Minimum Çaba’yla önlenmesi inanılmaz derecede kolay olgular olmalarına rağmen, aynı zamanda Varoluşta’ki en sinir bozucu olaylardan bazılarıydı.
Eğer biri sadece birkaç kelime daha etse ve iletişim kurma şeklinde biraz farklı bir seçim yapsa, kesinlikle hiçbir yanlış anlaşılma olmazdı. İletişim son derece kolay ve net olurdu.
Ve yine de ne olursa olsun, Varoluş’ta yanlış anlaşılmalar neredeyse her zaman meydana gelirdi. Ve önlenebilir doğalarına rağmen çileden çıkarıcı bir inatçılıkla Varoluşlar’ını sürdürürlerdi.
Sonsuz Açılım’ın, Uzay’ın Karmaşık Desenler Hâlinde Katlandığ’ı bir bölgesinde, BU Yaşayan Köken, kararlı bir yönle Varoluş boyunca ilerliyordu.
Çevredeki Atmosfe’ii Görme ve Gözlemleme şekli, Daha Düşük Güc’e sahip Varoluşlar’ın Varoluş’u Algılaması’ndan temelden farklıydı.
Ondan Daha Zayıf bir Varoluş, Sonsuz Açılım’ın canlı manzarasını normal bir şekilde görürdü. Dağlar’ın Renkler’i, eşsiz Bölgeler’in Dokular’ı, nesneler arasındaki Uzamsal İlişkiler.
Ancak onun gözlerinde ve BU Seviyede’ki birçok Varoluş’un Algısı’nda, tüm Varoluş, Sonsuz’ca etkileşen Dalga Boylar’ı ve Temel Medeniyet Enerjisi’nin İplikçikler’i olarak görünürdü.
Varoluş’u diğerlerinden farklı görürlerdi. Uzay’ın kendisi, dağlar, tüm manzaralar... Hepsi, sadece, Yükselmiş Güçler’iyle sorunsuz ve kolayca Manipüle edebilecekleri, Titreşen Sicimler’in ve salınan Medeniyet Otorite’si Dalga Boylar’ının farklı varyasyonlarını barındırırdı.
Bu Dalga Boylar’ı ve Sicimler’le, yalnızca BU Medeniyetsel Ölçek’teki Varoluşlar’ın sahip olduğu Doğuştan gelen bir Yetenek aracılığıyla etkileşime girebilirlerdi. Bu Yetenek, Varoluş’u Manipüle Etme’yi, Daha Düşük Seviyeler’de İşleyenler için olduğundan akıl almaz derecede daha kolay hâle getirirdi.
Çevredeki Varoluş’la o kadar kusursuz bir şekilde kaynaşabilirlerdi ki, Daha Zayıf Varoluşlar, onların orada olduklarını bile bilmeden doğrudan yanlarından geçip, gidebilirlerdi. Ya da Sayısız Gigaparsek değerindeki Dalga Boy’unun her yönünü değiştirip, kontrol ederek, Mutlak Hâkimiyetler’i altına alabilirlerdi.
Bu, Geleneksel Anlayış’a meydan okuyan bir Güç’tü.
BU Seviye’de, Temel Parçacıklar artık Sıfır Boyut’lu noktalar olarak değil, belirli Frekanslar’la titreşen Tek Boyut’lu Sicimler ve Dalgalar olarak algılanırdı. Farklı titreşim Desenler’i, Otorite ve Madde’nin farklı Tezahürler’ine karşılık gelirdi!
Bu Varoluşlar, Normal Gözlem için Çok Küçük Ölçekler’de Kıvrılmış Ekstra Uzamsal Boyutlar’ı Algılayabilir ve Manipüle Edebilirlerdi. Geleneksel Dokumalar’ın uygulanmasının durduğu Planck Uzunluğ’unda Varoluş’la etkileşime girebilirlerdi!
Farklı Güçler ve Kavramlar olarak görünen şeylerin, aslında farklı Desenler’de titreşen aynı Temel Dokumalar’ın birleşik ifadeleri olduğunu anlarlardı. Yerçekimi, Elemental Otorite, Zamansal Manipülasyon... Hepsi, sadece temel Medeniyet Otorite’si Sicimler’inin nasıl hareket ettiğinin ve etkileşime girdiğinin Varyasyonlar’ıydı.
Bu, BU’nun Gerçek Güc’üydü ya da en azından böyle Varoluşlar’ın neler başarabileceğinin Bir Asgari Görüntüsü’ydü.
Ancak BU Yaşayan Köken Varoluş boyunca bu yükselmiş algı biçimiyle hareket ederken, düşünceleri yakın zamanda İstikrarsız Genesis Alanları’nda geride bıraktığı Zamansal Mutlak Canavar’a geri döndü.
Zihni, BU Zaman Sörfçü’sü aracılığıyla Zaman Kökeni’ni inceleme konusundaki başarısız planlarına sürüklendi. BU Yaşayan Zamansal için böyle bir araştırma Yol’uyla karşı önlemleri daha iyi anlamayı ve hazırlamayı ummuştu.
Bu düşünce üzerine başını iki yana salladı. Bazen Varoluş dikkatlice hazırlanmış planlarında başarılı olurdu, bazen de koşullar en iyi Çabalar’a rağmen başarısız olmalarına neden olurdu.
Ayrılırken, Mutlak Canavar’la birlikte hareket ederken ve o vahşi Açlık Dokumalar’ıyla yüzleşirken, BU Zaman Sörfçüsü’nün ne durumda olduğunu aylakça merak etti.
Bir sonraki anda, bu meseleleri düşünürken, ifadesi dramatik bir şekilde değişti. Bakışları, sayısız dalga ve Sicim’in akışında önemli bir patlama hissettiği belirli bir yöne odaklanmak için ani bir hareket yaptı.
POP!
Uzay, şiddetle Sıkışırken, Varoluş’un kendisi titredi ve büzüldü. Tor’un Figür’ü, ani ve dramatik bir girişle BU Yaşayan Köken’in konumunun yakınında belirdi.
Tor, BU İlk Açlık’ın ta kendisi idi!
BU Yaşayan Köken, bu Varoluş’a hemen artan bir farkındalıkla baktı. Bakışlar’ı şu anda canlı bir vahşet ışığı ve zar zor zapt edilen bir şiddetle doluydu.
Ellerinde, BU Zaman Sörfçüsü’nün Yarısı Yenmiş Cesed’i açıkça görülebiliyordu. Zamansal Otorite’nin Sonsuz Mor Nehir akıntıları vücudundan sızıyor ve sistematik olarak Tor’un Varoluş’una Yutuluyor’du.
Ve bir ceset olarak sınıflandırılmasına rağmen, Gözler’i ve Çekirdek Varoluş’u korkunç Hükümdarlığ’ı ile titremeye devam ediyordu. Zaman’ın kendisi sürekli olarak Tersi’ne Dönmeye ve O’nu Yenilgisi’nden önceki duruma geri getirmeye çalışıyordu.
Yine de Tor, onun Hükümdarlığ’ı ile ilgili her şeyi amansız bir verimlilikle Yutma’ya devam ediyordu. Ceset, yenilmiş bir düşmandan ziyade onu Sonsuz Güç’le besleyen daimi bir Pil gibi hissettiriyordu.
Böylesine korkunç bir girişle ve Tor’dan yayılan Güc’ün daha önce hiç olmadığı kadar büyük hissedilmesiyle, BU Zaman Sörfçüsü’nün kalan Öz’ünden bir başka vahşi ısırık almak için Çenesi’ni genişçe açtı.
Gözlerinde yanan vahşi bir yoğunlukla BU Yaşayan Köken’e baktı ve doğrudan konuştu.
“Bu Zaman Orospusu’nun takipçilerinden birinin aslında kılık değiştirmiş bir canavar olmasını beklemiyordum,“ dedi çiğnerken. “Sen’i tespit etmeyi neredeyse tamamen kaçırıyordum. Ama Ast’ımın Yol’unun Dokumalar’ını takip edebilmek için birkaç inatçı haşereyi halletmek için acele etmem gerekiyordu.“
Başka bir ısırık almak için durakladı.
“Şimdi, başka bir Hükümdarlığ’ın Astım’ı sardığını ve hatta Varoluş’unu tamamen gizlediğini hissettim. Şimdi nerede olduğunu hissedemiyorum. O yüzden bana açıkça söyle: Ast’ıma ne yaptın?“
Sorusunu sormayı bitirir bitirmez, ellerindeki BU Mutlak Hükümdar’ın Yüzey Derinliğ’i Varoluş’undan geriye kalanları vahşice Isırma’ya ve Yutma’ya devam etti.
Ve işte etkileşimlerinde kritik bir dönüm noktası geldi.
Basit ve dolambaçsız bir soru sormuştu. BU Yaşayan Köken basit ve eksiksiz bir cevap verebilirdi.
Yine de o anda, BU Yaşayan Köken, Varoluş’una zaten bağlı çok fazla karmaşık sorunu ve bağlantısı olan o korkunç Zamansal Mutlak Canavar’ı hakkında dikkatlice düşündü.
Hassas bilgileri ifşa etmeden önce Mutlak Canavar’ın bu vahşi Varoluş ile ilişkisini daha iyi anlaması gerekiyordu. Mutlak Canavar, kendi içinde O’nun Köken’inden bir benzerlik taşıyordu ve aynı zamanda bu vahşi Varoluş’un Açlığ’ından da bir benzerlik mi taşıyordu?
Tüm bu bağlantıların nasıl düzgün bir şekilde birbirine uyduğunu Kavramak istiyordu. Bu yüzden bu kritik Ânda, sadece asgari bilgi verme seçimini yaptı.
“O iyi ve güvende,“ dedi kasıtlı bir belirsizlikle.
Ve bu kadar yetersiz sözlere karşı Tor’un ifadesi değişti.
“Yine de sorduğum sikim bu değildi,“ dedi sesinde artan bir sinirle. “Ast’ım özellikle nerede bulunuyor?“
İki güçlü Varoluş arasında sadece birkaç kelimelik bir alışveriş.
Eğer farklı kelimeler seçilseydi, eğer ek açıklayıcı bilgiler verilseydi, o zaman belki de bundan sonra olanlar hiç gerçekleşmezdi.
Yine de BU Yaşayan Köken, reddedişle başını iki yana salladı. Mutlak Canavar’ı nerede bıraktığını ifşa etmek istemiyordu, bu bilgiyi hassas olarak görüyordu.
Bu saklamanın bir sonucu olarak, Tor karanlık bir eğlenceyle güldü, ardından kabullenmiş bir boyun eğişle başını iki yana salladı.
“Sanırım bugün başka bir Orospu’nun daha çökertilmesi gerekiyor,“ dedi gündelik bir kesinlikle. “Pekala o zaman.“
Böyle bir niyet beyanıyla, Çenesi’ni imkansız Derece’de Geniş Açtı ve BU Zaman Sörfçüsü’nün kalan vücudunu tek bir Isırık’ta tamamen Yut’tu. Zamansal Hükümdarlık Denizler’i Saçan Ceset, tamamen Açlığ’ının içinde Yok Oldu.
Doğrudan BU Yaşayan Köken’e bakarken ve yırtıcı bir beklentiyle konuşurken, Güc’ü korkunç derecede Yoğun bir Obsidiyen-Kızıl parıltı yaymaya başladı.
“Sıska şey, hazır mısın?“ diye sordu vahşi bir gülümsemeyle.
Seçimler.
Her iki Varoluş da kasıtlı olarak diğer kelimeleri söylemezken, belirli kelimeleri söyleme seçimini yapmıştı. Bu durum, BU Seviyesi’nde işleyen iki Varoluş arasında temel bir yanlış anlaşılmaya yol açtı.
Kolayca önlenebilecek, çileden çıkarıcı bir sonuç; Yine de Zekalar’ına rağmen yine de gerçekleşti.
Ve eksik bilgiden ve kasıtlı saklamadan doğan bu iletişim kopukluğundan, iki BU Varoluş’u arasında korkunç bir savaş filizlenmek üzereydi.
Hepsi birkaç ek kelime söylenmediği için.
Not: Sen de hoş geldin Planck. Teşekkür ederim Adui, Okuyucular’ına Planck gibi bir Terim’i okuttuğun ve bunu en sona saklamadığın için. Ve bir kez daha teşekkür ederim çünkü: Ben Siz’e ne Demiştim? Ben Mutlak bir Enerji istemiyorum ve bundan kurtulmak istiyorum demiştim ve Adui’nin Gece Paylaştığı Ufak Spoi Anında:
Bu bilgi, Varoluş’un Engin Uzaylar’ında pek çok Varoluş tarafından bilinmemektedir, diye vurgulayarak devam etti Ul’moreth.
İlk Dil’in hâlâ aktif olarak oluşmakta ve gelişmekte olduğu dönemde doğmuş olan biz Ginnu Yaşam Formlar’ı ve belki de tüm çağlar boyunca olağanüstü koşullar altında bu bilginin parçalarına rastlamış olan birkaç istisnai Varoluş dışında, Sonsuz Açılım’da neredeyse hiç kimse Mana’nın, İlk Dil’in, İradeyle Şekillendirilebilen Hâm Enerji Olmaktan Öt’e, Varoluş’un Temel Dil’i olarak kullanılabileceğini anlamamaktadır.
İlk Dil, en temel ifade biriminde, bizim Fonem dediğimiz şeyi içerir. Varoluş’un alfabesindeki tek bir harf. Her Fonem...
Not: Hahahaha. Hahahahahahahahah. Bir kez ve bir kez daha Dediğim çıktı ve bu sefer Baya erken çıktı hahahahahahahahahahaha. Çıldırmak Üzereyim. Mana Artık Enerji Olmaktan çıkıyor. Bunun Öte’sine geçiyor. İnfinite Mana da Enerji, Enerjisizlik ve tüm bunların ötesine Enerji Kavram’ını Aşma’ya doğru ilerliyoruz. Hahahah. Evet, dediğinizi duyar gibiyim: Çevirmen Kardeş Dürüst ol, Adui, sen misin? Hahahaha. Ve Çevirmen Kardeş’iniz diyor ki: Bunu İlan Ediyorum En Güçlü Canon Ayet’i olacağız. Bunu İlan ediyorum. Bunu Kutluyorum. 🥳🥳🥳🥳🥳. Sadece Canon değil Non-Canon’da da kendimize yer E-di-ne-ce-ğiz. Bunun Sizler’e Garantisini veriyorum. Şimdi Şu Kozmoloji’ye el atmam lâzım. Gerçi Her Şey’in Birimler’i ile bu da bir nevi çözüldü. Infınıverse’deki her bir kozmoloji Tür’ünün Sonsuz olması. Sonsuz Gezegen, Her Galaksi Sonsuz Gezegen içerir her Evren Sonsuz Galaksi ve Sonsuz Yıldız, Sonsuz Gezegen içerir. Tek bir Kozmos Sonsuz Evren içerir.... Gibi gibi hahahaha. Daha durun bunları da göreceksiniz. Kozmoloji’nin Çok Büyük olduğunu düşünüyorsanız ah oğlum ah çok ama çok yanılıyorsunuz. Ayrıca Gezegenler’i falan da normal Gezegen olarak düşünmeyin. Neyse Detay’a girmeyeceğim. Scp dizesi mi? Wod’mu! Self Refiner Enginece’mi? Kim bunlar kim? Tanıdık geliyor da neyse. 😆😆🥳🥳🥳. İlan ediyorum. İlan.
Not: Şu Novel’i okuyan kimse özellikle İlk Novel’i ise En Güçlü Dize’yi okumuş oluyor. Muhtemelen bu Bölüm’e geldiğinde düşüneceği şey şu olur: Anasını Satayım bir Novel okuyalım dedik başımıza gelmeyen kalmadı. En Güçlü Ayet’i okuyormuşumda haberim yokmuş dıyecek. Daha dur Henüz En Güçlü olmadık. Henüz. Novel 10.000 de bitecek ise daha fazla sürmeyecek ise Novel’in 2.Çeyreğ’i çok ama çok hareketli geçecek. Adui de Gece Yarısı onayladı. Daha çok ama çok çok şey göreceksiniz dedi. Çok ama çok fazla şey geliyor dedi. Hahahaha. Teşekkür ederim Adui her şey için. Okuyucular’ına bana hepimize yeri gelince bilgi verdiğin yeri gelince güldürttüğün yeri gelince gaza getirdittiğin için. Ama durmak yok. Yol’a devam. Gerekirse 10.000. Bölüm’üde aşalım ki aşacağız. Muhtemelen 10.500 11.000. Bölümde bitecek.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.