Under The Oak Tree - Türkçe Çevrimiçi Oku

(Bölüm +18 öğeler içermektedir!!!)
“H-hey, bekle bir saniye…!”
Elbisesi Riftanın uğursuz gücüne direnemeyip aşağı aktı. Aceleyle kıyafetini yakalarken gözlerinde panik vardı.
“Elini çek.”
“Neden, neden, şey, kıyafetimi…”
Max ona şaşkınlıkla baktı. Adamın yüzü, arkasında yanan şömine yüzünden gölgeyle kaplanmıştı. Daha çok korktu çünkü artık yüz ifadelerini detaylıca göremiyordu.
“Kalmamı istiyor musun istemiyor musun? Karar ver.”
Max’in boğazından bir hıçkırık kaçtı. Riftan ellerini indirmeden kemerini yere atarken omuzları titredi ve soğuk hava açıktaki cildini okşayıp geçti.
“Şuandan itibaren geri dönüş yok.”
Kulağında çalan alçak sesi kalbini dondurdu. Nasırlı ve sıcak elleriyle gergin bir şekilde solgun bedenini okşadı. Refleks olarak elini itmeye çalışırken adam onu daha güçlü bir şekilde kendine çekti ve bir kolunu beline doladı. Omurgasında garip ama tatlı bir ürperti hissetti, artıca tuhaf bir sıcaklık tüm vücudunu sarmıştı.
“S-sadece, birazcık uz-uzaklaş.”
Titreyen sesiyle sordu ama adam onu duymaya bile tenezzül etmedi. Kafasını eğdi ve göğüslerini öptü. Max gözlerini şok içinde açtı.
Sıcak dudakları yumuşak, narin derisinin üzerinde bir girdap gibi döndü. Garip dokunuşu max’i ürpertti. Yeni doğmuş bir bebek gibi göğsünü yüzüne gömen yetişkin bir adamın görüntüsü tam karşısındaydı.
“Vücudunu gevşet.”
Adam sırtını sert ve nasırlı avuçlarıyla okşadı. Vücuduna değen nemli sıcak nefesi tüylerini diken diken etti.
Sert çenesini onun yumuşak derisine sürttü ve elini eteğin altına altına soktuğunda Max’in nefesi kesildi. Adamın eli aklına dahi gelmeyecek bir yere dokunuyordu. Dudakları şaşkınlık içinde titredi.
“Sen, Sen ne…”
“Kıpırdama. Eğer böyle devam edersen canın acıyacak.”
Bacaklarını korku içinde savuruyordu. Bu adamla sadece birkaç defa göz göze gelmişti ama şimdi vücudunun en mahrem bölgelerine dokunuyordu. Buna inanamadı.
“Bu-bunu…ya-yapma.”
Kalın omuzlarına sarıldı ve yalvardı. Dokunuşu altında, adamın vücudunun sallandığını ve titrediğini hissedebiliyordu. Sağlam vücudu ellerinin altında yanıyordu. Kızgın demir demiri tutuyor gibi hissetti.
Dudaklarını cildine yapıştıran Riftan kısa bir süre sonra yenilenmiş enerjisiyle geri çekildi. Onun alışılmadık, sert tadı Max’in ağzına yayılarak omuzlarını titretti. Max kendinden geçtiği sırada Riftan onun üzerindeki son kıyafetleri çıkarttı ve ellerini aşağılara indirdi. Max’in çığlığı Riftan’ın ağzı tarafından yutuldu.
“Kahretsin…”
Max’in iniltileri ve Riftan’in homurdanmaları birbirine dolanmış dudakların arasında karıştılar.
Max suda tüm gücüyle yüzen vahşi bir balık gibiydi. Ama içine daldığı derin sular tanımadığı bir bölgeydi. Bacakları kendiliğinden çöktü.
Ama kendini rahatça yatağın üzerine bırakamadı çünkü kaya gibi bir vücut tarafından eziliyordu. Boynundaki tazı dişleriyle boğuşan çaresiz bir geyik gibi hissetti.
“Kahretsin daha fazla bekleyemem…”
Sinirli bir sesle mırıldandıktan sonra elini biraz daha derine ittiğinde Max’in nefesi kesildi. ‘Kocanıza itaat edip dediği her şeyi yapmalısınız’ diyen dadısını çoktan unutmuştu bile. Suyun altında Riftan tarafından yakalanmış bir balık gibi çırpındı. Hayal bile edemeyeceği bir his tüm vücudunu sarstı.
“Ha-Hayır…! Ah!”
Kaçmaya çalışmanın hiçbir anlamı yoktu. Riftan onu sertçe öptü ve tüm vücuduna dokundu.
Böyle tuhaf bir şeyin gerçekten olduğuna inanmak zordu. Gözleri yanıyor ve başı dönüyordu.
Bilgisizdi. Bu konuda hiçbir şey bilmiyordu.

DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;