Gloriya - Türkçe Çevrimiçi Oku
Yukarı Çık




3   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   5 


           
Lunam Toprakları.

  Beck küçüklüğünden beri çok tatlı bulunan bir çocuktu. Etrafı ona hayran olan kız ve erkeklerle sürekli çevriliydi. Erkekler onun kadar yakışıklı olmak, kızlar onun sevdiği kişi olmak isterdi. Yetenek seviyeleri konusunda hep önlerde olmuştu. Okulunda öğretmenlerin gözdesi ve ailesinin gururu… Kısacası Beck dört dörtlük bir yaratılışa sahipti. Sınır bölgelerinin birinde yaşadığı için savaş konusunda çok fazla şey öğrenmiş ve ileride ülkesine iyi hizmet etmek için her şeyi yapmaya kendini hazırlamıştı.
  Akademilere başvurmasına iki yıldan biraz daha az kalmıştı. Tüm bu zamanın sonunda ülkesi için bir şeyler yapacak eğitimi alacak ve en iyi şekilde hizmetlerini verebilecekti. Bu gece de her zamanki antrenmanlarından birini yapmış ardından meditasyona başlamıştı. Kendisine iyi geldiğini düşündüğü için yapıyordu bunu. Derken bir ses duydu. Çok uzaktan gelen korkunç bir patlama sesi. Hemen pencereye koştu. Korkudan dilini yutacak gibi oldu. Çünkü karşısında, kendisine doğru gelen yüze yakın helikopter gördü. Karanlıkta açtıkları ışıklarla altlarında bulunan araç konvoyuna yol göstermekle kalmayıp tüm kasaba yolunu aydınlatıyordu. Araç konvoyunda bulunan araçlara bakmak için masasındaki dürbünü aldı. Hemen geri gelip izlemeye başladı. Gloriya bayrakları taşıyan yüzlerce tank ve asker taşıyan araç gördü. O an tüm tanklar aynı anda yolun kenarında bulunan bir karakola ateş edince yine korkunç bir ses duyuldu. Tanklar ilerlemeye devam ederken odasının kapısı hızla açıldı. Babası, kucağındaki 3 yaşındaki kızı ile oğluna bağırıyordu.
“Çabuk ol! Gitmeliyiz!” Düşünmeye vakti bile olmayan Beck tüm hızıyla koştu. Annesi de elinde yemek dolu torbalar ile dışarıda bekliyordu.
  Tüm aile birleşince sokakta sağa sola kaçışan insanlara karıştılar. Hedefleri kasabadan uzaklaşmak olan bu insanların çığlıkları arasında bazıları da savaş nidaları atıyordu. Tankların ve araçların geçeceği yol üstünde 17’si erkek 6’sı kadın olmak üzere 23 kişi, tanklara kaybedeceklerini bildikleri halde ellerinde birkaç tabanca ve tüfekle bekliyordu. Beck bir yandan annesinin elini tutup koşarken bir yandan da arkasına bakıyordu. Tankların üstünde bulunan helikopterler diğer kasabalara gitmek için dağılmaya başladığı için kasaba kara araçlarına kalmıştı. Beck yola dizilmiş insanların bir an için delirdiği sandı. Onlarında ilerisinde, tanklara bakınca içinde bir ürperti oluştu. Çünkü kendisi yolu yarılayamadan o tanklar kendilerini geçecek gibi gelmişti.
  Tanklar ile 23 kişilik intihar ordusu arasında 200 metre varken 1 erkek tankın girişinden dışarı bakan adama ateş etti. O kadar şanslı bir vuruş olmuştu ki adamın kalbine bir kurşun saplanmıştı. Bunun üzerine gaza gelip bağıran grubun tüm mutlulukları çok kısa sürdü. Çünkü ateşe hazır tanklardan gelen devasa toplar bu olay karşısında sessiz kalamazdı. Hem de hiç.
  Beck ve ailesinin, sokağın keskin hatlı yolundan dönmeleri için 10 metreden az kalmıştı. Derken o büyük gürültü tekrar duyuldu. Beck üstlerinden çok hızlı karaltıların geçtiğini fark etti. Sonra 1 saniye bile olmadan bir kulak çanıltısı ve yıkılma sesleri duydu. Sersemlemişti. Tank mermileri Beck’in önünde ve yanında bulunan pek çok duvara hasar verdi. Tam önlerinde bulunan binanın ön duvarı aldığı hasarlardan dolayı, temelden ayrılıp birçok insanın mezarı olacak zemine düşmeye başladı. Yüksekliği 15 metreden fazla olan bu duvar kasabadaki tek siyah boyalı duvardı. Beck ve ailesi kenara düşen büyük betonlar yüzünden gerisin geri koşmaya başlamışlardı. Tam yoldan dönmek üzereyken karşılaştıkları bu durum o kadar korkunçtu ki. Ama ne yazık ki geç kalmışlardı. Duvarı önce babası sonra da kız kardeşi kafalarında hissetti. Çok kısa bir süre içinde Beck’in annesi de bu hissi yaşadı. Tam o anda duvarın alanından çıkacak olan Beck, annesinin elini hala tutuyordu. Birden annesinin kendin aşağı ve geriye tüm gücüyle çektiğini hissetti. O anki adrenalin yüzünden annesinin elini bırakamadı ve kıç üstü düştü. Hızlı hızlı soluk alıp verirken kulağındaki çınlama ile kendisine doğru gelen tanklara baktı. Sanki o an zaman donmuş gibiydi. O kadar ki neler olduğu anlaşılmıyordu. İçindeki korku artarken bir merak düştü aklına. Yavaşça ve istemeyerek kafasını, vücudu ile döndürüp arkasına bakmaya çalıştı. Dönüşü zamandan da yavaştı. Gözleri kocaman açıldı hala tuttuğu ele bakarken. Çünkü uzun ve yer yer kırılmış beton duvarın tam altına doğru uzanan kola sahip olan o el, hala çok sevdiği birisine aitti. Yerde kan birikintisi oluşmaya başlamıştı.

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


3   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   5 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.