Josephine odaya girdi. Katlanan yelpazesini açtı ve küçümseyerek ona baktı.
"Mary bana tuhaf şeyler söyledi ve dahası,"
Kapının ötesinde Mary kendini beğenmiş bir şekilde gülümsüyor. Canna bunu zaten bekliyordu.
"Her sabah gelip beni selamlama kuralını unuttun mu? Zaten öğleden sonra 1 oldu. Öğle yemeği selamlarını bile unuttun!"
"Hayır, unutmadım."
07:00,12:00 ve 18:00 her gün.
Günde üç kez onu selamlamak zorunda kaldı.
Bir dakika bile gecikmişse, her türlü hakareti dinlemek zorunda kalacak.
Joo Hwa'nın sıkı çalışması ve çektiği acıları hatırlayan Canna gülmek istedi.
"Sadece yapmak istemedim."
Bu şekilde daha iyi.
Yine de boşanmayı düşünüyordu, bu yüzden yanının bir heyecan yaratması mükemmel olurdu.
Atılsa daha iyi olur.
"Günde üç kez selamlar ver. Eminim bütün bayanlar bunu duyunca şaşıracak. Biliyorsun, annemin zamanında bile, bu kadar eski moda bir görgü kuralları yoktu."
Herkesin şaşkınlığı sessizliği çağrıştırdı.
Canna bu sözleri söyledikten sonra omuzlarını silkti.
Kapının dışındaki hizmetçiler ve hatta Josephine bile suskun kaldı.
"Sen ...... Az önce ne dedin?"
Mary, öne çıktı ve inanamayarak konuştu.
Josephine aptal bir kız olan Canna'nın Mary'i kırbaçladığına inanamadı. İnsanların ona nasıl tepki vereceğine her zaman dikkat eden çılgın bir aptal olması gerekmiyor mu?
Mary'nin blöf yaptığını ya da Canna'nın çıldırdığını düşündü......
'Aklını kaçırmış!'
Onunla nasıl konuşabilirdi?
Birisinin onu sevmesini sağlayacaksa, yere düşen yemekleri seve seve yerdi!
"Bu, bu ailede bir kuraldır. Beğen ya da beğenme, kıymetli oğlumla evlendin, bu yüzden bu ailenin kurallarına uymalısın!"
"Bu kural. Sen uydurdun, değil mi?"
"Ne?"
"Bence benden hoşlanmamanızı ve aile kuralları fikrini birleştirerek bir hevesle başardınız. Valentino ailesinin uzun geçmişinden utanmıyor musunuz?"
Herkes bir kez daha dondu. Ancak beklenen yanıt kısa sürede geldi.
"Bugün size uygun disiplini öğreteceğim! Bana bir kırbaç verin!"
Mary önceden hazırladığı kamçıyı verdi. Kayışı, Canna'nın daha önce kullandığından çok daha kalındı.
"Mary! Hemen eteğini kaldırın!"
"Evet, Hanımefendi!"
Mary hemen hareket etti ve Canna'nın eteğini kavradı.
Mary sakin görünebilir ama içten içe kahkahadan ölüyordu.
Ancak......
"Ellerini kaldır."
TAK.
Canna'nın ayağı Mary'in ellerini tekmeledi. Eteğini kaldırdı ve gülümsedi.
"Yaparım."
"......"
"Sen başlayabilirsin anne."
Soğuk gülümseme Mary ve Josephine'in dikenlerini ürpertti.
Canna'nın kişiliğini ve şimdiye kadar nasıl affedilmesi gerektiğini biliyorlar...... ama bunun yerine, pervasızca alay ediyor ve onları kışkırtıyor!
"Sadece şaka yaptığımı mı sanıyorsun?! Hayır! Hatalarınızı fark edene kadar sizi ben disiplin altına alacağım!"
Disiplin, disiplin.
Kelimeyi düşünen Canna kahkaha attı.
"Gelininizi bir kırbaçla terbiye ediyorsunuz. Aristokrat bir aileden beklendiği gibi. Valentino Dükü, annesinin öğretileriyle kesinlikle gurur duyacaktır."
"Ağızını kapalı tut! Benimle konuşmaya nasıl cüret edersin!"
CHALSSAK!
Bir acı parıltısı oldu. Canna dişlerini sıktı.
Bunu yapmaya kararlıydı...... ama o kadar acıtıyor ki neredeyse ağzından çığlık atıyor!
Öfkeden bunalan Josephine elini bir kez daha havaya kaldırdı. Olabildiğince sert vurmaya hazırlanıyor.
CHALSSAK!
Sana Adice'de görgü kurallarını öğretmiyorlar, değil mi? Ne kadar utanmaz! Konağımda böyle eğitimsiz bir insan nasıl yaşayabilir!"
CHALAK!
CHALAK!
Kırbaçlanma ne kadar devam ederse, baldırlarında o kadar kırmızı çizgiler belirdi.
Kısa süre sonra et parçalanmaya başladı ve kan sıçradı. İzleyen hizmetçiler çığlıklarını yuttu.
Ama Canna eteğini sıkıca tuttu. Dudağını ısırdı.
"Çığlık atmayacağım."
Bağırırsa, Jospehine kesinlikle tatmin olacaktır.
Şimdiye kadar, kendisine bir köpek gibi davranan bu kadını "Lee Joo Hwa" yı tatmin etmeye niyeti yok!
"Hah, haa......"
"Ne kadar oldu?"
Josephine'in kolu sarsıldı. Kası çok fazla güç kullanmaktan dolayı gerilmişti, bu da alışık olmadığı bir şeydi.
O zamana kadar Canna'nın baldırları tamamen kanla kaplıydı.
"Hatanın henüz farkına varmadın mı?!"
"Hiçbir şey yapmadım."
"Sen......!"
Sert kaltak!
Josephine ve yedilerin dilleri bağlıydı.
İlk başta, Mary'nin izlemekten hoşlanmış gibi görünen yüzü artık çarşaf gibi bembeyaz oldu.
Baldırında çok kan var ve eti turp gibi şişmiş!
'Çılgın. Deli olmalı. Bir insan bir gecede nasıl böyle değişebilir!'
Canna'nın yüzü de soğuk terlerden ıslanmıştı ama pes etmeyi asla düşünmedi.
Ama Josephine de yapmadı. Kırbaçı yanında duran hizmetçiye verdi ve ona yapmasını emretti.
"Ona kırbaçla!"
"Pardon?"
"Beni duyamıyor musun? Onu kırbaçlayacaksın!"
"Bu - Ama Hanım......"
Öyle görünmese de, Canna hâlâ asil kanlı bir kadın.
Ama o zaman bile, bir uşak ve bir adama ona vurmasını emretti mi? Ona ne yaptırdığını hiç düşündü mü?
"Hızlı bir şekilde!"
Hizmetçi sonunda Canna'ya gönülsüz bir bakışla yaklaştı ve kırbacı tereddütle kaldırdı. TUK, hafifçe dokundu.
"Ne yapıyorsun?! Doğru yapmıyorsun!"
"Ha-Hanımefendi. Ama zaten...... Genç Bayan'ın baldırları...... "
Baldırları zaten yaralarla kaplı, o halde onu nasıl daha fazla kırbaçlaması gerekiyor?!
Kosephine, hizmetkarın tereddütüyle susturuldu.
O kadar öfkeliydi ki Canna'yı elinden geldiğince kırbaçladı, ama hizmetçi haklı.
Canna'nın baldırları, vurulacak yer kalmayana kadar şişti ve kanadı.
'Şimdiye kadar eminim sınırında.'
Josephine, Canna'nın yüzüne baktı ve küstahça sordu.
"Hala yanlış bir şey yapmadığını düşünüyor musun?"
Canna zayıf bir şekilde gülümsedi.
Dişlerini sıktığı için mi? Çenesi ağrıyor ve tüm vücudu soğuk terle sırılsıklam oldu.
Buzağılarından gelen ısı, sanki tüm vücudunu yakıyormuş gibi acı vericiydi ......
'Böyle yaşamak istemiyorum.'
Belirli bir saatte günde üç kez.
Gelip kayınvalidesini karşılaması mı gerekiyor?
Şiddet gibi.
Örtülü bir gözdağı.
'Asla, bu şekilde yaşamak istemiyorum.'
Ne olduğunu bilmiyor ama dünyasına geri döndü.
Geri dönmek istiyor ama bu mümkün olmayabilir.
Bu yüzden düzgün yaşamak istiyor.
Bir hayvan gibi değil, onurlu bir insan olarak.
Yani şimdi pes ederse, hiçbir şey değişmeyecek.
Hiçbir şey değil.
"Hayır, ben hatalıyım."
Canna boğuk bir sesle yanıtladı.
Şimdi sonunda hatasını kabul ediyor!
Josephine zaferle gülümsediği an,
"En başından beri yapmak istemediğim hiçbir şeyi yapmamalıydım. Ben buna katlanıyorum ve hepsi benim hatam."
------------
Bölüm Sonu
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.
