Büyü oluşumu zayıf bir şekilde parladı ve odayı gizemli bir ışık doldurdu.
Genç bir adam Hajime’nin önünde duruyordu ve koltuktaki cesetle aynı kıyafeti giyen yakındaki adama bakıyorlardı.
“Sınavların üstesinden geldikten sonra buraya vardınız. Benim adım Oscar Orcus. Bu zindanı oluşturan kişi. Hainlerden biri olduğumu söyleseydim anlar mıydınız?”
Konuşan kişi Oscar Orcus gibi görünüyordu.”Orcus Zindanı”nın yapımcısı. Hajime şaşırdı ama dinlemeyi sürdürdü.
“Ah, lütfen soru sormayın. Bu sadece bir kayıt, ne yazık ki, sorularınıza cevap veremeyebilirim. Bu yere ulaşan kişi için, dünyanın gerçeğini açıklayacağım ve ne için savaştığımızı… Bu kalan son mesaj. Bu şekli aldım. Lütfen dinlemenizi istiyorum… Biz hainleriz ama değiliz.”
Orcus hikâyesine başladı. Bu hikaye klişenin öğrettiği bilinen hikayeden çok farklıydı. Yue ona açıkladığında şaşırdı.
Çılgın Tanrı ve onun nesli arasındaki bir savaş hikâyesi.
Tanrılar çağından sonraki ilk yıllarda, dünya anlaşmazlıklarla doluydu. İnsanlar, Şeytanlar ve Yarı-insanlar sık sık birbirleriyle savaşırlardı. Savaşlarının sebepleri değişirdi. Yerel büyüme, etnik değerler, açgözlülük ve daha birçoğu. En büyük sebepse “Tanrının düşmanı” olmasıydı. Bu süre boyunca ırklar ve ülkeler iyice bölündü. Her ırk ve şehir kendi tanrılarına tapındılar. Tanrılarının kerameti için savaşlarını sürdürmeye devam ettiler. Yüzlerce yıllık sayısız savaşlardan sonra bu savaşı sonlandırmak isteyen insanlar çıktı. O zamanlar bu grup “Kurtarıcılar” olarak anılırdı.
Ortak bir bağları vardı. Hepsi doğrudan Tanrılar Çağındaki tanrıların soyundan geliyordu. ”Kurtarıcılar”ın lideri kazara tanrıların niyetlerini öğrendi. Tanrılar savaş oyunları ile insanları parçalamak amacıyla savaşlar zorluyordu. Bunu öğrendiğinde lider bir görev için yola çıktı. Tanrıların iradesine karşı duracak fikirli insanları topladı ve amaçları için onları savaşa sürüklüyordu.
Onlar Tanrı (lar) ‘ın ikamet ettiği Tanrı’nın Dünyasını buldular. ”Kurtarıcılar” da ataların zamanındaki güçlere sahip 8 kişi vardı ve muhteşem güçleri tanrılarla yarışabilirdi.
Fakat savaşa başlamadan önce plan başarısız oldu. Tanrıların kukla ustaları vardı ve “Kurtarıcıları” insanlara tanrının düşmanı ve dünyaya yıkım getirmek isteyenler olarak tanıttılar. İnsanlar onları düşmanları olarak kabul etti. İlerlemede komplikasyonlar vardı buna rağmen insanları korumaya çalışırken güçlerini onlara karşı kullanamazlardı. ”Kurtarıcılar” yenildiğinde “Hainler” olarak adlandırdılar, hainler tanrının lütfunu unutmuş ve dünyayı yok etmek isteyen kişilerdi.
Sonunda 8 güçlünün grubu zayıfladı. Şimdi dünyanın düşmanlarıydılar ve tanrıları düşürmek için yeteri kadar güçlü olmadıklarına karar verdiler. Her biri kıtanın bir yanına dağıldı ve saklanmak için 8 harika zindan oluşturdular. Zindanlar güçlerine layık insanları bulmak için bir testti ve başaramadıklarını başarmak içindi.
Orcus uzun hikâyesini bitirdikten sonra nazikçe gülümsedi.
“Kimsin ya da ne sebeple buraya geldin bilmiyorum. Tanrıyı öldürmen için seni zorlayamam. Fakat bilmenizi istedim. Neden durduğumuzu.
…Sana, gücümü devrediyorum. Nasıl istersen kullanmakta özgürsün. Lütfen bu gücü kalbindeki şeytanı tatmin etmek için kullanma. Konuşmamız bitti. Dinlediğin için teşekkür ederim. Şimdi özgürsün kontrol altında olmayacaksın.”
Söyleyeceklerini bitirdikten sonra Orcus’ un kayıt görüntüsü kayboldu. Aynı anda Hajime’nin zihnini bir şeyler işgal etti. Zihni bir zonklama ile ağrıyordu, ama sessizce dayandı çünkü mutlak bir büyü öğreniyordu.
Yakında hem acı hem de büyü oluşumu hafifledi. Hajime yavaşça nefes verdi.
“Hajime… İyi misin?”
“Ah, iyiyim… gibi. Muazzam bir şey öğrendim.”
“..Tamam…Ne yapmak istiyorsun?”
Yue Orcus’un hikayesinden sonra ne yapmak istediğini sordu.
“Tamam. Belli bir şey yok. İznim dışında geldi ve can sıkıcı bir savaşta savaşmamı istedi. Bu dünyaya ne olacağını hiç bilmiyorum. Yüzeye ve eve gitmek için bir yol arıyorum. Bu benim tek amacım… Bundan rahatsız mısın, Yue?”
Önceki Hajime belki bir şey yapardı. Fakat öncelikleri değişti ve Orcus’un durumunu reddetmek için izninliydi. Bu dünya kendi insanlarının sorunlarıyla kendi ilgilenmeliydi, ama Yue bu dünyanın bir sakiniydi. Onu yalnız bırakmadığından beri onun isteklerini de düşünmeliydi. Orcus’a yaptığı gibi Yue’yi kesip atamazdı çünkü çok yakın bir ilişkileri vardı. Hajime düşüncesini sordu, ama hafif bir tereddütten sonra başını salladı.
“Benim yerim burası… Diğeri için endişelenemem.”
Hajime’ye sokuldu ve elini tuttu. Yue elini tutarken gerçek duygularını iletmeye çalışıyordu. Geçmişte memleketi için her şeyini feda etmişti. Güvendikleri tarafından ihanete uğradığında bir kişi bile onu kurtarmamıştı. Uzun süre hapsedildikten sonra bu dünya Yue için bir hapishaneydi.
Hajime onu zindanından kurtaran kişiydi. Hajime’nin yanında olmak için her şeyi yaptı.
“…Öyle mi?”
Hajime biraz utanmıştı. Boğazını saklayarak temizledi ve tereddüt etmeden şok edici gerçeği söyledi.
“Ah, hem birkaç yeni büyüde öğrendim… Tanrılar çağından gibi görünüyorlar.”
“…Cidden mi?”
Yue’nin onun söylediğine inanmaz bir ifadesi vardı, ama bunu bekliyordu. Tanrılar çağında kullanılan büyüler modern dünyada kaybolmuştu. Ona geçen büyü ve diğerleri buradaydı ve Tanrılar çağından bir büyüydü.
Zemindeki bu büyü formasyonu beyninde oynama yapabilir ve onu kullanmayı öğretebilir gibi gözüküyor.
“..Emin misin?”
“Evet, sorun yok. bu büyü benim içinmiş gibi duruyor.”
“…Ne tür bir büyü?”
“Sanırım Yaratma büyüsü diyebiliriz. Minerallere büyü ekleyebiliyorsun ve eklenen büyü minerallere özel yetenekler veriyor.”
Hajime’nin açıklamasıyla Yue’nin ağzı açık kaldı.
“…Artifactlar yapabilirsin.”
“Ah, yapabilirim.”
Yaratma büyüsü Tanrılar çağında artifactlar oluşturmak için kullanılıyordu. Bu büyü “Dönüştürme Ustaları” için yapılmıştı. Gerçekten Orcus’un sınıfı “Dönüştürme Ustası”ydı.
“Yue neden sen de öğrenmiyorsun? Büyü alanına gir ve zihnini kontrol edecek. Orcus test hakkında bir şeyler söylemişti ve testi geçmiş olarak kabul edilirsen belki sende öğrenebilirsin.”
“…ben dönüştürme kullanamam…”
“Mah, Bu doğru ama…antik zamanlardan bir büyü.. Öğrenmediğine üzülmez misin?”
“…Tamam… Hajime böyle diyorsa.”
Yue Hajime’nin önerisiyle büyü oluşumunun ortasına geçti. Büyü oluşumu Yue’nin hatıralarını araştırırken parladı. Şimdi karar anıydı. “Testlerin üstesinden geldikten sonra buraya vardın. Benim adım Oscar…” Orcus tekrar göründü. Memnun bir his vardı. Hajime ve Yue Orcus’un hikayesini göz ardı ettiler ve birbirleriyle konuşmayı sürdürdüler.
“Öğrendin mi?”
“Evet. Ama… Artifact zor.”
“Evet, Antik büyü benzer ve uyumlu olabilir görünüyor.”
İkisi birbirleriyle konuşurken, yanlarında Orcus konuşuyor ve sebepsiz gülüyordu. Çok gerçek üstüydü. Hajime cesedi gördüğünde üzgün olduğunu düşündü ama hayal gücü olarak kabul etti.
“Ah şimdilik bu yer bizimse cesedi temizlemek ister misin?”
Hajime’nin hiç merhameti yoktu.
“ıı… Tarlayı gübrelemek…”
Yue’ninde merhameti yoktu. Hiç koku olmamasına rağmen, Orcus’un bedeni ortada asılıydı. Orcus’un bedeni tarlanın sonuna gömüldü ve bir mezar taşı diktiler. Beklendiği gibi gübre olmak için çok acınasıydı.
Defnetmeyi bitirdiklerinde, Hajime ve Yue mühürlenmiş odalara doğru ilerlediler. Orcustan yıpranmış bir yüzük almışlardı. Mezar hırsızları olarak anılamazlardı. Yüzüğün halkası üzerinde çaprazlama oyulmuş olan desenler vardı ve bu kalıp kütüphanedeki ve atölyedeki mühürlerle aynıydı.
İlk olarak araştırmaya yöneldiler.
İlk amaçları yüzeye çıkacak bir yol bulmaktı. Hajime ve Yue kitaplıktaki mührü açtılar ve dikkate değer herhangi bir şey var mı diye kontrol ettiler. Tüm çevrenin bir tasarımını buldular. Bir plan kadar olmasa da nereye gideceklerini beli başlı yapıların nerede olduğunu gösteriyordu.
“Bingo! İşte bu, Yue !”
“Un”
Hajime’den mutlu bir ses çıktı. Yue de sevinçliydi. Plana göre üçüncü kattaki sihir oluşumu Yüzeyde bir yerdeki oluşuma bağlıydı. Büyü Orcus’un yüzüğü olmadan çalışmazdı. Çalm…Yüzüğü kabul etmek iyi bir fikirdi.
Planı daha fazla incelediklerinde, atölyede düzenli olarak tutulan bağımsız bir golem vardı. Tavandaki kürelerden doğal güneş ışığıyla aynı özellikte ışık geliyordu. Bu bitkilerin ve diğer şeylerin bu ışığın altında büyüyebileceği anlamına geliyordu. Burasının hiç kimse yaşamazken temiz olmasının nedeni bu golemdi.
Atölye Orcus’un hayatı boyunca yaptığı malzemeler ve artifactları depolamak için kullanılıyordu. Bu çalınmış eşyalar… Artık onlarındı. Epey çok alet vardı.
“Hajime… Bu”
“Evet”
Hajime planı kontrol ederken Yue diğer belgeleri inceliyordu ve kitaplardan birini ona götürdü. Bu kitap Orcus’un anılarıydı. Anılarında eski yoldaşlarıyla günlük yaşantılarını yazıyordu, özellikle “Kurtarıcıların” 8 ana üyesi hakkındaydı.
Planların birinde yapılan diğer 7 zindan ile ilgiliydi.
“…Diğer bir değişle, o mu? Diğer zindanları da tamamlarsak, yaratıcıların antik büyülerini mi alacağız?”
“…Belki”
Orcus’un anılarına göre, Diğer 7 “Kurtarıcı” zindanlarını tamamlayan ve son kata ulaşanlara antik büyülerini öğretmek için hazırlanmıştı. Ne yazık ki ne tür büyüler olduğu yazmıyordu…
“…Belki de eve dönüş yolunu bulabiliriz.”
Yue bunu derken böyle bir ihtimal vardı. Geçiş büyüsü diğer dünyalardan varlıkları çağıran antik bir büyüydü.
“Şuandan itibaren bir amacımız var gibi görünüyor. Yüzeye döndüğümüzde 8 harika zindanı tamamlamak için.”
“Evet.”
Hajime bir amaç edinirken yanaklarını gevşetti. İçgüdüsel olarak Yue’nin başını okşadı ve neşeyle gözlerini kıstı.
Daha fazla bilgiye baktılar ama zindanların kesin yerlerini gösteren bir bilgi bulamadılar. Şimdilik onayladıkları zindanlar Guruyuen Çölündeki “Büyük Ateş Dağı” ve “Çekici Ağaç Denizi”. Rivayet edilen zindanlarsa “Yükselen Büyük Kanyon” ve “Karla kaplı Karzindanı”ydı. Seçenekleri yoktu ama hepsini araştırmalıydılar.
Kendi arama çalışmalarıyla memnun bir şekilde ikili stüdyoya doğru ilerledi. Atölyenin içinde bir sürü küçük oda vardı ve Onlar bunların hepsini Orcus’un yüzüğüyle açabilirdi. Onların içinde daha önce hiç görmedikleri madenler ve iş aletleri vardı. Teori kitapları alanı kaplıyordu ve bu dönüşüm ustaları için bir cennet sayılırdı.
Hajime kollarını birleştirdi ve atölyeye baktı. Yue onu bu durumda gördüğünde şaşkın bir şekilde baktı ve konuştu.
‘’…Ne oldu?’’
Bir süre düşüncelerin içinde kaybolan Hajime Yue’ye açıklama yaptı.
‘’Umm, Yue bu… Biz burada biraz kalabilir miyiz? Ben çabucak yüzeye gitmek istiyorum ama… Öğrenmek için birçok şey var ve burası en iyi yer. Diğer zindanları fethetmekle ilgili düşünürken, İmkan oldukça hazırlıklı olmak istiyorum. Bu nasıl?’’
Yue 300 yıl boyunca yeraltında mühürlenmişti ve o burada biraz daha zaman kaybetmek istemiyordu. Fakat,Hajime’nin teklifinden sonra suskun hale geldi ve hemen onayladı. Garip bir şekilde Hajime de böyle olacağını düşünüyordu…
‘’…Hajime oradaysa her yer benim için uygun.’’
Bu nasıl olandı. Hajime utancını Yue’nin sürpriz cevabına karşı saklnmak istedi.
İkisi de kendilerini burada olabildiğince eğitmek ve donatmaya karar vermişti.
Omake
Günün akşamında, tavandaki güneş aya değişmişti ve solgun bir ışık veriyordu. Hajime bütün vücudunu banyoya batırmış rahatlıyordu. Uçuruma düştükten sonra bu onun ilk banyosuydu. Banyonun zihni temizlediği söylenirdi.
‘’Phew,Bu en iyisi.’’
Hajime’nin doğasına uymayan bir düşünce ortaya çıktı. O bütün vücudunu gevşetince aniden ayak sesleri duydu. Tamamen hazırlıksız Hajime titredi. Her ne kadar o yalnız gireceğim dese de.!
Tabi ki ses yaparak banyoya giren…
‘’…Ah… çok iyi hissettiriyor…’’
Yue hemen Hajimenin yanında çıplak bir şekilde oturdu.
‘’…Yue-san, Yalnız gireceğimi söylemedim mi?’’
‘’…Reddettim.’’
‘’Bekle bir dakika! Bu materyali biliyorum!’’
‘’…’’
‘’…En azından önünü kapat. Orada bir çok havlu var.’’
‘’Daha iyisi bak.’’
‘’…’’
‘’…Eh’’
‘’Ah, Vuruldum.’’
‘’…Hayır vurulmadın.’’
‘’Bu materyali nereden biliyorsun? Peki ben gideceğim!’’
‘’Seni bırakmayacağım!’’
‘’Be-Bekle! Ah,Ahhhhh!!!’’
Gerisini sizim hayal gücünüze bırakacağım.
* * *
Omake 2
Kaori’nin yanı
‘’Bu ne? Aniden burada Öldürme İsteği…’’
‘’Kaori!?Arkanda bir Hannya var!’’
Ç/N:Hannya: Büyü oluşumu zayıf bir şekilde parladı ve odayı gizemli bir ışık doldurdu.
Genç bir adam Hajime’nin önünde duruyordu ve koltuktaki cesetle aynı kıyafeti giyen yakındaki adama bakıyorlardı.
“Sınavların üstesinden geldikten sonra buraya vardınız. Benim adım Oscar Orcus. Bu zindanı oluşturan kişi. Hainlerden biri olduğumu söyleseydim anlar mıydınız?”
Konuşan kişi Oscar Orcus gibi görünüyordu.”Orcus Zindanı”nın yapımcısı. Hajime şaşırdı ama dinlemeyi sürdürdü.
“Ah, lütfen soru sormayın. Bu sadece bir kayıt, ne yazık ki, sorularınıza cevap veremeyebilirim. Bu yere ulaşan kişi için, dünyanın gerçeğini açıklayacağım ve ne için savaştığımızı… Bu kalan son mesaj. Bu şekli aldım. Lütfen dinlemenizi istiyorum… Biz hainleriz ama değiliz.”
Orcus hikâyesine başladı. Bu hikaye klişenin öğrettiği bilinen hikayeden çok farklıydı. Yue ona açıkladığında şaşırdı.
Çılgın Tanrı ve onun nesli arasındaki bir savaş hikâyesi.
Tanrılar çağından sonraki ilk yıllarda, dünya anlaşmazlıklarla doluydu. İnsanlar, Şeytanlar ve Yarı-insanlar sık sık birbirleriyle savaşırlardı. Savaşlarının sebepleri değişirdi. Yerel büyüme, etnik değerler, açgözlülük ve daha birçoğu. En büyük sebepse “Tanrının düşmanı” olmasıydı. Bu süre boyunca ırklar ve ülkeler iyice bölündü. Her ırk ve şehir kendi tanrılarına tapındılar. Tanrılarının kerameti için savaşlarını sürdürmeye devam ettiler. Yüzlerce yıllık sayısız savaşlardan sonra bu savaşı sonlandırmak isteyen insanlar çıktı. O zamanlar bu grup “Kurtarıcılar” olarak anılırdı.
Ortak bir bağları vardı. Hepsi doğrudan Tanrılar Çağındaki tanrıların soyundan geliyordu. ”Kurtarıcılar”ın lideri kazara tanrıların niyetlerini öğrendi. Tanrılar savaş oyunları ile insanları parçalamak amacıyla savaşlar zorluyordu. Bunu öğrendiğinde lider bir görev için yola çıktı. Tanrıların iradesine karşı duracak fikirli insanları topladı ve amaçları için onları savaşa sürüklüyordu.
Onlar Tanrı (lar) ‘ın ikamet ettiği Tanrı’nın Dünyasını buldular. ”Kurtarıcılar” da ataların zamanındaki güçlere sahip 8 kişi vardı ve muhteşem güçleri tanrılarla yarışabilirdi.
Fakat savaşa başlamadan önce plan başarısız oldu. Tanrıların kukla ustaları vardı ve “Kurtarıcıları” insanlara tanrının düşmanı ve dünyaya yıkım getirmek isteyenler olarak tanıttılar. İnsanlar onları düşmanları olarak kabul etti. İlerlemede komplikasyonlar vardı buna rağmen insanları korumaya çalışırken güçlerini onlara karşı kullanamazlardı. ”Kurtarıcılar” yenildiğinde “Hainler” olarak adlandırdılar, hainler tanrının lütfunu unutmuş ve dünyayı yok etmek isteyen kişilerdi.
Sonunda 8 güçlünün grubu zayıfladı. Şimdi dünyanın düşmanlarıydılar ve tanrıları düşürmek için yeteri kadar güçlü olmadıklarına karar verdiler. Her biri kıtanın bir yanına dağıldı ve saklanmak için 8 harika zindan oluşturdular. Zindanlar güçlerine layık insanları bulmak için bir testti ve başaramadıklarını başarmak içindi.
Orcus uzun hikâyesini bitirdikten sonra nazikçe gülümsedi.
“Kimsin ya da ne sebeple buraya geldin bilmiyorum. Tanrıyı öldürmen için seni zorlayamam. Fakat bilmenizi istedim. Neden durduğumuzu.
…Sana, gücümü devrediyorum. Nasıl istersen kullanmakta özgürsün. Lütfen bu gücü kalbindeki şeytanı tatmin etmek için kullanma. Konuşmamız bitti. Dinlediğin için teşekkür ederim. Şimdi özgürsün kontrol altında olmayacaksın.”
Söyleyeceklerini bitirdikten sonra Orcus’ un kayıt görüntüsü kayboldu. Aynı anda Hajime’nin zihnini bir şeyler işgal etti. Zihni bir zonklama ile ağrıyordu, ama sessizce dayandı çünkü mutlak bir büyü öğreniyordu.
Yakında hem acı hem de büyü oluşumu hafifledi. Hajime yavaşça nefes verdi.
“Hajime… İyi misin?”
“Ah, iyiyim… gibi. Muazzam bir şey öğrendim.”
“..Tamam…Ne yapmak istiyorsun?”
Yue Orcus’un hikayesinden sonra ne yapmak istediğini sordu.
“Tamam. Belli bir şey yok. İznim dışında geldi ve can sıkıcı bir savaşta savaşmamı istedi. Bu dünyaya ne olacağını hiç bilmiyorum. Yüzeye ve eve gitmek için bir yol arıyorum. Bu benim tek amacım… Bundan rahatsız mısın, Yue?”
Önceki Hajime belki bir şey yapardı. Fakat öncelikleri değişti ve Orcus’un durumunu reddetmek için izninliydi. Bu dünya kendi insanlarının sorunlarıyla kendi ilgilenmeliydi, ama Yue bu dünyanın bir sakiniydi. Onu yalnız bırakmadığından beri onun isteklerini de düşünmeliydi. Orcus’a yaptığı gibi Yue’yi kesip atamazdı çünkü çok yakın bir ilişkileri vardı. Hajime düşüncesini sordu, ama hafif bir tereddütten sonra başını salladı.
“Benim yerim burası… Diğeri için endişelenemem.”
Hajime’ye sokuldu ve elini tuttu. Yue elini tutarken gerçek duygularını iletmeye çalışıyordu. Geçmişte memleketi için her şeyini feda etmişti. Güvendikleri tarafından ihanete uğradığında bir kişi bile onu kurtarmamıştı. Uzun süre hapsedildikten sonra bu dünya Yue için bir hapishaneydi.
Hajime onu zindanından kurtaran kişiydi. Hajime’nin yanında olmak için her şeyi yaptı.
“…Öyle mi?”
Hajime biraz utanmıştı. Boğazını saklayarak temizledi ve tereddüt etmeden şok edici gerçeği söyledi.
“Ah, hem birkaç yeni büyüde öğrendim… Tanrılar çağından gibi görünüyorlar.”
“…Cidden mi?”
Yue’nin onun söylediğine inanmaz bir ifadesi vardı, ama bunu bekliyordu. Tanrılar çağında kullanılan büyüler modern dünyada kaybolmuştu. Ona geçen büyü ve diğerleri buradaydı ve Tanrılar çağından bir büyüydü.
Zemindeki bu büyü formasyonu beyninde oynama yapabilir ve onu kullanmayı öğretebilir gibi gözüküyor.
“..Emin misin?”
“Evet, sorun yok. bu büyü benim içinmiş gibi duruyor.”
“…Ne tür bir büyü?”
“Sanırım Yaratma büyüsü diyebiliriz. Minerallere büyü ekleyebiliyorsun ve eklenen büyü minerallere özel yetenekler veriyor.”
Hajime’nin açıklamasıyla Yue’nin ağzı açık kaldı.
“…Artifactlar yapabilirsin.”
“Ah, yapabilirim.”
Yaratma büyüsü Tanrılar çağında artifactlar oluşturmak için kullanılıyordu. Bu büyü “Dönüştürme Ustaları” için yapılmıştı. Gerçekten Orcus’un sınıfı “Dönüştürme Ustası”ydı.
“Yue neden sen de öğrenmiyorsun? Büyü alanına gir ve zihnini kontrol edecek. Orcus test hakkında bir şeyler söylemişti ve testi geçmiş olarak kabul edilirsen belki sende öğrenebilirsin.”
“…ben dönüştürme kullanamam…”
“Mah, Bu doğru ama…antik zamanlardan bir büyü.. Öğrenmediğine üzülmez misin?”
“…Tamam… Hajime böyle diyorsa.”
Yue Hajime’nin önerisiyle büyü oluşumunun ortasına geçti. Büyü oluşumu Yue’nin hatıralarını araştırırken parladı. Şimdi karar anıydı. “Testlerin üstesinden geldikten sonra buraya vardın. Benim adım Oscar…” Orcus tekrar göründü. Memnun bir his vardı. Hajime ve Yue Orcus’un hikayesini göz ardı ettiler ve birbirleriyle konuşmayı sürdürdüler.
“Öğrendin mi?”
“Evet. Ama… Artifact zor.”
“Evet, Antik büyü benzer ve uyumlu olabilir görünüyor.”
İkisi birbirleriyle konuşurken, yanlarında Orcus konuşuyor ve sebepsiz gülüyordu. Çok gerçek üstüydü. Hajime cesedi gördüğünde üzgün olduğunu düşündü ama hayal gücü olarak kabul etti.
“Ah şimdilik bu yer bizimse cesedi temizlemek ister misin?”
Hajime’nin hiç merhameti yoktu.
“ıı… Tarlayı gübrelemek…”
Yue’ninde merhameti yoktu. Hiç koku olmamasına rağmen, Orcus’un bedeni ortada asılıydı. Orcus’un bedeni tarlanın sonuna gömüldü ve bir mezar taşı diktiler. Beklendiği gibi gübre olmak için çok acınasıydı.
Defnetmeyi bitirdiklerinde, Hajime ve Yue mühürlenmiş odalara doğru ilerlediler. Orcustan yıpranmış bir yüzük almışlardı. Mezar hırsızları olarak anılamazlardı. Yüzüğün halkası üzerinde çaprazlama oyulmuş olan desenler vardı ve bu kalıp kütüphanedeki ve atölyedeki mühürlerle aynıydı.
İlk olarak araştırmaya yöneldiler.
İlk amaçları yüzeye çıkacak bir yol bulmaktı. Hajime ve Yue kitaplıktaki mührü açtılar ve dikkate değer herhangi bir şey var mı diye kontrol ettiler. Tüm çevrenin bir tasarımını buldular. Bir plan kadar olmasa da nereye gideceklerini beli başlı yapıların nerede olduğunu gösteriyordu.
“Bingo! İşte bu, Yue !”
“Un”
Hajime’den mutlu bir ses çıktı. Yue de sevinçliydi. Plana göre üçüncü kattaki sihir oluşumu Yüzeyde bir yerdeki oluşuma bağlıydı. Büyü Orcus’un yüzüğü olmadan çalışmazdı. Çalm…Yüzüğü kabul etmek iyi bir fikirdi.
Planı daha fazla incelediklerinde, atölyede düzenli olarak tutulan bağımsız bir golem vardı. Tavandaki kürelerden doğal güneş ışığıyla aynı özellikte ışık geliyordu. Bu bitkilerin ve diğer şeylerin bu ışığın altında büyüyebileceği anlamına geliyordu. Burasının hiç kimse yaşamazken temiz olmasının nedeni bu golemdi.
Atölye Orcus’un hayatı boyunca yaptığı malzemeler ve artifactları depolamak için kullanılıyordu. Bu çalınmış eşyalar… Artık onlarındı. Epey çok alet vardı.
“Hajime… Bu”
“Evet”
Hajime planı kontrol ederken Yue diğer belgeleri inceliyordu ve kitaplardan birini ona götürdü. Bu kitap Orcus’un anılarıydı. Anılarında eski yoldaşlarıyla günlük yaşantılarını yazıyordu, özellikle “Kurtarıcıların” 8 ana üyesi hakkındaydı.
Planların birinde yapılan diğer 7 zindan ile ilgiliydi.
“…Diğer bir değişle, o mu? Diğer zindanları da tamamlarsak, yaratıcıların antik büyülerini mi alacağız?”
“…Belki”
Orcus’un anılarına göre, Diğer 7 “Kurtarıcı” zindanlarını tamamlayan ve son kata ulaşanlara antik büyülerini öğretmek için hazırlanmıştı. Ne yazık ki ne tür büyüler olduğu yazmıyordu…
“…Belki de eve dönüş yolunu bulabiliriz.”
Yue bunu derken böyle bir ihtimal vardı. Geçiş büyüsü diğer dünyalardan varlıkları çağıran antik bir büyüydü.
“Şuandan itibaren bir amacımız var gibi görünüyor. Yüzeye döndüğümüzde 8 harika zindanı tamamlamak için.”
“Evet.”
Hajime bir amaç edinirken yanaklarını gevşetti. İçgüdüsel olarak Yue’nin başını okşadı ve neşeyle gözlerini kıstı.
Daha fazla bilgiye baktılar ama zindanların kesin yerlerini gösteren bir bilgi bulamadılar. Şimdilik onayladıkları zindanlar Guruyuen Çölündeki “Büyük Ateş Dağı” ve “Çekici Ağaç Denizi”. Rivayet edilen zindanlarsa “Yükselen Büyük Kanyon” ve “Karla kaplı Karzindanı”ydı. Seçenekleri yoktu ama hepsini araştırmalıydılar.
Kendi arama çalışmalarıyla memnun bir şekilde ikili stüdyoya doğru ilerledi. Atölyenin içinde bir sürü küçük oda vardı ve Onlar bunların hepsini Orcus’un yüzüğüyle açabilirdi. Onların içinde daha önce hiç görmedikleri madenler ve iş aletleri vardı. Teori kitapları alanı kaplıyordu ve bu dönüşüm ustaları için bir cennet sayılırdı.
Hajime kollarını birleştirdi ve atölyeye baktı. Yue onu bu durumda gördüğünde şaşkın bir şekilde baktı ve konuştu.
‘’…Ne oldu?’’
Bir süre düşüncelerin içinde kaybolan Hajime Yue’ye açıklama yaptı.
‘’Umm, Yue bu… Biz burada biraz kalabilir miyiz? Ben çabucak yüzeye gitmek istiyorum ama… Öğrenmek için birçok şey var ve burası en iyi yer. Diğer zindanları fethetmekle ilgili düşünürken, İmkan oldukça hazırlıklı olmak istiyorum. Bu nasıl?’’
Yue 300 yıl boyunca yeraltında mühürlenmişti ve o burada biraz daha zaman kaybetmek istemiyordu. Fakat,Hajime’nin teklifinden sonra suskun hale geldi ve hemen onayladı. Garip bir şekilde Hajime de böyle olacağını düşünüyordu…
‘’…Hajime oradaysa her yer benim için uygun.’’
Bu nasıl olandı. Hajime utancını Yue’nin sürpriz cevabına karşı saklnmak istedi.
İkisi de kendilerini burada olabildiğince eğitmek ve donatmaya karar vermişti.
Omake
Günün akşamında, tavandaki güneş aya değişmişti ve solgun bir ışık veriyordu. Hajime bütün vücudunu banyoya batırmış rahatlıyordu. Uçuruma düştükten sonra bu onun ilk banyosuydu. Banyonun zihni temizlediği söylenirdi.
‘’Phew,Bu en iyisi.’’
Hajime’nin doğasına uymayan bir düşünce ortaya çıktı. O bütün vücudunu gevşetince aniden ayak sesleri duydu. Tamamen hazırlıksız Hajime titredi. Her ne kadar o yalnız gireceğim dese de.!
Tabi ki ses yaparak banyoya giren…
‘’…Ah… çok iyi hissettiriyor…’’
Yue hemen Hajimenin yanında çıplak bir şekilde oturdu.
‘’…Yue-san, Yalnız gireceğimi söylemedim mi?’’
‘’…Reddettim.’’
‘’Bekle bir dakika! Bu materyali biliyorum!’’
‘’…’’
‘’…En azından önünü kapat. Orada bir çok havlu var.’’
‘’Daha iyisi bak.’’
‘’…’’
‘’…Eh’’
‘’Ah, Vuruldum.’’
‘’…Hayır vurulmadın.’’
‘’Bu materyali nereden biliyorsun? Peki ben gideceğim!’’
‘’Seni bırakmayacağım!’’
‘’Be-Bekle! Ah,Ahhhhh!!!’’
Gerisini sizim hayal gücünüze bırakacağım.
* * *
Omake 2
Kaori’nin yanı
‘’Bu ne? Aniden burada Öldürme İsteği…’’
‘’Kaori!?Arkanda bir Hannya var!’’
ÇN:Hannya:japon felsefesinde eskiden çok güzel olan ama öfke ve kin yüzünden şeytana dönen bir kadın.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.