Gloriya - Türkçe Çevrimiçi Oku
Yukarı Çık




1   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   3 


           
Sentya Toprakları.

  Sabah haberlerinde yeni bir sunucu kadın vardı ekranlarda. Eskisi ne ara değişti neden değişti hiç kimse anlayamamışken büyük puntolarla son dakika haberleri geçiyordu ekranın kenarlarında. Kadın coşkuyla konuşmaya başladı.
“Dün yapılan darbe ile mevcut otorite devrilmiştir! İmparator ve ailesinin savaş düşkünlüğü, halkın hayatını önemsememe ve birçok kötülükten ülkemize zarar vermesinden dolayı yapılan bu darbe, tüm dünyanın barışı için yapılan en büyük adımlardan biridir. Yeni yönetim bir konsey ve konseyin seçtiği bir imparator ile yönetilecek olup, en büyük gücü halk taşıyacaktır. Tüm dünya için, tüm insanlarımız için, yaşasın Sentya!”
  Haberlerden 1 saat sonra başlayan ilk “resmi” konsey toplantısı 50’ye yakın kişinin katılımıyla başlamak üzereydi. Karanlığın kasveti bulunan bu serin odada 24 tane de muhafız koruma amacıyla sütunların her birinin önüne birer tane gelecek şekilde dizilmişti. Koca odanın tam ortasında simsiyah, dikdörtgen bir masa vardı. Kısa kenarına 1 kişi oturmuş diğerlerinin yerleşmesini bekliyordu.
  60 yaşından büyük, kel ve kırışık suratlı bu kişi ilk toplantının başkanlığını üstlenecekti. Sağ tarafında 30’a yakın kişi solundaysa daha az miktarda kişiyle bekliyordu. Kapıdan en son geçen 20’li yaşlarında genç bir kadındı. Beyaz saçları ile bu karanlık odaya bir çeşitlilik katmış ve güzel yüzüyle de görenleri büyülemişti. Diğer üyelerden ortalama 35 yaş genç olmasının tek nedeni ise bu konseyi ve darbeyi en başından beri planlayan kişinin kızı olmasıydı. Tabi bir başka sebep daha vardı ama odadaki insanlar bunu birazdan öğrenecekti.
 Kapıların kapanmasıyla içerideki sesler yavaş yavaş kesildi. Tüm sesler kesilince yaşlı adam ayağa kalktı.
“Sevgili yoldaşlarım, hepinizi bu başarımızdan dolayı kutluyorum!” Kısa süren bir alkışlama oluştu. “Bundan sonra ülkeyi yönetecek olan bizlerin tek gayesi huzur dolu bir ortam yaratmak olacaktır! Bu amaç uğruna her türlü fedakârlığı yapmayı, hepimiz kendimize borç bilmeliyiz.” Kısa bir süre konuştuktan sonra herkesin beklediği konuya geldi. “Bu amaç uğruna yapacağımız ilk iş kendimize bir yönetici seçmek olacaktır. Şimdi imparatoru seçmek için bir oylama yapalım.”
  Herkes bu anı beklediğinden tartışma ortamının oluşması pek kısa sürmedi. Herkes kendine en yakın kişiyi ya da daha iyisi gördükleri kendisini aday gösterip böbürleniyor ve yaptıklarından bahsediyordu. Genç kızın gülümsemesi, sadece yaşlı başkanın dikkatini çekmişti. Bu gülümseme yavaş yavaş bir sırıtmaya dönüşünce başkan irkildi. O tartışmalı ortamın arasında ufaktan bir kahkahaya dönüşen bu sırıtış, yavaş yavaş birçok konsey üyesini susturmaya yetti. Ortalıkta sadece kahkahanın çınıltısı kalınca genç kız konuşmaya başladı.
“Burada bulunmaması gereken onlarca insan varken hepinizin aday olması ne kadar da komik!” Bu hakaretten sonra gözleri kısıldı ve daha içten gülümsedi. “Hem de çoğunuzun ölüm meleğine meydan okuyacak yaşta olması da cabası.”
  Konsey üyelerinden birisi hiddetle ellerini masaya vurup ayağa kalktı. O kadar hızlık ayağa kalktı ki sandalyesi düştü ve yanında oturan 2 dostu korktu.
“Siz kim oluyorsunuz da bu sözleri söyleme cüretinde bulunuyorsunuz!”
“Hadi ama Lord Davor, ikimiz de bana ve babama bunca zaman içinizden ne küfürler ettiğinizi biliyoruz.” Genç kızın o soğuk sesi biraz daha ısınmış gibiydi. Sesini olabildiğince incelterek ve etkileyici bir tona bürüdü. Boynunu sağına doğru eğip dudaklarını vurgularcasına konuştu. “Ayrıca sizin yaşınızdaki birinin benim yaşımda birini arzulaması hiç de hoş değil.”
  Bu sözler üzerine Lord Davor kıpkırmızı kesildi. Genç kız içeriye girdiğinde düşündüğü bu şeyleri nasıl öğrenebilmişti. Babasının bu zamana kadar iyi bir zihin okuyucusu olduğunu bilmiyordu bile ama duruma bakacak olursa kızın babası da bunca zaman düşüncelerini okumuş muydu gerçekten? Hepsini hem de...
“Leydi Mya.” Komitenin başkanı bu tatsızlığı bitirme niyetiyle. “Burada bulunmaya en az hakkı olan kişi olduğunuzdan sözlerinize dikkat edin lütfen.” Mya ve yaşlı adam bakışırken kimse Lord Davor'un oturduğunu fark etmedi bile.
  Mya içinde uçuşan kelebeklerin zevkini biraz daha çıkardıktan sonra lordların konusuna dahil olmaya karar verdi. Elini yavaşça havaya kaldırıp parmaklarını şıklattı. Korumalardan birisi elinde uzun süredir bulunan belgeleri Mya’nın önüne koydu. Lordların çoğu bu belgelerin ne zamandan beri o muhafızda olduğunu merak etti. Başkan belgeleri bir koruma muhafızının getirdiğini görünce şok geçirdi. Hemen solundaki bir muhafıza baktı ve göz göze geldiler. Sonra sağındaki bir muhafıza baktı ve onunla da göz göze geldiler. O an her şey için çok geç olduğunu anladı.
“Hepinize yardımlarınızdan dolayı teşekkür ederim lordlarım.” Belgeleri bir kalem ile birlikte hemen sağında bulunan lorda verdi. Babasının hatıralarında da çok az yer kaplayan bu adam, sessiz sessiz belgeleri süzdü.
“Bu belgeler beni imparatoriçe ilan ettiğinizi ve tüm yetkiyi süresiz olarak bana verdiğinizin yazılı olduğu bir anlaşma. Lütfen herkes imzalasın.”
  Tüm lordlar o an gülmeye başladı. Gülmeyen tek kişi komite başkanıydı. Korkuyordu. 
  Mya derin bir iç çekip hayal kırıklığını ortaya koydu. Gülüşmeler arasında sesi çıkmasa da normal bir ses tonu takındı.
“Size bir fırsat vermiştim. Sadece bir.”
  Gözleri o an kırmızı renge büründü ve babasından yarısını miras aldığı gücü kullanmaya hazırlandı. Beyin kontrolü!
“Kâğıtları imzalayın!”
  Mya ile göz göze gelen herkes anında transa geçti. Tüm o gülüşmeler o kadar hızlı bir sessizliğe gömüldü ki gözlerini son anda tabana sabitlemiş olan muhafızlar da tırstılar.
  Mya’nın kâğıdı uzattığı ilk kişi kâğıdı imzalayıp kendi sağındakini uzattı ve emri uyguladığı için transtan çıktı. Hafifi bir baş ağrısı ile neler olup bittiğini anlamaya çalışıyordu. O birkaç saniye kafası karman çorman oldu.
  Mya bir kez daha elini kaldırdı ve parmak şıklattı. Muhafızlardan biri gelip silahını kabzasından çıkardı ve kendine gelmesine çok az kala adamı kafasından vurdu. Kâğıdı başka bir üye aldığında bir önceki ölüyordu. Bu düzen Mya’nın tam karşısında oturan konsey başkanına kadar sürdü. Mya’nın el hareketi ile başkanı vurmayan muhafız onun arkasından geçerek masanın diğer tarafına geçti ve işini yapmaya devam etti. Mermisi bitince de duvar kenarındaki başka muhafızlardan başka bir silah almayı da ihmal etmedi.
  Başkan kendine geldiğinde salonda kendisi hariç hiçbir yoldaşı kalmamıştı. Bunca zaman iyisiyle kötüsüyle hep beraber oldukları o insanların hiçbiri şimdi nefes almıyordu. Aynı şu an kendisinin de kasılan vücudunun nefes almayı zorlaştırması gibi. Verdiği onca emek kan ter ve gözyaşı hepsi ama hepsi... Gitmişti. Sinirden titrediğini ve gözünün yaşardığını hissetti. Mya’nın gözleri normale döndü. Başkana şefkatle gülümsedi.
“Hayat ne kadar garip öyle değil mi Lord Umay.”
  Umay’ın sesi de elleri gibi titriyordu.
"Baban sana gücün tamamını vermeyeceğine dair söz vermişti!" diye haykırdı bir yandan da üzüntüsü sinire karışıyordu.
"O bile böyle muazzam bir gücü yok edebilecek cesareti göstermedi. Son anlarında tüm her şeyini bana verirken bu gücün kalanını da saklayamadı."
“Sen bebekken baban bu gücün lanetini yaşadı. Bu gücü o kadar çok kullandı ki sonunda basit emirleri bile yaptıramaz oldu.” Hafifçe doğruldu. Artık biraz daha sakinleşmiş ama içindeki acıdan kurtulamamıştı. Gözlerini masadaki ölü yoldaşlarının üzerinde gezdirerek devam etti. “Annene verdiği basit bir emir bir ölüm fermanına dönüşmüştü. Annen hem seni hem kendisini öldürmeye çalıştı. Annenin seni öldürmemesi için anneni öldürdü baban. Seni kurtarmak için ve sen... VE SEN ONUN UĞRAŞTIĞI HER ŞEYİ MAHVETTİN!” Umay kızarmış gözlerle baktı Mya’ya.
"Öyle mi?" diye sordu Mya sesindeki soğukluk yine canlanmıştı. "Sizce babam bu koltuk meraklısı emir yağdıran şerefsizlere sevgi mi besliyordu? Yoksa onun sevdiği şey yapacağı işler miydi? Benim devraldığım işler. Ayrıca bana geçmişi anlatmaktan vazgeçin lordum. Unuttunuz mu? Babamın tüm bilgileri bende. Aklımda.”
“O zaman onun neden gücün yarısını sana verdiğini biliyorsan neden böyle bir şey yaptın?”
  Mya ayağa kalkıp içeriye az ışık alan pencerelerden birinin önünde durdu.
“Babamın artık limiti dolmuştu. Ölmeden gücün geriye kalan yarısını da bana bahşettiğinde, zihin kontrolü benim bedenimde yeniden var oldu ve limiti yine ilk hali gibi artık. Bu limit bana dünyanın kapılarını açacak. Ayrıca şu ana kadar yaptıklarım ve gelecekte yapacaklarım emin olun onun idealleriyle çelişmiyor.”
  Arkasına dönüp Umay’ın ifadesini yitirmiş suratını uzun uzun inceledi. “Sizlerin siyaseti yavaş ve gereksiz. Ama benim ve babamın idealleri bu dünyayı hem yüceltecek hem de hayalimizdeki mükemmel düzeni yaratacak!”
“Bir yalan yaratacaksın! İnsanlar sana gücün yüzünden asla boyun eğmez. O gücün bile bir sınırı var.”
“Babamın saygısına sahip nadir insanlardansınız diye size verdiğim hayatı, sözleriniz yüzünden geri almama çok az kaldı lordum.” Şimdi lordun demek istediği konuyu açtı. “Ayrıca teknolojiler bunun için değil midir? Yalan da olsa daha kolay bir şekilde dünyayı düzenlemek için var olmamış mıdır hepsi?” Tekrar pencereye döndü.
“Muhafızlar, Lord Umay’a zindanlara kadar eşlik edin.”
  Umay arkasında iki tane muhafızın ayak sesini duyunca söylendi. “Ben yolu biliyorum!” Yavaşça ayağa kalktı ve muhafızlarla birlikte dışarı çıktı. Elinde belgeleri düzenlerken "Bana general Barley'yi çağırın." diye emir verdi.
  Muhafızlar tek tek çıktı ve içeride sadece yeni İmparatoriçe Mya kaldı. Mya masaya doğru yürüdü. Yeni imzalanmış belgelere baktı. Kendisinin bile duymakta zorlanacağı kısık bir sesle konuştu. “Teşekkürler baba.”

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


1   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   3 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.