THE GREAT MAGE RETURNS AFTER 4000 YEARS (NOVEL) - Türkçe Çevrimiçi Oku
Yukarı Çık




12   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   14 


           
Bölüm 13 - Dünyaya Açıklanan Yetenek (4)

Peran Jun.

Batı Yakası Akademisi'nin uzun tarihi boyunca onun kadar yetenekli olan çok az kişi vardı.

Akademideki en büyük kulüplerden biri olan Traumen Yüzükleri'nin başkanı ve de İmparatorluktai en nüfuzlu, en güçlü üç ailesinden biri olan Jun ailesinin varisiydi.

Görünüşü bile dikkat çekiciydi. Tabii bunu nedenini anlamak zor değildi.

Solgun ama muhteşem bir yüzü vardı, ne zaman gülse akademideki kız öğrenciler çığlık atardı.

Paçalarından bile asalet akıyordu ve büyüye olan yatkınlığı gözden kaçırılacak bir şey değildi.

Hatta bazı öğrenciler ona "Tanrı'nın Kutsadığı Adam" derdi.

Genelde durum ne olursa olsun gülümseyecek olan Peran’ın, şu anda yüzü kireç gibiydi.

Bunun nedeni önündeki Lich'ti.

Dullard, Peran'a ilgiyle baktı. Onun gözünde, Peran'ın en az 5 yıldızlı bir büyücü olması gerekiyordu. Çünkü böyle bir büyüye karşı koyması için en azından o seviyede olmalıydı.

O sırada Peran pişmanlıkla doluydu.

'Neden Cortez'e geldiler ki?'

Gürültüden hoşlanmadığı için Nitilus'a binmek yerine Cortez'i tercih etmişti. Hatta diğer öğrencilerin hiçbirinin onun bu gemide olduğunu öğrenmemeleri için yüzünü saklamıştı. Kaptan Mac'e sadece ufak bir ipucu vermişti.

Bu durum gerçekleşmeseydi orada olduğunu kimse bilemezdi.

Peran, büyü gücüyle yolculuk sırasında gelen her rakibi alt edebileceğine inanıyordu. Ve bunun kibir değil basit bir gerçek olduğuna inanıyordu.

Aslında 5 yıldızlı bir büyücü, kıtada karşılaşılabilecek tehlikelerin çoğunun üstesinden gelebilirdi.

Ancak rakip bu sefer aşırı güçlüydü.

'Bu bir Lich.'

Peran bunun üstesinden gelemezdi.

Dürüst olmak gerekirse, Dullard’ın yaydığı baskı aşırı ağır olduğundan korkmuş gözükmemek için elinden geleni yapıyordu.

Diğer öğrencilerden bazıları, Lich'in bu baskısına maruz kaldıktan sonra çoktan bayılmıştı.

Yağmalamak ve cinayet işlemekten başka bir şey bilmeyen korsanları kandırmak ya da Lich'in gücünü aşan güçte bir büyücü olursa ancak o zaman kaçabilirlerdi.

'Ama burada öyle bir büyücü yok.'

En güçlü öğretmenleri Profesör Dio Perseman'ın dahi gözlerinin önündeki Lich'i yenemeyeceğini düşünüyordu.

Gerçekte, Peran akademide gerçek gücünü asla göstermemişti.

Birkaç profesör ve akademi başkanı dışında herkes onun sadece 4 yıldız seviyesine ulaştığına inanıyordu.

Ancak Peran çoktan 5 yıldız seviyesine ulaşmıştı.

Tam olarak 5 yıldızlı bir büyücü denemezdi çünkü eşiğe daha yeni ulaşmıştı ama en azından aydınlanmayı başarmıştı ve vücudundaki safsızlıklardan ve kalıntılardan kurtulmuştu.

'Fakat…'

Peran’ın ifadesi kasvetliydi.

Parmak uçları soğuktu ve vücudu titriyordu.

Dullard'ın attığı buz mızrağı, tamamen oluşmadan önce Peran tarafından engellenmişti.

Gel gör ki daha yüksek seviyedeki birisinin becerisini tam oluşmadan yarıda kesmek inanılmaz derecede tehlikeliydi.

Başarılı olmuştu olmasına ama yan etkileri çok şiddetliydi.

Çoktan iki kez kan kusmuştu.

Yine de Peran, kendini öne çıkmaya zorladı.

Aksi takdirde buradaki öğrencilerin hepsi o şeytan tarafından öldürülecekti

[Kuh. Güzel. Burada senin gibi bir yetenekle tanışmayı hiç beklemiyordum.]

Dullard mutlu bir şekilde güldü.

Mac, onun gülüşünü duyduğunda bir an için kalbi durdu.

Lich'in gülüşü o kadar korkunçtu ki...

Peran korkmuş görünmemek için sırtını düzeltti.

Dullard'a baktı ve tüm iradesiyle konuştu.

"Bir önerim var."

[Söyle bakalım.]

Kunst kollarını göğsünde bağlayarak onların konuşmasını izlemeye başladı. İçinde hoş olmayan bir his vardı ama Dullards'ın planlarına karışmaya cesaret edemedi.

Lich, gemideki her canlıyı öldürecek kadar güçlüydü.

"Amacınız nedir?"

[Ayrı ayrı mı soruyorsun?]

“Ayrı ayrı mı?”

[Onların ve benim amaçlarımız farklı. Biz sadece birlikte çalışıyoruz.]

Bunu söylerken Dullard Kunst'a baktı.

Kunst, bakışın anlamını kavradı ve sadece gülümseyebildi.

"O haklı. Amacımız basit. "

"Lütfen söyleyin bana."

Kunst omuz silkti.

Hepiniz Oscar Adaları'nın çok tehlikeli bir yer olduğunu biliyorsunuz. Burası, pislik korsan piçlerin ne zaman ve nerede ortaya çıkıp sizi tehdit edeceğini bilmediğiniz bir yer. "

Bu herkesin bildiği bir gerçekti.

Ancak bu gerçek, gemilerini ele geçiren korsan kaptanın ağzından çıktığında kulağa oldukça saçma geliyordu.

Kunst güldü.

"Gerçek deniz adamları olarak, akademi öğrencileri bu kadar tehlikeli bir yerden geçerken öylece durup izleyemeyiz. Um, anlarsınız ya… Hepinizi nazikçe ve derhâl Kausymphony'e götüreceğiz. Bu kadar."

“Kuhaha!”

“Ne kadar açık fikirli bir tavır! O gerçek bir denizci. "

Korsanlar ellerini çırptılar ve yüksek sesle güldüler.

Kunst elini kaldırdı ve sessiz olmalarını söyledi.

"Elbette buradaki öğrencilerin hepsi prestijli aristokrat ailelere mensup, bu yüzden bu çabamız için bizi ödüllendirmekten çekinmeyeceklerine eminim."

Korsanlar bir kez daha yaygara kopardı.

Bu sefer Kunst onları durdurmadı.

Öğrencilerin çoğu onun sözlerini düşünüyordu.

Korsanların amaçları kelimelerin içine gizlenmişti. Sonuçta onları mahkûm olarak kullanacaklardı ve ailelerinin gözünü korkutarak onlardan para koparacaklardı. 

Ancak önlerinde kılıç sallayıp gülen korsanlardan korktukları için hiçbiri bir şey söyleyemedi.

Öğrenciler daha önce hiç bu kadar kaba ve kirli insanlar görmemişlerdi.

Korsanların çoğunun yüzünde yaralar vardı, vücutları kirliydi ve pis kokuyorlardı.

Her gülümsediklerinde eksik dişleri görülüyordu ve giydikleri kıyafetler temelde kumaş parçalarıydı.

Bir kız öğrenci, onların coşkulu hâllerini görünce elinde olmadan titredi.

Öğrencilerin tepkilerini gördükçe korsanlar daha çok keyif alıyorlardı.

Sonra Peran konuştu.

"Ben tek başıma yeterli olurum."

"Ne?"

Kunst’un yüzündeki ifade değişti. Böyle bir yanıt beklemiyordu.

Peran sakin şekilde konuşmaya devam etti.

"Size ihtiyacınız olan tüm parayı vereceğim. Bu yüzden lütfen diğer öğrencileri serbest bırakın. "

“HOOH.”

Kunst’un gözleri ilgiyle parladı.

Bunun nedeni, Peran'ın konuşmasını bitirdikten sonra çok asil ve merhametli görünmesiydi.

Arkada duran öğrenciler duygusal ifadelerle Peran’ın sırtına baktılar.

Hatta bazı öğrenciler burnunu çekti.

[Bunu kabul etmiyorum.]

Dullard’ın cevabı buydu.

Peran’ın kalbi ağırlaştı.

Acımasız ve cahil olsalar bile yaşayanlarla konuşmak daha iyi olurdu.

Bir insanın sahip olabileceği bilgi ve bakıç açısını ölümsüzler anlayamazdı.

Bu tür ayrı varlıkların sohbet etmesi ve orta yol bulabilmesi çok mantıksızdı.

Peran aceleyle ekledi.

"Senin için de kötü bir anlaşma değil. Tek bir öğrenciye kıyasla tüm bu öğrencilerle ilgilenmek senin için de daha fazla iş demektir... "

[Sen benimsin.]

"Ne?"

Peran, Dullard’ın ilgisini çekmişti.

O an, iskelet özellikle ürkütücü görünüyordu.

Peran, derisiz iskelet yüzün ona gülümsediğini hissetti.

[Senin gibi büyücüler nadirdir. Nadir ve bulunması zor bir büyücü olduğun için seni kendime alıyorum. Seni kullanabileceğim birçok yol var. Seni öldürebilirim ve sonra da bana hizmet etmen için bir ölümsüz yapabilirim. Ya da seni canlı canlı yiyip mananı emebilirim.]

Bu sözler üzerine Peran nihayet korku gösterdi.

Sonra Kunst tekrar yüksek sesle güldü.

“Kuhahaha! Daha fazla zamanımızı boşa harcamayın. Çabuk gemimize binin. "

Kunst, Cortez'e binmek için kullandıkları tahtalardan birini işaret etti, ancak öğrenciler hareket etmediler.

Kaptan yardımcısı dayanamadı ve bağırdı.

"Soylu çocuklarımız, hizmetçilerinin yardımı olmadan tahtada yürüyemezler değil mi?! Ne yapıyorsunuz? Acele edin ve yürüyün. Beni, sizi oraya götürmem için zorlamayın. "

“Kuh.”

"Bayanlara oraya kadar eşlik edeceğim."

"Kapa çeneni. Bu benim işim. "

Korsanlar öğrencilere doğru adım atarken korkunç bir şekilde güldüler.

Peran bu yaşananları izlemek zorunda kaldı, yapabileceği bir şey yoktu.

O sırada tek gözlü korsanın gözü bir öğrenciye kilitlenmişti.

Gri saçlı bir öğrenciydi ve korkmuş görünen diğerlerinin aksine ifadesizdi. Hatta kollarını göğsünde kavuşturmuş bir şekilde yaşananları izliyordu.

"Hoo, demek sen cesur olanlardansın."

Tek Göz kıkırdadı ve ona doğru yaklaştı.

Başlangıçta sıkılmıştı çünkü akademideki tüm öğrenciler aynı korkmuş ifadelere sahipti.

İştahını uyandıran tek kişi diğerlerinden farklı olan Peran Jun'du, ona da Dullard el koymuştu.

Ama şimdi benzer mizaca sahip başka bir öğrenci bulmuştu ve tabii ki hareket etmemesi için bir neden yoktu.

"Sen, buraya gel."

Gri saçlı öğrenci sesin geldiği yöne doğru döndü.

"Benimle mi konuşuyorsun?"

Tek Göz, öğrencinin tepkisi karşısında şok oldu.

Bunun nedeni, Frey’in sözlerinin sanki bir arkadaşıyla konuşuyormuş gibi çok sade olmasıydı.

'Bu adamın nesi var? Korktuğu için böyle mi davranıyor?'

Tek Göz, içinde oluşan tuhaf duyguyu yatıştırmak için zorla güldü.

"Evet sen. Çubuğa benzeyen. "

"Benimle işin varsa sen buraya gelmelisin."

İşte o zaman sadece Tek Göz değil, etrafındaki öğrenciler de Frey'e bakmaya başladılar.

Bunlardan biri, David’in grubunun bir üyesi olan Jack'ti.

Frey'e hayretle baktı.

'Bu salak birkaç kez kazandığı için kafayı mı yedi?'

Önceki öğrencinin bir büyüyü bile yapamayıp öldüğünü görmedi mi?

Korsanlar yaklaşıyor olsalar da öğrenci seviyesindeki büyücüler onları durdurmak için hiçbir şey yapamadılar.

Hayır, becerileri onlardan daha iyi olsaydı bile deneyimleri olmadığı için durum yine farklı olmazdı.

Bu, Peran Jun ile olanlardan anlaşılıyordu. Peran, korsanlardan daha güçlü olmasına rağmen bir şey yapamıyordu.

'Aklını kaçırmış. Kesinlikle.'

Jack, Frey'in delirdiğine ikna olmuştu.

Tek Göz titredi ve başını eğdi.

Kısa süre sonra belinden bir bıçak çekti ve şiddetle ilerlemeye başladı.

"Bu or*spu çocuğu..."

Yanındaki öğrenciler bıçağın çekildiğini duyduklarında titrediler ama Frey hâlâ herhangi bir tepki göstermiyordu.

Yüz ifadesi her zamanki gibi boştu.

"Ah. Ne kadar harika bir aileden olduğunu bilmiyorum ama dilini kestikten sonra yerde nasıl çırpındığını izleyeceğim. "

Tek Göz, Frey'i öldürmeye karar vermiş gibi yaklaşıyordu.

Frey'in yanındaki öğrenciler korkudan titredi, hatta zayıf olanlar gözlerini kapattı.

Cup! (Suya düşme sesi)

Ses geldiğinde herkes Frey'in işinin bittiğini düşündü. Ancak daha sonra ne olduğunu görünce hepsi şaşkına döndü.

Gemiden atılan Frey değildi.

Korsandı.

------Çevirmen Notu------

Sonunda bizimki de olaya dahil oldu. Ortalık karışacak, vaziyet alalım. Next chapter yapalım.

Sitemizi ziyaret ederek 10 bölüm önden okuyabilirsiniz.

Herhangi bir hatamı söylemek, öneri ve şikayetlerde bulunmak için discord kanalımıza gelebilirsiniz.
https://discord.gg/9GhxJCn

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


12   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   14 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.