Yarından itibaren D sınıfının ne yapacağını merak ediyorum. Sanki eğlence programı izliyormuşum gibiydi. Grup sohbetine bir mesaj geldi.
“Satou gruba katıldı.” Yazıyordu. Sınıfımızın üstün kızlarından birisi.
“Oleey~ Az önce konuştuğum Ike-kun beni ekledi.”
Söyleyecek hiçbir şeyim yoktu, sadece konuşmaları okumaya devam ettim.
“Bugün olanları duydum~. Horikita gerçekten can sıkıcı değil mi ya?”
“Beni çok sinirlendirdi. Sudou da ona çok sinirlendi. Sanki ona vuracak gibiydi.”
“Yarın onu görürsem, ona bir tane geçireceğim. Bugün gerçekten tepemin tasını attı.”
“Ahahaha, eğer ona vurursan çok büyük olay çıkar. HAHA fazla olur bu”
“Hey, konusu açılmışken, yarından itibaren onu görmezden gelelim mi?”
“Heh, onu hep görmezden geldik zaten. (HAHA)”
“Onu bir şekilde elde etmem lazım. Onu azarlayıp ağlatabiliriz. Ayakkabılarını saklarız mesela.”
“Eğer çocuk olsaydım çok gülerdim. Onun acı çektiğini görmek istiyorum.”
Bir anda, Horikita grup sohbetinin ana konusu haline geldi.
“Ayanakouji-kun, sen de katılmak ister misin? Onu azarlıyorum haha”
“Off, Ayanakouji, ona delicesine âşık.”
“Hey, kimin tarafındasın sen ya?”
Herkesin, Horikita’ya sinir olacağı aşikârdı. Horikita ile olan iletişimleri şimdiye kadar hep kötüydü. Ama onu azarlamalarını veya dövmelerini kabullenemem. İki tarafta, iyi niyetten yoksun durumda.
“Bunu okuyorsun değil mi? Hey, Sana soruyorum: kimin tarafındasın?”
“Kimsenin tarafında değilim. Sizi durduramam.”
“Tarafsız kalıyorsun ha. Verilebilecek en sinsi cevap HAHA”
“İstediğiniz gibi düşünebilirsiniz. Ama eğer böyle düşünüyorsanız bu sizin kaybınız demektir. Eğer okul bu sorunu öğrenirse, o zaman sizin için problem olur. Bunu aklınızda bulundurun.”
“Onu korumaya mı çalışıyorsun? Haha”
Telefondan onların yüzünü göremediğim için, onlar daha da agresifleşiyor. Eğer Ike yanımda olsaydı, bu sözleri söylemezdi büyük ihtimalle.
Neyse, herkes Horikita’yı kullanarak birbirlerine dayanmak ve güvende hissetmek istiyor sadece..
Eğer onlarla konuşmaya devam edersem, sadece vakit kaybetmiş olacağım. Bu konuşmaya bir son verme zamanı.
“Eğer Kushida bunu öğrenirse, senden nefret eder. HAHA”
Bu mesajı da yazdıktan sonra, telefonumu kapattım. Telefonum çaldı ama boş verdim. Saçma sapan bir şey yapmazlar herhalde. Satou, işbirliği yapmadan bir işe kalkışacak tipte birisi değil.
Odanın bir ucundan diğer ucuna geçip pencereyi açtım. Yakınlardaki ağaçlardan böcek sesleri duyabiliyordum. Bu sesi çıkaran Kubikirigisu mi acaba? Gece esen rüzgâr sert ve şiddetliydi.[1]
Horikita ile okulun ilk günü tanıştım, aynı sınıftan çıktık ve yan yana oturuyoruz. Sudou ve Ike ile arkadaş oldum. Ayrıca, okulun oyununa geldim ve sınıfım en kötü sıralamadaymış. Durumu düzeltmeye çalışan Horikita, karakteri yüzünden diğer öğrencilerin öfkesini kazandı.
Bu durumu en iyi anlayacak insan benim, ama sanki olduğum yerde sayıyormuşum gibi bir his.
Hayır, bu hiç iyi bir his değil. Çok kötü.
Uzaktan bir yabancı gibi izlemeyi tercih ediyorum. Çünkü Sudou ve diğerlerinin yaşadığı sıkıntıyı yaşamadım. Bu yüzden de, durumun aciliyetini kendimle alakalı görmeyip boş vermeyi düşündüm.
“Sadece aptallar sahip oldukları gücü/yeteneği kullanmazlar.”
Onun sözlerini hatırlamak istemiyordum ama resmen kafamın içinden çıkmıyordu.
“Sadece aptallar, ha.… Acaba aptal mıyım merak ediyorum.”
Pencereyi kapatırken, televizyondan gelen kahkaha seslerini duyabiliyordum.
________________________________________
1. Bir böcek ismi, Türkçe karşılığı yok.