Çocuk inlemeye devam etti. Eleonora'nın beyni durdu; onu daha önce hiç öyle ağlarken görmemişti.
Çocuk ağlamayı durdurmayacak!
"Çocuğu terk eden sen misin?"
Ne yapacağını bilemeyen Eleonora ne anladı ne de adamın sorgusuna yanıt verdi.
"Neden ağlıyorsun? Bu adam seni incitti mi? Kötü bir şey mi yaptın?"
"Afedersin."
Yabancının sert sesi kulaklarında çınlayınca Eleonora gerçekliğe geri döndü. Gözleri onun kim olduğunu taradı ve anında onu taradı.
Siyah saçlı uzun bir adam, nadir olan menekşe rengi gözlerle ona dik dik baktı. Bir üniforma giyiyordu, göğsünün cebinde Laurent resmi dedektifleri tarafından taşınan altın broşu vardı.
Ama cadı adamın dış görünüşü hakkında daha az umursayamazdı. Onu rahatsız eden şey onun zorlu karakteriydi.
"Kyle Leonard?"
"Hatırlanmak onurdur, leydi."
Adam elini üniformasının cebine attı, küçük bir not defteri ve kalem çıkardı ve profesyonelce konuştu. "Soruma daha cevap vermedin."
"Ne sorusu?"
"Onu terk ettin mi diye sordum."
"Etmedim. Aslında onu koruyucusuna götürmeye çalışıyordum." Cadı protesto etti. Leonard ondan şüphe etmiş gibi göründü.
"Öyle mi. Ama çocuk öyle demedi."
"Ne?"
Leonard'ın omzuna kafasını gömmüşken koklayan çocuk, kafasını kaldırdı. Sonra ağlamaktan çatlamış sesle o bağırdı.
"Beni bir kenara atma!"
"Ha?"
"Süt içmeyeceğim. Battaniyeye girmeyeceğim... Sana dert vermeyeceğim. Beni o korkunç adama gönderme!"
Düne kadar anca bebek konuşması yapabiliyordun ve şimdi konuşuyor musun? Telafuz birazcık sapa olsa da anlaşılabilirdi.
Eleonora ejderhanın aşırı hızlı olan büyümesinden ve gelecekte dayanabileceği sonuçlardan telaşlanıyordu.
"Eğer leydi bu çocuğun velisi değilse ilişkisi nedir acaba?"
Ancak adam cadının savunmasına basitçe kulak asmadı. Ve küçük ejderha Eleonora'ya koştu kollarını onun boynuna bağlayarak.
"Efendim..."
(Çn: master diyor.)
Adam cadıya kızarak çocuğun söylediğini tekrar etti. "Efendim?"
Bir anda, yanlış anlaşılmalar arttıkça gerginlik hissedilir bir şekilde arttı ve durumu kötüleştirdi.
"O şu an ne hakkında konuşuyor? Hayır, Sör Leonard, bu benim çocuğum değil. Onu ilk olarak altı gün önce gördüm ve onu ne kadar velisine göndermeye çalışırsam çalışayım her zaman geri döndü..."
"Çocuk terk edilmesi."
"Ne? Ben?"
Tamamen umutsuzluk için cadı bahane saçmaya devam etti. Leonard gözlerinde küçümseme ile ona ciğeri beş para etmez biriymiş gibi bakıyordu.
"Ayrıca çocuk istismarından da şüpheleniyorum. Çocuğunu terk etmek yeterli değilmiş gibi 3 yaşındaki bir çocuğa sana efendi demesini emrettin. Bu absürtlüğün ötesinde."
"Ben ona yaptırmadım."
Adam birazcık bile yerinden oynamadı. "Sen kasabın evinden gider gitmez adam beklemiş gibi başkente gitmek için anında ayrıldı. Bu da mı tesadüf?"
"Bunun sebebi velisinin başkentte olması?"
"Kanıtın var mı?"
Eleonora suskundu. Bu esnada Leonard cadının bahanelerini tamamen görmezden gelerek not defterine bir şeyler yazdı.
"Bir ifade yazmalısınız, leydi."
O esnada, ona karşı ne yazdığından korkarak dehşet dolmuştu.
"Ek olarak leydi, ünlü Lorent davası olan ejderha yumurtasının aniden kaybolması şüphelileri arasında. Lütfen işbirliği yapın."
Ne? Durumun daha ne kadar kötüye gidebileceğini de merak ediyordum zaten.
Bir, kaç kere kurtulmaya çalıştığım ejderha çocuk bana geri geldi. İki, kuyruğumda Laurent dedektifi var ve beni ejderha yumurtasını çalmakla suçluyor.
Bir hırsız olarak köşeye sıkıştırılacağım!
Kyle Leonard not defterini kapattı ve hükmüne başladı.
"Ayrıca, Leydi'nin zaten yeterince sabıka kaydına sahip olduğunu ve önceden Laurent İmparatoru'nun izninin verildiğini garanti ederek bildirmek istiyorum."
"Ha?"
Sadece hırsız olmakla kalmadım, bu adam benim suçlu olduğuma ikna olmuş gibi!
"Bana eşlik etmenizi istemek zorundayım, Leydi."
"Hayır, etmeyeceğim."
"Leydi, bu işi hallederken güç uygulamak istemiyorum."
Leonard kolunu cadıya uzattı.
Eğer kendimi kurtarmak istiyorsam bu büyülü güce güvenmek dışında başka çarem yok.
"Battaniye!"
Anında, salondan bir battaniye uçtu ve kendini dedektifin bedenine doladı.
Ne?!
Cadı kafasını onun göğsüne çarptı ve ikisinin de tökezlemesine sebep oldu. Ağızlarından bir inleme kaçtı.
Battaniye Eleonora'yı da kaplamıştı.
Aksilik yüzünden kafası karıştığı için donmuştu. Sonra, kendini battaniyeden dışarı çıkarmaya çalışarak kıvrandı ki bu battaniyeyi onlar için daha sıkı yaptı. O fark etmeden önce bedeninin reddettiğini hissetti.
Düşüyorlardı.
Eleonora keskin bir acının onu delmesini bekleyerekten gözlerini kapattı. Beyin sarsıntısı sabahın erken saatlerinde beklediğim bir şey değildi.
"..."
Küt.
Izdıraplı bir acı yoktu.
Ha?
Eleonora hafiften etrafına bakmak için gözlerini açtı. Onun yerine, bir adam göğsünü gördü.
"...."
"..... bunu yapmaya devam edecek misin?"
Her şey tamamen karmakarışıktı. Cadının gözleri fırıl fırıl dönüyordu. Parmaklarını hareket ettirdi ki bu ölü fasülye filizi gibi sallandı.
Büyü çoktan battaniyeden yok olmuştu ama Eleonora hala hareket edemedi.
Oh, başım dönüyor.
Artı, başımı kaldırırsam bana hançer atan bir çift gözle selamlaşacağım.
Yüzü üniformaya gömülüyken Eleonora evde kaos yaratabilecek olayları hatırladı.
Oturma odasındaydım. Bebek ejderha. Ve beni tutuklamaya gelen adam...
"Artık hareket edebilirsiniz, leydi."
....Ve şu anda erkek ana karakter benden bayağı hoşnutsuz gibi.
....Hislerini geri kazanaraktan Eleonora alelacele Leonard'ın üniformasını takip ederekten bedenini kaldırdı.
Bu dünyaya çekildiğimde hiç böyle bir durumda olacağımı hayal etmemiştim.
Bir çift menekşe rengi göz söylemeye gerek olmadan cadıya dik dik baktı.
"........"
"........."
Bilmeden ana karakterin bebek ejdarhasını aldıktan sonra altıncı günde hayatımdan kaldırmaya çalıştım. Başarılı olduğumu düşündüm. Kendimi talihsiz bir duruma koymam gerektiğini birazcık biliyordum.
"Seninle uğraştığım her zaman silahlı olmam olmam gerektiğini unuttum. Leydi asla kavga etmeden teslim olmuyor.... Leydi?"
Eleonora sallanan dizlerini sağlam tutamayacak kadar güç kaybetmişti ve sonunda kaymıştı. Başka bir kaza beklerken belini kavrayan bir kol hissetti.
"İyi misiniz?"
Cadı sadece kağıttan bir bebek gibi titreyebildi. "Yüksek tansiyon."
Ve şu anda şok olmuş durumdayım. Yüzlerimiz birbirinden sadece birkaç inç uzaklıkta.
Kalan tüm gücünü kullanarak Eleonora kendini ondan yavaş yavaş çekti. "Yaşlandıkça bedenim eskisi gibi değil... Artık insanları dövecek kadar enerjim yok."
Daraltıcı gözlerle Leonard onun her eylemini izledi.
Bu esnada Eleonora ondan üç adımdan daha fazla uzaklaştı. Arkasında tavandan asılan perdeler rüzgarla beraber uçtular ve kıvrıldılar.
"Ben aslında şu anda sadece daha fazla uyumak istiyorum."
"Ne demek istiyorsun?"
Eleonora'nın bu adamı evine girmeye zorlamasının bir sebebi vardı. Tüm büyülü emirleri bildiği bu ev harika bir silah ve hapishaneydi. O esnada battaniye çoktan Leonard'ın arkasına sessizce süzülmüştü.
"Demek istiyorum ki..."
Cadı parmaklarını şıklattı.
"Bu kadar korkunç nesnelere evimde izin vermiyorum, Sör Leonard."
"......!"
"Silah, silah, silah, öyle şeylere."
Battaniye anında dedektifin üstüne çullandı.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.