Yukarı Çık




3889   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   3891 


           
Bölüm 3890: Kendine Gel! I


Soğuk rüzgarlar, Beyaz Buz Deniz’inin üzerinde hafifçe esiyordu.


Noah, dört devasa Yggdrasil Ağac’ının budaklı ve uzayan Dallar’ıyla çevrili, gövdeleri Kader’in eski parmakları gibi birleşen Ağac’ın kalbinde duruyordu.


Yukarıda ve aşağıda, Buzullar çatlamış kristal gibi parıldıyordu, her rüzgar esintisi fırtına öncesi sessizliğin berraklığıyla ısırıyordu, diğer Katlar’dan Varoluş Efendiler’i dikkatle kıpırdanıyordu!


Ve nasıl temkinli olmayabilirlerdi ki?


Çünkü tüm bu sessizliğin içinde, Noah’ın Varoluş’u büyümüştü. 


Yavaşça havaya yükseldi, Altın Reng’i bir Rezonans, sessiz bir hakimiyetle O’nun etrafını sardı. Alan kıpırdadı. Altında, kıvrılan Taklit Mutasyon’a Uğramış Kaçınılmazlıklar kitlesi, beklentiyle seğiriyor gibiydi.


Sanki uyanmak üzere olduklarını biliyorlardı. Ve bir zamanlar hareketsiz bir şekilde duran Golemler uğuldamaya başlamış, çerçevelerine oyulmuş Rünler de hazırlandıkça, uyarıcı bir şekilde parıldıyordu.


Noah’ın iradesi tek başına bu donmuş mezarlığı uyandırmaya başlamıştı, o da Kaçınılmazlıklar ve Golemler’in toplandığı yere yaklaşıp, yaklaşıyordu!


Sonra, elbette, Ses geldi.


“Varoluş’un Efendisi dostum,“ Dedi ipeksi Ses, samimi olamayacak kadar pürüzsüz, “Belki şimdi konuşabiliriz.“


Noah, Ses’e doğru bakmamıştı! 


Ama Efendi Neinoro yine de öne çıktı, Neyaz Cüppe’si arkasında dalgalanıyordu, Gözler’inde mantıklı görünmeye çalışan bir ışıltı vardı.


“Labirent içindeki Yollar’ın birleşmesiyle,“ Dedi Neinoro, çok dikkatli bir şekilde ölçülmüş bir gülümsemeyle, “ve... çalkantılı karşılaşmalara rağmen, şimdi koordinasyon için uygun bir zaman. Kendimiz’i düzgün bir şekilde tanıtmak ve plan yapmak için.“


Etrafındaki toplanan kalabalığa işaret etti. Yüzden fazla Varoluş Usta’sı. Yüzlerce Primarch.


“Elbette hissediyorsunuz, değil mi?“ Neinoro devam etti. “Bu Uçurum’un kenarı. Yükselen Kaçınılmazlıklar’a karşı durabilecekler olarak, Aşkınlık Katlar’a kabul edilmeden önceki son sınav. Neden işbirliği yapmıyoruz? Bu... Canavarlar’ı birlikte ortadan kaldıralım. Meyvelerci uygun şekilde bölüşelim. Biz, Küçük Yasa Katları’ndan olanlar, diğerleriyle işbirliği yapmaktan memnuniyet duyarız...“


Etrafına bakındı, Gözler’i sessizce onayları topluyordu. Birkaç kişi Baş’ını salladı. Bazılar’ı onaylayarak, mırıldandı. Diğerler’i ise sadece izleyip, Noah’ın cevabını bekledi.


Sonra Neinoro dikkatli bir ifadeyle geri döndü. “Elbette güçlüsünüz. Ama Güç her şey değildir. Buradaki Herkes’in Güc’ünü birleştirmek, temizlikte çok daha yardımcı olacaktır...“


“Bugün ölmek için elinden geleni mi yapıyorsun?“ diye sordu Noah sessizce.


HUUM!


Sözler, yüksek Ses’le söylenmemişti. Bağırılmamıştı.


Ama Sözler Varoluş’u susturmuştu! 


Usta Neinoro’nun Yüz’ü sertleşmişti. Arkasında, Varoluş’un Ustalar’ı kıpırdanmaya başlamıştı. 


“Gerçekten de,“ dedi Neinoro keskin bir sesle, “bu Labirent’i denetleyen Katlanmayanlar’ın böyle devam etmenize izin vereceğini mi sanıyorsunuz? Kontrolsüzce katliam yapmanıza? Bu kadar küstahça hareket etmenize? Şu anda Gücünüz’ü sergiliyorsunuz, ama Her Şey’in bir Sınır’ı vardır. Her Şey’in ve Herkes’in... Sınırlar’ı vardır.“


...!


Noah, tırmanışına ara vermedi.


Bakışlar’ı, Kaçınılmazlar’ın kıvrandığı ve Kadim Golemler’in emir bekleyen Titanlar gibi havada asılı durduğu, birleşen Ağaçlar’ın merkezine yöneldi.


Glif’i titreşirken, konuştu.


“O zaman sen test olabilirsin,“ Dedi yumuşak bir Ses’le. “Birlikte durdurulup, durdurulamayacağımı öğrenelim.“


...!


Neinoro cevap vermedi.


Varoluş O’nun yerine cevap verdi.


Çünkü o anda, Baş Kahraman’ın Glif’i parladı.


Katlar’ı büken ve yakınlarda duran herkesin kemiklerine sessizliği kazıyan dalgalar halinde Altın Işık yaymıştı! 


Buz gibi hava yoğunlaşmıştı. Kaçınılmazlar’ın yakınındaki Katlar bükülmüştü. Altın Işık’la uyandırılan Kıvrılan Kitleler tek tek hareket etmeye başlamıştı! 


Grotesk Yaratıklar’ın yüzlerce Göz’ü açılmıştı. 


WUUU!


WUU!


WU!


Çığlıklar Buz Deniz’i üzerinde yankılanmıştı - Yabancı, İlkel ve Yukarıda’ki Ağaçlar’ın Dallar’ını sallayacak kadar yüksek.


Kaçınılmazlıklar uyanmıştı.


Noah, hareketsiz kalmıştı. 


Arkasından, Kalysta ve diğerlerini iyileştirme işi bittikten sonra, Sigrid sessizce O’nun yanına süzülmüştü. 


Ses’i sakin bir şekilde O’na dokunmuştu. 


“Kaçınılmazlıklar’ın içinde ne olduğunu mu istiyorsun?“ Diye sordu nazikçe.


O döndü, Kaçınılmazlıklar’ı düşünürken, Gözler’i O’nunla buluştu. “Evet.“


O, O’nun Bakış’ını takip ederek, kıvranan Laos yığınlarına ve çevre boyunca hafifçe geri çekilen temkinli Varoluş Ustalar’ını izledi.


Kaçınılmazlıklar artık bir amaçla hareket ediyordu. Isısız Don, altlarında çatırdıyordu, Vücutlar’ının üzerinde parlayan Lıyamet işaretleri dönüyordu. Kaos, Vücut bulmuştu. Ve yine de...


Sigrid, iç geçirmişti. 


“Gerçekten sadece biraz daha zaman istedim,“ diye fısıldadı, “tüm Karmaşık Şeyler ortaya çıkmadan önce Sen’inle birlikte olmak için...“ Dudaklar’ı hüzünle kıvrıldı.


“Ama bu birleşme o umudu yok ediyor. Yani...“ Bir adım öne çıktı, avucuyla karla kaplı rüzgarı okşadı. “Hepsi’ni temizlemene yardım etsem olur mu?“


Noah, Kaşlar’ını hafifçe kaldırdı, sonra gülümsedi.


“Devam et.“


O da gülümsedi. Ve sonra...


Ondan bir parlaklık yayıldı.


Vücud’u titredi. köken ile değil, Paradols ile değil, Yasa ile değil.


Daha sessiz bir Şey’di. Uzun zamandır kaybolmuş bir Şey!


Parlaklık yavaşça yayıldı. Sadece Işık olmayan Beyaz Işık - Bu, bir Emir’di, çiçek açmış bir Heykel’di.


Ayaklar’ı yerden havada duruyordu, Gözler’i kapalıydı ve parlaklık artıyordu.


Nefes verdi ve basitçe söyledi.


“Çelişki’ni Çöz.“


HUUM!


Bir nefes daha.


“Kaçınılmazlığ’ını çöz.“


Bağırış yoktu. Savaş hareketi yoktu. Sadece Kontrol’ün dinginliği vardı.


Her Kaçınılmazlık ve Golem’in üzerinde... Beyaz Lotuslar açmıştı. 


Hassasiyet’in Yapraklar’ı. Amac’ın Yapraklar’ı.


Havada asılı kararlar gibi asılı duruyorlardı.


Ama açtıkları andan bir saniye sonra...


Çığlıklar.


Dehşet, ağlama, öfke dolu çığlıklar.


Kaçınılmazlıklar, tüm doğal olmayan Karmaşıklıklar’ı ve Mutasyon’a Uğramış Evrimler’ine rağmen, dehşet içinde geri çekilmişlerdi. Çırpındılar. Büküldüler. Ama Lotuslar, Düzen... Çoktan Kök salmıştı.


Saflığ’ın Alevler’i yüzeylerinde parlamıştı. 


Kıvrılan kitleleri Beyaz Ateş’e dönüşmüştü. 


Çığlıklar doruğa ulaşmıştı. 


Onlarca Varoluş yanmıştı! 


Alevler arınmış. Gereksiz Her Şey’i silmişlerdi. Kaotik Her Şey’i!


En korkunç Golemler bile çatlamış, Neyaz Lotuslar sanki oraya aitmiş gibi Çekirdekler’inden çiçek açmıştı. 


Noah, sessizce izlemiştş. 


Kaos’un amaç tarafından Yutulması’nı izlemişti. 


Karmaşıklığ’ın emre boyun eğmesini izlemişti. 



Ve o anda anlamıştı. 


Düzen, çığlık atmadı ya da öfkelenmedi.


Fısıldadı.


Ve Fısıldadığ’ında, Kaçınılmazlıklar bile dinledi.


Çünkü Düzen itaat için yalvarmadı.


Sadece izlenecek bir Yol gösterdi.


Peki ya Yol yoksa?


O zaman bir Yol Açmıştı! 

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


3889   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   3891