Yukarı Çık




65   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   67 


           
Wuhhhh??

Onun rüya olduğunu düşünüyordum. Biraz önce Jennette ile mi konuştum ben? Sanki o kızı Jennette sanmışım ama o aslında farklı birisiymiş gibi.

Ama arkama baktığımda, onun Jennette'ten başka birisi olmadığını onayladım.

Jennette Dük Alpheus ile dans salonuna doğru ilerliyordu. Siz ikiniz sessizce ne hakkında konuştunuz?

Romanda hikaye nasıl ilerlemişti. Herneyse Jennette'in göz rengi büyük ihtimalle büyüyle yapılmıştır, değil mi? Belki bir ara Claude'un karşısına çıkacak ve Ta-Da! yapacaklardır. Ve sonra gösterecek ve hayran olunacaktır. 

Claude'u bulmak için ilerledim.

Bütün leydiler dans salonuna ilerliyordu görünüşe göre özgürce dans etme zamanı geldi.

Beni dansa davet etmek isteyen kimse yoktu ama benim ilgim bu yönde değildi bu yüzden iyiydi.

Aslında Claude ile buluşmak istemiştim. Çünkü onunla bir şeyi kesinleştirmem gerekiyor.

Ama başka birisi tam karşımda hızlıca durdu.

"Prenses Athanasia."

Dürüst olmam gerekirse bunu her zaman reddedebilirdim. Ama ismimi söyleyen ses yerimde durmamı sağladı.

'Leydi melek.'

Bu sesi biliyordum. Güven duygusu veren o nazik sesi duyduğumda. Ama benim ismimin ondan geliyor olması biraz garipti.

"Bu sizinle böyle usulen ilk tanışmamız."

Kafamı yavaşça o kişiye doğru çevirdim, bunun kader olduğunu düşünen başka birisi ile karşılaştım.

'Sorun yok. Bir dahaki sefere, ben....'

"Ben Ijekiel Alpheus. Sizinle yeniden karşılaşmak bir onurdur."

'ilk önce seni bulacak kişi olacağım.'

 Beyaz çiçeklerle çevrili gülümsemesi tekrar yüzünde belirdi.

"Ijekiel Alpheus."

Yavaşça söylediği kelimeyi fısıldadım. Büyük ihtimalle bu kadar kısık bir sesi duyamadı ancak sanki duymuş gibi gülümsedi.

Ijekiel Alpheus. Ve benim adım da Athanasia De Alger Obelia.

"Değil mi."

Bugün, kalplerimizle konuştuğumuz bir gün oldu. O ve ben sanki ilk tanışmamızmış gibi birbirimize gülümsüyorduk. 

"Sizinle tanıştığımda memnun oldum. Bay Alpheus."

***

Huhuhuhuhu.

Ben şu an ne yapıyorum?

Tak!

"Üzg...."

"Sorun değil."

Gerçekten şu an Ijekiel ile dans mı ediyorum? Ayağımın zeminden başka bir yere basmış olması duygularımı doğruluyordu. Waaaaahhh!

Ve bu duyguyu ilk hissedişim değildi. Ijekiel ben özür dilemeden sorun olmadığını söyledi çünkü artık alıştı!

Şu an çok paniklemiş gibi gözüktüğüme dair bahse girerim. Büyük ihtimalle Ijekiel'in neden sıcak gülümsediğinin sebebi de rahatlamam için! 

Sadece Claude ile yapacağım dansa çok çalıştım bu yüzden şu an Ijekiel ile dans ederek korkunç bir şey yapıyorum.

Yani neden benimle dans etmek istedin! Eğer birbirimize merhaba dedikten sonra güzelce yollarımızı ayırsaydık daha iyi olurdu!

Ama bunu kabul eden bende bir sorundum.

A-ama bu sahne sanki bir peri masalından çıkmış gibiydi bu yüzden reddedemedim.

Şimdi düşünün. Parlayan avizenin altında şık giyinimli altın gözlü ve gümüş saçlı bir prens sizinle dans etmeyi teklif ediyor. O an sanki bir hikayenin ana karakteriymişim gibi hissettim. 

Kendime geldiğimde her şey çok geçti çoktan Ijekiel'in elini tutmuştum, ve şimdi de insanlar fısıldaşarak bizi izliyorlardı.

Kyaaa, asıl erkeğin cazibesi! İçinde olduğum durumu anlamadan, asıl erkeği takip ederek dans etmeye başlamıştım. Ve bu olduğumdan beri fazla zaman geçmedi.

"Endişelenmenize gerek yok. Tüy kadar hafif olduğunuz için bu hiçbir şey."

B-booom. Yine ayağına bastım. Sadece pes edeceğim.

Claude, Jennette ve şimdi de Ijekiel. Neden diğer insanların ayaklarına basmakta bu kadar iyiyim. Ühüü.

Ama Ijekiel bir süre önce benimle alay ediyormuş gibi gözüküyordu.

"O zaman neden sadece görmezden gelmiyorsun?"

Partnerin olan leydi ayağına bastığında görmezden gelmek daha centilmence!

Ama Ijekiel beni daha da utandıracak kelimeleri söylemeye devam etti. Sadece ben olduğum için olabilir ama hala!

"Eğer prenses benden bunu istiyorsa öyle yapacağım."

Al işte! Bak! Hala sanki hiçbir şey olmamış gibi gülümsüyor!

Kyaa. Evet. Atlanta ve Obelia bile. Eğer bu kadar güzel yönetiyorsa ilk kez dans ediyor olamaz, ama büyük ihtimalle ayağına basan bir 
partnerle ilk seferi olduğu için komik buluyordur. Wahh. Bu yüzden, artık bittim."

"Majestelerinin prensesi çok önemsediğini duydum."

Ama o anda, Ijekiel'in alaylı kahkahasını duydum.

"İnsanlar kimsenin sizin ilişkinizi aşamayacağını söylediklerinde haklılarmış."

Ne hakkında konuştuğunu anlamadığım için kaşlarımı çattım.

"Sizin bastığınız ayaklarımdan çok sırtıma gelen bakışlar daha acı verici."

Ijekiel'in kelimelerini duyduktan sonra, görmek için kafamı çevirdim. Sadece o anda şaşkınlıktan nefes almayı bırakabilirdim.

"Ne"

B-b-bu da ne! O adam sadece bakışlarıyla bile birisini öldürebilir!

Kesinlikle Claude'du. Daha da şekillenmiş saçları, mücevher mavi gözleri ışığın altında parlıyordu, ve o üniforma!

Onun Claude olduğuna emindim ama neden bize bu şekilde dik dik baktığını anlamaya çalışıyordum? 

"Görünüşe göre majesteleri şimdilik kızının elinin başkaları tarafından tutulmasını istemiyor."

H-hey. Böyle olamaz. Tabii ki değil.

Uzağımızdaki kişiye bakmaya devam ettim.

Eek, sanki herkesin bilmesi için alnına çok sinirlendiğini yazmış gibi gözüküyordu.

Claude'a yakın insanların yavaş yavaş ondan uzaklaşıyor olması bana öyle geliyor değil mi. Eğer Ijekiel karşıma çıkmasaydı onu bulacaktım.

Boğazımı temizledikten sonra konuştum.

"Bunun sebebi büyük ihtimalle Dük Alpheus her zaman onun karşısında senin hakkında konuştuğu için majestelerinin ilgisini çekmişsindir."

Ya da Dük Alpheus Claude'u sinirlendirecek bir şey yaptı. Eğer öyle değilse, bunun sebebi büyük ihtimalle Claude Dük'ten nefret ettiği içindir.

H-herneyse, ben Ijekiel ile dans ettiğim için değildir!

"Aslında, prensesi görmeyi bekliyordum. Prenses'in övgülerini her yerden duydum."

Yani, bu kişi. Seçtiği kelimeler aynı Dük gibi..... 

Gözlerimiz bir anda birbiriyle karşılaştı ve gülümsedik. Muhtemelen diğerlerinin gözünde arkadaş gibi gözüküyorduk. Ama bu sadece yalandandı.

"Duyduğum övgülerden daha fazlaymışsınız."

Benim hakkımdakileri unut, ama Ijekiel her zamanki gibi gülümsedi. Öncesinde onun gerçek gülümsemesini görmüştüm bu yüzden anında bunun yalancıktan bir gülümseme olduğunu anladım.

"Aynısı benim için de geçerli, ünlü Ijekiel Alpheus'u gördüğümde şaşırdım. "

İkimiz de sanki birbirimizi hiç Ijekiel'lerin evinde görmemişiz gibi davranıyorduk. 

Yani başından beri biliyordu, kimliğimi. Aslında. Eğer bunu fark etmemiş olsaydı daha garip olurdu.

Ijekiel kelimelerimi duydu ve gülümseyerek cevap verdi. Ah, bu onun gerçek gülümsemesi.

Tak!

Ve sonunda yine onun ayağına bastım. Gülümserken donmuş ben, ve gülümsemesi daha da derinleşen o.

"Bundan sonra görmezden geleceğim."

"......"

"Bu yüzden rahatça istediğiniz yere ilerleyebilirsiniz."

"......."

......Burada gerçekten hiçbir fare deliği yok mu? Bir tane istediğimi söylememiş miydim?

Şarkının yakında biteceğini ummaya başladım.

***

"Bitti."

Wahh! Sonunda özgürüm! Aslında bunu Ijekiel'in söylemesi gerekiyordu. Wahh, wahhh. Bu şarkı diğerlerinden daha da uzundu, acıya katlanarak iyi iş çıkardın. Ühü ühü.

"Öyle de olsa sizinle bir daha dans etmek istiyorum."

Cümlesiyle şaşırmıştım.

Bunlar isteksiz sözcükler, değil mi? Bu bir yalan, değil mi? Ayağın taştan falan mı yapıldı? Ahaha. Yalan söylemekte ne kadar da iyi, Dük Alpheus'un oğlu işte.

"Sonraki şansımı bekleyeceğim."

"Evet. Bu iyi bir fikir."

Onunla bir daha dans etmek zorunda kalmadan önce hızlıca kabul ettim. Sonra Ijekiel hafifçe gülümsedi.

Evet. Gül, istediğin kadar gül. Wahh.  Bayan Pompidou'nun övdüğü dans becerilerimin bu kadar kötü olduğunu bilmiyordum.

Wah,wahhhhh!! Yine dans etmeyi öğreneceğim. Bugün battaniyemi bol bol tekmeleyeceğim.

"Prenses'in değerli zamanında prenses ile birlikte olabilmek bir onurdur."

Ijekiel resmi olarak bir elimi tutarak veda etti. Kyaa. Bu tam bir baş yapıt. Şimdi neden bütün kızların bunun hakkında yaygara yaptıklarını anlıyorum. İşte Ijekiel! Bir numaralı gelecekteki en harika koca Ijeki.....

Bölümleri daha hızlı okumak isterseniz 
https://www.wattpad.com/story/219056558-who-made-me-a-princess-novel
buraya gelebilirsiniz!

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


65   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   67