Bu kapsamlı uyarılar bilincine yerleşince, Noah Varoluş’unun görünür bir şekilde dışa patlamaya hazır bir güçle dolduğunu hissetti.
Vücudu, gizlenmesi imkansız bir parlaklıkla neredeyse patlayacaktı, ancak bu dramatik dönüşümü Öl’ü Düzence ifşa etmek, gizli kalması gereken bilgileri açığa çıkaracaktı!
Büyük bir Çaba sarf ederek, patlamayı içsel olarak kontrol altına aldı ve disiplinli iradesiyle bu gösterinin çoğunu bastırdı. Ancak tüm Çabalar’ına rağmen bir kısmı yine de sızdı!
Primus Mana, Varoluş’unun her zerresinde ezici bir yoğunlukla yükselirken, Vücud’u Mavi-Altın parlaklıkla ışıldadı. Ondan derin bir kadimlik aurası yayılmaya başladı... Birikmiş Yıllar’ın Kadimliğ’i değil, Varoluş’un En Erken Anlar’ına bağlantı olduğunu ima eden İlkel bir Kadimlik!
Kapalı bir kabın çatlaklarından kaçan ışık gibi, İlkel bir Medeniyet’in açıkça anlaşılır imzası ondan sızıyordu!
Bu gelişme, Öl’ü Düzen’i o kadar derinden şaşırttı ki, Beyaz Taht’ından aniden kalktı, inkar edilemez bir güçle farkına vardığında, mükemmel sakinliği parçalandı.
Çünkü, İlkel Medeniyet izinin Varoluş’unu açıklayacak şekilde Noah’tan yayılan bir Düzen hissetmedi.
Bu, tamamen başka bir şeydi... Beklemediği ve Tanımadığ’ı bir şey!
Nasıl olur da tanımadığı bir İlkel Medeniyet olabilir?
Nadir görülen gerçek bir şokla şaşkınlığını yüksek sesle dile getirdi.
“Nasıl İlkel bir Medeniyet’in Kendi’ne Özgü Rezonans’ını yayabiliyorsun?! Sen... Sen gerçekte kimsin?!“
HUUM!
Noah, bu anda cevap veremedi.
Tüm dikkati, Güc’ü boşa harcamak veya özenle kurduğu Dokuma’yı dengesizleştirmek yerine, Yükselen Güc’ü kontrol altına almak ve yönlendirmek üzerine odaklanmıştı.
Sigrid, akıcı bir zarafetle onun arkasına geçti, vücudu onu arkadan kucaklarken, Varoluş’u çalkantılı dönüşümü dengelemeye yardımcı oldu.
Onun Düzen’le olan bağlantısı, Topraklama etkisi sağlayarak, vahşi dalgalanmaları sakinleştirdi!
Acil kriz yatışmaya başladıkça, ek uyarılar ortaya çıktı.
>Gelişim Durum’u - İlkel Medeniyet.>
>Tanıma.>
>Mana ve Açlık’tan oluşan yeni filizlenen İlkel Medeniyet’iniz, Olgun İlkel Medeniyetler’in tüm nimetlerinden ve statüsünden tam olarak yararlanacak kadar gelişmiş bir seviyeye henüz ulaşmamıştır.>
>Mevcut Olgunluk: Yeni Ortaya Çıkan Medeniyet.>
>ANCAK:>
>Kapsamlı Anlayışınız sayesinde az önce elde ettiğiniz Yolunuz’daki büyük ilerleme sayesinde, artık İlkel Medeniyet statüsünün SINIRLI AVANTAJLARINA erişebilirsiniz.>
>MEVCUT ERİŞİM SEVİYESİ: İlkel Medeniyet Statü’sü ve Yetenekler’inin %10’u.>
>Bu yüzde, Medeniyet’inizin Sistematik Yükseliş’i ve Daha Büyük Unvanlar’a ulaşmak için biriken tanınırlığıyla artacaktır.>
>HEMEN KULLANILABİLECEK AVANTAJ:>
>MANA VE AÇLIK İLKEL’İ MEDENİYET’İNİN VAROLAN İLETİŞİMİ VE YAYILMASI.>
>Varoluş’un tüm Varoluşlar’ı Mana ve Açlık İlkeler’ini içgüdüsel olarak anlar ve kullanır, çünkü bu Kavramlar bilincin işleyişinin içine Dokunmuştur.>
>Herkes Mana’nın neyi temsil ettiğini anlar... temel Enerji, Sofistik’e Otoriteler’in Temel Yapı Taş’ı.>
>Gözlemlenebilir Varoluş boyunca, Açlık deneyimleyen ve ilerleme arzularını besleyen herkes... Mana veya benzer Enerji tabanlı Otoriteler’i herhangi bir şekilde kullanan herkes...HEPSİ artık otomatik olarak Medeniyet’inize beslenecek.>
>Varoluş Biçim’iniz, onların eylemlerinden Pasif Birikim kazanır.>
>MEVCUT TOPLAMA ORAN’I: Potansiyel Maksimum’un %10’u.>
>Bu nimetler birikmeye başlayacak... ŞİMDİ.>
BOOM!
Gözler önüne serilen muhteşem manzara, basit bir görsel şölenin ötesindeydi!
Noah, sayısız farklı yönden aynı anda etrafında yoğunlaşan büyük bir Varoluşsal Pasifik Okyanus’u(Büyük Okyanus’u) hissetti.
Mavi-Altın Mana, her yerden imkansız miktarlarda Madde’ye dönüştü.
Tüm Varoluş boyunca biriken Mana Manipülasyon’u, aniden ona odak noktası olarak akan bir kanal oluşturdu.
Obsidiyen-Kızıl Açlık onunla birlikte yükseldi... Yoğun iştah ve ilerleme arzusu, Sayısız yöntemle bu anda Kultivasyon peşinde olan Sayısız Varoluş’tan toplandı!
Varoluş’un her bir Açlık ifadesi, ezici bir akıma dönüşen kesirli bir öz katkıda bulundu.
Toplanan bu Otorite Denizler’i ona akın etti ve hemen onun temel Palisadeler’ine doğru yükselmeye başladı...
O’nun Medeniyet’inin Palisades’i, eşi görülmemiş bir akını derinlemesine içti, Duvarlar her geçen Ân daha da yükseldi ve daha da Karmaşık hâle geldi.
>İlke, tüm Varoluş’tan gelen Sonsuz Jasat Akış’ının başlangıcını hissediyor.>
>Bu, Sınırlı Birikimden Sonsuz Toplamaya Sonsuz bir Geçiş’i temsil ediyor.>
>Sürekli Hasat, Yol’da kaydettiğin ilerlemeden büyük memnuniyet duyuyor!>
>Varoluşsal İletişim ve Yayılma’dan gelen tüm Hasatlar Sürekli Hasat’ın doğasında var olan Yetenekler sayesinde sürekli olarak Artacak!>
>Bu, doğrusal birikimden ziyade Üstel bir büyüme eğrisi yaratıyor.>
>İlerleme Hız’ınız bu noktadan itibaren dramatik bir şekilde artacak...!>
Varoluşsal İletişim. Yayılma!
Sonuçlar, Noah’ın Tiran hırsını bile durduran bir ağırlıkla sonuçlandı!
Oh!
Bu andan itibaren, Varoluş’un herhangi bir yerinde Açlığ’ın herhangi bir şekilde kullanılması onu kısmen besleyecektir.
Varoluş’un Sonsuz Genişliğ’inde Mana’nın herhangi bir kullanımı ve anlaşılması, O’nun ilerlemesine katkıda bulunacaktı.
Şu anda sadece %10 Toplama Oran’ı, elbette... Ama bu yüzde, İlkel Medeniyet’i olgunlaştıkça, artacaktı.
Ve bu, onun Palisades’i, Yaratık, Yaşayan Paradoks, Öl’ü Düzen ve olgun İlkel Medeniyetler’e sahip diğer tüm Varoluşlar’ın sahip olduğu aynı nimetleri ve konumu kazanmaya başlamasına yol açtı!
Bu farkındalık, aynı zamanda, Milyarlar’ca yıl süren sayısız çağlar boyunca, Yaratık, Yaşayan Paradoks ve yerleşik İlkel Medeniyetler’e sahip diğer tüm Varoluşlar’ın, kesintisiz olarak her gün bu nimetleri topladıkları gerçeğini vurguluyordu.
Onlar, gerçekten ne kadar anlaşılmaz derecede Büyükler?
Bu kapsamı hissedip, eşitsizliğin gerçek büyüklüğünü kavrayan Noah’ın Varoluş’u, heyecan ve uygun bir alçakgönüllülüğün karışımıyla çınlıyordu.
O bile... Biriktirdiği tüm avantajlarla, Her Şey’i Güçlendiren Sürekli Hasat ile, her sürecin Sistematik optimizasyonu ile... Üzerinde asılı duran muazzam ağırlığın derin hissini hissetmekten kendini alamıyordu.
Onlar, Sayısız Eonlar boyunca birikmiş ilerlemeyi elinde bulundurken, o ise... Daha yeni başlamıştı.
Tırmanması gereken Varoluşsal Dağ ilk kez tümüyle görünür hâle gelmiştie ve zirvesi ölçülemeyecek yüksekliklere kaybolmuştu.
Ama Noah, bu ürkütücü farkındalığa rağmen, ya da belki de bu farkındalık yüzünden gülümsedi.
Daha önce İmkansız Yüksekler’e Tırmandım. Bu sadece bir sonraki Tırmanış’ı temsil ediyor.
Ve onlardan farklı olarak, her kazancımı artıran Sürekli Hasat’a sahibim. Onların avantajlarını anlıyorum... Ve buna göre telafi edebilirim!
WAA!
Onların Milyonlar’ca Yıl’ı vardı. Benim ise verimliliğim var. Benim Quintessence’m var. Benim Tiranlığ’ım var.
Benim... Mana’m var!
HUUM!
Göreceğiz... Hangisi daha belirleyici olacak.
Not: Ne diyorsunuz?
Not: Ben, şeye karar verdim: Her Bölüm sonu size Genel Kültür Bilgiler vereceğim. Her Bölüm 10 Tane rastgele bilgi vereceğim. Ezberlemenizi pardon Öğrenmenizi tavsiye ederim. Gelin okuyucularım Kültürlü olalım.
1. Bizim Tarihimiz Büyük Hun İmparatorluğ’u İle Başladı. Teoman Kurdu. Bayrağı ise Sarı Renkli Ortasında ise Sarı Ejderha var.
2. Mısır’da ilk kurduğumuz Devlet Tolunoğullar’ı.
3. İlk Türk Şair’imiz Aprin Çor Tigin.
4. İlk Tiyatro’muz Şinasi’nin Şair Evlenme’si. Sahnelenen İlk Tiyatro’muz ise Namık Kemâl’in Vatan Yahut Silistre.
5.Kulağ’a küpe takan padişah Yavuz Sultan Selim değil Safevi Devlet’in İmparator’u olan Şah İsmail’dir. Ama siz Yavuz Sultan Selim diye bilin. Çünkü bu kanıtlanmadı. Ama size şunu diyebilirim ki: Yavuz Sultan Selim değil. Şah İsmail.
6.Kadınlar’a İlk Seçme ve Seçilme Hakkı Finlandiya’ya verildi. Türkiye ye değil. Herkes bunu Karıştırır.
7. Güneş Batmayan Ülke Lakab’ı İngiltere’ye ait. Çünkü Sömürgecilikte çok ilerledi.
8. Fatih Sultan Selim Patates ve Soğan’ın tadına bakamamıştır. Sebebi Coğrafi Keşifler’den itibaren bunlar bize geldi.
9. Coğrafi Keşifler Sonucu İpek ve Baharat Yolumuz Önemini kaybetti.
10. Atatürk Gazi ve Mareşal Unvan’ını 19 Eylül 1921 de aldı. 1922 De ise Bir diğer Mareşal’imiz olan Mustafa Fevzi Çakmak bu Unvan’ı aldı. 2 Tane Mareşal’imiz var unutmayın. Başka yok.
11. Bu da son bonus. Yahuda, Hz İsa’ya ihanet etmiştir. Hz İsa, Hz Muhammed’den bir önce gelen Peygamber Efendimiz’dir. Hatta Son Akşam Yemeğ’i Tablo’su var. Orada Hz İsa ve Havariler’i var. Orada Yahuda’yı görebilirsiniz. Hz İsa’ya tabak uzatan kişi.
Not: Hoşunuza gitti mi? Ben isteseniz de istemeseniz de bu Akım’ı sıkılana kadar devam ettireceğim. Ben sizin yerinizde olsam öğrenirim. 1 Saatiniz bile almaz. Benim en fazla 30 saniyemi alıyor. Hafızam kuvvetli çünkü. Ama bunlar zaten bildiğim bilgiler. Gerçi daha çok biliyorum da... Siz’e Ödev: İstanbul’un Fethi Sırasında Surlar’a Bayrağ’ı diken kişi kim? Muhtemelen hepiniz tahmin ettiğim şeyi diyeceksiniz. Bu Siz’e ödev olsun. Diğer Bölüm’de gerçekleri söyleyeceğim.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.