Cilt 2 - Kısım 3 - Part 10
[hr]
Kampüste ülke çapında ünlü olan bir markanın okulla anlaşarak açtığı bir şubesi vardı. Müşteriler sadece öğrenci olacağı için o kadar da büyük sayılmazdı. Küçük olmasına rağmen öğrencilerin günlük olarak ihtiyaç duyabilecekleri malzemelerin yanı sıra öğrencilerin ilgisini çekebilecekleri elektronik malzemeleri de satıyorlardı.
“Yanlış hatırlamıyorsam teknik servis mağazanın arka tarafındaydı.”
Kushida, mağazaya daha önce gelmiş galiba. Teknik servisin yerini hatırladığı gibi
gibi mağazanın arka tarafına yöneldi. Sakura ve ben de onu takip ettik.
“Kamerayı hemen tamir edebilirler mi acaba.... ?”
Sakura huzursuz bir ifadeyle kamerayı sıkıca tuttu.
“Kamerana çok düşkünsün, değil mi?”
“Evet ...Bu garip mi?”
“Hayır, değil. Aksine güzel bir hobi? Aslında kameraya neden bu kadar düşkünsün anlayabiliyorum. Umarım yakın zamanda tamirini bitirebilirler.”
“Umarım.”
“Teknik servis burası.”
Mağazada fazla ürün olduğu için etrafımızı iyi göremiyorduk Ama Kushida mağazanın en arka tarafındaki teknik servis bölümünü buldu.
"Ah…"
Nedense Sakura bir anda yürümeyi bıraktı. Yüz ifadesi hayalet görmüş gibiydi.
Sakura’nın baktığı yere göz gezdirdim ama anormal bir şey göremedim.
Sakura, bir şey mi oldu?
“Ah...ee…Şey…”
Bir şey söyleyecek gibi duruyordu, başını sallayıp derin bir nefes aldı.
“Bir şey yok…”
Sözünü bitirdikten sonra ciddi bir ifade takınıp teknik servis görevlisine doğru yöneldi.
Kushida ve ben birbirimize baktık ama Sakura bir şey yok dediğinden dolayı onu arkasında takip ettik.
Kushida görevliyle konuşup kameranın onarılmasını istedi.
Kushida konuşurken ben de etraftaki elektronik cihazlara bakarak oyalanıyordum.
Kushida görevliyle yeni tanışmış olmasına rağmen sanki eski bir dostmuş gibi samimi bir şekilde konuşuyordu. Kameranın sahibi olan Sakura ise sadece ondan istendiğinde konuşuyordu.
Aslında görevli alışılmadık derece keyifli görünüyordu. Kushida ile enerjik bir şekilde konuşuyordu. Bölük pörçük konuşmalardan anladığım kadarıyla Kushida’yı ünlü bir idolün konserine davet etti. Görevli, Kushida’ya yaklaşmak için ustaca kelimeler seçiyor, geniş konu yelpazesinden konular açıyor, idol dergileri hakkında konuşuyordu.
Büyük ihtimalle Kushida herhangi bir bıkkınlık belirtisi göstermediği için teklifinin kolaylıkla kabul edileceğini düşünüyordu. Ama ben onun kesinlikle reddedileceğini ve Kushida’nın bu teklifi nahoş bulduğunu düşünüyordum.
Görevli etrafında sevimli bir kız olduğu için heyecanlı olacak ki esas konuya bir türlü gelemediler. Tabii, Kushida konunun dışına çıktıklarını fark edip Sakura’yı kamerayı görevliye göstermesi için çağırdı.
Görevli kamerayı açtı ve içine göz ucuyla baktı. Bazı parçaların, düşürmenin etkisiyle hasar aldığını, kameranın bataryasının çalışmayacak durumda olduğunu söyledi.
Neyse ki kamera okula geldikten sonra alınmıştı bu yüzden garanti kapsamına giriyordu ve ücretsiz tamir edilecekti.
Geriye bir tek Sakura’nın kişisel bilgilerini kağıda yazması kalmıştı ama Sakura’nın eli kağıda erişmeden önce durdu.
"Sakura-san?”
Kushida bir şeylerin yolunda gitmediğini fark edip konuştu. Sakura bir şey hakkında tereddüt ediyor gibiydi.
Dahil olmayı düşünmüyordum ama hal ve hareketleri beni endişelendirmeye başlamıştı.
Ayrıca görevliye baktım. Kushida ile konuşan görevli şimdi Sakura’ya bakıyordu.
Kushida ile Sakura forma odaklandıkları için görevlinin kendilerine attığı, erkekleri bile iğrendirecek olan o bakışların farkında değildiler.
“Müsaade eder misin?”
"Eh?" (Şaşırma)
Sakura’nın yanı geldim ve elindeki kalemi istedim.
Huzursuz görünüyordu, ne yaptığımı anlamadı yine de kalemi bana verdi.
“Lütfen kameranın tamiri bitince benimle iletişime geçin.”
“B-bir saniye efendim, kameranın sahibi o öyle değil mi ? Bu gari-“
“Garanti belgesinin geçerliliği ve satış tarihi doğrulandı. Herhangi bir illegal durum yok. Ayrıca formu kameranın ha alan doldurmuş, ha kullanan ne fark eder değil mi?
Cevabını beklemeden adımı ve yurt bilgilerim gibi gerekli bilgilerimi forma yazmaya başladım.
“Yoksa onun doldurması için bir neden mi var?”
Gözlerimi formdan ayırmadan ekledim.
“Hayır efendim… Hiçbir problem yok.”
Kısa bir süre sonra, formu doldurmayı bitirdim ve Sakura'nın kamerasıyla birlikte formu ona teslim ettim. Sakura rahat bir nefes aldı.
Kameranın tamiri iki hafta sürecekti. Hayal kırıklığına uğrayan Sakura omuz silkti.
“Görevli biraz garipti, konuşmaya devam etmedi o kadar şüpheliydi ki beni biraz huzursuz hissettirdi.”
“Bu kadar aralıksız konuşması biraz iğrençti… değil mi?
“Ben çok da önemsemedim. Bir ihtimal, satış görevlisini tanıyor muydun?’
Sakura başını salladı. Anlaşılan kamerayı alırken görevliyle tanışmıştı.
“Ne düşünüyorsun Ayanokouji-kun?”
Kushida fikrimi sordu.
“Anladığım kadarıyla onun garip bir mizacı var, özellikle kızlara karşı.”
“Daha önce benimle konuşmaya çalıştı o yüzden kamerayı tamir ettirmeye tek başıma gitmeye korktum.”
Kushida sanki bir şeyin farkına varmış gibi mırıldandı ve bana döndü.
“Bu yüzden mi öyle davrandın Ayanokouji-kun?”
“Sakura bir kız olduğu içi telefon numarası ve adres bilgilerini verme konusunda tereddüt edeceğini düşündüm.”
Oysa ben bir erkek olarak bilgilerim paylaşmaktan rahatsızlık duymuyordum.
“T-teşekkür ederim Ayonokouji-kun bana gerçekten büyük bir iyilik yaptın.”
“Hayır, hiç önemli bir şey değildi. Tek yaptığım iletişim bilgilerim ve adresimi yazmaktı, Kamera elime ulaşınca sana söylerim.”
Sakura mutlulukla başını salladı. Onu mutlu etmek için gereken şeyin bu olduğunu düşündüğümde onun için üzüldüm.
“Sakura-san’ı yakından izliyordun değil mi?”
“Hayır. Aslında görevlinin hareketlerini izliyordum. Nasıl desem… Etrafa ‘sapık’ diye bağıran bir hava yaratıyordu, haksız mıyım?
“Ahahaha... kesinlikle.”
Sakura gibi narin biri için zor bir durumdu. Kushida bile onunla zar zor baş etti.
“Kushida-san benimle olduğu için tamamen bana odaklanmadı. Teşekkür ederim.”
Eğer Sakura görevliyle baş başa olsaydı, sohbetleri Sakura’nın oradan koşarak çıkmasıyla sonuçlanabilirdi.
“Böyle konularda her zaman yardım ederim. Sakura-san kameraları çok mu seviyorsun?”
“Evet. Küçükken böyle bir tutkum olmasa da ortaokuldan önce babam bana bir tane alınca sevmeye başladım. Gerçi sadece fotoğraf çekmeyi seviyorum, nasıl çalıştıkları hakkında pek bir fikrim olduğu söylenemez.
“Fotoğraf çekmeyi sevmekle kameranın nasıl çalıştığını bilmek çok farklı şeyler. Bence bir tutkun olması harika bir şey.”
“Yanlış hatırlamıyorsan genellikle manzara fotoğrafları çekiyordun değil mi?
Başka şeylerin fotoğraflarını çekiyor musun, insanlar gibi?”
"Ehh!?"
Sakura bir anda geri adım attı. Acaba yanlış bir şey mi söyledim?
Gayet normal bir soru sorduğumu düşünmüştüm. Başka bir şeyin fotoğrafını çekiyor mu yoksa sadece manzaralar konusunda mı yoğunlaşıyor?
Sakura panikle ağzını araladı.
“…B-bu bir sır.”
Anladım. Benim gibi birine ayrıntılı bir cevap vermek istemiyor.
“Ç-çünkü… çok utanç verici.”
Sakura’nın yüzü utançtan kızarmış gibiydi. Yoksa utanç verici şeylerin fotoğrafını mı çekiyor?
Hayal gücüm sınırlarını aşmıştı ama bunu yüzümü yansıtmam çok kaba olurdu. Sanırım bu durumla baş etmem gerek.
“Öyle mi. Her neyse üzgünüm ama mağazada ufak bir tur atabilir miyim?”
“Bir şey mi arıyorsun?”
Bir şey aradığımı ya da aklımda bir şey olup olmadığımı bilmiyorum.
“İkinizin de etrafa bakması iyi olur hem .”
“O zaman hep birlikte gidelim, olur mu?”
“E-evet zaten sizi sürüklediğim için mahcubum . Boş zamanım da var.”
Görünüşe göre ikisi de benimle gelmeye karar verdi. Gerçi gelmelerini pek ummuyordum.
Kushida ve Sakura. İkisinin yürüdüklerinde aralarındaki mesafenin gittikçe azaldığını fark ettim. Kushida’nın bunu nasıl yaptığını anlatmasını çok isterdim.
İkisi bir çeşit kız konuşmasına başlamıştı. Onları rahatsız etmemek için aradığım şeyi kontrol etmeye karar verdim ve telefonumdan kişileri açtım.
Son zamanlarda katılmaya zorlandığım bazı kumar durumlarından dolayı iletişim bilgilerimi birileriyle paylaşıyordum.
Kişi sayısı ne kadar az olsa da arkadaş sayım sürekli olarak artıyor.
Harflerden “S” kısmına indim ve Sotomura (Doktor)’a bastım ve çağrıyı başlattım.
“Doktor bir dakikan var mı?”
“Hmm? Ayanokouji-dono beni arayacağını hiç düşünmemiştim. Senin için ne yapabilirim?”
Telefonun diğer tarafında “Doktor” lakaplı Sotomura vardı. Takma adı onu çok zeki biriymiş gibi gösterse de sadece tutkulu bir otaku. Gününü bishojo oyunları oynayarak, manga ve animeler hakkında bilgi toplayarak geçirir.
“Sürekli kullandığın notebooku okuldan puanla aldın değil mi?
“Evet. 80.000 puanla vedalaşmak zorunda kaldım. Neden sordun?’’
“Kampüsteki elektronik markette almak istediğim bir şey var.”
Ona zaten mağazada olduğumu ve aradığım üründeki istediğim özellikleri söyledim. Önümde birçok benzer ürün olmasına rağmen hangisini seçeceğimi bilmiyordum.
Bu sırada görevliye sorarsam daha hızlı sonuç alacağımı düşünüyordum, tabii bazı zorluklarla karşılaşmam gerekebilirdi.
“Ayanokouji-dono beni böyle şeylerle mi bağdaştırıyorsun?”
“Eğer bilmiyorsan sıkıntı değil.”
“Bekle!”
Tam kapatacakken bana seslendi.
“Biliyorum, bizim evde bunlardan iki tane vardı.’’
“Yok artık, orta okuldayken böyle yaramazlıklar mı yapıyordun?”
“Lütfen beni yanlış anlama sadece yabancı diller hakkında bazı deneyler yapıyordum.”
(ÇN: ne hakkında konuştuklarını ben de anlamadım türkiyede yok herhalde)
“Peki ihtiyacım olursa benim için kurar mısın?”
“Fufu, anlaşıldı. Belki benim de bir gün senin yardımına ihtiyacım olabilir.”
Tam aradığım kişiydi. Bir konuda bilgi sahibi değilsen muhakkak senin için o açığı dolduracak kişiler vardır. Telefonu kapadım ve Kushida ile Sakura’nın yanına gittim.
"Üzgünüm, sizi de beklettim."
“İşini bitirdin mi?”
“Bugün öylesine bakınıyordum. Zaten almak için yeteri kadar puanım olduğu söylenemez.”
"Ha?"
Kushida bir anda durup Sakura’nın yüzüne baktı.
“Sakura daha önce başka bir yerde tanışmış olma ihtimalimiz var mı?”
“Ehh… H-hayır… hatırlayamadığımdan değil ama-“
“Özür dilerim nedense bir saniyeliğine seni başka bir yerde gördüğümü hissettim. Erm… rica etsem gözlüğünü çıkarır mısın?”
“Eeeh!?.. Bu biraz… Görüşüm hiç iyi değil o yüzden hiçbir şey göremiyorum.’’
Sakura, Kushida’yı elini sağa sola sallayarak reddetti.
“Başka bir zaman bir daha buluşalım Sakura-san sadece ikimiz değil diğerleriyle beraber.”
“Bu…”
Sakura bir şey söyleyecekti ama cümlesini tamamlayamadı.
Kushida bir daha sormanın sıkıntılı olacağını düşündü ve konun üzerine fazla gitmedi.
Sonunda ilk geldiğimiz noktaya geri dönmüştük.
“Ee… Bugün için çok teşekkür ederim. Gerçekten çok yardımcı oldunuz.”
“Hayır hayır, hiç önemli değil övgüye layık bir şey yapmadım. Sakura-san lütfen normal konuşur musun? Sınıf arkadaşınla sizli-bizli konuşman çok garip geliyor. ” (Ç.N: Saygı ekleri ve çekingen tavırlarına söyleniyor)
“Sakura’nın tabirleri ve konuşma şekli kesinlikle sınıf arkadaşınla konuşurken kullanacak türden değil.”
“Ancak bu çekingen olan Sakura için o kadar da kolay değil.”
“Gerçekten bilerek yapmıyorum…Garip mi gözüküyorum?”
“Yanlış bir şey yaptığını düşünmüyorum yalnızca biraz rahat olursan daha mutlu olurum.”
“Ah...e-evet. Ne demek istediğinizi- ne demek istediğini anladım. Elimden geleni yapacağım.”
Kushdia’nın önerisinin reddedileceğini düşünüyordum. Ama Sakura kabul ettiğine dair bir cevap vermişti.
Merak ediyorum acaba insanlar nasıl adım adım birbirlerine yaklaşıyorlar.
Kushida, kendisini başka insanlara karşı tamamen izole etmiş Sakura’yla bile aralarındaki mesafeyi sürekli olarak azaltıyordu.
“İstemiyorsan kendini zorlamak zorunda değilsin.”
“S-sorun değil. Çünkü........ben de...“
Sakura kulağıma ulaşamayacak kadar sessiz sözler sarfederken gözleri yere doğru bakıyordu ama herhangi bir rahtsızlık belirtisi göstermiyordu.
Kushida gülümsedi ve konuyu fazla üzerine gitmeden kapattı.
Sanırım bu durmak için en uygun noktaydı.
Sosyalleşmede güçlük çeken birinin gözünden baktığınız zaman, birinin onu yönlendirip ne yapacağını söylemesine minnettar olabilir, öbür taraftan üstüne fazla giderseniz rahatsız edici bir duruma dönüşür ve ters tepebilir.
“O zaman okulda görüşürüz.“
Kushida cümlesini sarf etti ve buluşmanın sona ermesiyle başka yöne yürümeye başladı ama Sakura yerinden kıpırdamadı.
“Bekle...”
Sakura bize bakarken sesini yükseltmişti ona döndüğümüzde ise hemen gözlerini kaçırdı.
“Sudou-kun’un olayı hakkında...Bu gün için teşekkür olarak... Başta pek dürüst değildim ama... Eğer senin içinde uygunsa...” (Çn: bitir cümleyi artık :D)
Bir kez daha durakladı ardından kelimeler ağzından döküldü.
“...Sudou-kun hakkında, belki yardımım dokunabilir.’’
Sakura kendisinin görgü tanığı olduğunu itiraf etmişti.
Kushida ile birbirimize baktık.
"Sakura-san, Sudou-kun'un diğer öğrencilerle kavga ettiğini gördün mü?"
“Evet… Her şeyi gördüm. Şans eseri görmüş olsam da … bu gerçekten inandırıcı değil, değil mi ?”
“Hayır sana inanıyorum ama neden bunu şimdi söyledin. Konuya dahil olman güzel bir şey ama kendine fazla yüklenmeni istemiyorum. Bu gün seni buraya bize borçlu hisset diye getirmedik.”
Sakura kafasını iki yana salladı söyleyecek bir şeyi yok gibiydi.
Sakura’nın onca zamandan sonra konuşmaya karar vermesi belki de Sudou’nun durumunu herkesten daha fazla önemsediğinin kanıtıydı. Bizimle iş bir birliği yapıp bize destek olmaya gönüllü olup olmadığını merak ediyordum.
“Gerçekten emin misin, kendini zorlamıyorsun, değil mi?”
Kushida tam da sormak istediğim soruyu sormuştu. Benim düşündüğüm şey onun da aklından geçmiş galiba.
“Sorun değil... Ben sadece pişman olacağım bir şey yapmak istemiyorum...Hem ben...Sınıfıma yük olup onları aşağı çekmek istemem... Eğer gördü tanığı olmam gerekiyorsa göz önüne çıkarım... Sadece bundan nefret ediyorum... Üzgünüm.”
Pişmanlıkla dolu özrünü diledikten sonra Sakura Kushida’ya ifade vereceğine dair söz verdi.
"Teşekkür ederim, Sakura-san. Sudou-kun bunu duyunca emin ol çok memnun olacak!"
Kushida, Sakura'nın ellerini tuttu ve Sakura, Kushida'ya bir gülümsemeyle yanıt verdi.
Yoksa burada yeni bir arkadaşlık mı filizleniyordu?
Her halükarda , Sudou için bir umut doğmuştu. Sonunda bir
görgü tanığı bulunmuştu.
Çeviren : Bedse