Beastlain rahatsız olmuş gibi göründü. “DOĞRU! Hafızanı yeterli bir ödül olarak görmüyorsun!”
Beastlain gülerken eliyle alnını tokatladı.
“İyi. Sende ne gerekiyorsa var. Ne istiyorsun? Gizlenmiş bir eşya? Gizlenmiş yetenek? Ya da gizlenmiş sınıflar hakkında bilgi?”
Ama Jaehwan beklediği gibi konuşmadı.
“Hiçbir şey istemiyorum.”
“O zaman neden…”
İlk defa Beastlain’ın başı beladaydı.
“Seni öldüreceğim ve sıradaki kata geçeceğim.” Beastlain’in yüz ifadesi değişti.
“Sıradaki… kat? Başka kat yok. Bu son kat. Neden daha fazla kat olduğunu düşünüyorsun?”
“Çünkü sana hiç güvenmediğime karar verdim.”
“Huh? Bana güvenmiyor musun? Bunca kanıttan sonra?”
Beastlain tedirgin olmuş görünüyordu.
“Ayrıca, kazanamazsın. Beni öldüremezsin. Ben İblis Beastlain’ım ve Eğitim oyununu henüz bitirmiş seninle aramda çok büyük bir fark var. Ejderhalar ve insanlar arasında ki fark kadar büyük.” “Bu çok da fazla değil.”
Jaehwan konuşurken 85. Kattan aldığı Ejderha Kılıcı ile 99.Kattan aldığı Ayaz Ejderi Kılıcını kavradı.
72 kere.
İki ayda Beastlain’e 72 kez meydan okudu ama ona bir çizik bile atamadı. Savaş bittiğinde her seferinde ölümün kıyısına geliyordu. Yine de Beastlain onu öldürmedi. 100.Kata çıkana kadar öğrendiği bütün güçleri ve numaraları kullandı.
Yine de Beastlain’e karşı hiçbir şansı yoktu. -Hiren İksirlerinden- kendine kalan iksirleri aldı ve küveti tapınağın deposundan aldığı kutsal suyla doldurup içine daldı. Yorgunluğu çabucak yok oldu. Aynı zamanda -Jay’in Demirci Dükkanına- uğradı.
“Jay, ben geldim.”
Kimse cevap vermedi.
Beastlain’e ilk yenildiğinde demirci dükkanına uğradığından beri boştu. O zaman demircilik yeteneği öğrenmeye başladı ama bunun gerçek olduğuna inanmak istemedi.
Onun son arkadaşı da gitmişti.
Şimdi tamamen yalnızdı.
Jaehwan arkadaşının arkasında bıraktığı çekici aldı.
Bu sıkıntıydı. İlk defa böyle bir şey yaşanıyordu.
Bu -Yüce Topraklara- dayanacak ve yaşama adapte olacak [Ürünü] oluşturma süreciydi.
Beastlain [Yetiştirici] olduğundan beri ilk defa böyle bir problemle karşılaşıyordu.
‘Buna bir son vermeliyim… O çok değerli bir [Ürün]. Ve çok özel.’
-Kâbus Kulesini- bir sürü başka dünyaya kurmuştu ama kimse onun gibi değildi.
‘Neden gerçek oyuna başlamak istemiyor? Ona her şeyi vermeyi bile teklif etmişti.’
Tek bir Yürüyen tüm hasat işlemine engel oluyordu. Beastlain inledi.
Hasat iki bölüme ayrılmıştı.
Birincisi, en iyi kaliteyi sağlamak için [Ürünü] ‘Eğitim Oyunuyla’ ya da [İlk Hasatla] sınıflandır. İkincisi, 'Gerçek Oyun' veya [İkinci Yetiştirmeden] geçirerek seçilenleri yükselt.
Beastlain Jaehwan yüzünden 3 aydır ikici kısmı başlatamamıştı. Jaehwan, hayal kırıklığından habersiz sürekli kılıcı dövüyordu.
‘Bu çılgınlık!’
Beastlain tüm gün boyunca sayısız defa Jaehwan’ı öldürmeyi ve oyunu bitirmeyi istedi.
‘Onu öldürmeli miyim? Fakat eğer bunu yaparsam [Hasatçılar] bundan hoşlanmazlar…’
Kâbus Kulesi, gücünü -Yüce toprakların- Merkezinde bulunan Büyük Ağaç -Hayal Ağacından- alırdı. Bu demek oluyor ki kulede olan her şey Hayal Ağacı tarafından oluşturuluyor. Hayal Ağacı. Bu hiç başka özel yol olmadan rüyada ölen kimsenin ruhlarının da ölmeyeceği anlamına geliyordu.
Fakat söylemedi.
'3. Uyum' gücünü alan Beastlain ile '1. Uyumu' bile bitiremeyen Jaehwan arasındaki güç farkı çok fazlaydı. Eğer Beastlain, yanlışlıkla Jaehwan'ın ruhuna zarar verirse, Jaehwan'ın gerçek oyuna hasarlı bir ruhla başlama ihtimali vardı.
‘Bunun olmasına izin veremem.’
Bu kesinlikle -Yüce Toprakların- Efendilerini kızdırırdı.
Şimdiden Jaehwan’ı izleyen çok fazlası vardı zaten.
Tekliflerini yükseltmek yerine yüksekten atanlar da vardı. 99.Katı tek başına geçen bir Yürüyen. Bu bütün maddesel dünyalarda bulunamaz eşsiz bir başarıydı.
‘Onlar Kulenin aptal Kabuslarına kandılar… Nasıl bi kontrol la bu?’
Beastlain’ın kontrol ettiği -Kâbus Kulesi- kabuslardan yapılan ilk nesil kuleydi.
‘[Ürünün] rızası olmadan oyunu bitiremiyor muyum? Nasıl bi sistem bu?’
Eğer oyunu üçüncü nesil kuleyle başlatsaydı bunlar olmazdı. O [Ürünün] rızası olmadan ikinci bölümü başlatmaya izin veriyordu.
Parsının olmaması utanç vericiydi.
Bu, en ucuz kuleyi ararken karşılaştıkları bir şeydi. Bunu almıştı çünkü Kulenin [Usta] seviye bir Kâbus tarafından yapıldığı söylenmişti. Ama gerçek dünyada denemeye gelince gerçekten eskiydi. Bir [Usta] Kâbus tarafından yapılmıştı ama usta unvanını hak etmeden çok önceydi. Bütün olarak çalışıyordu ama çok fazla yerde küçük problemler çıkartıyordu.
‘Bu iş bittiğinde bu problemi kesinlikle ortadan kaldıracağım.’
Bir ay daha geçti.
“Hey, bundan sıkılmadın mı?”
Beastlain Jaehwan’ın atağını karşıladıktan sonra esnedi. Jaehwan, Beastlain’ın çeşitli parçalarına saplamaya çalıştı. Ama yelesindeki bir kıla bile dokunamamıştı.
“Eğer oyunu başlatmak konusunda bana katılırsan ikimiz ve tabi ki dünyan için her şey güzel olacak. Neden oyuna başlamıyorsun?”
Jaehwan cevap vermedi.
“Sanırım Ayaz Ejderhasını yendiğinde bir şeyleri yanlış anladın. Faydası yok. O ejderha sadece bir kopyaydı ben ise gerçek bir iblisim. Gerçekten beni yenmek istiyorsan ‘Gerçek Oyunu’ bitirip en az 10 yılını -Yüce Topraklarda- geçirmen gerekiyor.”
Jaehwan hiçbir şey söylemeden itti.
“Hadi ama! Lütfen! Ne istiyorsun? Cevap ver bana! İstediğin her şeyi sana verebilirim!”
Beastlain anlam veremiyordu. Bu kavganın hiçbir anlamı yoktu.
Jaehwan için bir anlam ifade ediyordu ama. Jaehwan Son üç aydır tembellik yapmıyordu. Eğitim oyununda kalmasının birkaç sebebi vardı.
İlki, Jaehwan’ın ruhu değişiyordu.
Hayal Ağacı ile bağlantı kurarak kuleye erişim sağlayan Beastlain bunu hissedememişti ama ruhu değişiyordu.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.
