Yukarı Çık




19   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   83 

           
Bam! Bam! Bam!
Baştan aşağı mor zırh kuşanmış birlik cephenin ön kısmına doğru yürürken, ayak sesleri bozkırda yankılanıyordu.
‘’Askerlerim, ork kabilesinden kimse sağ kalmayacak. Bu pis kokulu yerde daha fazla kalmak istemiyorum!’’
‘’Emredersiniz!’’ 
Coşkuyla bağıran askerler kabileye doğru ilerlemeye başladılar. Komutan Anton kendi birliğini savaş alanına yollarken epey keyifsizdi. Bu haydut takımıyla buraya geldiği yetmezmiş gibi bir de savaşmak zorunda kalmıştı. Zırhlı birliğin saldırıya geçtiğini gören Kızılkuyruk ‘da elinde kalan savaşçılarını cepheye sürdü.
Bulundukları yerden haydut grubunda gerçekleşen hareketliliği gören Dimitri ’’Şef Alyon, bu sefer ki planınızı çok merak ediyorum.’’ dedi.
‘’Artık yapılabilecek bir plan yok, sayılarımız eşitlendi, göğüs göğse savaşacağız.’’ 
Ork Şefi bakışlarını devirerek tüccara cevap verdi.
‘’En sonunda zırhlı birliği kullandılar, bir aylık eğitimin sonuçlarını görmek için güzel bir fırsat. Umarım, yerimden kalkmama gerek kalmaz.’’ 
Alyon önündeki tabaktan meyvesini alırken konuşmasına devam etti.
‘’Haydut grubu içinde, nasıl olurda zırhlı askeri birlik bulunabilir. Zırhlarının rengine bakılırsa, bunlar Nikonya şehir birliklerinden askerler.’’
Tepenin üst kısmında savaşı izleyen üçlüden zırhlı birliklerin ortaya çıkmasına en çok şaşıranı Sasha oldu. Alyon, kendisine hayret içinde bakan Sasha’nın haline tebessüm ederek ‘’Kişisel hırslar genç dostum, bir şehre sahip olmak sanırım şehir lordu için tatmin edici değil’’
Tepede sohbet sürerken, savaş alanında ellerinde kargılarıyla üstlerine gelen birliği gören Domuzkuyruk aceleyle bağırdı.
‘’Tüm savaşçılar, ikinci hatta çekilip kalkan duvarını kurun. Okçular, atış serbest!’’
Ork savaşçıları tepenin orta bölümüne gelerek düşmanla aralarına mesafe koydular ve kalkan duvarını kurmaya başladılar. Okçu orklarsa biraz daha yüksek bir yerde mevzilenip, eğiminde sağladığı avantajla üzerlerine gelen düşmana saldırıyorlardı.
Attıkları oklar haydutları yaralarken, mor gergedan savaşçıları zırhlarından dolayı bu saldırılardan zarar görmüyorlardı. Zırhların birleşim yerleri kimi okların hedefi olsa da, içlerine giydikleri çelik örgüler sayesinde askerler yara almıyorlardı.
Ağır zırhlar içinde yavaş yavaş ilerleyen askerler orkların moralini bozmaya başlarken, içlerinden biri elindeki mızrağı şef Alyon’ un olduğu yere fırlattı. Bu tecrübeli askerler, karşılarında ki orkların liderlerini kaybedince çil yavrusu gibi dağılacağını biliyorlardı. Mızrak havada ilerlerken, savaş alanında herkesin gözleri onun üzerindeydi.
Alyon, kendisine doğru gelen mızrağı izlerken yavaşça yerinden doğruldu. Direkt olarak başını hedefleyen bu mızrak, iki kaşının arasına vurduğunda gözünü bile kırpmadı.
Savaş alanında bulunanlar gördükleri sahne sonucu donup kaldılar. Şefin kafasına vuran mızrak, çelikten ucu dâhil yarıya kadar parçalandı. Bu saldırı üzerine Alyon, yerden yumruk büyüklüğünde bir taş alarak mızrağı fırlatan askere doğru savurdu.
Attığı mızrağın düşmanın başında kırılması, askerin onurunu zedelemişti. Karşılığında gelen bu küçük düşürücü saldırıyı, aynı şekilde almayı planlıyordu. Üzerinde ametist ile güçlendirilmiş çelik alaşım zırhı varken, fırlatılan bir taştan kaçarsa arkadaşlarının yüzüne nasıl bakardı.
Hızla gelen taş zırhına vurduğundan bir yüzü kalmayacağını bilebilseydi, asker kesinlikle onu savuşturmayı düşünürdü. Alyon’ un ellerinden çıkan taş, zırhın baş kısmını yamultmuş, açık olan birkaç delikten kanlar sızmaya başlamıştı. Asker boş çuval gibi yere düştüğünde mor gergedan savaşçılarının yüzünde hayret, orklarınsa sevinç vardı.
Kısa süre içinde gerçekleşen bu olaydan sonra orklar, şeflerinin hedef alınmasıyla iyice öfkelendiler. Özellikle Sangre, bir savaşçı olarak bu hakareti cezalandırmak için yayının telini birbiri ardına gererek askerlerin üzerine adeta ok yağdırıyordu.
Askerler kalkan duvarına ulaştığında, orkların kalkanlarını yarıya kadar toprağa sapladığını gördüler. Nihai sonucun burada yapılacak çarpışmayla ortaya çıkacağına karar veren ork savaşçıları, baltalarını coşkun naralar eşliğinde sallamaya başladılar.
Orklar, bir ay süren cehennem eğitiminden sonra çok daha kararlı ve becerikliydiler. Ön taraftaki orklar omuzlarıyla kalkanlara destek olurken, ara sıra kalkanların üstünden bazı askerleri duvarın içine çekiyorlardı.
Kanlı savaş kabilenin göbeğinde sürerken, Alyon işlerin kötüye gittiğini üzüntüyle gözlemliyordu. Cesaret, taktik ve moral savaş alanında sonucu belirleyen etmenlerden olsalar da, bu çarpışmada teçhizat farkı orkların belini büküyordu.
Askerler uzun kargılarıyla kalkanların arasından yaptıkları saldırılarla orklara acı çektiriyorlardı. Konum ve savunma avantajı ellerinde olsa da ork savaşçılarının silahları mor gergedan savaşçılarının zırhına karşı çaresiz kalmaktaydı.
Alyon çadırına girip savaş çekicini almak için ayağa kalktığında, gözleri âdeta yayıyla kavga eden Sangre’ ye takıldı. Önünde ki mevzide savaşan ork kardeşlerinin birer birer düştüğünü gören bu savaşçı, aralıksız atışlar yapıyordu. Sağ elinden yere kan damlarken, parmaklarında ki kemiğe kadar oluşan kesikleri savaşın ateşiyle hissetmiyordu.
Daha fazla kayıp vermeden bu işi bitirmeliyim diye düşünen Alyon, çadırın içinden gelen ayak sesleriyle irkildi. Kısa süre sonra çadırdan çıkan figür kendisine bir şey söylemeden elleri parçalanmış okçunun yanına doğru yürürken,  o da yerine geri oturdu.
Sangre, attığı oklar düşmanlarına zarar veremese de bıkmadan atışlarını sürdürüyordu. Başka ne yapabilirim diye düşünürken, kulağının dibinde konuşan birinin sesini duydu.
‘’Bütün yeteneğin bu kadar mı yani?’’
Sangre çaresizlik ve yorgunlukla boğuşurken, arkasından gelen bu sesle beraber öfkeyle bağırdı
‘’Kimsin sen ?’’
‘’ Şu dandik zırhları delemeyen bir beceriksiz olmanın dışında, ustanın sesini tanıyamayacak kadar da aptalmışsın!’’
Karşısında Nafız’ı gören Sangre heyecanla diz çöktü
‘’Yayımı ne kadar sert gerdiysem de oklarım zırhı delemiyor!’’ 
Sangre ellerinden kanlar damlarken silahını sinirle yere attı.
Mora’nın mirasını aldıktan sonra yarattığı ilk kan savaşçısının bu çaresiz hali, Nafız’ın biraz olsun yumuşamasını sağladı. Elini salladığında, hiçlikten bir yay ve içi ok dolu bir sadak belirdi. Ortaya çıkan bu yedi ayak uzunluğunda ki yay, Sasha’nın aklını alıverdi.
‘’ Bu yay, Abarran’ın yirmi büyük yayından biri olan …’’
Ustasının eliyle yaptığı sus işaretini görünce, Sasha sözlerini bitiremeden konuşmasını yarıda kesmek zorunda kaldı. Dimitri, elbette yay ve sadağın birdenbire ortaya çıkmadığını görmüştü. Aklında beliren bazı düşünceler sonucu, çırağının daha fazla yaygara yapmamasını istedi.
‘’Seni inatçı velet, bir kerede bunlarla dene bakalım. Bu koca oğlanla yıldızımız hiç barışmadı ama seninle çok iyi geçineceğini düşünüyorum’’ 
Nafız elindeki yayı Sangre’ye verirken, göz ucuyla süren savaşı izliyordu. Sangre, ellerinin şu andaki durumunu gayet iyi biliyordu. Dayanılamaz bir ağrı kemiğine işlerken, ustası tarafından kendisine verilen yaya uzandı. Yayı aldığından itibaren tarifsiz bir duygu bütün vücuduna yayıldı, bu yeni yay sanki seneler boyunca onunla berabermiş gibi hissettiriyordu.
Abarran Kutsal Kan Tarikatı’nın bir müridi olmasından dolayı, yaptığı silahların çoğu kullanıcısıyla kan etkileşiminde bulunmak için dizayn edilmişti. Özellikle kendi kanını taşıyanlar için yaptığı ekipmanları, uygun kan bağı olmadan kullanmak mümkün değildi. Damarlarında Mora’nın kanından küçükte olsa bir parça taşıyan Sangre’nin yayını eline aldığı gibi sahiplenmesi bu yüzdendi.
Çekiş gücü 250 libre olan bu yayı üç parmağıyla nazikçe çekerek geren Sangre, iki buçuk ayak uzunluğunda ki kan kırmızı oku zırhlı savaşçılara yolladı. Daha önce zırhlara işlemeyen okların aksine bu özel ok, girdiği askerin zırhından çıkıp arkasındaki askeride delip geçtikten sonra üçüncü hedefine saplanıp kalmıştı.
 ‘’RRRRRRRROOOOAAAAAAGGGGHHHHH!’’
 Attığı okun yarattığı yıkımı gören Sangre, içindeki coşkuyu bastıramayarak çılgınca kükredi. Gördükleri manzara ve bu çılgın ses askerlerin yüreklerine korku düşürürken, kalkanlarının arkasındaki orkların savaş arzuları en yüksek seviyeye çıkıyordu.
—————————————————————————————————————————————————–
İki mükemmel insan asla birlikte olamaz. Çünkü mükemmel kadın birinci seferde evet demez, mükemmel erkekse ikinci şansı vermez.
 Anton Çehov
 
Altı Medeniyetin Dünyası sesli tiyatro şeklinde, her gün yeni bölümüyle Youtube kanalımızda. Hemen takip etmeye başlayabilirsiniz.
https://www.youtube.com/channel/UCFLFkHspxIWOS_quuhWnOEA


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


19   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   83 


468x60


DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.