Yukarı Çık




4544   Önceki Bölüm 

           
Bölüm 4545: Mahkûmiyet! II


Noah, sanki son derece uzun ve tuhaf bir rüyadan uyanıyormuş gibi gerindi.


Görüşü çevresine yeniden alışırken, gözlerini birkaç kez kırpıştırdı ve kendisine nazik bir gülümsemeyle bakan Genç bir Kadın’ın masum mavi gözlerini gördü.


Omuzlarından aşağı zarifçe dökülen Parlak Altın Sarı’sı Saçlar’ı vardı ve konuşurken, sesi yumuşak bir sıcaklık taşıyordu.


“Seni uyandırmaya kıyamadım,“ dedi şefkatli bir eğlenceyle. “Ve şimdi ikimizin de bir sonraki dersi kaçırmasına neden oldun.“


Sözler’i hafif ve alaycıydı.


Noah, yavaşça doğruldu ve çevresini dikkatle inceledi. O ve Genç Kadın bir okulun çatısındaydılar, sırt çantaları alçak bir duvarın kenarına gelişigüzel bırakılmıştı.


Etrafa baktığında, başının üzerinde Sonsuz’ca uzanan parlak mavi bir gökyüzü ve havada süzülen kuşların uzaktan gelen sesini gördü. Uzaklarda, bir Uçağ’ın şekli hızla ters yöne doğru hareket ediyor, arkasında izler bırakıyordu. Tüm sahne sakin ve derin bir huzurla doluydu.


Başının kucağında dinlendiği Genç Kadın, kendisinin de giydiği aynı üniformayla donatılmıştı. Üniformalar’ı, Yaka ve Manşetler’inde Mavi Şdritler olan temiz beyaz gömlekler ve mavi pantolonlardan oluşuyordu. Tasarımlar’ı sade ama şıktı.


Ve adı...


“Elizabeth,“ diye seslendi adına hafif bir tanışıklıkla.


Gülümsedi ve oyuncu bir merakla konuşurken, tanıdık bir şefkatle başını okşamak için uzandı.


“O kadar derin mi uyudun?“ diye sordu alaycı bir tonla. “Yine o Fantastik Rüyalar’ından birini mi görüyordun? Bu sefer neydin? Bir Kral mı? Bir Köylü mü? Geniş Topraklar’ı yöneten bir İmparator mu?“[Not: Düşünsenize gerçekten her şeyin Rüya olduğunu tüm bunların Rüya’dan ibaret olduğunu. Adui, ister istemez beni korkutuyor. Final de sanki Her şey sahte gerçekliğe geri dönün diyecek bir havası var.]


Gözler’i ilgiyle parladı.


“Ooh, peki ben bu Rüya’da neydim?“


Bunu söylerken, ona yaklaştı ve çenesini nazikçe kendine doğru eğdi. Dudakları onunkileri yavaş, şefkatli ve birkaç Ân süren bir öpücükle karşıladı.


Geri çekildikten sonra, dudaklarını tatmin olmuş bir ifadeyle yaladı ve gönülsüz bir pratiklikle konuştu.


“Buna devam etmek ve daha fazlasını yapmak istiyorum ama gerçekten gitmemiz gerek,“ dedi hafif bir pişmanlıkla. “Psikoloji dersini kaçırdık ama bir başkasına daha geç kalamayız. Beni böyle belaya sokmaya devam edemezsin, tamam mı?“


Ayağa kalkarken, dudak büken bir ifade takındı, belli ki Fakülte’ye yakalanmadan önce aşağı inmek niyetindeydi.


Ve yine de Noah, ifadesinde okunamaz bir şeyle gülümsedi ve onun hareketini takip etmedi.


Elizabeth, kafa karışıklığıyla gözlerini kırpıştırdı, ardından dudak büken ifadesi neredeyse kızmak isteyen ama bunu tam başaramayan bir şeye dönüştü.


“Hadi ama,“ dedi nazik bir ısrarla.


Ve yine de Noah, bu Ân’ın ötesinde bir ağırlık taşıyan sözler söylerken, sakin bir kesinlikle başını iki yana salladı.


“Sen ve ben bu çatıya hiç birlikte gelmezdik,“ dedi ölçülü bir gözlemle. “Derslere girmek istemediğimde ya da... Sosyal durumlarla uğraşmak istemediğimde bu çatıya hep yalnız gelirdim. Burada hep yalnız olurdum.“


Gözler’i onun üzerinde sabit kaldı.


“O zamanlar kendime hiç güvenim olmadığı için seninle normal bir insan gibi konuşmaya bile cesaret edemezdim. Sen, her şeyi doğru yapan ve etrafımızdaki herkesten daha çok çalışan o Zengin Kız’dın.“


Devam etmeden önce durakladı.


“Kendim’i bir şekilde senden temel olarak aşağı görürdüm ve sana yaklaşmayı hiç denemedim. Bu senaryo genç halim için ne kadar hoş bir rüya olsa da, Kökenim’in İnançlar’ını sarsmaya yeteceğini hiç sanmıyorum.“[Not: Noah oğlum sen neler diyorsun öyle? Aşağı mı görmek? 👀]


GÜM!


Anında çevredeki her şey tamamen dondu. Kuşlar uçuşun ortasında durdu, uçak Uzak gökyüzünde hareketsiz asılı kaldı, Rüzgar bile hareketini kesti.


Elizabeth’in figürü, gerçek bir inançsızlıkla konuşurken, Gülünç Derece’de şok olmuş bir ifade gösterdi.


“Az önce ne halt oldu?“ dedi sesi yükselerek. “Bu sadece testin İlk Birkaç Pikosaniye’si! Denekler Mutlak Hükümdarlığ’ın BU Yüzeysel Derinliğ’ine ulaşmış olsalar bile gerçek benlikleri hakkında hiçbir şey bilemeyecekleri ilk birkaç günde en güçlü ve etkilidir!“


Şoku, öfkeyi andıran bir şeye dönüştü.


“Senin için birden fazla Anlatı Yay’ı ve duygusal kanca içeren koca bir ayrıntılı Hikâye hazırlamıştım. Maruz kalmanın daha ilk birkaç Pikosaniye’sinde duyularını tamamen geri kazanmayı nasıl başardın?“


Böyle bir soru karşısında Noah sakin bir soğukkanlılıkla başını iki yana salladı ve doğrudan sordu.


“Sen nesin?“ dedi basit bir sorguyla.


Elizabeth’in figürü, açıklamayla cevap verirken, gerçek bir öfke ve hayal kırıklığı hissiyle dudak büktü.


“Ben, senin potansiyel geleceğinim,“ dedi sesi hem gerçekliği hem de imkansızlığı taşıyarak. “Şu anda var olduğumuz yer aynı anda hem Gerçek hem de Gerçek Değil olarak kabul edilebilir. Dış Güç tarafından asla kırılmayacağı veya parçalanmayacağı için gerçektir ve tam olarak Potansiyel Boşluklar’ı arasında var olur... Gözlemlenebilir Varoluş’ta ne olduğu ve ne olmadığı arasında.“


Donmuş çevreyi işaret etti.


“Bu Boşluklar arasında var olmak, asla yok edilememesinin nedenlerinden biridir. Bu, diğer herhangi biri kadar bir gerçektir ve bu, diğer herhangi bir Tezahür kadar geçerli bir Varoluş’tur. Başka bir yerde sahip olduğunu hatırladığın veya düşündüğün her şeye rağmen bu gerçeği seçmen için seni ikna etmeye buradayım.“


İfadesi daha samimi bir hâl aldı.


“Bu Alan’da, Sınırlama olmaksızın istediğin Her Şey’e sahip olabilirsin. Gözlemlenebilir Varoluş’un tamamı tamamen yok edilse bile, Bu Alan yok olmaz çünkü Gözlemlenebilir ve Gözlemlenemeyen arasındaki Potansiyel’de var olur. Burada hayatını arzuladığın herhangi bir şekilde yaşayabilirsin.“


Artan bir coşkuyla yaklaştı.


“Önümüzdeki Birkaç Dakika’yı okuldan mezun olmamız için zamanı hızlandırabilirsin. Ondan sonraki birkaç dakika içinde evlenebiliriz. Birkaç gün içinde çocuklarımız olabilir. Kendi şirketini kurabilir, Siyaset’e atılabilir ya da sahip olduğun herhangi bir hayalin peşinden gidebilirsin. Ebeveynler’in burada bizimle olabilir...“


Elizabeth, Sonsuz Olasılıklar’ı sıralamaya devam etmeye hazır görünüyordu ki, Noah o anda ayağa kalktı ve başını iki yana salladı.


Büyük ve heybetli bir ağırlıkla konuşurken, ifadesi ciddileşti.


“Babam sık sık sarhoştu ve Annem bizi desteklemek için son derece çok çalıştı,“ dedi basit bir dürüstlükle. “Benim asıl hayatım buydu ve bu benim için kabul edilebilir. Genç ve güvensizken olduğum kişiden özellikle hoşlanmıyorum ama o da kabul edilebilir.“


Gözleri inançla yandı.


“O deneyimler sayesinde nasıl daha iyi bir İnsan olunacağını öğrendim ve şu anda bana güvenen çok fazla Varoluş var. Bu rahat gerçek yerde kalmak ve tehdit eden hiçbir şey hakkında endişelenmemek ne kadar hoş olsa da...“


El’ini Otorite’yle kaldırdı.


“Başarılması gereken çok fazla şeyim var. Benim inancım, hayal etmeye bile başlayamayacağın bir şey.“


Bunu söylerken, uzattığı elini gökyüzüne doğru kaldırdı. Yukarıdaki Uzak Mavi Genişlik’ten, sanki Varoluş’un Kendi’si çatlıyormuş gibi Mavi Mana sızmaya başladı. Çok geçmeden, o Maviliğ’e akan Altın Nehirler’i, yoğunlaşmış Primus Mana’sı oluşturdu.


Kesinliğinde son derece görkemli görünerek, dururken, hepsi sessizce uzattığı eline akmaya başladı.


Arkasında, Elizabeth gerçek bir şokla konuşurken, tam bir inançsızlıkla başını iki yana salladı.


“Sen, Mutlak bir Ânomal’i hayır hayır bundan bile Öte Mutlak Canavar’sın,“ dedi sesi yükselerek. “BU Yüzeysel Derinlik’te olsan bile, buna Günler gerekirdi-“


GÜM!


Primus Mana’sı çevredeki her şeyi ezici bir Güç’le doldurdu. Bu Yer’in özenle inşa edilmiş Dokumalar’ı, imkansız baskı altında cam gibi parçalandı.


Kendini aniden Beyaz-Altın Otorite’yle karışık Sonsuz bir Altın-Mavi Deniz’de bulduğunda, Noah’ın Varoluş’u tanımayla vızıldadı.


Köken’in Dokumalar’ı akıl almaz derecede güçlüydü; O Ân’da, kafasının içinde daha önce görülmemiş bir yoğunlukla hızla dönen bir şey hissetti.


Medeniyet’in BU Organ’ı tam güçle aktive oluyordu.


İstemler olağanüstü bilgilerle algısının önünde çiçeklendi.


>> Mutlak Egemenliğ’in BU Orta Derinliği’nden kaynaklanan son derece saf bir Otorite, en katı koşullarına rağmen Aşıldı.>>


>> Mümkün olan en yüksek sonuca ulaşıldı: İnanc’ın BU Medeniyetsel Köken Zincirler’i günler yerine Pikosaniyeler içinde parçalandı.>>


>>Köken’in Son Derece Saf BU Medeniyetsel Otorite’si şimdi Medeniyetin BU Organı tarafından sistematik olarak Yiyip, Bitiriliyor!>>


>> Hızlı Metabolizasyon devam ediyor... >>


>> Yoğunlaşmış BU Otorite’si işleniyor... >>


>> Entegrasyon öngörülen Parametreler’in Ötesi’nde hızlanıyor...>>


>> Tahmin: Algılanan tüm Otorite’nin tam Metabolizasyon’undan sonra, Medeniyet’in BU Organı’nın gelişimi %10 tamamlanma eşiğini aşacak!>>


>> Uyarı: %10 eşiği, BU-Önce’si Varoluş sınıflandırmasının kapısını açar!>>


>> Kökeninin İnanc’ı test edildi ve MUTLAK olduğu görüldü.>>


İstemler, aynı anda hem akıl almaz derecede hem de görkemli bir şekilde ihtişamlı ve derin imalarla ağırdı!


Bir Ân sonra, Noah gözlerinin gerçek gerçekliğe açıldığını hissetti.


Ve onu karşılayan sahne, inançsızlıktan başka bir şey değildi.


Doğrudan, kendisine tam bir şaşkınlık ifadesiyle tepeden bakan BU YAŞAYAN Köken’in gözlerine bakıyordu. Kucağında hala yattığı yerde, başının altındaki uyluklarını hissedebiliyordu.


Çevreye Şok ve Kavrayışsızlığ’ın muazzam sessizliği çöktü.


BU YAŞAYAN Köken’in ağzı konuşacakmış gibi hafifçe açıldı ama hiçbir kelime çıkmadı.


Lumivara, imkansız bir şeyin az önce gerçekleştiğini açıkça sezerken, kocaman açılmış gözlerle yakında duruyordu!



Not: Ne diyeceğimi bilemiyorum? Eğer Noah dışında başka bir Mc olsaydı aklınıza gelebilecek herhangi bir Mc işte en az 10 15 sayfa okumak zorunda kalırdınız. Ama Noah? Hey Bana sadece 1 sayfa hayır hayır yarım sayfa ve Pikosaniye ver keyfine bak. Noah artık Ânomal’i bile olarak değerlendirilemiyor. Mutlak bir Canavar Noah. 


Not: Şu Rüya Fikrine ne diyorsunuz? Ya her şey sahte ise? Ya Noah en başından beri güç yolculuğuna çıkmadıysa... Muhtemelen şey dersiniz: Çevirmen Kardeş bu Yazar’ın yaşadığı Ülke’yi bana versene bir de Adres’ini ben de neden diye sorduğumda hiç sadece tanışmak için ziyaretine gideceğim falan dersiniz. 😆



Not: Sizler ne düşünüyorsunuz? Her şey bir Rüya olsun mu? Ama harbi Adui yeri gelince korkutuyor. Bu Bölüm’de de aklımıza Şüphe Tohumlar’ı ekti. Acaba diyoruz. Gerçekten Sahte ise. Hatırlarsanız bir ara bu Konu’yu gündeme getirmiştim Notlar kısmında. Hatırlayanız olursa elbet. Ve şimdi de Adui getiriyor. Bakalım. Rüya mı yoksa gerçek mi?

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.

4544   Önceki Bölüm