Dehşet verici bir savaş Patlak Verdiği’nde - Her An Frekans’tan Frekans’a yer değiştirebilecek bir Savaş - Buna tanık olduğunu iddia edebilecek çok az Varoluş vardı.
Çok az Varoluş.
Ve yine de, Noah ve Bob’un az önce ayrıldığı Frekans’tan.
Dokuz Köşe’li Hâyâl’i bir daire, Neredeyse yok olmuş Spiral Uyumsuz Sözcüğ’üm üzerinde çiçek açmaya başlamıştı.
Daire benzersiz Dokumalar ve birbirine kenetlenmiş yuvalarla titreşiyordu. Bu, bir Enneagram’dı ve bir Çark’ın kararsız Sicimler’iyle Parlıyor’du. Neredeyse bir Gerçek Kaynağ’a benziyor ve O’nun Havası’yla titreşiyordu ama çok fazla Kaotik’ti.
Kararsız’dı.
Tamamlanmamıştı.
Sanki Parçalar’ı başından beri eksikmiş de şimdi Yeniden Bütünleşmeye başlamış gibiydi.
Gerçekten olması gerektiği gibi olmak için.
O Parlayan Hâyâl’i Yıldız’ın merkezinden, Paecemekar olarak bilinen Figür ortaya çıkmıştı.
Tüm Formu titriyordu, Ruhan’i - Öz’den çok İma, Sanki Gerçek’ten burada değilmiş gibiydi.
Varoluş’un Yok Oluşu’na baktı - Khaos’un bu yere kısa bir Süreliği’ne yayılmış olan Yaralar’ına. Sonra başını iki yana salladı.
Karmaşıklığ’ı bunun için yeterli değildi. Her ne kadar harekete geçmeyi, Müdahale etmeyi Arzulasa da, buna hazır değildi.
Bu yüzden arayışına devam etti, Enneagram’ını tamamlamak için ihtiyaç duyduğu Parçalar’ı arıyordu. Ve belki, sadece belki, bir gün öyle bir Barış’ı yürürlüğe koyacaktı ki, Gelecek Çağlar boyunca Omzu’nun üzerinden bakmasını gerektirmeyecekti... Kel, Dokunaç Uzuvlu bir Varoluş’un Hâlâ hayatta mı yoksa Öl’ü mü olduğunu merak etmeyecekti.
Zaten Öl’ü olduğundan daha da Öl’üydü!
Paecemekar geldiği gibi Hız’la ortadan kaybolmuştu.
Gelişini müjdeleyen Hâyâl’i Dokuz Köşe’li Yıldız titreyerek, yok olmuştu.
Ve tüm bu Fantastik Dokumalar’ın arasında bir tanık daha vardı.
Bu Varoluş’un Ruh’u ve İrades’i pek çok noktaya, pek çok Boşluğ’a dağılmıştı ama şimdi, şu anda Kendi’ni odaklamıştı. Parçalanmış Ruhu’nu iki Mutlak Karmaşık Gerçek Kaynağ’ın Dokumalar’ına doğru uzatarak, Kapsamlı bir saldırıya başlamıştı.
En azından Öl’ü Olanlar’ı.
Savaş’ın Dokunmadığı Sessiz bir Frekans’ta, Büyük Gaspçı’nın Figür’ü Siyah bir Kule’nin tepesinde oturuyordu. Bakışlar’ı daralmış, Kasvetli bir Konsantrasyon’la dolmuştu.
İki anlaşılmaz Varoluş arasındaki Savaş’ın başladığını hissetmişti ve Kaos’un ortasında saldırmıştı.
Bu İstikrarsızlığ’ı Kendi Avantajı’na kullanacaktı.
Hedef’i neydi? Bob’un taşıdığı Varoluş’un Öl’ü Çarklar’ı içinde Mühürlenmiş Erişelemez Sayı’da Ölü Ruh. Onlar’ı ele geçirebilirse...
Bob’un Onlar’ı kullanmasını engelleyebilir ve Osmont’a bir Avantaj sağlayabilir.
Ya da... Bob istilayı tamamen temizleyecek kadar Güç’lü olduğunu kanıtlayabilir.
Ama Gaspçı bunu hissedebiliyordu - Öl’ü Çarklar’ın içinde acı içinde feryat eden bu Erişelemez Sayı’da Yaşam Formu’nu - Onlar sadece Yankı değildi. Onlar, Çarklar’ın Bileşenler’iydi.
Şarkı Söyleyenler’in Gerçek Kaynağı’nı Barındıran Beden’i, Örgü içinde benzersiz derecede garip bir Kavşağ’a gelmişti.
Korkunç bir Hız’la -Bir Frekans’tan diğerine bir anda geçebilecek kadar Hız’lı bir şekilde- geçtikten sonra, Sanki Yüz Milyonlar’ca Frekans’a eşdeğer bir Hız’da geçmiş gibi hissetmişti.
Bu, aslında Yüzmilyonlarca Üst Üst’e Binen Sonsuzluğ’u geçmek ve aşmak demekti.
Bu, Gerçek Dış’ı bir şeydi.
Ama şimdi bir Eşik’te duruyordu.
Örgü’nün Karanlığ’ı önündeki Beyaz bir Alan’a çökmüştü.
Sonsuz Beyaz.
Yine de bu Sadece Siyah’tan Beyaz’a bir Geçiş değildi. Bu bir Birleşme ydi; Öylesi’ne inanılmaz Karmaşıklık ta ve Parlaklık’ta bir kaynaşmaydı ki, Kararmış Örgü’den dışarı adımını attığı anda tamamen yeni bir Yer’e taşınacaktı.
Sadece Gerçek Kaynak ile girilebilecek bir Yer’e.
Sonsuz Vadiler.
Noah, nihayet bu noktaya geldiğinde, Siyah ve Beyaz arasındaki Kavşağ’a atacağı tek bir Adım’ın O’nu Abyss içinde çok farklı Yerle’re gönderebileceğini görmüştü.
Ama odaklanmıştı.
Kendi’si ile Büyük BEYONDER arasındaki Dolanıklığ’a odaklanmıştı.
Bir sonraki Hamlesi’ni düşünürken, Gerçek Kaynağı’ndan bir Ses geldi. O’na sol tarafındaki çok özel bir Pozisyon’un Yol’u tuttuğunu söylemişti.
Bunun dışında atacağı herhangi bir Adım O’nu ondan İnanılmaz Derece’de Uzak bir Yer’e gönderecekti.
Tüm Frekanslar Ölçeği’nde Ölçülse bile, Mesafe Hesaplanamaz’dı, Resmen Erişelemez’di.
Bu, İnkar Edilemez bir Şey’i kanıtlıyordu.
Sonsuz Vadiler sadece Mutlak Karmaşık Gerçek Kaynağ’ın bir Uç Nokta’sı veya Geçid’i değildi.
Boyutsal Olarak Çok ama Çok Daha Heniş bir Alan’dı!
Mesafe Kavramı’nın Ksndisi’nden bile Daha Büyük’tü.
Zaten burada Mesafe Diye Bir Kavram Artık yoktu. Tüm O Mesafe Ölçüm Birimler’i... Işık Yıllar’ı, Nanometre, Pikometre, Attometre.... Burada mevcut değildi.
Orada dururken, Noah’ın Varoluş Dokumacı’sı Ayrım’ı Canlanmış tı.
Ve tüm ayrımlar arasında bu, Varoluş’un Gerçek Kaynağı’nın Kendi’si tarafından Güçlendirilmiş olarak Diğerler’inin üzerinde duruyordu.
O, Varoluş’un Gerçek Kaynağı’nı Eli’nde tutuyordu. Öyleyse... Neden O’nun Ayrım’ı gördüğü Varoluş’la ilgili her şeyi Açığ’a vurmasındı?
Gözler’i parıldıyor, Sürekli Bilgi Veriyordu.
Düzinelerce İpucu Belirip, kaybolmuştu.
O’nu Büyük BEYONDER’E götürecek olan doğru adım bile Varoluş Dokuyucu’su tarafından üzerinde yanıp, sönen yeşil bir Ok’la vurgulanmıştı.
Ve böylece...
Nefes Verdi.
Ve Ön’e doğru adım attı.
Varoluş vızıldadı.
Titredi.
İlerledi ve Kendisi’ni buraya demirlemek için yalnızca Şarkı Söyleyenler’in Gerçek Kaynağı’nı kullanarak, Dokumalar’ını aydınlattı.
Farklılığ’ı tekrar vızıldadı ve O’nu çevreleyen Varoluş’un kritik Gerçekler’iyle besledi.
>Varoluş Dokumalar’ınızın bir kısmı, Mutlak Karmaşık Gerçek Kaynağ’ın Gevşek Örtüsü’nden neredeyse Geri Dönüş’ü olmayan bir sıçrama yaptı.>
>Varoluş Dokumalar’ınızın bir kısmı Mutlak Karmaşık Gerçek Kaynağ’ın Katı Örtüsü’ne adım atıyor.>
>Gerçek Kaynağınız’ın Işığ’ı, Sonsuz Vadiler olarak tanımlanan Alan’a Transfer’den sağ çıkma kapasitesine sahiptir.>
Noah İnce, Sonsuz Değişimler’i hissederken, Bilgi Serbestçe akıyordu.
Katılık içindeki Özgürlüğ’ü, Kırılganlık içinde saklı olan Güc’ü hissedebiliyordu.
Bu, Paradoksal bir durumdu... Ama yine de Yaklaşıyor’du.
Büyük BEYONDER’İN Dokumalar’ının beklediği Yer’e daha da yaklaşıyordu.
>Varoluş’unuzun Dokumalar’ı Sonsuz Vadiler’deki bir Bölge’ye ulaşıyor.>
>Bu bölge analiz edilmiş ve Ters Nedenselliğ’in İç’i Boş Çağlayan’ı olarak ayırt edilmiştir. >
...!
> Burada, bilinmeyen bir Vahşi Gerçek Kaynak Boş Çağlayan’a nüfuz eder. Varoluş’un Nedenselliğ’i sürekli Tersi’ne Çevrilir. >
>Sebep Etki’yi takip eder. Düşmanlar Vurulmadan önce Kanayabilir. Zaman geriye doğru akar. Dokumalar Çözülür.>
>Gerçek Kaynağı’nız uyum sağlamalıdır, yoksa Varoluş’unuz çözülür.>
...!
Not: Bu Lol... Nedenselliğ’in Zıttı mı? Lol Her Şey’in Bir Zıttı mı var gerçekten bu Roman’da? Peki Ya Mesafe Kavramı’nın olmamasına ne diyorsunuz? Daha BU Diye bir yer var. Noah muhtemelen Nedenselliğ’in Tersi’ne bir Nebze de olsa Bağışıklık kazanacak gibi duruyor. Belki de Tam Bağışıklık. Bakalım. Ama İşler harbi Saçma Hal Almaya Başladı. Daha BU denen bir Şey Var.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.