgınca sarmak için yayılırke,n böyle bir düşünceyi reddetmişti!
Saf’tı.
Gerçekten Koparılmış’tı. Ve şimdiden Gerçek Kaynağ’a giden bir Yol’a doğru ilerliyordu bu yüzden Çark’ın Alevler’ini tutan bir Nesne tarafından reddedilmeye nasıl cüret Edilir’di?!
"Bu ne cüret?!"
HUUM!
Ses’i Gök Gürültü’sü Dalgalar:ı gibi gürlemişti, El’i Saflık’la titreşti ve yakındaki Dokumalar titrerken, Çark’ı tamamen Kavrama’ya geldi.
Bunun ardından gürleyen bir Çığlık yankılandı ve bir sonraki anda Alev Zincirler’i Sözcüğ’in tabanından fışkırarak, Noah’ın Eli’nin etrafında bir Yılan gibi kıvrılmaya başladı!
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.