Olaya alıştıktan sonra sorun olmadı. Güzelliklerimi bacaklarıma bağladığımda vücudum hala ağır hissediyor olsa da başka seçeneğim vardı sanki. Dürüst olmak gerekirse sonsuza dek Yakut sarayında yaşamak isterdim. Ancak bu krallıkta Claude adında bir bomba vardı. Her ne kadar hayatımı şu anda olduğu gibi sürdürmek istesem de hayatımı bunun için riske atamazdım. Yok, değmez. İşte bu yüzden bu güzellikler… Spesifik olarak benim gelecek sigortam. Evet, bu saraydan istediğim zaman ayrılabilmem için o bilmem ne zaman ki gün için sigorta. Beş kez geçtiğim tanıdık bahçede yürüdüm. Ve hemen ardından her zamanki gibi sessiz saraya gelebildim. Ama doğrudan çalının olduğu bahçeye gitmedim ve son ziyaretimden beri aklımda olan yere gittim. Hıııh! Hala orada!! En son ziyaret ettiğimde çok uzaktaydım bu yüzden emin olamadım ama iyi düzenlenmiş sarayın birinci katında geçen sefer gördüğüm cupid heykelleri vardı. Boyuta göre olabildiğine büyük olanlar vardı bir de kolumun boyutunda olanlar vardı. Artı, hepsi altındı! Amanın! Eğer sarayımdaki en değerli şeyleri bulabilirsem bunlar sadece bazı değerli taşlar ve mücevherler olurdu, altın değil! Heyecanla boğuldum. Çok fazla cupid heykeli vardı bu yüzden eğer… Birini araklarsam fark edilmez gibi görünüyordu. Şimdilik çok fazla ama büyürsem bir tanesini alabilirim. Bu altın sonuçta, değil mi? Bana en yakın olan heykele gittim ve boyumda olanın poposunu ısırdım. Dişlerim artık oldukça güçlü, yani… Ham. Adım. Ardından beni kaplayacak kadar büyük olan gölgeyle tehlikeli bir aura hissettim. Olduğum yerde cupidin poposunu ısırırken donakaldım. “Ne zamandan beri böyle pislikler sarayımda yaşamaya başladı?” Kulağıma giren ve bir daha çıkmayan buz gibi ses ve tonda soğuk cümleydi.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.