Yukarı Çık




10   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   12 

           
Ella iş gezisinde olduğu için Megan onunla telefonda konuşabilmişti. Onun da her şeyden haberinin olduğunu öğrense de içinde ona karşı en ufak kızgınlık veya kırgınlık yoktu. Döndüğü zaman konuşacaklardı. Şu an en iyisi bu olayı bir kenara bırakmaktı.
                                                               
                                                              Bir hafta Sonra...
  Ders başlamadan herkes sınıfına döndü. Bayan Pooters gelince sohbet etmeye başladılar. Bayan Pooters iyi bir öğretmendi. Okulda yapılan zorbalıklara değindi ve bununla ilgili kısa bir hikaye anlattı. Bir gencin başına gelmiş bir olaydı bu. Öğrenciler onu okulda herkesin içinde rencide edip utandıracak bir sürü şey yapmışlardı. Onun kıyafetlerini de soymak dahildi. Sonunda genç intihar etmişti. Sınıfta aniden sessizlik oldu.
"Yaptıklarınızın sonucu her zaman olur. Ona zorbalık yapanların eğlencesi o gencin kabusuydu. Yapılanları kaldıramadı ve intihar etti."
"Zayıf bir karakteri varmış demek ki," dedi Nora.
"Sana yapılsa sen dayanabilecek misin acaba? Oradan bakınca kolay görünüyor. Başına gelmeden anlayamazsın." dedi Megan sinirle.
"O zaman sende kendini öldürsene," dedi Nora.
Jae Myung, “Nora!” diye bağırdı.
“Ne var? Ne bağırıyorsun?”
“Seni uyarmıştık,” dedi Chris.
Nora ağzını açmadan önüne döndü.
"Sessiz olun." dedi Bayan Pooters ciddiyetle. "Bir yere kadar dayanabilir insan. Her insanın dayanma derecesi farklıdır. İnsanın psikolojini etkileyecek şeyler bunlar."
"Bana göre asıl zayıf insanlar zorbalık yapanlardır. Kendi ezikliğini başkalarından çıkarırlar," dedi Megan.
"Kapat çeneni!" diye bağırdı Nora.
"Zorba olduğunuzu kabul ediyorsunuz galiba o yüzden bu laflar size dokunuyor," dedi Megan pis pis sırıtarak. Megan'ın lafları Chris ve Jae Myung'a da gidiyordu ama onlar sesini çıkarmadı. Haklı olduğunu düşünüyorlardı. Bir yandan Nora'yı çıldırtması hoşlarına gitse de bir yandan üzülmüşlerdi çünkü onlar da Megan'a zor zamanlar yaşatmışlardı.
Bayan Pooters tekrar araya girdi ve sınıfta sessizliği sağladı.
  Öğle arasından önce bir saatlik boşlukları vardı. Okulda gezinirken tesadüfen Nora’nın kimsenin olmadığı kuytu köşede bir kızı sıkıştırdığını ve hırpaladığını gördü. Kıza dikkatle bakınca onun Olivia olduğunu gördü. Megan ciddi ve kararlı adımlarla onlara doğru ilerledi.
"Hey! Nora! Ne yapıyorsun?" Onu Olivia’dan uzaklaştırmaya çalıştı.
Nora  Megan'a doğru döndü. "Sen nereden çıktın? Karışma git buradan."
Megan kıkırdadı. "Rahat bırak kızı. Olivia senin arkadaşın değil miydi? Ne yapıyorsun sen? Çıldırdın mı? "
"Bu seni hiç ilgilendirmez," dedi ve kızın yakasına yapıştı.
Megan iç çekti. "Son kez uyarıyorum. Bırak kızı."
"Kapat çeneni ve ikile."
Megan Nora'nın saçına tuttu ve çekip kafasını duvara yapıştırdı. "Son kez uyardığımı söylemiştim. Huyumu bildiğin halde gözümün önünde devam etmen saçma değil mi?"
"Bırak!" diye bağırdı acılar içinde. Megan Nora'nın kolunu tutup ters çevirdi ve biraz daha bağırmasını sağladı.
"Bu kadar boş insanlar mısınız? Etrafta dolaşıp insanlara sataşmaktan başka işiniz yok mu?"
"Seni öldüreceğim."
"Yapabileceğin şeyleri söyle Nora. Seni bırakacağım ve sen de sessiz sessiz yoluna gideceksin," dedi Megan ve Nora'yı bıraktı. Nora Megan'a dönüp tokat atacakken Megan Nora’nın kolunu tuttu ve diğer eliyle yanağına yavaşça vurdu. "Sana sessizce git dedim," dedi ciddiyetle.
Olivia bağırdı. “Yeter artık Nora kes şunu!” Nora sinirlendi ama bir şey diyemeden dişlerini sıkarak oradan ayrıldı.
"Teşekkür ederim," dedi Olivia. Mahcup hissediyordu.
"Teşekkür etmene gerek yok.”
Koşarak ve nefes nefese arkadaşlarından bir kız daha geldi. Sarışın, küt saçlı ve uzun boyluydu.
“Aman Tanrım iyi misiniz?”
“Evet.”
“Okulun ilk gününden böyle bir şeyle karşılaşacağımı hiç düşünmezdim.”
“Yeni öğrencisin demek,” dedi Megan.
“Sage,” dedi kız gülümseyerek ve elini uzattı. Megan elini geri çevirmedi.
"Hangi sınıftasın?"
Sage elindeki ders programını çıkartıp Megan'a uzattı. Megan kağıda bakıp gülümsedi.
"Hey! Aynı sınıftayız, şans mı desem şansızlık mı bilemedim çünkü Daha demin gördüğün cadı bizim sınıfımızda," dedi alaycı bir gülümsemeyle.
"Sanırım bundan sonra hayatım daha da eğlenceli olacak." Sage nedenini anlamadığı bir şekilde kendini Megan'a yakın hissetti ve Olivia ile de tanıştıktan sonra birlikte oturup sohbet etmeye başladılar. Daha sonra Degan yanlarına geldi ve Megan ikisini tanıştırdı. Öğle arasına kadar birlikte oturup gülüşüp şakalaştılar. Olivia Megan’ın aklındaydı ama onunla bu konuyu konuşmak için başka zamanı kolluyordu. Öğle arasında beraber yemek yediler. Yemekten sonra Megan tek başına çatıya çıkmıştı. İnerken Nora fark etti ve arkasından yaklaşarak Megan'ı merdivenlerden itti. Megan düştüğünde koridordan geçen Jae Myung gördü ve yanına koştu.
"İyi misin? Kalkabilirsin değil mi?"
"Evet," dedi ve kolunu tutmuş Jae Myung'a dayanarak kalktı. Jae Myung merdivenlerde kıkırdayan Nora’yı görünce sinirlendi ve bağırdı. Megan Jae Myung'un kolundan tutup yapma dercesine kafa salladı. Sınıfa doğru giden Sage ve Olivia  Megan'ı görünce koşarak yanına geldi.
Sage telaşlandı "Megan! İyi misin? Ne oldu?"
"İyiyim, merak etme."
Onu tuttu ve yürütmeye çalıştı. Megan bileğini incittiği için yürüyemiyordu. Jae Myung Megan'ı kucakladı.
"Ne yapıyorsun?" diye sordu Megan gözlerini açarak.
"Sınıfa götürüyorum, yürüyemiyorsun," dedi ve sınıfa doğru ilerledi. Sage Nora’ya döndü
"Gerçekten bu dünyaya gelmiş en gereksiz insansın."
“Sınırını çoktan aştın Nora!” diye bağırdı Olivia.
"Sabah sesin çıkmıyordu Megan ile biraz takılınca kaplan kesildin bakalım," dedi elini beline koyarak.
"Sessiz kalmam senden korktuğumun göstergesi değildi," dedi ve Megan'ları takip ederek sınıfa geçti.
Nora daha akıllı hareket etmesi gerektiğini düşündü. Çünkü Jae Myung ve Chris’i kaybettiği gibi Olivia’dan da olmuş gibi görünüyordu. “Yeni ve daha iyi  kuklalar bulmam lazım.”

Jae Myung’un kucağında Megan'ı getirdiğini gören Degan ayaklandı. Eliyle işaret ederek "Ne-Ne- Ne yapıyorsun sen? Bı-Bı-Bırak onu hemen."
Jae Myung Megan'ı indirdi. "Onu taşımaya çok da meraklı değilim."
Megan Degan'a dayandı. "Anlatacağım," dedi ve Jae Myung'a döndü. "Teşekkür ederim." Jae Myung kafasını öne eğip kaldırdı ve yerine geçip oturdu. Degan dudağını büzerek Megan'ın incinmiş bileğine bakıyordu. Sage derse girmeyip Megan'a merhem ve sargı bezi almaya gitti.
"Sage az önce buradaydı nereye gitti?"
"Bilmem,"dedi Degan ve Megan'ı yerine oturttu. Ders bitiminde Sage sınıfa girerek merhem ile bezi Megan'a uzattı.
"Merhem almak için mi derse girmedin? Gerek yoktu. Teşekkür ederim."
Sage hafifçe gülümsedi. "Sorun değil. Sürebilir misin?"
"Evet."
 Elijah olayı anlayınca yanına gelip eğildi ve elinden merhemi alıp Megan'ın incinen bileğine sürmeye başladı.
"Elijah, ben sürerim," diyerek durdurmak istedi ama o izin vermedi. Sessizce hiçbir şey demeden merhemi sürüp, sargı bezini sarıp sınıftan çıktı.  Elijah bileğinde ki ağrı gibi yüreğinde ki ağrıyı da sarmak istiyordu. O olaydan sonra hep bunun için çabalıyordu.
 
 Akşam incinmiş bileğiyle çalışan Megan çok yorulmuştu ve neyse ki çıkış saati yaklaşmıştı. Çöpleri atmaya çıktığında siyah bir arabanın yanında Jae Myung'u gördü. Kısa boylu zayıf ve gözlüklü bir adam Jae Myung'a bağırıyordu.
"Sen hâlâ adam olamadın! Bu saatten sonra da olamazsın! Zamanını boş işlerle harcamakta üstüne yok. Sen bu kafayla şirketi batırırsın zaten. Yok kızdan hoşlanıyormuşta, yok farklı bir yol izlemek istiyormuşta falan!" diyerek Jae Myung'a tokat attı. Megan'ın bir anda gözleri büyüdü. Adam bir iki kere daha Jae Myung'a vurdu. Jae Myung ne karşılık verdi ne sesini çıkardı. Sonra aniden araya Han Kwang girdi ve adamı durdurdu. Sanırım babası diye düşündü Megan. Jae Myung hariç ikisi de arabaya binip oradan uzaklaştılar. Jae Myung kaldırıma çöküp oturdu. Megan  ona üzülmüştü. Ve cebinde lolipop olduğu aklına geldi. Jae Myung'un yanına gidip oturdu ve elindeki lolipopu Jae Myung'a uzattı. Jae Myung gülümseyerek lolipopu aldı.
"Orman meyveli."
"En sevdiğim. Herkesle paylaşmam ona göre. "
"Teşekkür ederim. Sanırım her şeyi gördün."
Megan kafasıyla onayladı.
Jae Myung kafasını Megan'a çevirdi. "Tam da senin yanımda olmanı istediğim anda geldin.”
Megan bir şey söylemedi.
“Yaslanabilir miyim?”
“Tabii.”
Jae Myung kafasını omzuna koydu ve gözlerini kapattı. “Karşıma çıktığın için minnettarım.”
“Bende. Seni tanıdığım için.”
Jae Myung’un gülümsemesine sebep olmuştu bu söz.

Megan’ın işten çıkmasını bekledi ve eve doğru birlikte yürüdüler.
"Elijah ile ikinizin şu şey...  Şimdi biraz daha iyisin değil mi?"
Megan gülümsedi. "Sanırım zamanla acılar gerçekten diniyor."
"Evet."
"Eve bıraktığın için teşekkürler," dedi Megan ve Jae Myung gülümseyerek kafasını eğdi. Megan arkasını dönüp verandaya adım atarken Jae Myung elinden tutup kendisine çekip sarıldı.
"Ben teşekkür ederim." Megan son zamanlarda onun içinde ki sıcaklığı son derece net bir şekilde hissetmeye başlamıştı. Çabalarını da görüyordu. Onun da Chris'inde. Kalpleri hâlâ küçük bir çocuğa aitti aslında. O kadar da kötü insanlar değillerdi. Bazı insanlar eksikliklerini böyle çıkarırlardı. Bazıları kurtarılabilirdi. Onlar gibi. Bazıları ise daima zorba kalırdı.
  Kimse bilmese de ikiside bütün eziyet ettiklerinden teker teker özür dilemişlerdi. Yaşananları değiştiremezlerdi ama artık akıllanmışlardı ve pişmanlardı. Bazıları affetmiş bazıları affetmemişti ama doğru olanı yapmışlardı. Affedilmekte affedilmemekte canlarını yaksa da yaptıkları doğruydu ve bununla yaptıklarıyla yaşamaları gerektiğini biliyorlardı. Ama daha iyi biri olmak için kendilerinden emin birer adım atmışlardı.
 
  Sage odasında yatarken kardeşi odaya girip onu uyandırmaya çalıştı.
"Kalk, karnım acıktı," dedi Aria.  Evdeki yemeklerden Sage sorumluydu. Sage elinin tersiyle itti ve uyumaya devam etti. Aria yılmadı ve onu iyice sarsmaya başladı. "Uyan! Uyan!Uyan!"
"Aaah! Aria yemekler zaten hazır sadece ısıtman gerek."
"Isıt işte ben çok yorgunum," diyerek sırıttı Aria ve yatağının üstüne atladı. Sage gözünün önüne gelmiş saçlarına üfledi ve yataktan kalkıp mutfağa girdi. Önce bir su içti. Sonra hazırladığı yemekleri ısıtmaya başladı. Bir yandan da hâlâ esniyordu.
"Anne sen de yiyecek misin?" diye seslendi. Annesi Rose salondan çıkıp mutfağa geldi.
"Yok ben çay alacağım," dedi ve bardak çıkartıp kumral dalgalı ve dağılmış saçlarını topladı sonra çay doldurmaya başladı. Sage saçlarını kaşırken aklına Megan geldi ve Megan'a mesaj attı.
"Megan... Bileğin nasıl oldu?"  Bir beş dakika sonra cevap geldi.
"Ağrıyor."
"Yatmadan önce de merhemi sürmeyi unutma. Sargı beziyle sar."
"Peki anne.^^"
"♥" Sage gülümseyerek telefonu bıraktı. Yemekler ısınınca Aria’yı çağırdı. Aria yemek yerken Sage’de acıkmış olduğunu hissetti ve kendine de bir tabak aldı. Aria'ya eşlik ederken sohbet etmeye başladılar.
"Sage, Chris ve Elijah'yı  gördün mü? Tan ve Rolan? Peki ya Jae Myung ve James?"
"Hey, sen nereden?"
"Yapma. Herkesin dilindeler. Ve ben onları okula gelmeden önceden biliyorum. Birde bir kızın ismini duydum Megan. Arkadaşının adı da Degan. Çok tatlı olduğunu duydum."
"Aynı sınıftayız, " dedi göğsünü kabartarak.
"Ciddi misin? Aman Tanrım."
"Chris'ler de senin benim gibi bir insan. Bu kadar büyütülecek bir şey mi?
"Sen onların ne kadar ünlü olduğunu bilmiyorsun herhalde. Ve ne kadar zengin olduklarını."
"Biliyorum."
"Megan baya çektirmiş Chris ile Jae Myung'a."
"Haberim var," dedi Sage sırıtarak.
 
  Megan’ın Sage'in mesajından sonra yüzü gülümsedi. Salonda otururken Spencer ikisine de kahve yapıp getirdi. Megan'ın onu anlayışla karşılayıp uzaklaşmadığı için mutluydu. Ama belli etmese de hâlâ üzgün olduğunu biliyordu. Megan yaşına göre çok olgun bir kızdı. Ve gerçekten iyi yetiştirilmişti. Spencer Megan'ın yanına oturdu. Megan kafasını büyükbabasının omuzuna yasladı.
"Büyükbaba, beni alıp, yetiştirdiğiniz için teşekkür ederim."
"Megan..."
"Sadece... Seni seviyorum büyükbaba."
Spencer Megan'ın saçlarını okşadı ve alnına bir öpücük kondurdu. "Bende seni seviyorum kızım."
 Ertesi gün Megan güne güzel başlamıştı. Bileği iyileşmişti. Hazırlanıp her zamanki gibi büyükbabasını öptü. Degan gelince ona da sarılıp onu da öptü. Yürüyerek okula giderken Sage’e uğrayıp onu ve Aria’yı da aldılar.  
 Megan her zamanki gibi dersten önce çatıya çıktı ama Elijah orada yoktu. Arkadan birinin geldiğini duydu döndüğünde Chris'i gördü. Chris gelip çatı korkuluklarına yaslandı.
"Beklediğin kişi olmadığım için üzgünüm. Nasılsın?"
"İyiyim. Sen?"
"İyiyim." Chris siyah şişme montunu giymiş ama önünü kapatmamıştı. Siyah gömleği belli oluyordu..
"Önünü kapat. Artistliğin zamanı değil hasta olacaksın."
"Ooo, sen beni mi düşünüyorsun?" dedi Chris işaret parmağını Megan'a uzatarak. Megan Chris'in parmağına vurdu.
"Megan.."
"Hı?"
"Teşekkür ederim."
Megan şaşırdı ve gözünü kıstı. "Ne için?"
Chris Megan'ın gözlerine yumuşak ama ciddi bir şekilde baktı. "Benim daha iyi bir insan olmamı sağladığın için."
Megan gülümsedi. Chris'de gülümseyerek hızla kafasını öne ve arkaya eğdi. Megan bir tek Nora  ile sorunlarının kaldığını düşündü. Onunla da baş edebilirdi.
 Bugün Olivia ile Nora hakkında konuşmak istedi. Onu bankta yalnız bulunca yanına gitti. Nora ona onu hiçbir zaman arkadaşı olarak görmediğini söylemişti. Sadece rahat kullanılabilir biri olduğunu için yanında tuttuğunu artık onun gibi saf salak birine ihtiyacı olmadığını söylemişti. O zorbalık konusun da karşı tarafa merhamet duyan onlar için üzülen fazla ileriye gitmeyi istemeyen biriydi ve bu Nora’nın hoşuna gitmiyordu. Kullanabileceği saf ama zayıf kalbi olmayan birini bulması gerekiyordu. Olivia ağlıyordu ve Megan ona sarıldı. Nora’nın aksine Olivia onu ne olursa olsun sevmiş ve arkadaşı olarak görmüş olmalıydı.

   İlk dersleri Dil Bilgisiydi. Ve o derse giren de Bayan Pooters’dı. Degan Megan'ın masasının üstüne oturmuş Megan ile uğraşıyordu. Sage'de kapı tarafında  kendi sırasında oturuyordu. Jae Myung Megan'ı izliyor ve gülümsüyordu. Pooters geldiğinde ders çok eğlenceli geçmiş Chris ve Jae Myung bile katılım göstermişti.
  Dil Bilsinden sonra Geometri dersine girdiler ve ilk derslerin bütün mutluluğunu o ders öldürmüştü.
Dersten çıktıklarında Degan iç çekti."Geometri beni acıktırdı."
"Aklımı okudun," dedi Sage.
"Bende acıktım, öğle arası zaten gidip bir şeyler yiyelim," dedi Megan. Degan kolunu Megan'ın omuzuna atıp kendine çekti ve kafeteryaya öyle indiler. Yemeklerini alıp oturduklarında Aria'da yanlarına geldi. Megan yemeğini yedikten sonra Sage ile gezerken Jae Myung'dan mesaj aldı.
"Köprüdeyim, oraya gel."  Megan kafasını kaldırıp baktığında köprünün orada ona bakan Jae Myung'u gördü.
"Geliyorum,"  dedi ve Sage'e döndü."
"Benim az işim var çıkışta görüşürüz."
"Peki."
Megan köprüye vardığında Jae Myung ona bakıp gülümsüyordu. Köprüde ondan başka kimse yoktu.
"Ne gülüyorsun?"
"Bilmem, bu aralar mutluyum," dedi Jae Myung.
"Senin adına sevindim."
Jae Myung cebinden kalın ip ve deriden oluşan bir bileklik çıkardı. Megan'ın elini tuttu ve bilekliği taktı.
"Yakıştı."
"Nereden çıktı bu?"
"Ben yaptım."
"Ciddi misin?" dedi Megan. Jae Myung nazikçe gülümsedi ve kafasıyla onayladı. Bileklik mavi ve beyazdan oluşuyordu.
"Maviyi sevdiğini biliyorum."
"Teşekkür ederim," dedi Megan ve gülümsedi.
Jae Myun içinden kendi kendine konuştu. "Senin böyle gülümseyebilmen için her şeyi yaparım."
 
  Akşam okuldan sonra Degan ve Megan eve kadar kol kola gittiler. Megan’ın evinin önünde ayrılırken Degan Megan'a sarıldı. Tam o sırada evden büyük bir gürültü geldi. Megan endişeyle kapıya koştu. Peşinden de Degan.  Anahtarını ararken bir yandan da büyükbabasına seslendi. Ama cevap gelmedi. Kapıyı açıp içeri girdiler.
"Büyükbaba!" Ses yoktu. Degan'da seslendi yine ses gelmedi. Salonla mutfak birleşikti. Degan salona girdi. Her yer darmadağındı. Megan mutfaktan girdi ve tezgahın arkasında kanlar içinde yatan büyükbabasını gördü.
"Büyükbaba!" diye yanına koştu ve eğildi. Degan'da hızla yanlarına gitti. Arka kapı açıktı. Degan oraya koştu ama kimseyi göremedi. Degan bir an tutulsa da kendine bir tokat attı ve toparlanıp Megan'ın yanına çöktü ve hemen ambulansı aradı. Megan büyükbabasının yanında gözyaşlarına boğuldu. Kanamayı durdurmaya çalıştı.
"Büyükbaba! Büyükbaba, lütfen!" Spencer ikisinin yüzünü gördükten sonra bilincini kaybederken gözünden yaş aktı.
Megan uyanması için yalvarıyordu. "Büyükbaba, yalvarırım uyan! Büyükbaba!" Degan gözyaşlarını hakim olamadı ikisinin eline de Spencer’ın kanı bulaşmıştı. Megan'a sarıldı ve kafasını omzuna gömerek ağlamaya başladı.
Megan ağlarken kesik kesik nefes alabiliyordu ve kalbinde büyük bir ağrı oluştu "Hayır, büyükbaba! Hayır! Beni yalnız bırakma ne olur! Lütfen! "  


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


10   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   12 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.