Yukarı Çık




4208   Önceki Bölüm 

           
Bölüm 4209: Hayatta Kalmanın Mimarlar’ı! II


Varoluş nefesini tuttu, son ve yıkıcı nefes vermeden önce sessiz, bir nefes aldı!


Aşkınlık Köken Katlar’ının harap olmuş göklerinde, iki İmkansızlık Temel Güçler çarpışmıştı. 


Nysteria, Öl’ü Erken Yaratık, masum, Mutlak Sonlar’ın bir girdabıydı, obsidiyen sopası Varoluş’un Cümlesi’ni Sonlandırmak için bir noktalama işaretiydi!


O’na karşı duran ise, Yaratılış’ın Yaşayan Kale’si olan Köken Kaplumbağ’a idi, Dokuz Kafa’sı Yaratılış’n senfonisini söyleyen bir koro gibiydi!


Bir süre için, mükemmel ve korkunç bir denge içindeydiler. Nysteria’nın Haki’si, düzinelerce Katrilyonluk bir güç, kaplumbağanın savunmasına çarparak, O’nu engellemeyen, sadece Saldırısı’nın Kavram’ını silip,nsüpüren Saf Köken’in dalgasıyla karşılaşıyordu.


Kaplumbağa’nın Beyaz-Altın Işık Huzmeler’i, her biri başlangıcın farklı bir yönünü temsil ediyordu, ona doğru dalgalandı, ancak O’nun Öl’ü Varoluşsal Otorite’si olan derin, neşeli hiçlik tarafından yutuldu.


Ama Terazi’nin dengesi bozulmuştu.


Noah, Titanik formunda duruyordu, sessiz, devasa bir gözlemci, Tiranlık Kalbi’nin kanlı mor alevleriyle çevriliydi. 


O, unutulmuş bir çağın dehşetiydi, Varoluş’u Varoluş’un Dokusu’na bir yük oluşturuyordu. Hâki’si, Şişman Kaplumbağa’yı bile güçlendirmeyi seçmişti!


Şimdi Nysteria sadece Kaplumbağa’yla değil, ona karşı zalimce birleşen atmosferle, çevreyle de savaşıyordu.


Ve sonra Düzen geldi. Saf, Kavramsal Yasa’nın parlak beyaz güneşi Sigrid, Otoritesi’ni ortaya koydu. Düzen’in Glif’i Kaplumbağa’nın Dokuz Kafası’nda çiçek açtı ve bir zamanlar vahşi ve kaotik olan Köken’in ifadeleri odaklanmış, kesin ve ölümcül derecede verimli hâle geldi!


Nysteria, çocuksu bir hayal kırıklığı ve sınırsız öfkeyle kükredi. Otoritesi’nin Reddedildiğ’ini, neşeli kaosunun anlayamadığı bir Yapı tarafından kısıtlandığını hissedebiliyordu.


O, Düz Çizgiler hâlinde esmesi söylenen bir fırtına, yakmadan yanması emredilen bir ateş gibiydi. Bu, O’nun Varoluş’una aykırıydı!


Siktir!


Atalar’ın Kaplumbağası’nın Dokuz Kafa’sı tek vücut gibi hareket etti. Bu Dokuz ayrı saldırı değil, Tek ve Birleşik bir Bildiri idi. Bir yaratılış kaskadı.


Bir kafadan, Saf Yaratılış’ın ışını fırladı, Nysteria’nın Öl’ü Beden’ine, O’nun kaldıramayacağı bir hayat vermek için.


Bir diğerinden, koruyucu Köken dalgası, O’nun etrafında Mutlak Başlangıc’ın Kafes’ini oluşturdu, Hiçbir Son’un kaçamayacağı bir hapishane!


Üçüncü kafadan, Büyüme Kavram’ının Kendi’si silaha dönüşmüş, onu olduğu şeyden başka bir şeye dönüştürmeye çalışan bir Evrim Sel’i.


Kökenin Dokuz Yön’ü de aynı anda O’na saldırmıştı. 


Nysteria’nın yüzündeki masum gülümseme, geldiğinden beri ilk kez kaybolmuştu. Onun yerini derin, ilkel bir öfke aldı.


Ölüm üzerindeki Otorite’si, Varoluş’unu Öz’ü, sadece yenilgiye uğramakla kalmamış, sistematik olarak silinmekteydi. Varoluş, Dokuz uyumlu kükremeyle ona, onun bir hata olduğunu, şimdi düzeltilmekte olan bir hata olduğunu söylüyordu.


Ona lanet olasıca dinlenmesini söylüyordu!


En azından bir gün sonra geri dönene kadar.


Son bir kez kükredi, Kat’ı sarsan, meydan okuyan, çocuksu bir öfkeyle. Ve sonra, eski bir trajedinin güzel ve korkunç anıtı olan Beden’i, Şişman Kaplumbağa’nın Köken’in kasırgasında yok oldu!


BOOM!


Onun içinden kör edici bir obsidiyen ışık fırtınası patladı, saf, katıksız bir Son’un patlaması. Bu, aydınlatan bir ışık değildi, Varoluş illüzyonunun ardında yatan Mutlak Karanlığ’ı ortaya çıkaran bir ışık.


Ölen Varoluş Çarkı’nın güzel olduğu gibi, bu da güzeldi... Son, muhteşem ve tamamen felaket getiren bir ifade.


Işık bir kez attı, sessiz bir kalp atışı gibi ve sonra kayboldu.


O da öyle.


...!


Işık dağıldığında, Öl’ü Erken Yaratığ’ın bulunduğu yer boştu. Hiçbir iz kalmamıştı. Dağınık kemik parçaları, kalıntı Ölümcül Otorite, Uzay-Zaman Dokusu’nda bir anı bile yoktu.


Mükemmel, klinik bir Yokluk’tu.


Bir an için sessizlik oldu. Hayatta kalan Dükler, yeni gelen takviye kuvvetler, Ölüler’in sürü halinde gelen orduları... Hdpsi şaşkınlık ve inanamama duygusuyla donakaldılar.


O Erken Yaratığ’ın değerli cesedi neredeydi?


Atalar’ın Kaplumbağası’nın Dokuz Kafa’sı döndü, on sekiz altın gözü boşluğu tarayarak, korkunç bir anlayışla aydınlandı. Zaferlerinin sevinci, kaybettiklerinin dehşetiyle anında yok oldu.


Bu olması gereken şey değildi!


Kazanmışlardı, ama ödülleri, Erken Yaratıklar’ın paha biçilmez cesedi ortadan kaybolmuştu!


Toplu haykırışları zafer haykırışı değil, saf, parlak bir öfke haykırışıydı.


“KİM?!“


Bu soru bir kelime değil, Fiziksel bir Güç, Katlar’ı,parçalayan bir öfke şok dalgasıydı.


Kim cüret etmişti? Kim Yaşayan Kökenler’in ağzından çalmıştı?!


Toplanan Köken Dükler’i etraflarına baktılar, bakışları ölümcül bir şüpheyle doluydu.


Gözler’i yeni gelen Paradokslar’a, bariz suçlulara takıldı.


Her zaman o lanet Paradokslar’dı!


Dük Elagabalus ve diğerleri ağır bir hakaretle gözlerini kırptılar.


Kaosun ortasında, Noah’ın devasa bedeni küçülmeye başladı, kanlı mor alevler kalbine geri çekildi.


Normal Boyut,una döndü, yüzündeki ifade etrafındaki kargaşayı mükemmel bir şekilde yansıtıyordu.


Nysteria’nın bulunduğu boş alana, sonra öfkeli Kaplumbağa’ya baktı ve derin bir hayal kırıklığıyla başını salladı.


Khor, onun yanında belirdi, minik eli ağzına uçarak, şoku kusursuz bir şekilde taklit etti.


Noah, şaşkınlık maskesini sürdürdü ama içten içe soğuk, zafer dolu bir memnuniyet çiçek açıyordu!


Çünkü Radyant Kıyı’za, Duyular’ının Ulaşamayacağ’ı, Öfkeler’inin Kavrayamayacağ’ı bir yerde, yeni bir dağ ortaya çıkmıştı.


Altın Kumlar’ın üzerinde, Varoluş’ta sessiz, neredeyse nazik bir yırtık açılmıştı ve ondan, Nysteria’nın devasa, güzel ve artık tamamen hareketsiz cesedi dikkatlice sahile bırakılmıştı.


Sanki görünmez, takdir dolu bir el tarafından oraya yerleştirilmiş gibi, neredeyse şefkatli bir saygıyla yatırılmıştı!





Aslında O Dady baya bir ara veren biriydi ve şöyle dedi: Kardeşin Mech Touch’ın yazarlarıyla bahse girdiğini düşünüyorum, şimdi lmao.

Hahahah. Altta ise Daha Fazla Bölüm Yazma falan şey diyordu. Bu Dady Discord a bile girmeyen birisi. Ve Adui cidden Touch’un Yazar’ı  hakkında Bir şeyler demişti. Bu Dady mantıklı konuştu. Bakalım. 


Katılıyor musunuz, Dady’e? 

Bir girdi Discord a şok oldu resmen. 




Bu da Adui’nin Yazdığı. İnfinite Mana muhtemelen Gerçek bir sonla bitecek ama işte Noah İnfinite Mana’dan daha güçlü Romanlar’a gitmeye başlayacak. Adui bunu ima ediyor resmen. Ve zaten herkes yazdığıma mantıklı dedi. Noah İnfinite Mana dan Ayrı Noveller e Gitmeye başlayacak diyorlar. Ama bunu konuşmak için henüz erken. Çünkü Daha Yarısında bile değiliz. Bakalım Dady’nin de dediği gibi bu İddia yı kim kazanacak. Bakalım Hangisi Webnovel Tarih’inin en uzun soluklu Seri’sş olacak. 

İnfinite Mana In The Apocalypse

VS

Mech Touch. 


Oylama’yı siz okuyuculara bırakıyorum. 

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.

4208   Önceki Bölüm