A Painting of the Villainess as a Young Lady - Türkçe Çevrimiçi Oku
Yukarı Çık




6   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   8 


           
Başı hafifçe zonklayarak, Dük Everett şakaklarına bastırdı.
Kızının meseleleri ona baş ağrısı veriyordu. Hep böyle olmuştu, ama son zamanlarda bu durum daha da yoğunlaşmıştı.
Az kalsın gölde boğuluyordu. Olaydan sonra kendine geldiğinde ise tavırlarında öyle ani bir değişiklik olmuştu ki tüm dükalık hanesi alt üst olmuştu.
Hizmetkârlar, dükün kızının delirdiği konusunda hararetle konuşuyorlardı. Ancak dük yanlarından geçtiğinde hepsi sus pus oluyordu.
Ev işlerinin iç meselelerine ne kadar kayıtsız olursa olsun, bu sefer onlara dikkat etmek zorunda kalmıştı.
Düşes öldüğünden beri evin hanımı pozisyonu boş kalmıştı. Hane işlerini yürütmesi gereken kişi oydu.
Dük Everett, bu işlere pek karışmazdı çünkü bu işleri idare etmekle görevlendirilmiş bir vasi vardı.
Ve işte, tüm bunlar mevcut duruma gelmişti.
Kendi kızı, küçük kız kardeşine zorbalık ediyordu. Oğulları ise…
Violet, kendisini hapse atmasını istediği gün, dük, kızı hakkında bir rapor hazırlanmasını emretmişti. Sonrasında aldığı raporda, Violet’in tüm yanlışları ayrıntılı olarak yazılmıştı.
Violet’in sıklıkla Aileen’e akşam yemeğinde çıkıştığına ve başka olaylara tanık olunmuştu.
Yine de sorular bitmek bilmedi.
Kendi kendini hapsetme talebi. Ona sorduğu o soru: Onu gerçekten kızı olarak görüp görmediği. Dipten görünmeyen bir göl kadar derin ve boş bakan gözler.
Neredeyse ağlayacakmış gibi çıkan sesi.
‘…Bana değer veriyor musunuz?’
O, kendisine değer verip vermediğini sorduğunda.
Dük, Violet’in kendini hapsetme talebini kabul etti, ama onu hayatının geri kalanında müştemilatta tutma niyetinde değildi.
Eğer Violet’in tek isteği evlenmemekse, öyle olsun. İstediği herhangi bir şey varsa, dileğini yerine getirecekti.
Ancak, Violet’in tek talebi, hayatının geri kalanını esaret altında geçirmekti. Bunu anlamakta güçlük çekiyordu.
Hemen geri döneceğini düşünmüştü.
‘Şey… Yani, Milady… Ş-Şey! Milady, uh, şunu rica etti… Dük Beyzade’lerin ve diğer Hanımefendi’nin girişinin yasaklanmasını…’
Violet, yeni işe başlamış genç bir hizmetçiyi gönderdiğinde, dük, duyacağı mesajın, orada artık dayanamadığı ve geri dönmek istediği yönünde olacağını düşünmüştü.
Genç hizmetçinin gözleri korkuyla kocaman açılmıştı, adeta bir tavşan gibi. Sanki gerçekten düke yüz yüze bir mesaj ileteceğini hiç beklememiş gibiydi.
Yine de, küçük kızın kekelemelerine rağmen, Violet’in talebini düzgünce iletti. Ve çıkış izni alır almaz hemen oradan kaçtı.
Gerçekten tuhaftı.
Bu kişi, Aileen’e böyle eziyet eden Violet’ten başkası değildi.
Kendi isteğiyle birçok kötü iş yapan, tüm dükalık hanesini karıştıran ve sonuç olarak hizmetkârların en çok korktuğu kişi haline gelen Violet.
Peki, neden böyle biri diğer herkesi reddederdi ki?
‘Ona yeterince değer mi vermedim…’
Violet hakkında yazılan raporu okurken, dük kaşlarını çattı.
Bazı evrak işlerini yardımcısına devrettikten sonra, dük ayağa kalktı.
[hr]
Dük birden müştemilatı ziyaret ettiğinde, tüm hizmetkârlar içten içe sessiz bir çığlık attı.
Sabah, dükalığın en büyük oğlu Mikhail gelmişti. Bu sefer, öğleden sonra, Dük Everett’in ta kendisi, dükalık hanesinin lordu, müştemilata gelmişti.
Başka hiçbir ziyaret onları bu kadar telaşa düşüremezdi.
Hem kahvaltıyı hem de öğle yemeğini uyuyarak geçiren Violet, düke karşı pijamalarıyla çıkamayacağı için yine yatağından zorla kaldırıldı. Mecburen düzgün kıyafetler giymek zorunda kaldı.
Yeni işe başlamış hizmetçi Mary, Violet’in kıyafetlerini nasıl değiştirmesi gerektiğini bilmiyordu. Bu yüzden, dük Violet’i uzun süre beklemek zorunda kaldı. Gecikmesi hakkında kendisine bir bilgi verilmemişti.
Sade döşenmiş müştemilat salonunda otururken, nihayet kızını uzun bir bekleyişin ardından gördü. Yüz ifadesi hiç değişmeden onunla karşı karşıya geldi.
Violet de herhangi bir gösteriş yapmadan karşısına oturdu.
Bir yanda eski püskü görünümlü bir hanımefendi, diğer yanda lüks kıyafetler içindeki dük yüz yüze oturuyordu. Ancak ikisi de farklı bir şey hissetmiyordu.
"……"
"……"
Sessizlik hâkimdi. Ne Violet ne de dük konuşuyordu, bu yüzden odadaki soğuk hava bir bıçak gibi keskinleşti. Oradaki diğer insanlar nefeslerini tutmaktan başka bir şey yapamıyordu.
İkram edilen çaydan birkaç yudum alan sadece Violet’ti. Dük çayına hiç dokunmadı.
Bu anda bazı insanlar fark etti ki, insanlar sessizlikte de boğulabiliyormuş. Çalışanlar—efendilerine hizmet edebilmek için bekleyenler—ses çıkarmamaya özen gösteriyordu. Hatta yutkunamıyorlardı bile.
"Mikhail, Roen ve Aileen’in müştemilata girişini yasaklamak istediğini duydum."
"Cairn’i de."
"…Pekala. Bunun sebebini öğrenebilir miyim?"
"Onlarla bir daha karşılaşmak istemediğim için."
"Sebebini soruyorum."
"……"
Sessizlik insanları boğmaya yeterdi, ve konuşulan her kelime keskin birer bıçak gibiydi.
Tam o anda Violet çay fincanını yerine koydu. Koymasaydı, kesinlikle çalışanlardan biri sıkıntıdan bir ses çıkarırdı.

Dük ile Violet’in konuşması ürkütücü bir iş tonundaydı. O kadar kısa ve özdü ki, eğer birbirleriyle akraba olduklarını bilmeseler, onları tam birer yabancı sanabilirlerdi.

Briella:Ve 7. bölümde bitti.Bölümleri olabildiğince hızlı atmaya çalışıyorum ama zor oluyor, bir editör bulabilirsem ya da kendim yapmayı öğrenirsem manhwa çevirmeyede başlıyacağım.Editör olmak istiyen heskesi bekliyorum canlarım ;)

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


6   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   8 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.