“Ah sevgili Emilie! Kocan olacak o adamdan sen ve Amy çok çektiniz değil mi?” Amy kadının tombul yanaklarından süzülen yaşlara bakıyordu.
“Seni hasta halinle borç batağına sürükledi ve terk etti…” Kadının gözyaşları kuru toprağı ıslatırken, gözleri sanki unutmak istediği bir anıyı hatırlamış gibi donuk bakıyordu. Amy babasını hayal meyal hatırlıyordu. Birlikte hiç güzel anıları olmamıştı, hatırladığı en net anısı onları terk ettiği geceydi. “Geri döneceğim.” demişti babası Amy’e. Babasını ilk defa o zaman gülümserken görmüştü. En ufak sese uyanan Amy, o gece babasının onları terk edeceğinden habersiz kapının açılma sesine uyanmıştı. Babası küçük kızın meraklı gözlerine bakarak, ona hayatı boyunca unutamayacağı bir yalan söylemişti. Ona bir umut vermişti. Olmayan bir şeyi veremezdiniz. Amy annesinin mezarına bakıyordu. O öldüğü günden beri gerçeklik algısını kaybetmiş gibi hissediyordu. Öyle ki bazen kendi varlığını unutuyor, açlıktan kıvranacak duruma gelene kadar ağzına tek lokma koymuyordu.
O yaşadığını unutuyordu. “Keşke…” diye geçirdi içinden. Ölenin kendisi olmasını isterdi. Annesinin acı içinde öldüğünü düşünce, tüm duyguları devasa bir meteor olup küçük kalbine çarpıyordu. Kalbi parça parça etrafa saçılıyordu ve ne zaman parçaları birleştirse, küçük bir kalp bile ortaya çıkamayana kadar bu süreç tekrarlanıyordu. “Amy, annenle vedalaş artık gitmeliyiz.” Yumuşak ve tok ses Amy’ yi düşüncelerinin arasında boğulmaktan kurtardı ama ne zaman zihniyle baş başa kalsa, düşüncelerin hücum edeceğini biliyordu. Annesinin mezarına son defa baktı. Toprağına dokunmak istedi ama kendisini tuttu. Hâlâ hazır değildi. Kendini gerçeklerle yüzleşmeye hazır hissetmiyordu. Perla teyzesinin elini sıkıca tuttu. Anne ve babasının hiçbir yakını yoktu. Bu yüzden, üç oğlunu da evlendirmiş, birkaç yıl önce kocasını kaybetmiş, tek başına yaşayan Perla teyze Amy’ yi yanına aldı. “Zavallı küçük kız…”diye düşündü. Onca şeyin üstesinden tek başına geliyordu.
Bu düşüncelerle mezarlıktan ayrılıp eve giden dar bir sokağa girdiler. Kadın çocuğun elini sıkıca tutmuş, dalgın dalgın yürüyordu. Karşıdan gelen arabayı görmemişti. Araba korna çalıp direksiyonu kırdı ama çok geçti. Perla kornanın sesini duymuş ve Amy’ yi korumak için ona sarıldı. Araba Perla’ ya çok sert bir şekilde çarptığında, Amy’ de yaralanmış, Perla’ dan birkaç metre öteye fırlamıştı. Amy’ nin bilinci açıktı. Gözleri Perla teyzesini arıyordu. Kadın yerde kanlar içinde yatıyordu. Yüzünde hafif bir tebessüm vardı. Amy’ yi koruduğu için mutluydu. Amy’ nin gözleri kapanmadan önce kadının yerde yatan cansız bedenine baktı. Yanaklarından yaşlar süzülüyordu. “Acıyor…” sesi fısıltıyla karışık çıkıyordu. Fiziksel olarak canı çok acıyordu ama kalbi… Hangisinin daha çok acıttığını bilmiyordu. Bilinci kapanmadan hemen önce tek düşünebildiği şey “Ben lanetliyim…” oldu.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.