Black Snowflake - Türkçe Çevrimiçi Oku
Yukarı Çık




15   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   17 


           
  Yarı uykulu bir halde tekrar rüyalarıma dönmek için elimden geleni yapıyordum. Üzerimdeki kolun ağırlığıyla dönmeye çalışırken kendimi yerde buldum. Kafamdaki acıyla gözlerim sonuna kadar açılmıştı. Bundan sonra uyuyamayacağımı anladım. Yavaşça doğruldum. Yerdeki gaz lambasını söndürdüm. Villy ‘e baktım. Hala uyuyordu.
“Beni uyandırdıysan sen de uyanacaksın.” Diye mırıldandım.
  Kalkıp yarısı dolu olan su şişesini üzerine boşalttım. Sıçrayarak kalktı. Korkuyla etrafa baktı. Bir yandan yüzünü koluyla silerken bana doğru yöneldi. Ben de dolabıma doğru gittim.
“Rin! Bu uyandırma şekli de ne? Yine benden neyin intikamını aldın?”
  Dolabımdan aldığım havluyu ona doğru uzattım.
“Merak etme. Senden hiçbir şeyin intikamını almadım. Sadece çok derin uyuyordun. Yataktan düşen birinin çıkardığı sesi hissetmeyecek kadar... Bende hızlı uyandırma yöntemimi uyguladım.”
“Haha! Ne güzel düşünmüşsün! Bugün denize gideceğimizi biliyorsun dimi? Ben senden intikam alabilirim ama...”
  Bir anda yüzüm gülmüştü. Villy ‘i elimle kapıya ittirdim.
“Doğru ya! Villy çabuk ol! Hadi! Hazırlanman lazım! Nasıl unuturum ben bunu!?”
“T -tamam. Sakin ol! Hemen hazırlanırım!”
  Onu kapının dışına çıkardım. Yüzüne kapıyı kapatıp hazırlanmaya başladım. Lacivert renk, sade bir elbise giydim. Saçlarımı tarayıp beyaz lacivert kare desenli kalın bir kurdeleyle aşağıdan bağladım. Hima deniz kenarının soğuk olacağını söylemişti bu yüzden üzerime kısa kapüşonlu beyaz kabanımı giydim. Kılıcıma uzun uzun baktım. Onu da yanımda götürmeye karar verdim. Odamdan hızlıca çıkıp lavaboya gittim. Sonra Hima ‘nın sesini duydum.
“Neden bu kadar gürültülü?”
  Ağır adımlarla bana yaklaşıyordu. Üstünde hala salaş kıyafetlerinin olduğunu gördüm. Onu odasına doğru götürdüm.
“Hima ne duruyorsun! Hemen giyinmen lazım! Çok işimiz var!”
“Ne Patron mu çağırıyor yoksa? Neden böyle giyindin?”
“Hadi çabuk hazırlan sonra söylerim.”
  Odasının kapısını kapatıp ellerimi bir kaç kere birbirine vurdum.
“Tamamdır sırada Glazz var.”
  Onun odasının kapısında durdum. Kapısını bir kaç kere nazikçe tıklattım. Ses gelmeyince bir kez daha. Ve bir kez daha... Sonra hızla yumruklama ya başladım. Odanın kapısı bir anda açıldı. Kel kafası koridorun karanlığında bile parlamayı başarıyordu.
“Ne var? Neden bu kadar gürültülüsün? Ölmek mi istiyorsun?”
“Haha! Sabah sabah ne kadar şakacısın! Seni uyandırmam gerekiyordu.”
  Uykuluyken bile kaslarının bu kadar çatık olmasına şaşırmıştım. Acaba böyle mi uyuyordu. Derin bir iç çekti.
“Tamam artık gidebilirsin.”
“Ama hazırlanman gerek. Bugün denize gideceğimiz gün.”
Kafasını kaşıdı. “Ben bugün gelemeyeceğim. Yapacak önemli işlerim var.”
“Geleceğini söylemiştin.”
“Bugün eski bir arkadaşım beni ziyaret edeceğini söyledi. O yüzden gelemem. “
  Biraz düşündüm. “İyi. Biz akşam döneriz o zaman.”
“Bekle! Sen bu kılıçla mı gideceksin oraya?”
“Evet. Neden sordun?”
  Alaycı bir gülüşle “Seni sorguya almalarını mı istiyorsun. Etrafta sadece muhafızlar ve şövalyeler kılıçla gezebilir. Normal insanların kılıç taşıması yasak. Bu şekilde gidersen yine başına bir dert açarsın.”
Mutlu yüzüm bir anda düştü.
“Bu çok saçma! Özgürce kılıç taşımam için şövalye mi olmam lazım.”
“Neden saçma olsun ki? Elinde kılıçla gezen koca bir grubun sokaklarda gezdiğini düşün. Sence de biraz garip olmaz mı? Özellikle burası ‘huzur Krallığı’ diye anılıyorken.”
 Somurttum. O haklıydı. Kafamı salladım. Arkadan yanımıza Villy geldi. Sırıtarak sordu.
“Yoksa kılıçla dolaşmanın havalı olacağını mı düşündün he?”
Yanaklarımın kızardığını hissettim. Odama doğru yürüdüm.
“Ne alakası var? Sadece ilk defa yanımda taşımak istedim.”
“Yani bir şövalye gibi mi görünmek istedin?”
Önümde duran boş duvara baktım. Derin bir nefes aldım. Arkamı döndüm.
“Evet! Onlar çok havalı ve güçlü görünüyorlar. Ne olmuş öyleyse.”
  İkisi de birbirine bakıp gülüştüler. Sonra Glazz gülümsedi. Bu o alaycı gülüşlerinden farklıydı.
“O zaman şövalye olman için bir nedenin daha oldu.”
Cevap vermeme fırsat olmadan koşarak yanımıza gelen Hima araya girdi.
“Ben geç kaldığım için özür dilerim patron. Ne oldu? Yanlış bir şey mi yaptık?”
Yüzü çok solgun ve endişeli görünüyordu. Saçları dağınıktı. Yüzünü daha yıkamadığı belli oluyordu.
Glazz esneyerek cevap verdi.
“Hayır. Size iyi eğlenceler.” Dedi ve kapısını yüzümüze carpti.
Hima anlamsız bakışlarıyla yüzüme bakarken bir anda kötü hissettim. Sonra koluna vurdum.
“Hadi yüzünü yıka da yola çıkalım. Daha fazla sizi bekleyememem.”
Hima Villy ‘e döndü.
“Şaka yapıyor olmalısınız..”
“O kadar kızma İlk defa denizi görecek. Bu yüzden çok heyecanlı.”
Hima her şeyi daha yeni anlıyormuş gibi bir ifade takındı. Sonra lavaboya gitti.
  Bizde dışarı çıkıp yakındaki bir fırından çörek ve çay aldık. Geldiğimizde Hima daha yeni merdivenleri iniyordu. Glazz ‘in bizim için kiraladığı eski at arabasına bindik. Ben Villy ‘le  arkada oturdum. Hima öndeki adamın yanında oturdu. Uzun bir süre yolculuk yaptık. Sarayın tam tersi istikametine doğru gidiyorduk. Hep bayır aşağı iniyorduk. Geçtiğimiz yolları, evleri ve insanları seyrettim. Çok mutlu görünüyorlardı. Sonra birden araba durdu. Önümüze doğru bakıp ne olduğunu anlamaya çalıştık. Hima bize döndü.
“Bir kız gideceği yerin bizim yolumuzun üstündeki bir yerde  olduğunu soyluyor. Onu bırakabilir miyiz diye soruyor. Ne yapalım?”
Villy ‘le aynı anda cevap verdik. “Alalım.”
  Kız bizim yanımıza doğru geldi. Birimiz arka kapıyı açarken diğerimiz onu elinden tutup içeriye çekti. Çok tatlı bir kızdı. Açık karamel renkte saçları, kahverengi gözleri ve yüzünde çilleri vardı. Giydiği küçük cepleri olan kırmızı  renkteki elbise ve hasır şapka ona çok yakışmıştı.
“Beni kabul ettiğiniz için teşekkür ederim. Hava çok sıcak bu yüzden daha fazla yürümeye katlanamadım. Karşılığı neyse verebilirim.”
“Hayır. Önemli değil. Zaten aynı tarafa gidiyoruz. Sen nereden geliyorsun?”
“Ben Türki- ah yani Pervenche Krallığından geliyorum.”
Bir dakika az önce başka bir şey söylüyordu. Demek istediği şeyi daha önce bir yerde duymuş gibi hissettim.
“Villy orası neresi? Daha önce hiç duymadım.”
“Galina Krallığı ‘nın komşusu diyebiliriz.”
“Peki oradan buraya kadar neden gelsin?”
“Ben burada büyüdüm. Buradaki Zümrüt yetimhanesinde. Beni evlat edindiklerinde Pervenche Krallığı ‘na gittim. Bazen arkadaşlarımı ziyaret etmek için yolculuk yaparım. Burada bir tanıdığım oturuyor. Onun evine gidiyordum.”
Villy meraklandı. Hemen söze karıştı.
“Ben Villy. Yanımdaki arkadaşım Rin. Senin adın ne? Kaç yaşındasın? “
“Ben Kayra.17 yaşındayım. Tanıştığımız memnun oldum.”
“Rin! Baksana ismi ne kadar değişik.”
  Beni daha da meraklandırıyordu. Buradan değil gibiydi. Çok uzaktan da gelmemişti. Ama neden ismi farklıydı? Nedense içimde tuhaf bir his vardı. Onun hakkında daha çok şey bilmem gerekiyor diye düşündüm.
“Haha! Evet...”
“İsminin anlamı ne?”
“İyilik ya da lütuf anlamlarına geliyor.”
“Ne kadar güzelmiş.”
“Teşekkürler. Siz nereye gidiyorsunuz?”
“Biz denizi görmeye gidiyoruz.”
Bir anda gözleri parladı. Heyecanla konuştu.
“Deniz mi? Ben de buradaki herkesin övgüyle bahsettiği ünlü denizi görmeyi çok istemiştim. Uzun zamandır denizde yüzmemiştim. Umarım yakında ben de giderim. Ama buradan çok uzak diye duymuştum”
“Evet. Biliyorum. Ben oraya gittim. Rin ‘in ilk gidişi.”
“Öyle mi? Pişman olmayacağına eminim.”
  Kuşkulu gözlerle ona bakıyordum. Ona bir soru sormak istedim. Cevabına göre aklımdaki soruların yanıtını bulabilirdim.
“Sen nerede doğdun. Yani yetimhaneye gönderilmeden önce nerede yaşıyordun?”
Sorduğum soruyla afallamışa benziyordu. Kucağına bakarak parmaklarıyla oynamaya başladı.
“Ben bilmiyorum. Sanırım burada doğdum.”
“Öyleyse neden adın buradaki insanların adlarına göre daha tuhaf?”
Villy söze atladı. “Hey Rin! Bu çok kaba.”
“Bir saniye izin ver Villy.”
“B -ben bilmiyorum. Neden bana böyle sorular soruyorsunuz?”
“Üzgünüm. Sadece bir şeyden emin olmam gerekiyor. Tek bir sorum kaldı. Sorabilir miyim?”
Kız bana ifadesiz bir şekilde baktı ve çekinerek cevap verdi.
“Tamam. Olur.”
“Kar yağdığında hangi renk görüyorsunuz?”
  Sorduğum soruyla gözleri açıldı. Donuk bir ifade takındı. Şaşkınlıkla bir kaç saniye cevap vermedi. Onun ifadesine ben de biraz şaşırmıştım. Bunu beklemiyordum.
“Ben siyah görüyorum. Ya siz? Siz hangi renk görüyorsunuz?”
Ona gülümseyerek baktım.
“Ben de sizin gibi siyah görüyorum.”
Villy bir bana bir ona baktı. O da konuştuğumuz şeye şaşırmış görünüyordu.
“Siz ne hakkında konuşuyorsunuz? Rin kendin gibi tuhaf birini mi buldun?”
Döndüm ve Villy ‘e baktım.
“Sanırım öyle.”
   Kayra ‘ya baktığımda derin düşünceler içinde gibiydi. Çok emin olamasam da benim gibi farklı bir yerden geldiğini düşünüyordum. Daha fazla konuştukça bunu anlayabilirdim. Ama şimdi konuşamazdık.
“Biz Plomeria Meydanı ‘nın oradaki ote-“
Cümlemi daha bitirememiştim. Birden Hima ‘nın sesiyle ürperdim.
“Bayan! Sizin dediğiniz yere vardık. Burası Shore Kasabası ‘nın girişi.”
“Ah Teşekkürler Bayım! Hemen iniyorum!”
  İnmesine yardım ettik. Giderken bize el salladı. Ben de ona uzun süre baktım. Sonra Villy bana tuhaf bir şekilde baktı.
“Bir dakika o denizde yüzmekten bahsetti. Ama bu imkansız. Gideceğimiz deniz çok dalgalı. Oraya kimse cesaret edip de giremez.”
“Belki başka bir denizden bahsediyordu.”
“Rin, burada başka bir deniz kıyısı yok. Pervenche Krallığı ‘nda da deniz yok. Sadece Galina ‘da büyük bir köy var. Oradaki deniz de uzun, geniş bir arazidedir. Kayalıkları var. İnsanlar tekneleriyle açılmaya bile korkuyorlar. Orada yüzmek imkansız.”
  Sanırım bir şeyden emin oldum. Geldiği yer neresiyse orada deniz olmalıydı. Yüzebileceği ve özleyeceği kadar güzel bir deniz... O da benim gibiydi. Acaba ne zaman buraya geldi? Neden geldi? O da mı hatıralarını unuttu? Merak ettiğim çok soru var. Umarım onunla bir gün karşılaşırız.

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


15   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   17 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.