Ebedigece’nin Hükümdarı - Türkçe Çevrimiçi Oku
Yukarı Çık




9   Önceki Bölüm 

           
Qianye'nin etrafını saranlar yaşça büyük birkaç çocuktu. Başka bir takımdanlardı ve sınıfa katılmışlardı, sık sık birlikte dolaşıyorlardı.
Kıvırcık saçlı, uzun bir çocuk Qianye'ye yaklaşıp avına bakan bir avcı edasıyla onu süzdü.
Bu çocuğun adı Chen Lei'ydi. Oldukça cesur ve sert bir çocuktu. Fiziksel derslerde hep ilk ona giriyor olsa da bilgisel derslerde hep aşağılardaydı. Sonuç olarak Qianye geçenlerde onun genel sıralamasını geçmişti.
Chen Lei Qianye ile neredeyse burunları birbirine dokunacak kadar ona yaklaştı.
Sesini kısıp acımasızca konuştu, "Dinle! Şu andan itibaren bilgisel dersleri yapmayacaksın! Kızıl Kan senin gibi bir çöpün elinde tamamen boşa gidiyor. Aksine cüret edersen bizimkilerle seni her dövüş dersinde ölümüne döveceğiz. Ayrıca her gün uyku vaktinden önce bir tur daha dayak yiyeceksin. İlki de bugün olacak!"
Konuşmayı bitirdikten sonra Chen Lei çoktan yumruğunu Qianye'nin karnına vurmuştu!
Bu yumruk son derece acımasızdı ve neredeyse vücudundaki tüm gücü kullanmıştı!
Qianye'nin karnı anında kasıldı, inanılmaz bir kusma dürtüsü göğsünü doldurdu. Ancak boğazı tamamıyla kapalıydı, kusamıyordu. Resmen boğulurken Qianye'nin yüzü koyu mor renge bürünmüştü!
Chen Lei bir bant çıkarıp Qianye'nin ağzına yapıştırdı. Sonrasında konuştu, "Pekâlâ, şimdi çığlık atamaz! Dövün şunu!"
Qianye yedi ya da sekiz çocuk ona her yönden tekmeler savururken bir anda yere düştü. Dövüş dersiyle birlikte işledikleri, Biyolojik Yapı adlı bir ders daha vardı ve bu derste ilk açıklanan şey insan vücudunun yapısıydı. Bunları öğrenmiş çocuklar son derece acımasızdı ve her saldırıları Qianye'nin iç organlarına hasar verebilecekleri noktalara yöneliyordu. Ancak net olarak görülen, yüz ve baş gibi yerlere vurmaktan kaçınıyorlardı.
Qianye buna dur demezse kalıcı hasar alacak ve yoğun eğitime dayanamaz bir hale gelecekti. Bu da günler içinde ölmesi demekti. Chen Lei ve diğerleri Qianye'ye sadece bir ders vermeye çalışmıyordu, hurdalıktan gelip gözlerine batan bu çocuğu öldürmeyi planlıyorlardı!
Kışladaki diğer çocuklar soğuk bakışlarla izliyordu. Hiçbiri onları durdurmak için öne çıkmadı, hatta hiçbiri odanın dışındaki muhafız ya da öğretmenlere haber vermedi. Chen Lei'den güçlü olanlar da vardı, ama sadece kasvet ve ihtiyat dolu gözlerle onlara bakıyorlardı.
Eğitim kampında, dövüş alanının dışında özel kavgalar yasaktı. Ancak birçok kişi Chen Lei'nin neden Qianye'yi hedef olarak seçtiğini biliyordu. Qianye imparatorluğun çöp kıtasında doğmuş bir yetimdi. Bilgisel derslere başladıkları andan itibaren bu bilgi çocukların arasında kasten ya da farklı şekillerde yayılmaya başlamıştı. Biraz dikkatli olan herkes artık diğerlerinin arka planını biliyordu.
Chen Lei nihayetinde tehlikeli bir örnek oluşturmuştu. Tüm çocuklar artık diğerleriyle ilişkilerini tekrar gözden geçirmeye başlamıştı.
Qianye hurdalığa dönmüş de bir kere daha o büyük çocuklar onu dövüyormuş gibi hissetti. Başını eğmek istemediğinden geçmişte pek çok kez dayak yemişti.
Hayati bölgelerini elinden geldiği kadar korurken bir şans bekliyordu. Yoğun acı devamlı olarak vücudunda patlıyor, ama Qianye hissettiği her acıyla daha da sakinleşiyordu.
"Sakin ol! Sakin! Öfkeni sadece zamanı geldiğinde göster. Zaman geldiğinde tüm öfkeni daha da iyi bir yolla kus!" Eğitmenin kükreyişleri Qianye'nin zihninde yankılanıyordu
Tam o anda Qianye vücudundaki acının epey azaldığını fark etti. Çocuklar yaraların fazla göze çarpacağından korkup durmaya karar vermiş olmalıydı.
"Gelecekte birbirinizi öldürmek için bir sürü fırsatını olacak, ama şimdi değil! Bir başkasıyla kavga etmeye cüret eden herkesi gebertirim!" Bunlar Long Hai'nin orijinal sözleriydi. Kampta bu cümlelerin kaç defa tekrar edildiğini kimse bilemezdi.
Chen Lei de bunun yeterli olacağını düşündü ve elini sallarken konuştu, "Pekâlâ! Heh, hurdalığın birinde doğmuş bir piç kurusu bizimle nasıl yarışabilir ki zaten?.."
Ancak, çocuk daha konuşmayı bile bitirememişken Qianye aniden yerden kalktı ve büyük çocuğun göğsüne yapıştı. Sağ eli anında çocuğun cinsel organını kavradı!
Tüm çocuklar dondu. Cinsel organı yakalanmış çocuk tek bir kasını dahi oynatmaya cüret edemiyordu.
Qianye sol eliyle ağzındaki bandı yırttı. Hareketleri yavaştı, çevredeki herkes dik durmanın bile onun için zor olduğunu görebiliyordu.
Bant yırtıldıktan sonra herkes Qianye'nin sonraki hamlesini beklemeye başladı. Chen Lei'nin yüzünde yine acımasız bir ifade belirdi ve gözleriyle dostlarına sinyal vermeye başladı, Qianye muhafızları çağırdığı anda hep birlikte onu kavgayı başlatmakla suçlayacaklardı! Kampın kurallarına göre net bir kanıt olmadığından iki taraf da cezalandırılacaktı.
Qianye sakince Chen Lei'ye bakmaya devam etti. Gözleri parlaktı, içinde ne öfke vardı, ne kin, ne de herhangi bir şey... Yüzünde hiçbir ifade olmaksızın, buz gibi soğuk gözleriyle basitçe Chen Lei'ye bakıyordu.
"Bağırmayacağım," Qianye konuştu, neredeyse duyulamayacak kadar kısık sesliydi.
Chen Lei kalbinin derinliklerinde bir soğukluk hissetti. Qianye ne bağırmıştı, ne ondan nefret ediyor gibi bakıyordu, ne de sert bir ifadesi vardı. O an Chen Lei içinde gerçek bir korku oluştuğunu fark etmişti; bilinmeyenin korkusu.
Qianye'nin sağ eli yavaşça bir yumruğa dönüşmeye başladı!
Cinsel organı yakalanmış çocuğun genç yüzü bir anda ölümcül bir solukluğa büründü. Ağzı o kadar büyüktü ki şu an bir kaz yumurtasını bile alabilirdi! Sadece dudaklarından nefes sesleri yükseliyordu, ama onun göz açıp kapayıncaya kadar kan donduran bir çığlığa dönüşeceği belliydi.
Odadaki herkes bir şeyin farkına vardı! Işıklar kapandıktan sonra ilk bağıran kişi, sessizlik kuralını açık açık çiğnediği için en kötü cezayı alacaktı! Bu eğitim kampında yardım çığlığı bir kan ödemesi gerektiriyordu!
Büyük çocuk da ilk bağırışın sonucunu biliyordu, bu nedenle kendini olabildiğince tutuyordu. Ama Qianye'nin, cinsel organını kavramış eli merhametsizce sıkılaşıyordu. Basitçe bir kumaş tutuyormuş gibi sıkıyordu.
Büyük çocuk, Qianye'nin gerçekten de testislerini ezeceğini aniden anladı! Bir kız gibi görünüyor olan o hurdalık piçinin, aslında baştan aşağı bir manyak olduğu ortaya çıkmıştı!
"AHHH!!" Kan donduran o çığlık çok gecikmedi ve tüm eğitim kampında yankılandı.
Yoğun acı ve korku büyük çocuğu anında kırılma noktasına sürüklemiş, çocuk tüm gücüyle bir çığlık koparmıştı. Artık Qianye'ye karşı koyabilecek ya da saldırabilecek enerjisi yoktu, tüm hislerine akılalmaz bir acı akın etmişti.
Çığlık aniden durdu ve büyük çocuk acıyla bayıldı. Ancak o zaman Qianye elini gevşetip onu bıraktı.
Kışlanın kapısı gürültüyle açıldı.
İçeri dalan muhafız önündeki manzarayla kaşlarını çattı ve yüzüne hızlıca uğursuz bir ifade yerleşti. Belindeki kırbacı kaldırdı ve odanın içindeki oğlan ve kızlara kötü niyetini vurgulaya vurgulaya bakmaya başladı.
Sadece deri bir pantolon giyiyor olan Long Hai üç dakika sonra odaya girip etrafa göz gezdirdi. Qianye'nin ağzından ve burnundan akan kanları ve çocuğun hala inatla ayakta durduğunu görünce içgüdüsel olarak kaşlarını çattı ve kırbacı ona doğru uçtu. Bir anda Qianye yere çakıldı.
O kırbaç Qianye'nin vücudunda kalan tüm direnci yok etmişti. Yerde yatarken tam olarak felçli gibiydi ve hiç gücü yoktu. Kırbaç aşırı acı veriyordu ama kırbaca aşılanmış köken gücü Qianye'nin vücudunda belirli noktalara sıkışmış kanları temizleyerek çocuğun çok daha iyi hissetmesini sağlamıştı.
İri yarı adam baygın çocuğun yanına yürüdü ve eğilip hızlıca vücudunda göz gezdirdi. Çocuğun pantolonunu çıkardı ve omuz silkti, "Ezilmişler."
Long Hai biraz şaşırdı, sonra başıyla onayladı. "Onu dışarı çıkar o zaman."
Long Hai kırbacını usulca avucuna vurmaya başladı ve sordu, "Şimdi, kim bana olan biteni anlatacak?"
Chen Lei'nin başı eğikti, ama soğuk bakışları gözlerinin kenarından diğer çocukları hızlıca taradı. Gözlerinde parıldayan acımasızlığın ardındaki tehdit kelimelere dökülmesi gereken bir şey değildi.
Aniden Long Hai'nin uzun kırbacı Chen Lei'nin sırtına zehirli bir ejder gibi çarpıp çocuğu yere yapıştırdı. Bu sefer Qianye'ye vurduğu seferden çok daha sertti ve anında Chen Lei'nin kıyafetlerini parçalayıp derisini yardı. Acıyı anlatmaya kelimemeler yetmezdi. Neyse ki çocuk hislerini kaybetmedi ve bayılmaya çok yaklaşmış olsa da dişlerini sıktı. Çıt çıkarmaya bile cüret edemiyordu.
"Önümde böyle küçük numaralar yapmaya nasıl cüret ediyorsun? Ölmeye falan mı çalışıyorsun?" Long Hai acımasızca gülümsedi, ama onu ikinci defa kırbaçlamadı.
Diğer tüm çocuklar Chen Lei'den korkmuyordu. Ondan daha güçlü olan iki çocuk odada olanları hızlıca anlattı. Chen Lei'nin dışında, Qianye'yi dövmüş diğer tüm çocukların beti benzi attı.
Long Hai Qianye'nin ağır yaralanmış çocuğu tekmeleyip buz gibi sesiyle konuştu. "Demek öyle! Yani diyorsunuz ki bu şanssız piç sadece kurbanına zorbalık etmekte başarısız olmadı, bir de üstüne çavuşu mu ezdirdi? Ne çöp ama! Böyle fazlalıklara kampta gerek yok, götürün şunu!"
Daha sonra, çocuklara verilen ceza tam olarak Long Hai tadındaydı. Chen Lei'nin dışında, birleşip Qianye'yi dövmüş tüm çocuklar kampın ortasına asılıp on kez kırbaçlandı. Bu on kırbaç resmen hayatlarını alacak derecedeydi, ama yarının eğitimi birazcık bile azalmayacaktı.
Bu aynı zamanda onların bu bir ya da iki hafta içinde ilk elliye girmelerinin imkânsız olduğunu gösteriyordu. Dahası, dövüş derslerinde sakat kalmamak için bir şekilde yaralarını iyileştirmeleri gerekiyordu.
Qianye'yi dövenlerin büyük bir çoğunluğu muhtemelen çok geçmeden diskalifiye olacaktı.
Chen Lei kışlanın içinde şaşkın şaşkın dururken korkunç çığlıklar kampın her köşesinde yankılanıyordu. Long Hai'nin gerçekten de onu o tüm kemiklerinde hissettiği kırbaçtan fazlasıyla cezalandırmadığına inanamıyordu. Ancak Long Hai muhafızlarla birlikte dışarı çıktığında meselenin sonlandığından emin olabildi.
Qianye yavaşça ayağa kalktı, hala titriyordu. Long Hai'nin kırbacından kalan güç hala vücudunu etkiliyor, zayıf hissetmesine neden oluyordu. Ama aynı zamanda onun sayesinde iç organları biraz iyileşiyordu.
Chen Lei aniden Qianye'nin önüne yürüyüp onu yakasından yakaladı ve amansızca konuştu, "Bu mesele bitmedi!"
Qianye sakince ona bakıp cevap verdi, "Bitmedi. Ya beni şimdi öldürürsün ya da bundan sonra tek gözün açık uyursun. Kim bilir? Belki bir gün sen de o şanssız piçle aynı sona düşersin."
Qianye'nin ses tonu da ifadesi de son derece doğaldı. Sıradan bir sohbetin içindeymiş gibi görünüyordu. Ancak konuşmasının ardından odada dehşet verici bir sessizlik oluştu ve tüm çocuklar o tehlikeyi ve acımasızlığı sezdi.
O büyük çocuğun düşüşünü hatırladıklarında tüm çocuklar istemsizce bacaklarını kapatıyordu.
Chen Lei'nin ifadesi hızlıca düşündü. Bir gün uyurken testislerinin ezilmesini hiç istemezdi. Qianye'yi daha sonra ölümüne döverse de çok geç olurdu. Onu şimdi öldürüp her şeyi bitirmeli miydi?
Bu son derece zor bir karardı ve sonunda Chen Lei Qianye'yi beraberinde ölüme götürüp götürmemeye karar veremedi. Sırtında yanan kırbaç izi sürekli daha çok acı veriyordu.
Mesele bitmiş gibi görünüyordu ve başka kimse Qianye'yi kışkırtmaya cüret edemedi. Qianye'yi anında aradan çıkaramazlarsa sonsuz kâbuslarla yüzleşecek gibi hissediyorlardı.
Bununla birlikte bir ay huzur içinde geçti ve Qianye ilk ellideki sıralamasını sabitleyebildi. Buna Chen Lei'nin altındaki diğer çocukların sıralamalardaki hızlı düşüşleri de epey yardım etmişti.
Kızıl Kan’ın yardımıyla Qianye'nin gelişim hızı oldukça yükselmeye başladı. Köken gelgitindeki güç gittikçe artıyordu ve çoktan büyük, fırtınada oluşmuş gibi görünen bir dalgaya benzemeye başlamıştı.
Qianye midesinin alt kısmındaki köken düğümünün varlığını hissedebiliyordu bile.

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


9   Önceki Bölüm 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.