Yukarı Çık




6   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   8 

           
‘’Şuna bak. Nedir bu?’’
 
‘…bitti’
 
Ben bir önseziyle beni yakaladıklarını düşünüp her şeyi bırakmak üzereyken bir thud sesi ile kanepeye oturan birisinin sesini duydum.
 
‘’Burada bir güzellik var’’ (Kim olduğunu bence anladınız. Ben şu an sinirleniyorum. Devam edelim…)
 
‘’Ah benim gerçekten’’
 
Kurnaz müdürün sesinin yanında Ulinee’nin öncekinden farklı olan çekingen sesi.
 
‘’Nasıl tür bir hile bu?’’
 
‘’Birlikte fazla zamanımız bile yok bu yüzden tahmin edin’’
 
‘’Kırıldınız mı oysa ben size benden tecrübelilerin önünde yakalanmamız ihtimaline karşı böyle demiştim’’
 
‘’Evet, dürüst olmak gerekirse hayal kırıklığına uğradım.”
 
Ve garip sesler duydum. Yüksek savurma ve dönme seslerinde hafif bir nefes aldım.
 
‘Aman Tanrım… siz ikiniz böyle miydiniz?’
 
Benim bildiğim müdür zaten kırk yaşının üstündeydi. Öte yandan Ulinee yirmilerinin başındaydı.
 
‘Buraya aniden girdiğini söylemene şaşmamak lazım. Buraya geldin çünkü burada sana destek çıkacak birisi vardı’
 
Bir kreş olduğundan buradan imparatorluk ailesi sorumludur. Hiç kimse efor sarf etmeden buraya gelemez çünkü buradaki görevliler memurlardan az değillerdir.
 
‘Ama yine de, yakalanmadığıma memnunum’
 
Ama peki ya ikisi burada farklı bir şey yaparlarsa?
 
‘Buradan çabucak çıkmalıyım…’
 
Bir şeylerin düştüğü sesini duymak istemiyorum, açıklamakta istemiyorum. Ben kendime biraz daha fazla sarılacaktım ama ben saklanmadan önce görebildiğim bacakları düşünmemiştim. (Ben de açıklamak istemiyorum…)
 
‘Eğer bacak yanlışlıkla kanepenin altına gelirse bu bir problem olur’
 
Eğer bacak gelirse, siz beni fark edecekseniz ve ben….
 
‘Ugh.’
 
Eğer kötü düşünceler içime dökülürse ben yakalanırım ve bu yüzden kötü düşünceleri çabucak aklımdan sildim. Hiçbir negatif düşüncemin olmaması daha iyi.
 
‘’Buradan nefret ediyorum. Burası soğuk ve karanlık ve işyerimiz değil mi?’’
 
‘’Ne zaman bunun hakkında sıkılmaya başladın?’’
 
‘’En azından ben rahat bir yatağı olan odaya gitmek istiyorum! Burası çok soğuk! Bu yüzden hadi eve gidelim’’
 
‘’Sen evde iş konuşmak istemediğini söylemiştin’’
 
Müdür Ulinee’nin sinir bozucu sesine tahammül edemiyormuş gibi iç çekti.
 
‘’Tamam, hadi eve gidelim’’
 
Neyse ki, Ulinee’nin sesi yükseldikçe müdür vücudunun kontrolünü kaybetmiş gibi hareket ettiğini duydum. Kısa bir süre sonra Ulinee kanepeden kalktı ve ikisi de gülümseyip odadan çıktılar.
 
Ulinee’nin ayak seslerinin gecenin sessizliğinde duyulmayıncaya kadar yerimden hareket edemedim. Uzun bir süre sonra, daha az titreyen bedenimi zorla hareket ettirdim ve yavaşça kanepeden çıktım. Sonra doğruca pencereye doğru yürüdüm.
 
‘Haha. Bulmadıklarına eminim değil mi?’
 
Pencereden dışarıya baktığımda onları kreşin ana kapısına doğru yürüdüklerini görebiliyordum. Onların ana kapıdan çıktıklarını görür görmez buradan çabucak çıkmam gerektiğini düşündüm.
 
‘Yakalanacağımı sanıyordum’
 
Biraz rahatladığımı hissedince önceki halime göre daha yorgun hissettim. Soğuk terimi sildim ve koridora açılan kapıyı açmaya çalıştım. Sonra kapını hemen dışında yağ dolu bir lamba gördüm.
 
‘Aslında deponun içinde yağ bulunan birçok lamba vardı’
 
Lambanın yanından geçerken buradan çıkmak için olan planımı sessizce gözden geçirdim. Sonra geri döndüm ve müdürün çekmecesinde gördüğüm kibrit kutusunu cebime koydum.
***
Odama döndüğümde sanki uyuyormuş gibi kalan son kıyafetlerimi yatağa yaydım.
 
‘Bunun sizi aldatmasını istiyorum’
 
Aklımdaki bu düşünceyle eski ayakkabılarımı kapının oraya koydum. Çantam dışında tüm ev eşyalarımı yerine geri koymak fikri mükemmeldi.
 
‘’Lütfen kanın ve benim burada saklandığımı düşünün’’
 
Ateşi yaktığımı ya da kaybolduğumu bilmemelerinden emin olmak istiyordum. Onlar korkudan kreşte bir öğrencinin yanıp ölmesine izin vermelerini saklarlarsa benim planım mükemmel olacak.
 
Ama kıyafetlerimin iz bırakmadan yanması da olası… Kemiğimin de ortadan kalktığı derece de yanmayı tercih ederim. Sonra herkes benim öldüğümü düşünecek.
 
‘’Buraya da güle güle’’
 
Bu yeni hayatımın başlangıcı olacak. Ben hayatta kalacağım ve bu karmaşanın başlangıcını başka bir şeye çevireceğim. Artık karar verdiğime göre artık oturup ölümümü beklemeyeceğim.
 
Odamda görünen beyaz nefesime bakıp tereddüt etmeden depoya gittim. (Odası bir depo ama odasından gidebileceği depodan bahsediyor)
 
Depoyu aradım ve içleri yağla dolu olan birçok lamba gördüm. Sanki bir süredir biriktiriyorlar gibiydi. Onları gördüğümde burada çok fazla lamba olmasına rağmen benim odama vermemelerinin ucuz olduğunu düşündüm.
 
‘’Biriktirmenin hiçbir işe yaramadığını sizin öğrenmenize izin vereceğim.’’
 
Lambaları buldum ve hepsini yere attım. Yağ hışırtı sesi ile yavaş yavaş odama yayılıyordu. Görevliler gitgide benim odama da yığılacaklardı. Kendi odamla depo arasındaki küçük kapıyı kapattım bu sayede onlar oradan benim odamı göremeyeceklerdi ve kreş görevlilerinin önceden şartlar gerektirdiği için koydukları kilitleri bile yağla doldurdum
 
‘Çünkü burada çıkamamış gibi gözükmek zorundayım’
 
Umarım bu bina yandığında ve yangın söndüğünde herkes benim öldüğümü fark eder.
 
‘Dışarıya yayıl lütfen.  Eğer öldüğüm söylentisi yayılırsa benim için daha kolay olur’
 
Kibriti yakmak için titreyen ellerimi hareket ettirdim. Küçük yanan kibrite bakıp onu yere attım. Küçük ateş yağla birlikte giderek büyüdü.
 
Yaklaşan ateş bana bir süre öncesinden daha fazla alışılmadık bir ısı hissi verdi. Kısa bir süre sonra depoda yanan her şeyin dumanlı bir kokusu vardı. Yanmış kokunun aniden yayılması alevlerin beklediğimden daha hızlı artmasına neden oldu.
 
‘Depoda çok şey vardı ama kelimenin tam anlamıyla bu sadece bir depo ve eğer çocuklara yemek sağlanmışsa çocuklar açlıktan ölmeyecekler.’
 
En azından onlar benim gibi öğün atlamak zorunda değiller.
 
Ama müdür yangının sorumluluğunu almak zorunda ve çocuklar bu hasardan faydalanacaklar.
 
‘Burada suçluluk diye bir şey yok’
 
Öfkem kadar hızlı yükselen alevler, depoya bağlı odamda hızla yayıldı. Arkamı döndüm ve hızlı bir şekilde depodan kaçtım. Bu büyük yayılan ateşin her şeyi yakacağını umarak. Ben dışarı çıkar çıkmaz deponun kapısından ateş yayılmaya başladı. Son olarak, son kez yaşadığım küçük depoya baktım.
 
‘Sen gerçekten engelledin’
 
Karanlıkta iyi göremedim ama kapıyı sıkıca engelleyen bir şey olduğunu görebiliyordum. Gizlice kaçmam ihtimaline karşı açık olmayan engele bakarak acı bir şekilde gülümsedim. (ilk planı gizlice kaçmaktı ama daha sonra değiştirdi )
 
‘Hepiniz sizin yüzünüzden öldüğüm için suçlu hissetmelisiniz. Suçlu hissetmelisiniz ve benim gerçekte zavallı bir çocuk olduğumu görüp bana sempati hissetmelisiniz ve sonra sen beni beyninde unuttuğunda ben mükemmel bir şekilde ortaya çıkacağım’
 
Ben burayı kendi hayatım gibi dağınık hale getireceğim. Suçluluk hissini bir kenara atacağım. Yağla çiçek açan kırmızımsı alev ben bilemeden odamı yuttu ve depoyu kendi içinde tuttu. İnsanların sesi yavaş yavaş geliyordu bu yüzden kreşin arka kapısından aceleyle çıktım. Artık geriye bakmak diye bir şey yoktu.
***
Vücudumu karanlıkta hızlandırıp beyaz nefesler verdim. Erken kışın soğuk esintisi ince kıyafetlerime nüfuz etti ama benim için soğuk belirtisi yoktu.
 
‘Romanda Benedito tüccar grubunun ofisinin başkentte olduğunu söyledi. Önce başkentin merkezindeki çeşmeye git….’
 
Etrafta kimsenin olmamasına memnun oldum. Fıskiyeye giden yolda gizlice ilerliyordum. Koşmaya başladığımdan beri anca çeşmenin önünde sert nefeslerimi sakinleştirdim.
 
‘Başını burada sağa çevir…’
 
Eğer burada başını sağa çevirirsen ve sokakta beş dakikaya yakın yürürsen üç uçlu bir yol bulursun. Sonra tekrar sağa dön ve düz ilerle. Sonra çıkmaz sokak geliyor ve sarmaşıklarla çevrili bir duvar var. Sarmaşıklarla dolu yüksek duvara baktığımda içimi baskı doldurdu.
 
‘Bu sadece başlangıç’
 
Romanda hatırladığım gibi duvarın kapısını üç kez tıklattım.
 
Düzenli aralıklarla, vur, vur, vur
 
Ve üç saniye sonra, vur, vur, vur.
 
Ve üç saniye sonra, vur, vur, vur.
 
Üç turla beraber dokuz kez kapıya vurdum. Bu tüccar grubunun gizli kapısıydı. Şimdi olduğu gibi dokuz kez vurulursa grupla gizli antlaşma yapılmak için gelinmiş demektir.
 
Eğer hafızam yanlış değilse önümdeki kapı açılacak.
 
Titreme
 
Duvara gerginlikle beş saniye baktıktan sonra duvar içeri gitti ve insanlar için olan giriş belirdi.
 
‘’….. açıldı’’
 
Gerçekten açıldı.
 
Biraz bunalmış bir hisle derin bir nefes aldım ve sonra içeri girdim. Ben içeri girdiğimde duvar bir sesle arkamdan kapandı. Ben içeriye adım attığımda koridorun her iki tarafında da mumlar yanıyordu. Aydınlık koridor beni döndürmeden tek bir yere yönlendiriyordu. İçeriye girdiğimde sıcaklığı hissettim. Soğuk sert kollarımı yavaşça okşayarak kendimi ısıtmaya çalıştım.
 
“Donmadığım için mutluyum.”
 
Kalbimin yüksek bir şekilde atışını duydum. Planımın başarıya ulaşmasına biraz memnun oldum. Sadece birkaç mumla sıcaklığı hissederek ilerledim.
 
‘Merdiven?’
 
Koridor boyunca parlak ışıkla yürürken, aşağı inen bir merdiven buldum. Aşağıya inmememi söyleyen hiçbir şey yoktu bu yüzden merdivenlerden aşağıya indim. Aşağıya indiğimden parlak bir ışık belirdi ve ben kaşlarımı çattım.
 
‘’Bir çocuk?’’
 
Şimdiye kadar beni çağıran en yumuşak sesti. Sese çakıldım ve başımı kaldırdım. Önümde bana bakan on yedi ya da on sekiz yaşında bir çocuk vardı. Onun gözlerindeki şaşkınlığın farkında olmadan geri adım attım. Benim kadar şaşıran o da geri adım attı.
 
‘’Neden küçük bir çocuk? Hayır, nasıl bu yer hakkında bu kadar şeyi bilebilirsin….’’
 
"Ah, tüccar grubunun başkanını görmek için buradayım."
 
"Tüccar grubunun başkanı mı?"
 
Alnı, duymaması gereken bir şey duymuş gibi buruşmuştu. Sanırım bana şaşırma hissi çoktan sona erdi. Çocuk sanki orijinal ifadesiymiş gibi sert bir yüzle başını salladı.
 
“Hiç kimse kolayca buluşamaz. Buluşamazsın. ”
 
‘’Ben buraya bir anlaşma yapmak için geldim. İzin verin görüşeyim!’’
 
‘’Buraya nasıl girdiğini bilmiyorum ama buradan git’’
 
Beni kovacağını kasten gizlemiş gibi görünüyordu. Ancak vahşi gözleri beni çoktan dışarı çıkarmış gibiydi. Ona yüksek bir sesle açık bir şekilde söyledim çünkü ben sebepsiz yere kızgındım.
 
“Bir anlaşma yapmak istiyorum! İzin ve tüccar grubunun başkanı ile tanışayım! ”

***
Son kısımda resmen çığlık atıyor.


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


6   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   8 


468x60


DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.