Yukarı Çık




19.4   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   20.2 

           
Bölüm 20.1

Kırmızı gözler.

Gözlerin beyaz kısımları, kırmızıya boyanmış gibiydi sanki. Bu gözler refakatçisi olan kişiye yöneldi, Matsuda Yasuke bir soru mırıldandı.

"...Ne kadar zamandır bilincin açık?"

Uzun bir süre garip şekilde göz kırptıktan sonra, yataktaki kişi -"Süper Lise Seviyesi Öğrenci Konseyi Başkanı", Murasame Soushun- ağzını yavaşça açtı. Dudakları çok susuz kalmıştı ve ağzını açarken kuru bir ses çıkardı.

"...Hep açıktı." Sesi az ve boğuktu. Öncekine kıyasla tamamen farklı bir insan gibi geliyordu kulağa. 

"Demek öyleydi..." Matsuda yüz ifadesine bir tebessümün sızmasına izin verdi. Dost canlısı bir gülümseme göstererek arkadaşına doğru döndü. "Ama sence de beni böyle kandırmak aptalca değil mi?"

Ancak Murasame hiç ses çıkarmadı. Matsuda'ya bakarken gözleri hiçbir duyguyu göstermedi. Matsuda gergin havayı yumuşatmak için şakacı bir konuşma tarzıyla devam etti.

"Senin açından, çok fazla rol yapman gerekmiş olmalı. Gerçek fizyolojik belirtilerin ve bunların yansımaları neredeyse tamamen kayboldu… ama yine de kolayca normal bir insan olmaktan çıkabildin. Senin rol yaptığını anlamasaydım bu durumda olmazdık."

"Neden geldin?" Murasame'nin cevabında saldırgan bir tavır vardı neredeyse.

Pes edermişçesine, Matsuda'nın yüz ifadesi daha ciddi bir görünüme geri döndü.

"Bunu önceden söyledin. İdare komitesindeki o antik kalıntılara da bunu sordun. Senin gerçekten uyanıp uyanmadığını… kendin öğrenmeni istiyorum."

Yanıt olarak Murasame sadece başka tarafa baktı, dikkatini tavana geri çevirdi ve anlamsızca göz kırptı.

"Dürüst olayım… benim bile şüphelerim var..." Matsuda devam etmeden önce kuru dudaklarını yaladı. "Eğer ki… o kişilere senin uyanık olduğunu söylersem ne olur?"

Matsuda'nın sorusuna sessiz kaldı Murasame. Pili bitmiş bir uzaktan kumandalı araba gibi, tepkileri en iyi ihtimalle sadece yavaş ve uyuşuktu.

- Belki bu sadece bir rol değildir.

Matsuda derin bir nefes verdi, kendi sorusunu cevapladı.

"Yine de haberin onları şaşırtacağına eminim. Ondan sonra… ne olacağını çoktan tahmin ettim. İnsanların en kötü ihtimale hazırlanması gerektiği zaman şey demezler miydi… 'Denize düşen yılana sarılır'? Şu anda olayı örtbas etmek için tamamen okulun dışındaki nüfuzlu insanlara güveniyorlar." Matsuda bakışını Murasame'den çekti ve yavaşça çevresindekilere baktı. Murasame'den bir tür tepki aramak yerine, çevredeki bir elektronik ekipmana döndü onunla iletişime geçmek ister gibi. "Sonuçta… bu durum için bahaneler bulma imkanları yok. Bilinen bir tehditi halkla salmak gibi, öylece tehlike yokmuş gibi yapamazlar. Ayrıca acımasız bir insanın, iyi bir araştırmacı olamayacağını söyleyen insanlar da var… eh, bu önemli değil zaten. O ne kadar yetenek olduğuna bağlı."  

Matsuda konuşkanlığına devam etti ve Murasame kaşını bile oynatmadı. Murasame Soushun, bir espri ne kadar kötü olursa olsun en azından gülüyormuş gibi yapan türden biriydi, görünüşe göre o adam artık burada değildi.

- Sorun, depresif hissetmesi değil.

Matsuda iç geçirirken saçlarını yüzünden çekti. Uzun, kısık gözleri ile Murasame'ye keskince baktı.

"Oy, Murasame. Bu bir pazarlık aracı değil ama sana söylemek istiyorum… Bunu anlamanı sağlamak için söylüyorum, okulun ve idare komitesinin amaçları çok farklı. Açıkçası o adamların ne düşündüğünü umursamıyorum. Sadece bu okulda ne haltlar oluyor bilmek istiyorum. Bunun için ben-"

"Sadece numara yapıyorum..." Murasame aniden ağzını açtı. Matsuda onun gülümsediğini gördü - ya da belki öyle zannetti. Sonraki saniyede, gülümsemenin tüm izleri tamamen kayboldu. Az önce verdiği tepki, o iyi insanın hala orada olduğunu kanıtladı.

- Bu o kadar basit olmayabilir.

Matsuda ceketini çıkarıp içine soktuğu yıpranmış beyaz gömleğini dışa çıkararak daha bilindik görünümüne döndü. Bunu rahatladığı için yapmadı. Aksine hiç rahat değildi. Asıl konuya şimdi geçecekmiş gibiydi daha çok.

"Anladım, bence sadece bu rolü kullanarak kaçamazsın. Bu durumda olsan bile hala bu okul için endişelisin… ve onun için savaşmaya hazırsın öyle mi? Ondan dolayı bu rolü kullanıyorsun ki idare komitesinin dikkatinden kaçabilesin, öyle mi?"

Matsuda yatağa oturdu ve bir şey söylemek için eğilerek yaklaştı.

"Senin yerinde olsaydım bu tür bir güce alışmaya çalışırdım. Eğer gerekirse seni korurum. O adamlara sahte raporumu ilettiğimde, onların yanında savaşma imkanın bile olabilir. Kötü adamların yanında savaşmak her zaman kötü değildir çünkü..."

Matsuda bir kez daha Murasame'nin durumunun nasıl olduğunu sordu, bunun tek sonucu Murasame'nin cevapsız ve tepkisiz kaldığını görmek oldu.

"Arkasındaki güç ne olursa olsun, yine de olayın hakkında çok şey bilmiyorum. İşte bu yüzden hayatta kalıp bana bunu açıklamalısın ama… " Murasame göz kapaklarını azıcık indirdi. En azından Matsuda'nın vardığı sonuca göre, küçük hareketleri reddetme anlamına geliyordu. Matsuda durumun böyle olacağını tahmin etmişti ama daha baskılayıcı bir sorusu vardı. Ancak verilebilecek cevabı duymayı özellikle istemiyordu çünkü bu ona önceden söylenen bir şeydi.

"Suçlu…. Kamukura İzuru, doğru mu?" Sorusu buydu. "Personellerden bununla ilgili bir şeyler duydum, olaydan sağ çıkan ve sonra kaybolan kişinin adı Kamukura İzuru. Ama böyle biri… gerçekten var mı?"

Kısa bir sessizlikten sonra, Murasame nihayet ağzını açtı.

"Kamukura İzuru… öğrenci konseyini… öldürdü..." Sesi boğuk ve alışılmadıktı ama mesajını iletti.

"...Yani Kamukura İzuru gerçek mi?" Matsuda onay bekledi ancak Murasame cevap vermedi. Ağzı donuk ve hareketsiz biçimde açık kaldı.

"Oy, Murasame…" Matsuda seslenerek onu harekete geçirdi, oğlanın ağzı sonunda tekrar kımıldadı.

"...Her neyse." Sadece bunu deyip sustu. Matsuda bu sözünden bir şeyler sezdi.

- Öyleyse bu önemli değil.

Umudun Zirvesi Akademisi'nde, Murasame'nin sakladığı bir tür kriz yoktu. O zaman Kamukura İzuru'nun olayın arkasındaki suçlu olup olmadığı bilinen bir bilgi değil.
(burada ilk cümle garip gelebilir, ingilizcesinde bir hata var sanırım.)

Matsuda'nın düşünceleri şu şekilde ilerledi: "Böyle olmalı!"

Matsuda fark etti ki duymaya her şeyden daha çok ihtiyaç duyduğu bir şey vardı.

Hızlıca nefes aldı ve kendine duraksama imkanı vermeden sorusunu sordu.

"Peki ya Enoshima Junko? Onun olayla nasıl bir ilgisi var?"


bu bölümün devamı yakında...


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


19.4   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   20.2 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.