Yukarı Çık




3866   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   3868 


           
Bölüm 3867: Glif! III


Nullvein Mezarlığ’ın Kıvrımlar’ı huzursuzlukla çalkalanıyordu. 


WAP!


Hâfif ama kesin bir çatlak Ses’i, sanki Kıvrımlar’ın Kendi’si yırtılmış gibi yankılanmıştı. Mezarlığ’ın Kıvrımlar’ın Gri-Siyah Dokumalar’ı üzerinde bir Paradoks dalgası yayıldı ve Varoluş’un yırtıklarından tek bir Figür ortaya çıktı.


Genç bir Kadın.


Gözyaşlar’ı yanaklarından süzülerek, uzun zaman önce kaybolmuş sıcaklığın Karamel Rengi verdiği Cild’inde izler bırakmışttı. Koyu Saçlar’ı Siyah Yıldız Işığ’ıyla parıldıyordu, ancak duruşunda hiçbir kırılganlık yoktu. Vücud’u sabitti, Omurga’sı dik ve sessiz bir kararlılıkla duruyordu, Ses’i Kıvrımlar’da yankılanmıştı. 


“Noah Osmont.“


Bu, neredeyse bir fısıltıydı. Ama bir Dua gibi Uçurum’un Ötesi’ne ulaşmıştı. 


Eller’i sıkıca yumruk Hâl’ine gelmişti. Gözler’i yenilgiye değil, konsantrasyona kapılmıştı. Buraya Yas tutmaya gelmemişti. Yas tutmayacaktı çünkü Baba’sı hayattaydı. Buraya O’nu bulmaya gelmişti.


Onuu. Noah Osmont’u! Babası’nın ouna verdiği İolikler aracılığıyla, Varoluş’un Yaşayan Tohum’u aracılığıyla... O’na ulaşacaktı.


Ama Bilinc’i içe dönük Hâl’e gelirken, Kıvrımlar’ın Dokusu’nda derin bir titreşim dalgası yükselmişti! 


HUUM!


Titreşimler, davul gibi bir nabız Hâl’ine gelmişti. Yakıcı bir Işık Dalga’sı, karışık Mezarlığ’ı süpürmüştü. Işığ’ın arkasındaki baskıyı hissettiğinde, Korku’yla Gözler’ini açtı. Bu Baskı, Kendisi’ne bahşedilen Anılar’dan tanıdık geliyordu.


Şimdi Kaçınılmazlığ’ın merkezinde bulunan Altheon’un önünde beliren Yaşayan Köken’in Anılar’ı!


Anılar’ı...


Altheon!


HUUM!


Yüzünde pes etmiş ve nefret dolu bir dehşet ifadesi belirmişti! 


Beyaz Işık, Katlar’ı kağıt gibi yırtmışttı. Saf, Düzenli ve boyun eğmezdi. Paradoks’u Reddetmişti, İstikrarsızlığ’ı bastırmıştı. Kaos’un üzerinde duran, diğer Her Şey’i Kendi’nden aşağı gören bir Varoluş’un Otorite’siydi.


“Hayır...“ Liora’nın Ses’i titriyordu, ama Ayaklar’ı sabit duruyordu. “Şimdi olmaz! Bütün Bunlar’dan sonra olmaz!“


Bu’nu beklemiyordu. Baba’sı da bunu beklemiyordu. Önce Noah’ı bulması gerekiyordu.


Ama Varoluş nadiren umutla uyumlu olurdu. Çoğu zaman O’nu Çarpıtır’dı.



Ne zaman bir Şey, sadece yeterince çok istendiği için istenildiği gibi sonuçlanmıştı ki?


Hayır. Varoluş çoğu zaman... Hayal Kırıklığ’ı yaratırdı.


Bir gölge belirdi - Hayır, bir El. Bir Erkeğ’e ait olamayacak kadar Büyük bir El, Omniversal Sistemler’den daha uzun parmaklarla uzanıyordu. Varoluş Çarkı’nın tamamını avuçlayıp, hiç çaba harcamadan Ezebilecek bir El.


O’na uzandı.


Altheon, henüz tam olarak gelmemişti, ama etkisi bölgeye şimdiden Bozulma’ya başlamıştı. Işık Kıvrıl’dı, Gerçekliğ’i ve Varoluş’u içe doğru çöktü. Zaman’ın Sıkışma’sı Ânı sardığında, Kıvrımlar çığlık attı.


Liora, kendini hazırladı.


Ve sonra...


BOOM!


Altın bir Parlaklık etrafındaki sahneyi çökertmişti. 


Çığlık atmadı, kükremedi. Sadece ortaya çıktı - Parlak Altın’dan Yapılmış, Paradoks, Zaman ve Ruhani İplikler’in zayıf izleriyle iç içe geçmiş Hayal’i bir El.


Liora’yı, fırtınadaki bir yaprak gibi Kıvrımlar’dan koparmıştı. 


Ve o kaybolmuştu. 


...!


Yerinden oynamadı. Hareket etmedi.


Kayboldu. Sanki hiç orada olmamış gibi.


Altheon, yarım nefes sonra geldi, devasa Beden’i Göksel bir öfkeyle Katlar’a kaynaştı. El’inin uzandığı yerde... Sadece Boşluk vardı!


HUUUM!


Duyular’ı aradı ve hiçbir şey bulamadı.


Sadece Kalıcı bir Altın Işıltı’sı, tanıdık olmayan bir Güc’ün fısıltısı vardı.


Yaşayan Zamansal Otorite.


Paradoksal ve Ruhan’i Dokumalar’ın bir parıltısı O’nunla iç içe geçmişti.


Yüz’ü kararmıştı. Yakındaki Uzay Kıvrımlar’ını parçalayan Sessiz bir Otorite’yle kükremişti. Vücud’unun Işığ’ı çılgınlıkla şişmişti. 


Hissetti. Kısa bir Karmaşıklık parıltısı!



Bu kadar zayıf, Karmaşıklığ’ıyla bu kadar acınası bir şey nasıl O’nu alt edebilirdi?


“Bu Kıvrımlar’ın içinde ne var?!“


BOOM!


Kıvrımlar’a Ses’ini fırlattı, ama cevap olarak sessizlik geldi. Soğuk. Küçümseyici.


Devasa Eller’ini sıktı ve Sayısız Katlar’a dalgalar gönderdi.


“Saklanamazsın. Görünmez kalamazsın!“


Ama Otorite’si uzansa da, Gerçek değişmemişti...


O artık orada değildi.


Uzaklarda, Katlanmayan Olan’ın gözetiminden uzak, gizli bir Sığınak’ta...


Erken Kıyı’nın tam merkezinde.


BOOM!


Noah Osmont, Şimdiki Zaman’a Yazılan Bir Hikâye gibi gelmişti. Vücud’u Altın ve Gümüş Şeritler’iyle dönüyordu, Alnı’na Kazınmış İşaret’ten parıldıyordu - Baş Kahraman’ın Temel Erken Yaşam Varoluşsal Sembol’ü.


Koordinatlar’ı aramamıştı.


O’nun Konum’unu Analitik bir hassasiyetle hesaplamamıştı.


Sadece, bir Emir vermişti.


O’nu bana getir diye. 


Ve Sembol, Görkemli bir Otorite’yle itaat etmişti. 


Zaman’ın Anlatı İplikler’ini Bükerek, Kronos ve Yaşayan Zamansal Otorite’yi çekmişti. Yaşayan Paradoksal ve Ruhsal Otorite’nin Akış’ıyla iç içe geçerek, Hepsi de, Baş Kahraman’ın Sembol’üne bağlıydı.


Sembol, Uzay’da Işınlanmamış’tı! 


O’nu Yeniden Yazmış’tı. 


Noah, hareket ederken, Zihni’nde birbiri ardına Uyarılar belirmişti. 


>Hedef, bizim şu anki Gücümüz’ün en az 100 Kat’ı olan bir Katlanmayan Varoluş tarafından kilitlenmek üzere. Savaşmak tavsiye edilmez.>


...!


Bir Katlanmayan Varoluş!


Böyle bir Varoluş’la baş edemezlerdi!


Ve böylece...


>Baş Kahramanın Glif’i, Yaşayan Zamansal Otorite’yi, Yaşayan Paradoksal Otorite’yi ve...>


İçindeki birçok Şey’in Karmaşıklığ’ından yararlandı - Hiçbir bedel ödemeden!


Glif, Zaman’ı bir hiçmiş gibi değiştirmişti. 


Paradoks’u, Köken’i ve daha fazlasını değiştirmişti! 


Liora’nın o Kıvrımlar’dan Her Zaman Yok Olduğ’unu ilan etmişti. 


Katlanmamış Olan gelmeden bir nefes önce, O çoktan gitmişti!


O’nun Hikâyesi’ni Yeniden Yazmış’tı. 


Baş Kahraman Her Şey’i Yeniden Yazmış’tı. 


Noah’ın Parmaklar’ı parıldayan Altın’ın içinden uzandı ve çekti.


Orada, kırılgan bir Şafak gibi kollarında yumuşak bir şekilde parıldayan, titreyerek, Gözler’i fal taşı gibi açılmış Genç bir Kadın vardı.


Şaşkın Yüz’ünden Gözyaşlar’ı akarken, O’nu tutan Varoluş’a bakıyordu.


Ve sonra...


>Hedef başarıyla kurtarıldı.>


>Tüm Dokumalar, şu anda çok Güç’lü olan bir Güc’ün gözlem veya misillemesini önlemek için güvenli bir şekilde Erken Örtülü Kıyı’ya geri dönüyor.>


WAA!


Altın Glif Noah’ın Alnı’nda bir kez daha attı ve Katlar etraflarında çözüldü.


Fırtına dinmişti.


Onlar’ı kabul eden Yer’e geri dönmüşlerdi. Kutsal Sis’in Sessizliğ’i Onlar’ı karşılamıştı. Parlak Wok, uzaktan Hâlâ Hâfif’çe parıldıyordu, başka yerlerde patlak veren Kaos O’nun ateşini etkilememişti.


Sanki Noah hiç ayrılmamış gibiydi!


Liora’yı hâlâ nazikçe kollarında tutarak, ayakta duruyordu.


Liora nefes nefese, ağlayarak ve acı içinde O’na baktı. Sanki konuşmak istercesine Ağzı’nı Hâfif’çe hareket ettirmişti. 


Ama Noah, sakin ve okunaksız bir ifadeyle, O’nun Gözler’ine baktı ve Hâfif’çe başını salladı!


Altın Reng’i yavaşça soldu.


Ve Hâlâ Alnı’nda Hâfif’çe parıldayan Baş Kahraman’ın Sembol’ü, sessizce onayladı... Her Şey daha yeni başlıyordu!



Not: Ne diyeceğimi bilemiyorum. Ama şu bir Gerçek ki... Noah İstediği gibi Hayat’ını Hikâyeler yazarak geçirebilir. 

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


3866   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   3868