Dengeki Daisy~ ''Daisy, Daisy, Give Me Your Answer...''
Durum
Hikaye
Çizim
Karakterler
Genel Puan
Okudum
9 / 10
8 / 10
10 / 10
9 / 10
İnceleme:
'' Klasik Shoujo Kalıplarını Kıran, Kendine Özel Tacıyla Dengeki Daisy''
Evet... Elbette başlamadan önce kısa -ya da öyle mi?- bir önsöz :p
Dengeki Daisy'yle ilk kez discord aracılığıyla, Cloud-senpai'in önerilerini paylaştığı, Manga-tr sunucusundaki ''Öneri Seriler'' kısmında karşılaştım- ki Dengeki Daisy, Mabushi Majo'yu da tanıdığım ilk seri :D
Öncelikle söylemeliyim ki, seri Mabushi Majo onu devralmadan önce birçok fansub arasında el değiştirmiş ve M.M onu ele aldıktan sonra da birçok editör ve çevirmen -bazı belirli nedenlerden- değiştirmiş bir seri. Seri aktif olarak paylaşıldığı dönemde henüz manga dünyasına atılmamıştım, o yüzden o dönem hakkında tam bir yorum yapamasam da, birkaç ay önce okuduğumda mangaya serpiştirilmiş notlardan sürecin zorluğunu hissetmiş ve tahmin edebilmiştim.
Aslında serinin tek bir çevirmen tarafından ele alınması dileğimdi, çünkü bir çevirmen bir seriyi ele aldığında, kendi üslubu ve tarzıyla eseri baştan yaratır- yazar kurguda kalır ve yazarın bize anlatmak istediklerini çevirmenin ağzından dinleriz. Henüz okuma bilmediğimiz bir çağda, ebeveynlerimizin bizi sıcaklığıyla sarmaladıkları peri masalları gibi.
Çağımızda birçok manga İngilizceden çevrilerek bize sunuluyor- o yüzden şu var ki, eserin orijinal dili akıldan çıkıyor. Japonca ele alınmış seri, birçok dil onu tatmak istediğinde, dilin kendi kültür ve üslubuyla evriliyor ve okuyucuya sunuluyor. İngilizceden birebir alınarak çevrilen seriler, yorumsuz ve ''sadık'' üslubuyla bize Türkçe yorumun farkını hissettirmekten ziyade robot bir çeviri havası veriyor :')) -elbette burada Dengeki'nin çevirisini eleştiriyor değilim, sonuca varmak istediğim şey, Türkçe çevirinin ve çevirmenin önemini vurgulamaya çalışmak ^^.
Fakat Dengeki okuduğumda, çevirmen değişikliğinin farkını birkaç bölüm sonra hissetmemeye başladım çünkü karakterleri içselleştirmiştim artık ve Teru bu durumda şöyle derdi veya Kurosaki böyle yapardı diye düşünmeye başlamıştım :D Seride emeği geçen ve seriye nefes kazandıran, kenar ve köşelere bıraktıkları küçük büyük notlarıyla, az da olsa tanıdığım tüm çevirmen ve editörlerle, seriyi benimle tanıştıran Cloud-senpai'e buradan teşekkür ederim♥~
Şimdi konu incelemesine geçmeden son bir şey:
SPOILER - GÖSTER / GİZLE
29. bölümde köpek yavrusuna illallah etmenden bölümün bendeki bütün ciddiyeti gitti Neobi-san xD jajajsjajsj
Evet... Baş karakterlerimiz küçük yaşta tek ailesi olan abisini kaybettikten sonra, zorlu ve beş parasız bir şekilde yaşamaya devam eden liseli kızımız Teru ve Teru'yu kırdığı okul penceresinin bedeli olarak yanında 'köle'si olarak çalıştırmaya başlayan, 20'li yaşlarındaki huysuz hadememiz Kurosaki.
SPOILER - GÖSTER / GİZLE
(Şunu ekleyeyim ki kızın abisi alanında fazlasıyla ünlü bir bilgisayar yazılımcısı ama arkasında maddi olarak bıraktığı tek şey koruyucu melek 'Daisy'nin numarasının olduğu sıradan bir telefon.. Başlarda bu biraz tuhaf ve üzücü gelse de sona yaklaşan bölümlerde abisinin tüm parasıyla ne yaptığını öğrendiğinizde '' Yani cidden mi :D?'' diyebilirsiniz xd)
Teru zeki olsa da yer yer saçmalık ve şapşallıklarıyla oldukça eğlenceli bir karakter- ki bu onu abisiyle benzer kılan yönleri. Aşkına sadakati ve sevdiği kişiyle küçük bir uyuşmazlık ve kavgadan sonra ona trip atıp küsmek yerine, tartışmanın nedeni üzerine düşünüp empati kurarak, ''yelkenleri suya indirmek''ten çok, sağlam bir duruşla aradaki buzları eritmeyi başarması onu Tohru'dan sonra en sevdiğim shoujo karakteri yapan özellikleri. ''Kel kal Kurosaki!'' xD
Kurosaki ise küçük yaşta yitirdiği babasından sonra kaybettiği sevgi duygusuyla savrulan, sevgiye aç asıl kişiliğini huysuzluğu ve kayıtsızlığıyla bastırmaya çalışan tatlı huysuz bir sarışın :D
İlk olarak söylemeliyim ki, mangamız bildiğiniz shoujo mangalardan birçok yönüyle ayrılıyor :p Bir kere her seride ikinci erkek sendromu yaşatan tipik aşk üçgeni bu mangada yok ve ele aldığı tek şey -bazı serilerde dozunun kaçarak lovey-dovey bulantısı yaşatan xd- aşk değil, yani mangamız ilerleyen bölümlerde hissettirdiği ''suç-gizem''le benzerleri arasından sıyrılarak kendi tahtına kuruluyor.
İkinci olarak, karakterlerimiz mükemmel değil- ki bu 'mükemmel karakterler' Hugo'nun yerdiği Klasisizm anlamsızlığı- ve karakter gelişimi yavaş olsa da tatmin edici. Mükemmel karakterler, çoğu okuyucuda aşağılık kompleksi yaratır ve neden olduğu ''Onun gibi olmalıyım,'' düşüncesi, kişiyi kimliksizleştirerek ona bir maske yaratır. Aslında olmayan bir ruhu kendi içinde yaşatmaya çalışıp da bunda tamamen başarısız olduğunu gördüğünde bu onu bir bunalıma sokar. Küçüklüğümüzün ''Neden onun kadar güzel değilim?'' Disney prensesleri misali... -Hemen, ''Yaa, manga sonuçta,'' derseniz, size mangaların da bir edebiyat yapıtı olduğunu hatırlatırım. Çoğu manga ele aldığı konuyu en absürt yönleriyle işleyerek uçlarda yaşattığı duygular ve ana fikriyle size ''sadece kurgu'' mesajı verse de Dengeki Daisy gibi yapıtlar, okuyucuya gerçekçi bir hikaye sunmaya gayret eder.-
Peki kusurları olan karakterlerin mükemmel karakterlerden size daha çok kazandırdığı şey tam olarak nedir? ''Onun gibi ben de bu yönümden hoşlanmıyorum... Onun değişme isteği ve eksik yönlerini giderme çabasıyla kötü yanlarını törpüleme kararlılığını takdir ediyorum, ben de denersem, onun gibi yavaş yavaş bir değişme sürecine girebilir ve daha iyi günlerin hayaline cesaret edebilir miyim?'' içsel tartışma ve minik ruhsal çözümlemesi...
Konu iç ısıtıcı ve ilerleyen bölümleriyle merak uyandırıcı. İçerdiği çoğu motifle size bir çiçeğe bile farklı baktıracak ve zihninizdeki ''yaşlı, bunak hademe'' imgelemini değiştirecek xD İşlediği pişmanlık, suçluluk duygusu, kaybedilen bir kişinin verdiği acı temalarıyla da içinizi acıtacak ve yer yer ağlatacak. Ayrıca, arada gerçek ve sarsılmaz duygular varsa eğer, yaş farkının aşkın birlikteliğine engel olmayacağı mesajı da veriliyor :D
Bu mangadaki aşkı seviyorum ve karşılaştığım ''Öpüşün artık'' xd yorumlarına tek cevabım- aşk bedensel temaslardan ibaret değil arkadaşlar :D jasjajsja Aşkın temeli, bir kişinin sizin için dünyanın kalabalığından öne çıkması, ona değer vermeniz, ona duyduğunuz saygı ve içtenliktir; bedensel temaslarla bedensel birliktelik aşkın güçlendirici yanlarıdır ve bir eserde bedensellik öne çıkıyorsa, eser/yazar aşkı değil tutkuyu işliyordur xd
Son olarak mangakayla ilgili birkaç şeye değineceğim. Mangaka birkaç bölümde drama kaçan yerlerden sonra gelecek bölümlerde kendi işlediği bu dramla -size verdiği bazı ipuçlarıyla- dalga geçiyor ve bu kurnazlığı sizin o bölümdeki dramla ve elbette kendisiyle dalga geçmenizi engelliyor xD Dramın hemen ardından gelen komedi, size aslında o sandığınız 'büyük acı'nın o kadar da büyük olmayıp gülümsenecek, değer verdiğiniz kişilerin desteğiyle üstesinden gelinebilecek bir şey olduğunu ve her acının ardından kalbi yatıştıracak bir kahkaha geleceği umudunu veriyor.
Manganın ek hikayelerini üstünkörü okumuştum ve yakın zamanda mangaya ikinci kez başlamayı planlıyorum. Tekrar başlamadan önce bir inceleme yazısı fena gitmez deyip Dengeki okurlarıyla da bir sohbet olur demiştim :D Yeni Türk Edebiyatı hocamın da önyargısını kırıp okuduğum mangalarla ilgili makale yazarak onu da bir 'mangasever'e çevirmek istiyorum hem xd -yani bitirdiğim bazı mangalarla ilgili buraya birkaç tane daha inceleme yazarak makalelerim için temel oluşturmak adına kafanızı şişirebilirim xd (ki bu mangayla ilgili yazmak istediğim daha çok şey ver ama olabildiğince kısa tutmaya çalıştım xD)-
Seride emeği geçen herkese ve özellikle seriyi her şeye rağmen devam ettiren Neobi-san başta olmak üzere tüm Mabushi Majo ailesine teşekkürler ♥ -listeme aldığım tüm serilerinizi yakın zamanda bitirip onlar için de teşekkürümü ayrı edeceğim haberiniz olsun xD- Çalışmalarınızı seviyorum, umarım bazı bilinçsiz -ve bazen nankör xd- bir kesime rağmen ''serilere nefes olmaya'' ( bu Neobi-san'ın sevdiğim bir sözü :D ) devam edersiniz, tekrardan teşekkürler ♥♥~
Ah bu arada, benim de Emi Oriheumer sayesinde öğrendiğim, manganın o meşhur şarkısı: