Yeni değişiklikler, Her Şey’in İlkel Birimleri’nin azami Sayısını basitçe Yirmi Dört’ten Seksen Bir’e çıkararak, başladığı için, kapsamları bakımından tamamen korkutucuydu.
Kullanım süreleri de bir dakikalık sürdürülen etkiden, üç tam dakikalık kesintisiz Güc’e Genişlemiş’ti.
Bu bile tek başına, özellikle yükselmiş Hükümdarlığ’ının daha yoğun Otorite’siyle birleştiğinde, Savaş Yetenekler’ini büyük ölçüde Genişletir’di.
Ancak sonrasında Medeniyet Organ’ı makul beklentilerin de Ötesi’ne geçti. Yalnızca BU Yaratığ’ın Varoluş’unun BU Kuzey Açılım Düğümü’nü anlamak ve içinde var olması sayesinde ortaya çıkan bir Özellik eklemeye girişmişti.
O, Yapı’nın Metodolojisi’nin gözlemine dayanarak, Organ’ı, dürüst olmak gerekirse doğası gereği Aşırı ve dehşet verici görünen Kendi Versiyon’unu Yaratmış’tı.
Varoluşlar’ı, BU Sonsuz Desmoterion’un içine geri döndürülemez şekilde Bağlama ve Hapsetme Yeteneğ’i. Medeniyet Organı’nın bizzat içinde yer alan Gerçek bir Hapishane.
İçeride bağlananlar asla kaçamazdı. Tüm Zamanlar’ı, tek amacı karşılığında O’nun Güçlendirmek olan Varoluş Yollar’ını arıtmak.
Hükümdarlıklar’ını geliştirmede ne tür kazanımlar elde ederlerse etsinler, onların ilerlemesinden beslenen ve faydalanan Varoluş o olacaktı.
Ve fikrin Kendi’si yadsınamaz bir zalimlik taşısa da, Noah, tereddüt edecek veya yersiz bir suçluluk hissedecek zihniyette değildi. Şimdiden ilk tutsakları olarak potansiyel hangi Varoluşlar’ı hapsedebileceğini düşünüyor ve planlıyordu.
Bunu tasarlarken, aşırı zalim veya sadist değildi. Bu, sadece Varoluş’un En Temel Seviye’de işleyiş şekliydi.
Bir çiftçi, ailesini besleyebilmek adına sırf nihai kesim amacıyla tavuk yetiştirdiğinde veya inek büyüttüğünde, kimse ona zalim veya kötü gözüyle bakmazdı. Bu, sadece Doğa Yasalar’ının devreye girmesiydi. En güçlünün hayatta kalması.
Şu anda Noah’ın tek yapması gereken, kendi Kultivasyon Kümesi’ne yerleştirip, Kendisi’ne Sonsuz ve Daimi faydalar üretmelerini sağlayacak o mecazi tavuklarını bulmaktı.
Böylesine Pragmatik bir düşünceyi işlerken, içten içe başını iki yana salladı. Eh, şu anda hâlâ Saf Enerji’den oluşan ve nabız gibi atan bir Sonsuzluk Sembol’ü olarak tezahür etmesine rağmen başını sallamaya teşebbüs etti diyelim.
Mevcut yoğunlaşmış Otorite Formu, İnsan’sı Beden’ine Yeniden Biçimlenme sürecine başlarken, Mavi-Altın ışıltıyla parlak bir şekilde parlıyordu. Enerji yoğunlaştı ve kararlı bir niyetle kendini şekillendirdi.
Sadece nefes almak ve Varoluş’unun derin enginliğini hissetmek için bir Ân duraksadı. Gerçekten de, Varoluş Yol’unun ağırlığı ve mevcudiyeti, artık daha önce mağlup ettiği ve geride bıraktığı tüm Varoluşlar’ı aşıyordu.
Açıkçası, şu an yaydığı ağırlık ve enginliğin, zirve dönemindeki Stellara gibilerini bile Aştığ’ını güvenle söyleyebilirdi. Ruh’u O’nun Işığ’ında Huzur İçinde Yatsın.
Kultivasyon Tesisi’ne girecek mükemmel bir ilk mahkum olurdu. Ancak şimdilik, O’nun kalibresinde veya Daha Yüksek Daşman Varoluşlar’la karşılaşma fırsatlarını aktif olarak kovalaması gerekiyordu.
Eğer Sonsuz Açılım’dan, Medeniyet Organı’na geri döndürülemez şekilde hapsedilmiş dokuz BU-Önce’si Varoluş ile ayrılmayı başarabilirse, bu Zamansal Yolculuğ’u en büyük başarılarından biri olarak anılabilirdi.
BU Yaşayan Köken’in sesi, iğneleyici bir yorumla düşüncelerini böldü.
“Kendini tebrik etmen bitti mi?“ diye sordu, hafif bir bıkkınlığı ima eden bir ifadeyle.
Dönüşümü tamamen tamamlanırken, Noah bu doğrudan sözler karşısında gözlerini kırpıştırdı. Mevcut formu Saf Enerji hâlinden tamamen yeniden oluşmuştu.
Saçlar’ı, artık Her Tel’inde Koca Katlar’ı barındırıyormuş gibi görünen saf Altın-Mavi bir parlaklıkla ışıldıyordu. Açık Ten’i, En Erken Katlar’dan öncesinden çıkarılmış kadim bir hazine gibi parlıyor, temel bir mükemmelliği işaret eden bir nitelik taşıyordu.[Not: Saçlar’ının Her bir Tel’i Katlar içeriyor ise... Ağzım açık kaldı. Ama sanırım Mecazi olarak kullandı. Bilmiyorum.]
Vücudunu saran kıyafetler bile sıradan kumaşlardan ziyade Ârkaik harikalar gibi görünüyordu. Bol Mavi-Altın pantolon vücuduna rahatça otururken, bir gömlek üst bedenini benzer bir gündelik zarafetle sarmıştı.
Bu giysiler doğrudan Varoluş Yol’unun Hükümdarlığı’ndan oluşmuştu. Zaman Xaman, belirli kısımlar kusursuz bir geçişle kumaşa geri dönmeden önce Saf Akan Enerji Nehirler’ine dönüşüp, titreşiyordu.
Böylesine Büyük bir Yükselmiş Varoluş hâlindeyken, o iğneleyici yorumu yapan BU Yaşayan Köken’e baktı. Ölçülü bir Felsefe’yle yanıt verdi.
“Varoluş’ta, Varoluş yol boyunca elde ettiği küçük zaferlerin tadını kesinlikle çıkarmalıdır,“ dedi sakin bir inançla. “Eğer durup, kaydettiğin ilerlemeyi takdir etmek için bir Ân bile ayıramıyorsan, o zaman tüm bunlar Temel’de ne için?“
BU Yaşayan Köken, bu sözler üzerine ona Ânalitik bir değerlendirmeyle baktı, ardından isteksiz bir onayı andıran bir tavırla başını iki yana salladı.
“Buradan itibaren, bu tehlikelerle başa çıkman için seni kendi haline bırakıyorum,“ dedi kesin bir dille. “Eğer Kendi Yetenekler’inle bu yerden sağ çıkabilirsen, bu Köken’inin mutlak inancını daha da perçinleyecektir. Eğer hayatta kalmayı başaramazsan, bu sadece olayların akışıdır.“
Noah, koruyucu baloncuklarını çevreleyen o korkunç derecede düşman ortama bakındı ve belirgin bir endişeyle kaşlarını çattı. Ona dönerek, doğrudan konuştu.
“Beni buraya getirdikten sonra neden bu kadar çabuk terk etmek istiyorsun?“ diye sordu, onun mantığına dair gerçek bir merakla.
BU Yaşayan Köken’in yanıtı, ayrılışını açıklarken, ağır bir derinlik taşıyordu.
“Sana daha önce Varoluş’un temelde mücadele olduğunu söylemiştim,“ dedi ölçülü bir ahenkle. “Köken’imin, senin gelişmekte olan Temel’in üzerine kendini dayatmaya başladığını şimdiden hissedebiliyorum. Sen’i daha fazla elinden tutup, pürüzsüzce ilerleterek, büyümeni kazara mahvetmeden önce, seni gerçek zorluklarla dolu bu yerde terk edeceğim.“
Ağırlığını koyarak, devam etmeden önce durakladı.
“Ve ayrılmadan önce sana son bir kritik tavsiye bırakacağım. varoluş Varoluş’a sayısız farklı Yol’la yaklaşabilir. Varoluş’un bizzat kendisine karşı gelmeye, Varoluş’’un doğal akışına karşı mücadele etmeye hayatlarını adayanlar vardır.“
Beyaz-Altın gözleri kadim bir anlayışla parladı.
“Ancak Varoluş Ölçülemeyecek kadar Geniş’tir ve senin Şu Anki Seviyen’de Hayal Edebileceğ’inden akıl almaz Derece’de Daha Karmaşıktır. Eğer Yol’unu sürekli Varoluş’un doğal akıntılarına karşı zorlamaya çalışırsan, daha neyin ters gittiğini bile anlamadan kendini çökmüş halde bulabilirsin.“
...!
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.