Yukarı Çık




96   Önceki Bölüm 

           
Melonbooks Yan Hikaye: Saymayı Deneyelim



ÇN : Melonbooks, Japonya’da özellikle doujinshi ürünleri satan en büyük kitapçı zincirlerinden biridir

Dōjinshi, genellikle dergiler, manga veya romanlar olmak üzere kişisel yayınlanan eserler için kullanılan bir terimdir. Genellikle amatörlerin işi olup bununla birlikte bazı profesyonel sanatçılar da, normal sanayi dışında materyali yayınlamanın bir yolu olarak katılırlar.




“Asamura-kun, sana bir şey sorabilir miyim?“

Ayase-san, ben salonda kanepede kitap okurken içeri girdi ve doğrudan bana seslendi.

“Tabii.“

Bunu duyunca, Ayase-san yavaşça yanımda oturdu.

“Seni burada kitap okurken görmek nadir bir şey.“

“Arada sırada.“

Saat 17:00 civarıydı. Akiko-san işe gitmişti. Babam ise muhtemelen yakında eve gelecekti.

Az önceye kadar yarınki ders için hazırlık yapıyordum ancak takıldığım bir noktada beynimi biraz dinlendirmek için salona çıkıp kitap okumaya başlamıştım.

“Peki, ne sormak istiyordun?“

“Önemli bir şey değil, sadece burayı okurken aklıma bir şey takıldı.“

Bunu söylerken, bana ders kitabını gösterdi. Modern Japonca dersi için kullanılan bir kitaptı.

“Bak, burada ’Rastgele birkaç elma al’ yazıyor, değil mi?“

“Evet, yani?“

“Peki, ’birkaç’ tam olarak kaç tane demek?“

“...Zor bir soru sordun.“

“Ama anlamıyorum. Neden kesin bir sayı vermiyorlar?“

“Beş, altı gibi mi?“

“Aynen öyle. Sonuçta bunlar sayılabilir şeyler.“

“Evet, ama…“

Ayase-san her şeyi ayrıntılı düşünmeyi seven biriydi. Bu, ona ciddi bir kişilik kazandırıyordu, ancak edebiyat gibi sanatsal ifadelerle pek uyuşmuyordu.

Bir başka deyişle, bu tür anlatımlara alışkın değildi.

“Bir romanın her zaman nesnel gerçekleri aktarması gerekmez.“

“Nesnel gerçekler… Buradaki elma sayısı gibi mi?“

“Evet. Yazarın belirli bir sayı vermemesi, sayıyı bilmediği anlamına gelmez ama eğer belirli bir sayı yazarsa, istenmeyen anlamlar çıkabilir.“

Örneğin, elma genellikle ’günah’ simgesi olarak kullanılır.

Adem ve Havva’nın cennetten kovulmasının sebebi yasak meyveyi yemeleriydi. Bu meyvenin gerçekten bir elma olup olmadığı akademik bir tartışma konusu olsa da, birçok edebi eserde elma bu şekilde işlenir.

Eğer yedi elma yazarsan, insanlar “Bu, yedi ölümcül günaha bir gönderme mi?“ diye düşünebilir.

Bu yüzden bazı romanlarda rakamların net bir şekilde belirtilmemesi daha doğru bir anlatım yöntemi olabilir.

“Anladım.“

“Ayrıca, ’birkaç’ kelimesi öznel bir ifadeyi de yansıtabilir.“

Ayase-san başını yana eğdi.

Bu biraz fazla mı ağır oldu acaba?

“Bu tamamen benim kişisel fikrim ama insanların tek bakışta en fazla iki nesneyi kesin olarak kavrayabildiğini düşünüyorum. Üçten itibaren belirsizleşiyor.“

“Gerçekten mi?“

“Mesela, üç ya da dört nesne olduğunu anında fark edebilir misin? Benim için zor. Tabii, büyük bir binaya bakıp pencereleri tek seferde sayabilen insanlar da var.“

“Sanırım dört taneye kadar hızlıca sayabiliyorum.“

“Kargaların sezgisel olarak dörde kadar sayabildiğini duymuştum. Demek ki ben bir kargadan bile gerideyim.“

“Ama altı ya da yedi nesne arasında fark olup olmadığını anlamakta zorlanırım.“

“Bence bu kişiden kişiye değişir. Bu yüzden ’birkaç’ ifadesi, duruma göre üçten altıya kadar herhangi bir sayı anlamına gelebilir ve ’öznel bir gerçeklik’ dediğimde, o ifadeyi kullanan kişinin kesin sayıyı düşünmediğini kastediyorum.“

“Ama kendisi satın almış olsa bile mi?“

“’Rastgele al’ diyor, değil mi? Yani, karakter için kesin sayı önemli olmayabilir. Bunu bağlamdan çıkarabiliyoruz.“

“Ama ’çok fazla’ dememiş. Yani ’birkaç’. Yedi veya daha fazla olsaydı, bu sanki bir dağ dolusu elma almak gibi olurdu, değil mi?“

“Yani, bu şekilde yazılmasının bir sebebi var. Asamura-kun, gerçekten edebiyat konusunda bilgilisin.“

Kendime hayranlık dolu gözlerle bakıldığını fark ettim.

Böyle bir övgüyü hak edecek hiçbir şey yapmadığımı düşünerek koltukta rahatsız bir şekilde kıpırdandım.

O sırada babamın sesini duydum. “Ben geldim!“

Oturma odasına açılan kapı açıldı.

“Oh, herkes burada. Birkaç tane taiyaki aldım, haydi yiyelim.“

Bunu söylerken, içinde taiyaki olduğu belli olan kahverengi bir kağıt torbayı yemek masasına bıraktı.

“O halde ben de biraz çay yapayım.“

Tam o anda, Ayase-san’ın ne diyeceğini tam olarak tahmin ettim.

“Asamura-kun, ’birkaç’ tam olarak kaç tane?“






*SEKİZİNCİ CİLDİN SONU*

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


96   Önceki Bölüm