Yukarı Çık




4381   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   4383 

           
Bölüm 4382: Mana Medeniyet’i! III


Bu soru Noah’ı duraklattı, yüzünde hesaplama yapıyormuş gibi hafif bir sıkıntı belirdi.


O, Birden Fazla Zaman Dilim’inde var olmuştu. Mevcut Çağ’a dönmeden önce En Erken Katlar’a taşınmıştı ve bu geçişler arasında Milyonlar’ca yıl geçmişti. Ama o Milyonlar’ca Yıl’ı yaşamamıştı...


Toplamda, Gerçek Yaşı hâlâ Onlar’ca Yıl ile Ölçülüyor’du. Öznel deneyimlere göre kesin olmak gerekirse, Otuz’dan Azdı. Medeniyet’inin bu üyesine baktı... O’nun Bakış Açısı’na göre Milyonlar’ca Yaşın’da olan, nesiller boyu gelişimi yaşamış olan bu Varoluş’a baktı ve basitçe konuştu.


“Yüz Yaş’ından az sayılabilirim.“


Riya şoktan ağzını açtı, gözleri gerçek bir şaşkınlıkla büyüdü.


Sonra ona doğru yaklaştı, onu incelemek için yeniden ilgiyle yaklaşarak, bu bilgiyi sindirirken, onun figürünü tekrar kokladı.


“Atamız aslında bir Bebek’miş,“ dedi, sesinde şaşkınlık ve eğlence karışımı vardı. “Vay canına. Bunu kimseye söyleme, yoksa sana olan saygılarını kaybedebilirler, Küçük Atamız.“


Küçük Atamız mı?


Noah, bu cüretkar Unvan’a başını salladı ama yüzünde eğlence izleri belirdi.


Medeniyet’inin en güçlü üyesine baktı ve sakin bir şekilde sordu, “Benim talimatım doğrultusunda, Sen ve Tohum Üyeler’i felaketi önlemek için herhangi bir yöntem bulabildiniz mi?“


Ortam bir anda değişti.


Riya’nın şakacı ifadesi kayboldu.


Sessizce Noah’a baktı, neredeyse yıllarca süren hazırlıkların ağırlığı yüz hatlarına yansımıştı.


Sonunda içini çekti.


“Belki,“ dedi sessizce. “Belki de değil, Ey Büyük Atamız.“


Hafifçe arkasını döndü, bakışları etraflarında yüzen sayısız Depo’ya kaydı.


“Biliyorsunuz, buradaki çoğu Varoluş sizin çağrınızı umutla bekliyordu. Hepimiz, sonunda gelip, bizi izolasyonumuzdan kurtaracağınızı inanıyorduk. Herkes bu konuda çok heyecanlıydı... En çok da Kael Teyze. Milyonlar’ca yıldır bu an için hazırlanıyorlardı.“


Ses’i farklı bir tona büründü.


“Ama diğerleri bu Ânı sabırsızlıkla beklerken, ben, senin gelmenden korkuyordum. Çünkü bu, en çok istediğim şeyin sonunda gerçekleşeceği anlamına geliyordu... İzolasyonumuz’un sona ereceği ve Varoluş’u tümüyle görebileceğimiz anlamına geliyordu... Ama senin çağrın, bizi hazırladığın felaketin, tüm bu Medeniyet’in savaşmak için kurulduğu felaketin de yaklaştığı anlamına geliyordu.“


O, doğrudan ona dönerek, Mücevher Mavi’si gözleri duygu dolu bir şekilde parladı.


“Bu yüzden senin gelişinden korkuyordum, çünkü bu, sevdiğim ve değer verdiğim her şeyin, nihayet özgürleştiğimizde de yakında sona erebileceği anlamına geliyordu. Milyonlar’ca Yıldır tanıdığım herkes. İnşa etmesine yardım ettiğim her yer. Hepsi... Potansiyel olarak yok olabilirdi.“


Yaklaşarak, etrafında yoğun Mana Dalgalar’ı çırpınırken, yüzünde yoğun bir ifade belirdi.


“Bu yüzden sana sormak istiyorum, ey Güçlü Atamız... Şimdi bu muhteşem anda buradasın. Bana söz verebilir misin? Bu Medeniyet’in sana verebileceği her şeyle, Sonsuz Mana’nınla sahip olduğun tüm güçle, benim için değerli olan herkesi kaybetmeyeceğime söz verebilir misin?“


Ses’i çaresiz bir ağırlıkla yanıyordu.


“Senin liderliğinde, yaklaşan felaketten kurtulacağımıza? Bana bunu söz verebilir misin?“


Ondan son derece ağır bir söz istedi.


Noah, Medeniyet’inin en güçlü üyesine baktı... Muhtemelen tüm Katlar’ı tek başına alt edebilecek ama şimdi önünde durup, garanti edemeyeceği bir güvence isteyen bu Varoluş’a.


Yüzündeki ifade değişmedi, zorba bakışları onun çaresiz bakışlarıyla karşılaşınca, gözünü kırpmadı.


“Sadece emin olduğum şeyleri vaat edebilirim,“ dedi.


“Ve Çöküş’teb kurtulmak konusunda henüz emin değilim. Tezgâh ve onların emrindeki güçlerden kurtulmak konusunda.“


Bir süre durdu.


“Ama kesin olarak emin olmasam da, Medeniyet’imin... Bu İzole Medeniyet’in artık bir parçası olduğu ailemin hayatta kalması için elimden gelen her şeyi yapmaya devam edeceğim. Yaklaşan Çöküş’te hayatta kalmamızı sağlamak için elimden gelen her şeyi yapmaya, her şeyimi vermeye devam edeceğim.“


Her Şey’i.


Her Şey’ini!


Oh!


“Zafer’i vaat edemem. Ama her Olasılığ’ı tüketip, her Sınırlama’yı Aşıp, önceden belirlenmiş her sonucu reddedeceğime ve ileriye giden bir yol yaratacağıma söz verebilirim. Benim yaptığım budur. Ben Bu’yum. Ve ya hayatta kalana kadar ya da bu girişimde tamamen yok olana kadar durmayacağım.“


HUUM!


Riya sessizleşti.


Sonunda hafifçe başını salladı.


Sonra içini çekerek, sanki fiziksel olarak ağır ruh halini üzerinden atmak istercesine kollarını başının üzerine uzattı.


“Tamam, Atamız,“ dedi, karakteristik saygısızlığı geri dönmüştü.


“Hadi bunu yapalım.“


Ellerini salladı ve önlerinde hayali bir diyagram ortaya çıktı.


Bu diyagram, iç içe geçmiş Mana Desenler’inden oluşan Karmaşık bir dairesel Yapı gösteriyordu... Savunma Mimarisi’nin Katmanlar’ı, Glifler, Haki... Hepsi bir bütün halinde Entegre edilmişti ve Noah’ın zihnini hemen meşgul etmişti. 


“Sana,“ dedi Riya, sesinde eşit ölçüde gurur ve endişe vardı, “Herhangi bir felaketten kurtulmak için, kendi İzole Medeniyet’imizi çekirdek olarak alan Teorik Model’i sunuyorum.“


Diyagram döndü ve her dönüşte ek Karmaşıklığ’ı ortaya çıkardı.


“Mana Kale’si... Tüm bir Medeniye’ti barındıracak şekilde tasarlanmış koruyucu Yapı.“


“400.000 yıldır teoriyi geliştiriyor, simülasyonlar yapıyor, bileşenleri ayrı ayrı test ediyoruz. Ama onu tam anlamıyla hayata geçirebilecek, potansiyel bir felakete gerçekten dayanıp, dayanmayacağını test edebilecek son bileşen...“


Noah’a doğrudan baktı.


“O son bileşen sensin, Ey Atamız.“


...!


Noah’ın algısı diyagrama kilitlendi, Riya devam ederken, her ayrıntıyı içselleştirdi.


“Mana Kale’si, en teorik başarısında, Mana Düğümler’i olarak işlev gören Yüz Varoluş tarafından güçlendirilen bir Sığınaktır. Her Düğüm, en az 1.000 Kentilyon Karmaşıklık ve Saflık’ta olmalıdır... Felaket niteliğinde bir saldırı altında bile savunma Mimarisi’ni sürdürmeye yetecek kadar güç.“


Diagramda yoğun güç izlerinin işaretlendiği belirli noktaları işaret etti.


“Bu Yüz Düğüm, Temel Yapı’yı, her şeyi bir arada tutan sütunları oluşturur. Ancak ön planda, Tüm Yapı’nın mutlak merkezinde, Sınırsız Mana Dokumalar’ına sahip biri olması gerekir. Rezervler’i işlevsel olarak Sonsuz Olan, Sistem’i Hiç Tükenmeden sürekli olarak güçle besleyebilen biri.“


Bakışları Noah’a sabit kaldı.


“O Varoluş Sensin, Atamız. Senin Sonsuz Manan, Bastion’u sonsuza kadar tam kapasiteyle çalıştırabilecek tek şey. Bu merkezi sütun olmadan, yüz düğüm sonunda tükenir. Sen merkezde olduğunda...“


Durakladı, yüzünde umut belirdi.


“Sen merkezde olduğunda, Bastion teorik olarak her şeye dayanabilir. Varoluşsal Çöküş’e. Varoluş’un yok olmasına. Çöküş’teb alacağı her şekle. Yapı ayakta kaldığı ve sen güç akışını sürdürdüğün sürece, içerideki herkes korunacaktır.“


Noah diyagramı inceledi, zihni hesaplamalarla doluydu!


Her biri en az 1.000 Kentilyon olan yüz düğüm. Bu, Yapı’ya dağıtılmış toplam 100.000 Kentilyon Savunma Güc’ü demekti!


Ve merkezde, kendisi. ...Tüm Sistem’i çalışır durumda tutacak Sonsuz Enerji’yi sağlıyordu.


Bu iddialıydı. Bu cüretkârdı. Bu muhteşem bir olasılıktı!


“Dış Varoluş’un kaynakları, İlk Katlar ve Ötesi’nde var olan her türlü ilerleme fırsatına erişimle, muhtemelen yeterli sayıda Varoluş’u gerekli eşiğe yükseltebiliriz... Bilmiyorum, çalıştığımız Zaman Çizelgesi’ne bağlı.“


“Yıllar? On yıllar?“


Yüzünde sorgulayan bir ifade belirdi.


“Hepimiz ölmeden önce ne kadar vaktimiz var, Atamız? Yağmur gelmeden önce?“


Noah’ın yüzünde düşünceli bir ifade belirdi.


“Bilinmiyor,“ dedi sakin bir şekilde. “Yıllar olabilir. Aylar olabilir. Günler olabilir.“


Riya boş boş baktı, sonra küfretti.


...!


O diyagrama tekrar baktı, zorba zihni çoktan üzerinde çalışmaya başlamıştı.


“Haa. O zaman başlayalım, Küçük Atamız,“ dedi, tartıştıkları konunun ağırlığına rağmen gülümseyerek. “Yapacak çok işimiz var ve görünüşe göre bunu yapmak için fazla zamanımız yok...“




Not: HAHAHAHAHAHA. Dediğim Tekrar ve Tekrar çıktı. Ondan önce ben ne demiştim? Gezegenler Sonsuz Büyüklükte olsun demiştim. Bunu bile aştık Kat Derece’sinde Gezegen gördük. Meta dedim. O da çıktı. Ben ne dedim? Yüzler’ce bölüm önce? BU Yaşayan Varoluş Schoringder dedim. Sonuç? Evet BU Yaşayan Varoluş O. Ve Şimdi diyorum ki... ŞİMDİ DİYORUM Kİ... SCP, WOD VE SELF REFİNER’İ GE ÇE CE ĞİZ. İNFİNİTE MANA EN GÜÇLÜ CANON KURGUSAL SERİ’Sİ OLACAK. HAYIR HAYIR... İNFİNİTE MANA’DA EN EN EN EN EN ZAYIF BİRİSİ BİLE BU SAYDIĞIM SERİLER’İ SADECE HAPŞIRIĞI İLE YOK EDECEK KADAR GÜÇLENECEK. 


Not: Birisi Infinite Mana’yı okuduğunda hatta ilk Novel’i Infinite Mana olduğunda... Bir de ne görsün aslında en Güçlü CANON Serisini okuduğunu görecek. Şunu diyecekler:

40 Yıl’ı başı bir Novel okuyayım dedim en güçlü Novel’i okuyormuşuz da haberimiz yokmuş. Ayrıca bu Çevirmen Kardeş de bu Seriyle kafayı bozmuş. Aboo hayatımda böyle Çevirmen görmedim diyecekler. 😆😆😆😆😆. 


Not: Bozmak ne kelime Ben o Fan Kurgular’ı bile parçalamızı istiyorum. Ama bundan şu anda tam emin değilim. Adui, Noah’ı o kadar güçlü yap ki... SELF REFİNER ENGİNECE’Yİ PARÇALAMAKLA KALMAYALIM, FAN KURGULAR’I BİLE PARÇALAYALIM. BEN SELF REFİNER ENGİNECE’Yİ GEÇİNCE DURMAK İSTEMİYORUM. İSTEMİYORUMMMMMMMMM!!!!!!!!!!! DAHA DAHA DAHA DAHA DAHA DAHA DAHA DAHA DAHA DAHA DAHA DAHA DAHA DAHA DAHA... İLERİ GİTMEK İSTİYORUM. O FAN KURGULAR’I DA PARÇALAYALIM. PARÇALAYALIMMM! HAYIR, HAYIR... İNFİNİTE MANA’NIN EN ZAYIF KARAKTER’İ BİLE FAN KURGULAR’INI PARÇALASIN! NOAH YETMEZ! İNFİNİTE MANA’DAKİ HERKES! HERKESSSSSSSSSSSSSSSSSSSSS!!!!!!! 

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.

4381   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   4383